• relapse records un en cok güvendigi,benim sizofrenik diye adlandirdigim steve austinin yeni jenerasyon death grubu.bu gruptaki baterist hayatimda dinledigim en iy bateristlerden birdir kuşkusuz...deli metalin en iyi örneklerinden dinlemekte fayda war.
  • "apocalyptic visions from a criminally insane carismatic cult leader"
    diyerek adeta kendini tanıtmış olan insan steve austinin enteresan grubu..

    death metal,noisecore,teknik grind civarlarında gezinen bir grup aynı zamanda..

    özellikle in the eyes of god albümü şahanedir...
    ayrıca yeni albümde çıkmıştır
  • yo la tengo nun suburban ruh halinden hala hiçbirşey kaybetmediklerini gösteren, böylece de sevindiren parça, summer sun da da bulunur, e.p. halinde de...
  • bornova anadolu lisesi'ndeki hazırlık sınıfını güç de olsa tamamlamak üzereydik*. ingilizce'yi sökmüştük ve bir an önce turistlerle kaynaşmak için yazın gelmesini bekliyorduk.

    bir bahar günü öğretmenlerimizden yıl sonunda ingilizce bir piyes oynayacağımızı ve bütün sınıf elemanlarının da bir role sahip olacağını öğrendik. delice sevindik. ingilizcemizi dosta düşmana ispatlayacaktık, vakit ailelerin huzurunda ikinci bir monaco destanı yazma vaktiydi.

    tüm faaliyet belki 3 belki 5 saat sürüyordu. çok uzun bir piyes, arada şiirler, şarkılar. 36 kişinin 36'sının da rolden role koşacağının sinyallerini alıyorduk. ve de emindim. ingilizce notları 6-7 hatta yer yer 8 bile olan ben, bir one man show'a imza atacaktım. kendimi göstereceğim bir rolüm olacaktı. gün benim günümdü artık.

    piyes sarayda geçiyor. sınıfımızın ingilizceden 9 alan, present perfect tense hakim, iyi aile kızları hemen saray aristokrasisini paylaştılar. birisi arşidük'ün kızı, diğeri prenses, prens'in sevgilisi oluverdi. hemen role uygun kıyafetleri bile tartışmaya başladılar. kont'un karısı pembe tuvalet ve beyaz eldiven giyecekti mesela.

    ben de, hayattaki başarının o günlerdeki tek kıstası olan yazılınotlarının ışığıyla bir kont, bir prens olamasam da saray ahalisinden birisi olabileceğimi tahmin ediyordum, ve içimden eğer atlı bir rolüm olursa atımı siyah seçeceğimdiye geçiriyordum.

    neyse efendim roller bir bir paylaştırılıyor, sarayın kedisi olabilmek için bile büyük kulisler dönüyordu. rrrye sıra geldiğinde bir clown sözü geçti, ilk kez duyuyordu; bir soyluluk alameti olmalıydı. işte kendisine yakışan rolü bulmuştu....derken....
    ....

    rrr, sarayın üç soytarısından birisi olarak seçilmişti. oyunun 164. dakikasının ilk 15 saniyesinde görünecekti. palyaço kıyafetleri içinde, yuvarlanarak sahneye girecek ve aşağıdaki şiiri seslendirecekti.

    hurray hurray today is the day
    today is the day, we've chosen to play
    of course today isn't any day
    cause any day is the day of that play

    millete sheakspeare replikleri düşerken, anneme de tek kotumun üzerine kırmızı benekler çizme işi kalmıştı...
  • bir arkadasim* tracy chapman sarkilarindan bahsederken bu sarkilarin manalarina ancak amerika'ya geldikten sonra vakif oldugunu soyler hep. fast car'in "you still ain't got a job / and i work in a market as a checkout girl / i know things will get better / you'll find work and i'll get promoted / we'll move out of the shelter / buy a big house and live in the suburbs" sozleri gercekten abd'nin suburban yasam tarzinin fakir kesitini ve sokakta bu sarkinin sozlerindeki gibi yasayan insanlari gozlemledikce filmlerde gordugumuzden daha derin bir mana kazanir.

    iste today is the day de boyle bir sarkidir. sevdigi kisinin ailesine ait ciftligin yanindan chevrolet ile gecen bir genci, pasli arabalari ve duman alti olmus bir barin disinda sessizlik icerisinde arabada sevdigi insanin disari cikmasini bekleyen bir adami iceren film kareleri ve sarkinin havasi ancak buralari biraz soludukca anlam kazanir. her yere arabayla gidilmesi gereken, toplu tasimanin bulunmadigi yerlesim yerlerinin sarkisidir bu. bir korun bile agaclarin renginin ekim ayinda kirmiziya donustugunu fark edebilecegi sehirlerin sarkisidir. tum barlarin birbirine benzedigi, herkesin ayni bikkinlikla mesaiye gider gibi buralara gittigi, geceleri tehlikeli sehirlerin sarkisidir. alisveris merkezlerinin arasindaki ucsuz bucaksiz mesafelere ragmen gelecege dair umutlar kurabilenlerin sarkisidir. yagmurun altinda dikilip kucuk sirlariyla mutlu olabilenlerin sarkisidir. tabi bir de hicbir sey dusunmeden gecirilen saatlerin sarkisi.

    biraz iddiali olacak belki ama ayrica outsmartener, needle of death ve digerleri ile hayatimda dinledigim en etkileyici birkac ep'den biridir.

    "i followed you ..foolishly
    you were at a smoky bar, you were out til three
    sat alone inside my car, it was nearly four
    we were gonna wait for you all night
    so i locked the door

    i was gonna spend the night, coulda been okay
    we were gonna talk all night, till i went away
    remember how you used to say, can't stay up late
    a minute later we're older now, i can't stay awake
    i'm driving by your parent's farm, in the chevrolet
    i remember that rusty car, like it was yesterday

    saw my brother driving by, the other day
    i wished that i'd go out to him, but he drove away
    saw my sister standing there, standing in rain
    then i thought about nothing, that it feels the same

    another day, come and gone
    don't think i can ever sing that song
    little secrets we bring along
    i'm taking my time, trailing behind, i thought of you
    today is the day i think of you"

    bir dakika sonra yollayacagim bu entry'i ve o an su ankine gore biraz daha yasli olacagim.
  • him in coverindan sonraki dinlemis oldugum en iyi wicked game coverini yapmis grup.

    him versiyonunun aksine today is the day coveri cok daha karanlik ve ice donuktur.
  • yeni çıkmış bir still corners teklisi. harika gerçekten.

    youtube
hesabın var mı? giriş yap