• bunun bir örneğinin fi tarihinde, gazi anadolu lisesi'nin müdürü olan şahıs vermişti. küçük bir erkek öğrenci grubunu köşeye çekmiş fırça atarken:

    ---aranızdan bazıları da ateistim diyormuş...yahu böyle şey olur mu, allah'a inanmadan yaşanır mı? allah'a inanmayan insan anasını becerir!
  • sanrı değil gerçektir, çünkü ahlaki normları din belirler.

    dinin olmadığı yerde kendi normları da olmayacağından, "ahlaksız" olunacak. ancak bu durumda da ahlak tanımımız değiştiğinden bu "ahlaksızlık" varoluşu pek rahatsız edici olmayacaktır, çünkü yine kendimizi dünyaların en güzelinde, ideolojinin en haklısıyla yaşadığımızı sanacaktık.
  • ahlaki normları insan (istersek mevhumu kişileştirip toplum diyelim) belirler. savını temellendirirken de muhtelif kaynakları kullanabilir (bkz: etik).

    din bu bağlamdaki daha ilk tartışmalarda iflas etmiş bir müessesedir, öne sürülen bir argüman, mesela, tanımdaki halkasal gerektirmedir: bir hareket "iyi" olduğu için mi tanrı tarafından sevilir/buyurulur; yoksa tanrı sevdiği/buyurduğu için mi iyidir?

    "quetzlcoatl bebek kurban edilmesini buyuruyor, dolayısıyla bebek kurban etmek ahlaklı olan davranış biçimidir," örneğini, kararlı bir moral relativist değilseniz (ki bu durumda dinle ahlak arasında bir bağdaştırma zaten yapmıyorsunuzdur) ancak "yanlış din" diye eleştirirsiniz; o zaman da "eş dövmek/uzuv kesmek/..." ne kadar ahlaki diye ufak örneklerden "doğrusuna" girebiliriz.
  • dini düşüncenin nasıl insanı gerçekleri göz ardı etmeye, zorunlu ve iradi bi cehalete sürüklediğinin kanıtıdır.

    dinler insanlara nasıl davranmaları gerektiğini anlatır, bu emirler tanrıdan gelir, ve bu emirler de olmasa insanları bağlayacak bi şey olmayacağından insanların kuralsız yaşamaları, hiç bi ahlaki, etik sorumluluk duygusu taşımamaları inancına dayanır. kulağa mantıklı mı geliyor ilk dendiğinde. öyle, ama bu mantık sadece iki dakikalık zihin jimnastiği ve üstünkörü bi tarih bilgisiyle yıkılabilir. yeter ki akli melekelerimiz dini düşünce tarzıyla bozulmamış olsun.

    bu öyle saçma bi mantıktır ki bırak ateisti, din inanırı bile sırf inandığı din yüzünden bu mantığı yıkabilir. ama paradoks şudur ki eğer bu mantığı yıkarsa bu sefer de dinden çıkması gerekir. bu paradoksa düşmemek, ortada böylesi bi açmaz olduğunu görmemek için kafasını başka yöne çevirmeyi, bu konu üstünde düşünmemeyi tercih eder. laga lugayı keselim, sadede gelelim.

    müslümansınız. dört semavi din ve insan topluluklarına inmiş sayısız peygambere inanıyorsunuz. fakat bu peygamberlerin hepsinin de aslında islam inancını insanlara yaydıklarına, son peygamber muhammed’e kadar da insanların bu inanç sistemlerini bozduklarına inanıyorsunuz. hadi bu biraz sallapati bi konu olduğu için üstünde durmayayım ama en azından şuna eminiz ki dünyadaki çok tanrılı dinler ve putataparlıkların tamamen insan uydurması olduğuna illa ki inanıyorsunuz değil mi?

    apollo’lar, athena’lar sadece yunan mitolojisinin uydurması artık gözümüzde.. odin, thor, loki, valhalla vs de kuzey avrupa masalları.. kukulkan inka’ların kurbansever hayal tanrıları, manitu saçmalığın daniskası, buda dediğin sadece insan, şamanistlerin neye inandıkları belli değil, çinlilerin garip gurup tanrıları var, japonlar ise neye inanıyorlar bilen bile yok.. kısacası dünya insan uydurması dinler ve bu dinlere inanmış –yaşamış ve halen yaşayan ve yaşayacak- milyarlarca cehennemlik insan dolu.

    insan uydurması dinler. bunların hepsi bi müslümana göre öyle değil mi? hiçbiri tanrı vahyi değil, insanların uydurmaları. e peki bu topluluklardan hangileri sapıtık, hangilerinde adam öldürme meşru, hangilerinde önüne gelene tecavüz ediliyor, hangilerinde kuralsızlık tek kural? madem bütün ahlaki kurallar tanrı katından geliyordu, neden bu insan uydurması dinlerde de adam öldürmek yasak, hırsızlık yasak vs.

    çünkü bu değerler tanrı katından değil, sosyal yaşamın zorunluluklarından geliyor da ondan. al yüz tane bebeği, at bi adaya, ergenlik yaşlarına kadar kuvözlerde besle, sonra kuvözleri açıp uzaklaş adadan. bi yüz sene sonra oraya gittiğinde kuralsız bi toplulukla mı karşılaşacaksın? neden ilkel kabilelerde bile bi düzen var, neden orada da insanlar cinayet işleyenlere, hırsızlık yapanlara ceza veriyorlar.

    çünkü sen sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına da yapamıyorsun da ondan. istediğin gibi adam öldürsen, kendi hayatını da tehlikeye atmış oluyorsun, o yüzden insan öldürmek yasaklanıyor. malını kimsenin senden izinsiz almasını istemiyorsun, bu yüzden sen de başkasının malını alamıyorsun, hoop hırsızlık yasaklanıyor. eğer biraz gelişirsen aşkı keşfediyorsun, sadece istediğin insanla beraber olmayı istiyorsun, tecavüz diye bi şey olmuyor, fiziksel şiddet yasaklanıyor. başlarda son derece ilkel kurallar da olsa zamanla modifiye oluyor ve düşünce geliştikçe kurallar da rafineleşiyor. kuralsız yaşayan bi topluluk olmuş mu dünya tarihinde. romalılar o yüzlerce tanrılı dinlerine inandıkları halde bugünkü hukuğun temellerini atmadılar mı, firavun zamanında cinayet mısır’da serbest miydi, geyiği bile vurduktan sonra cesedi başında ondan özür dileyen kızılderililer sabah akşam karıya kıza tecavüz mü ediyorlardı..

    ama işte buna inanmak zorunda din inanırı. çünkü eğer bu kuralların toplumsal yaşamın zorunluluğundan kendiliğinden doğduğuna inanırlarsa tanrı işlevsizleşecek, ona gerek kalmayacak. üstelik şu son yüzyılda ateist oranının gitgide arttığı ülkelerde doğrudüzgün–hele bazılarında hiç- cinayet bile işlenmiyorken buna gözünü kapamak zorunda dindar kişi. hayır demeli, tanrının öğütleri olmasa insan sapkınlığa gider demeli.. var olan durum tam tersi olduğu halde. tarihte böyle bi topluluk var olmamış olduğu halde.

    dinlerde uydurulan sapkın toplumların varlığına inanmak zorunda. tanrının onları cezalandırmak için ebabil kuşlarını yolladığına, o toplulukları heder ettiğine inanmak zorunda. kuralsız bi toplum eşyanın tabiatına aykırı bile olsa “evet vardı” demek zorunda.

    fakat madem tanrının, allah’ın öğütlerinden mahrum kalan toplumlar sapkınlığa sapıyorlar, bugün hala putatapar sayılabilecek koskoca bi çin, japonya, hindistan örneği nedir? kapa gözünü.. görme. yok öyle bi şey. orada her gün millet birbirini kıtır kıtır kesiyor.

    bugüne, geçmişe, gerçeğe ve mantığa gözünüzü kaparsanız akla yatıyor denen laf doğru. ama açtığınız zaman bi daha asla kapanmıyor o göz ne yazık ki. sonra da içinizde korkuuuuunç bi boşluk oluşuyor. kapa gözlerini abicim.. cehalet mutluluktur zira.
  • insan öldürmek ahlak dışı ise, en uzun savaşlar, en korkunç kıyımlar, en vahşi cinayetler din(ler) adına tarihte yerini almışken safsatadan başka birşey olmayan bir sanı.
  • ateistlerin karşı çıktığı bir eğri:
    ahlaki değerler dünyadan salındığında, uzayda kuyrukları birbirine değen maymunlar gibi bir küme haline gelir. başı sonu belli değildir.

    cehennemden naklen yayın yapmayı başaran ilk televizyon kanalının tekelinde olacaktır. kanalın adı cennettv ola!
    (bkz: kimin eli kimin cebinde)
  • ahlakin biyolojik kokenlerini gormezden gelen sig bir gorus. okuyalim ogrenelim:

    http://www.nytimes.com/…/03/20/science/20moral.html
    http://fikirsel.ipbfree.com/lofiversion/topic126/
hesabın var mı? giriş yap