• basına şu şekilde yansımıştır :

    http://www.radikal.com.tr/…19.10.2009&categoryid=79
  • bilim blogları tarafından zamanında (2007) itin götüne sokulmuştu, ancak şimdi haber portallarına düşüyor. çıkan sorunlardan olsa gerek.

    (bkz: http://dorigo.wordpress.com/…cists-gone-crackpotty/)
    (bkz: http://backreaction.blogspot.com/…07/whats-new.html)

    işin daha da fantastik yani, adamların verdiği öneri, lhc durdurulsun, lhc kapatılsın seçenekleri bulunan desteden kartlar çekerek lhc'yi çalıştırmak. daha makaleyi okumadım, yakında şeyederim.

    not: standart modeli tutmuyorum.

    post scriptum ek: yahu ben yine sinir oldum, makaleyi okumadan geldim ama bir fizikçi olarak yapacağım yorum çok daha iptidai olacak. bu herifler bu kadar insanı parayı çabayı projeye seferber ettiler, şimdi sözlerini tutmaları gerekecek. ama fizik deneyleri hiç de düşünüldüğü gibi ilginç, hayat değiştirici, devrim yapıcı olmayabilir, halka ilginç gelmez. şimdi reklamını yapıyorlar, işin daha da kötüsü çıkacak sorunları mistifikasyon yordamıyla rasyonalize etmeye çalışıyorlar. bu kadar terbiyesizlik olmaz, zaten mini kara delik rezaletinden tiksindiğim kadar başka bir şeyden tiksinmedim.
  • uzerinde bir fashionable nonsense kokusu da yok degil sanki.
  • bu makalenin gazetelerde patlaması üzerine daha önce linkini verdiğim bloglar konuyu tekrar ele almışlar.

    akşam üzeri işime ara verip makaleyi okudum, sonra da bloglardaki bu haftanın yorumlarına baktım.
    http://www.scientificblogging.com/…kward_causality#
    http://backreaction.blogspot.com/…-we-dont-pay.html
    http://blogs.discovermagazine.com/…-cancel-the-lhc/

    en önemlisi ve bence güveniliri, en sonuncusu yani yüce fizikçimiz sean carroll'un bloguydu. olay şöyle cereyan ediyor: overbye isimli bir new york times yazarı, bu makalelerin muhabetlerini öğreniyor, so dönemde olan kazaların da etkisiyle güncel olduğunu düşünüyor, ardından bir kaç fizikçiye de danışıp ny timesda köşesine yazıyor.

    olayın ancak bir hafta ardından yüce türk basınımız olayı çakıp, kendileri haber yapıyor.

    şimdi olay nedir, makalede ne anlatılıyor?

    klasik fizikte determinizm, bir kaç şekilde formülize ediliyor. determinizm derken, söz konusu olan bir nesnenin şu anki özelliklerinden yola çıkarak, gelecekte nasıl hareket edeceğini öngörebilmekten bahsediyorum. bir yöntem bir çoğunuzun lisede gördüğü newtoncu yaklaşım, yani nesnenin öncül durumundan (kütlesi, hızı, hızının doğrultusu vs.) bir istikamet çizmek, ikincisi ise çok bilinmeyen ama sanırım makine mühendislerinin de kullandığı hareket prensipi (action principle). nesnenin özellikleri ve içinde bulunduğu sistem dolayısıyla (kaydıraktan mı kayıyor, havaya mı uçuyor artık ne haltsa) enerjisini nasıl harcayabileceğini betimleyen bir denklem yazılıyor, ve buradan en az enerji kullacağı prensibi kullanılarak nesnenin rotası çizilebiliyor. parçacık fizik yasaları gereği, enerji harcamasını minimize edecek rotayı seçiyor.

    bu formülasyon atom altı parçacıklarımız için de aynı şekilde kullanılıyor, ancak tahmin edeceğiniz gibi orada işler biraz karışıyor (kuantum demedim dikkat ederseniz, (bkz: kuantum diyeni her gün dövmek)). sevgili feynman şeyhimizin açıkladığı üzere bir parçacığın tek bir ''hareket''i olmuyor ancak bir olası hareketler tayfı oluyor. en mantıklısı en güzeli yüksek olasılığa sahip olsa da diğer olası hareketleri de hesaba katıp hepsini topluyoruz. yani az buçuk atom altı parçacık hikayelerini biliyorsanız, elektronun yörüngesini bilemeyiz, yörüngesi içinde olabileceği yerlerin olasılıklarını biliriz, gibi; işte durum biraz onun gibi.

    şimdi geçelim, gelelim bu makalenin olayına; makalenin yazarı amcalar demişler ki, fiziksel hareket dediğimiz olayın imajiner bir kısmı olabilir. imajiner ne lan derseniz, eksi birin kare kökünü aldığınızda çıkan şey ve onun katları derim. matematiksel bir tanım, çok sevdiğim irrasyonel rakam ''i'' (imajinerin i'si işte). bu matematiksel olay günlük hayatta kullandığımız reel sayılar gibi değil, ibne gibin puşt gibin bir şey. pratikte ne işe yarar derseniz, exponansiyel bir fonksiyonun katı olduğunda harmonik fonksiyon yapıyor (bildiğimiz sinüs kosinüs gibin (bkz: yediğimiz tavuk))

    işi çok uzattım, asıl olay şu. makalenin yazarları demişler ki, imajiner (hayali) bir hareket fonksiyonu yazdığımızda bu reel hareketleri sönümlendirebilir. bu öyle bir hal alır ki, parçacığın gerçek hareketi yerel olmaktan çıkar (non-local). bu konu benim bilgimin dışına çıkmaya başladığından olayı daha da karışıklaştırmak istemiyorum, ama yerellikten kasıt parçacığın kendi lineer zamanının içinde gerçekleşen olaylar dizgesine tekabül ediyor. ama yerellikten çıkınca parçacığın sadece gelmişi geçmişi değil, geleceği de şimdiki haliyle ilgili belirleyici hale geliyor.

    şimdi bunların gerçekleşmesi için parçacıkların belirli özelliklere sahip olması lazım, bunları buraya koymuyorum ama bilinsin diye söylüyorum. normalde alışkın olduğumuz elektron protonların (lepton ve kuarklardan oluşmuş parçacıklar) bu tarz atraksiyonlara girmeyeceği açıkça görülebiliyor. ancak higgs için bu doğru olmuyor (homojen fieldda lagrangian ne lan?).

    her neyse, devam edelim, büyük ihtimalle sizleri kaybettim toparlamaya çalışayım: hareket dediğimiz şey bir parçacık için nedir? parçacık, bir yere çarpacak mı; enerjisini değiştirecek mi; etrafının etkisiyle yok olacak veyahut ortaya çıkacak mı? hareketten kastımız bu, gayet mekanik, ancak işin içinde kuantum (dayağı hakettim) olduğu için olasılıklar giriyor. şimdi higgs lhc'de oluşacak mı oluşmayacak mı, bunun için bu hareket denklemini yazmamız lazım, ama işin içinde hayali parçalar olunca gelecekte yaratılmış higgs parçacıkları gelip bu günü etkiliyor.

    bu etki iki şekilde olabilir, higgs oluşumunu olumlu ya da olumsuz etkileyebilir. olumlu etkileseydi, evrende bol bol higgs görmemiz gerekirdi, görmediğimize göre demek ki *eğer ki nedensellik, anlatılan hareket prensibi çerçevesinde tersine işleyebiliyorsa* gelecekte oluşmuş higgs parçacıklarının kendi oluşmasını önleyici etki göstermesi lazım.

    evet paradoks. ama sonuçta higgsi oluşturacak enerji ve şartları sabit aldığımızda aslında parçacıkların oluşması için hiçbir engel yok, gelecekteki varlıkları dışında.

    işin teknik kısmı aşağı yukarı bu şekilde. es verip, bunu elemanların nasıl acayip yorumladığını yazacağım.
  • baktım entry tren gibi olmuş. şimdi bu zamanda geri gelme muhabbetinin teknik ve hatta fizik olarak kabul edilebilir bir arka planı olduğunu kabul ediniz diye yazdım onları, ama bu makalenin asıl olayı higgsin kendi oluşumunu engelleme biçimini ''lhc'nin başına bir kaza gelebilir!!!'' şeklinde lanse etmeleri.

    benim aklıma gelen, bu olay kuantum bir olay olduğundan, tek etki higgs'in -ne bileyim- rezonans cross sectini azalır, olasılık olarak, yani matematiksel olarak higgsin oluşumu imkansızlaşır. ama yaptıkların hesaplamalardan (higgs width artar demişler) bunun higgsin oluşumunu engellemek için yetmeyeceğini, o yüzden fazladan makroskopik gizemli olayların olması gerektiğini öngörmüşler.

    mesela higgs'i keşfetmek üzere olan supersimetrik supercollider, higgs keşfedilemesin diye kapandı aslında falan demişler. bloglar bununla post diction diye alay etmiş. benim için de şeye benziyor, parçacığın bulunamaması parçacığın varlığı için kanıt haline geliyor, böyle garip bir garabet çıkıyor.

    işin en komik yanı, teorilerini ''kanıtlamak için kart çekelim,'' geyiğini çevirmeleri. higgs'în oluşmamak için gelecekten etkilenme olasılığına yakın (2 milyonda bir) bir olasılıkta içinde lhc kapatılsın yazılı kart da bulunan desteden kart çekilecek. eğer o kart çıkarsa, gelecekten gelen higgs parçacıklarının varolmalarını engellemek için evreni etkilediğine kani olup, lhc deneyini rafa kaldırıyoruz. iki milyon kartın içinden bu kartın çekilmesi istatistiksel olarak önemli bir olay olduğundan inanmamız gerektiğini yazmışlar, burada güncel parçacık fiziğine tam onikiden bir eleştiri var aslında. çünkü adamlar haklı. bu tarz analizler (gözlemdiğimiz şey şans eseri denk gelmiş olabilir mi) formal olarak var, ve çağdaş bilimde kullanılıyor. kart çekmek gibi kulağa batıl gelen bir olayda bunu kullanmış olmaları durumun şairane ironisi şahane özetlemiş.

    argümanları burada bitmemiş, lhc'nin durdurulması sadece bir teori gerekliliği değil aynı zamanda da insan ölümünü durduracak, başarısız deney için harcanacak paradan kısmamızı sağlayacak bir eylem olarak lanse edilmiş. amiyane anlatmak gerekirse, çok direnip higgs çıksın diye kasarsak, daha ağır kazalar meydana gelecek diye buyurmuşlar, bunlarda insan canı kaybı söz konusu olabilir, o yüzden teorimiz doğruysa lhc'yi kontrollü bir şekilde kapatalım demişler.

    hayır bir de bunu excess damage diye sayısallaştırıp hesaplamışlar.

    kendi yorumumu yapmam gerekirse, olay tam anlamıyla bir şrödingerin kedisi ikilemidir, daha da önemlisi şrödingerin kedisi paradoksuna yol açan kuantum yorumunun çok temek sorusu ile alakalıdır. atom altı dünyayı açıklamakta kullandığımız olasılık hesapları gerçeğe mi tekabül ediyor, yoksa bilgisizliğimizle mi ilintili. biz hep birincisinin doğruluğunu kabul ediyoruz, ancak ikinci durum hala olası. bu nedenle atom altı parçacıklarının istatistiki davranışlarının gelip hele hele makroskopik dünyayı, mikroskopik dünyaymışçasına bire bir etkilemesi bana sorarsanız kabul edilebilir değil. ancak bu tarz formulasyonlar, özellikle kuantum gravity alanında kullanılıyor, yani çok da ''bilim dışı'' değil yaklaşım.

    ancak tabi ki, değerli gazeteler sayesinde ve halkın ilgisini cezbedici olması nedeniyle gereğinden fazla ciddi alınmıştır.

    ama makale bilimin çağdaş halleri üzerine tam bir analiz nesnesi, bir şaheser. yapılan bilimi, hayat memat sorunlarına bağlayıp bir de üstüne ekonomik verimlilik hesapları yapılması, bilim dünyasına yapılmış bir trolllük mü diye düşündürüyor açıkçası.
  • mümkün olup olmadığını benden daha iyi (en azından fizik okumuş) birilerine bırakıyorum (ki feyerabend yapmış bunu), ancak bu olay gerçekleşse bile, sorun bizim (cern'in) bunu tespit edip edememizde gibi geliyor bana. en azından şimdilik, henüz ışık hızına ulaşmamışken.
    yani, t2 zamanına ulaşmadan, ve t1'e tekrar geri dönebilecek konumda olmadan bunu tespit etmek. sanırım buradaki esas mesele de bu. esas zorluk da bu galiba.
  • fütursuzca peer reviewed journallarda yayınlanmıştır. international journal of modern physics d'de.
  • 1) salak türk medyası tarafından şöyle lanse edilir: "gelecekteki insanoğlu baktı bu lhc olayı dünyayı yok edecek, geçmişe sbotajcı ekipler yollamaya başladılar"

    2) bu medyayı hak eden insanlarımız da, elinin altında internet ve sayısız makaleye erişim olduğu halde konuyu bu sığlıkta anlayıp "vay vay vay... bu bilim adamları da oldukça çıldırmış" şeklinde yorumlarlar.

    bizim nazarımızda konunun özeti bu.
  • tamamen bilimsel bir fikirdir. zira cern un artik calismaya baslamasi ve ilk carpismayi gerceklestirmesi sebebi ile fikrin yanlisligi kanitlanmistir. yanlisligi kanitlanan her fikir gibi yanlisliginin kanitlanabilirligi (yanlislanabilirligi) %100 dur.

    nedensellik ilkesine zeval gelmemistir.
hesabın var mı? giriş yap