• türkiyeli sözü gibi ayrılıkçılığı körükleyen ifade tarzı, bu ifadeyi türk edebiyatı yerine kullanmayı önerenler türkçe yazan herkesin türk olmadığı önermesinden yola çıkarlar, bu ifade tarzını benimseyenler için asıl önemli olan başka ülkelerin vatandaşı olup türkçe yazanlar değil türk vatandaşı olup, türkçe yazıp, kendilerine türk demeyi onur kırıcı birşey olarak algılayan güruhtur. bu güruh kendilerini türk olarak görmedikleri için yazdıklarına türk edebiyatı denmesini de kabul etmezler, formül bulunur yukarıda acuze sözcük grubu ortaya çıkar, bu güruh ve destekçileri anlamamışlardır ki bu ülke vatandaşı olan herkes türktür sevseler de sevmeseler de, o nedenle yapmaya çalıştıkları edebiyat da türk edebiyatıdır haliyle
  • şair hocam baki ayhan t yabancı dillerden çevrilen eserlerin türk edebiyatı olmadığını, ancak türkçe edebiyat olduğunu söylemişti. mantıklı...
  • bir alerjik bünye türk edebiyatı demeye calisiyor.
  • kaba etlerin ürünü ifade. türkçe yapılan edebiyat, her şekilde türk kültürü'nün izlerini taşır. bu nedenle adı türk edebiyatıdır.
  • bu hafta can yayınları'nın bir kitabının reklamında gördüğüm ifade.

    türkçe edebiyat nedir lan? türk olmayı, türkiyeli olmak yaptınız sıra türk edebiyatına mı geldi? şimdi biz türkçe edebiyat yazınca daha mı demokratik, daha mı özgür olacağız?

    ama sorsanız türk edebiyatı ayrılık teşkil ediyordur, ırkçılıktır. zaten ingiliz edebiyatı, amerikan edebiyatı felan da hep ırkçılık.
  • herhangi bir cümlenin başında, ortasında ya da yardımcı fiil ile birlikte sonunda yer aldığı takdirde anlam kazanabilecek bir öbektir. tabi bu zorlama yorum, zengin ve hoşgörülü türkçemizin engin anlayışı ve olgunluğu sonucu hayat bulabilmiştir.
  • bu ifadeyi kullanan yayınevlerini kendi çapımda boykot edip, almamaya çalışıyorum. türkçe edebiyat ne ya? başka hiçbir millet bu sözümona hassasiyeti hissetmezken, bir tek bizim milletçe türk kelimesini kullanamamız artık tamamen düşmanlıktır diye düşünüyorum.
  • sosyal medyada iletişim yayınları’nın attığı twitte geçen “türkçe şiir” ifadesi üzerine “türkçe edebiyat” kavramını da içeren bir tartışma başladı. okuduğum kadarıyla, türk edebiyatı mı denmeli, türkçe edebiyat mı gibi bir zeminde tartışılmıyor. esasında tartışma da yok ortada, bir şeyler öğrenmek isteyen de. ortada olan tek şey, milliyetçi tiplerin “türkçe edebiyat” kavramını kullanan kişi ve kuruluşlara ettiği galiz küfürler ve bu artık kabak tadı veren hainlik, türk düşmanlığı suçlamaları. bu konuda ben de birkaç şey söyleyeceğim tabii.

    söz konusu twit:
    https://twitter.com/…yin/status/1025652584877572096

    rober koptaş da böyle bir tartışmaya girmiş:

    https://twitter.com/…tas/status/1025406734834315264

    english literature kavramı neleri kapsar? ingilizce dilinde yazılmış edebî ve aynı zamanda bilimsel değer taşıyan (literature kelimesinin diğer anlamı dolayısıyla) bütün metinleri kapsar, bu eserlerin tamamı ingilizcenin malıdır. yani geoffrey chaucer’ın hikâyeleri, william shakespeare’in soneleri, william blake’in şiirleri ve aynı zamanda amerikalı anne sexton’ın şiirleri de, virginia woolf’un romanları ve aynı zamanda polonyalı joseph conrad, rus yazar vladimir nabokov (ingilizce yazdıkları), hintli salman rushdie, trinidad’lı v.s.naipaul ve nijeryalı chinua achebe’ninkiler de. izah ettiğim bu kullanımıyla english literature; etnosentrik, coğrafî veya ırkî değil, şümullü bir üst kavramdır. bir dilde yazılmış edebî ürünlerse farklı sınıflandırmalara tâbi tutularak ayrıca değerlendirilir. ingilizce için bölgelere göre, britanya edebiyatı ve amerikan edebiyatı olarak değerlendirilir. ayrıca sömürgecinin işgâl ettiği coğrafyanın yerlileri tarafından sömürgecinin diliyle yapılan edebiyata sömürge edebiyatı, bir coğrafyadaki azınlık tarafından hâkim dille yapılan edebiyata da `azınlık (minör) edebiyatı` diyoruz. sırasıyla achebe ve kafka’nın eserleri bu kapsamda değerlendirilir.

    peki ingiliz edebiyatı kavramı neleri kapsar? yukarıda yazdın ya demeyin, bir defa english kelimesi ingilizce olarak değil, bir ırkın ismiyle “ingiliz” olarak türkçeye tercüme edildi, ikincisi literature, türkçedeki hâliyle yalnızca edebî olanı ihtiva eden daha dar kapsamlı bir kelime olan (tdk komik bir şekilde edebiyatın literatür anlamı olduğunu iddia etse de öyle bir anlamı yoktur) edebiyat (yazın) kelimesi olarak. uzattık, cevap veriyorum: ingiltere’de yaşayan ingilizlerin yaptıkları edebiyatı. yani chaucer, shakespeare, blake, woolf ama hemingway, steinbeck, sexton veya paul auster değil. aynı dilde ve coğrafyada yazılsalar dahi irlandalı yazar ve şairlerin eserlerini de değil. irlandalılar da edebiyatlarını “english” kelimesiyle değil, “irish” kelimesiyle tanimlarlar.

    türk edebiyatı kavramının verdiği anlam ise şudur: türklerin ürettiği edebiyat, türk’e ait edebiyat, türk üretimi edebiyat. yani türk şairinin ve yazarının yarattığı edebiyat. güzel ama 1851 yılında ilk türkçe romanı (akabi hikâyesi) yazan ermeni vartan paşa’yı ne yapacağız? yaşar kemal, ahmed arif, cemal süreya kürt; mıgırdiç margosyan ermeni; mario levi ise yahudi, onlara türk mü diyeceğiz? iyi de değiller ki. mehmet âkif, ahmet haşim, nâzım hikmet gibi pek çok isim daha ekleyebilirim. şöyle sorayım: ben bir türk olarak japonya’ya taşınsam ve japonca romanlar yazsam bana japon yazar mı denecek, yoksa japonca yazan türk romancı mı? bu ülkede tek satır türkçe yazmamış, fars şair mevlana’yı bile türk zannediyoruz. bir edebî metin yazıldığı dilin malıdır, mevlana farsçanın şairidir. ahmed arif ve yaşar kemal’in eserleri de türkçenindir.

    ertuğrul özkök’ün yıllar önce yayımlanan bir yazısında çok önemli bir anekdot var:

    sohbet yaşar kemal ile doğu perinçek arasında geçti.

    perinçek, "her yerde kürt olduğunu söylüyorsun. sen türk yazarısın, nereden kürt oluyorsun" dedi.

    yaşar kemal, "elbette kürt’üm. kendimi bildiğimden beri kürt’üm" diyerek cevap verdi.

    perinçek, "sen türk yazarısın" diye ısrar edince yaşar kemal, "anadilim kürtçe" cevabını verdi.

    bu söz perinçek’e yeni bir argüman imkánı verdi ve şöyle devam etti:

    "anadilim kürtçe diyorsun, ama kürtçe roman yazamazsın."

    yaşar kemal’in cevabı şöyle oldu:

    "oturup bir hafta çalışayım, kürtçe roman yazarım. baban sadık bey hayatta olsaydı, bunu sana çok güzel anlatırdı.”

    http://www.hurriyet.com.tr/…beri-kurt-oldun-5345760

    yaşar kemal kürtçe roman yazabilirdi veya yazamazdı, bunun bir önemi yok. o, ben türk yazarı değilim diyor. ki değil, kendisi istese de olmadığı bir şeyi olamaz. ama olduğu bir şeyi de olmadığını söyleyemez: türkçe roman yazan bir kürt yazardır, yaşar kemal.

    bazı eblehlerin söylediğinin aksine türkçe edebiyat kavramını kullanmak değil, türk olmayan insanları, türk olarak anılmak istemeyen insanları ısrarla “türk” olarak tanımlamak ve onları da kendilerini böyle tanımlamaya zorlamak açık bir ırkçılıktır, faşizan bir dayatmadır. “türkçe edebiyat” kavramını kullananlara yönelik hakaretler ve suçlamalar da bunun bir parçasıdır. bu topraklarda türk’ten başka bir şey yoktur inkârcılığıyla başlayan, osmanlı’dan devralınan kozmopolit, heterojen yapıyı yok sayarak, yok sayılanın direnişi durumundaysa en şedit yollara başvurup onu yok ederek tek sesli, tek renkli bir ülke yaratma hedefi artık iflas etmiş, hakikat galip gelmiştir.

    türkçe edebiyat kavramı; demokratiktir, bilimseldir, etno-dinsel çeşitliliğe uygundur. hattâ cumhuriyet tarihi boyunca kürtlere, ermenilere, rumlara, yahudilere ve darbe dönemlerinde solculara “türk” kelimesi üzerinden yapılan zulmü düşündüğümüzde “türkçe edebiyat” kullanımı anti-faşist bir tercihtir bile denilebilir. bu bağlamda, “türkçe edebiyat” kavramını tercihlerinden dolayı iletişim, metis, sel, ayrıntı, ithaki, agora ve everest yayınları’na teşekkür ederim.

    kitap tavsiyeleri:

    benedict anderson, hayali cemaatler
    gilles deleuze ve felix guattari, kafka: minör bir edebiyat için
    gregory jusdanis, gecikmiş modernlik ve estetik kültür
  • www.edebiyatveturkce.com adıyla öğrenci ve öğretmenlere yardımcı olmayı amaçlayan site.

    güzel içeriklere sahip. pdf, video konu anlatımları yer alıyor ve özen gösteriyorlar.
  • (bkz: mesut varlık) k24 deki yazısında hem bu -artık kadim diyebileceğimiz- tartışmanın başlangıcından bugüne kadar tarihsel olarak bir özetini verirken hem de bu konudaki bilgilerimizi güncelleyecek ve tartışmayı açacak örnekler veriyor, kısacası arı kovanına -bir kere daha- çomak sokuyor, ki kanımca bu çomakların çoğalması gerekiyor...

    https://t24.com.tr/…r-tartisma-turkce-edebiyat,2920

    edit:yazıya ahmet nuri adlı bir yazardan -z kuşağının kullandığı tabirle- cringe bir cevap geldi

    https://t24.com.tr/…filolojik-yontemi-yendi-mi,2951

    bu pespaye cevaba varlık'tan bir yanıt beklerken (bkz: ahmet ergenç) fena girişen bir yazı yazdı,

    https://t24.com.tr/…kce-mi-bak-bu-asansor-turk,2977

    en sonda konuyu daha farklı bir açıdan (bana göre daha light böyle kültürel milliyetçi bir zaviyeden denebilir) ele alan korhan altunyay'ın yazısı geldi

    https://t24.com.tr/…baglaminda-turkce-edebiyat,2987

    tartışmaya (bkz: roni margulies) de katıldı

    https://t24.com.tr/…ti-turkce-edebiyat-uzerine,2988

    edit 2: t24deki tartışma eksideki düzeyin çok üstünde devam ediyor, burada ise m. bahadır dinçaslan'ın yazısını veren entryden başka maaalesef dişe dokunur bir fikir yok, yazık, neyse ahmed nuri eleştirilere birinci yazısından daha tutarlı bir cevap vermiş,

    https://t24.com.tr/…urkce-edebiyat-oyle-miymis,3010
hesabın var mı? giriş yap