• reklamlar, hayatımızda bir şeylerin eksik olduğunu hissettiren çeldiricilerdir. her daim yeni bir şeylere sahip olmak isteyip, boşluğu doldurmaya çabalarız. bu bizi daha çok para kazanmak için deli gibi çalışmaya iter.

    bir süre sonra hayatımızın büyük çoğunluğu iş olur. boşluğumuzu dolduralım derken, kendimize zaman ayıramaz, dinlenemez, rahatlayamaz bir hale geliriz.

    bu tarz bir mutluluğu yakalama* çabası, mutsuzluğun ana nedeni olur.

    aslında her reklamın alt mentinde epicurean* bir mantık vardır. nescafe, kahve değil "arkadaşlık" satar. t-box "özgürlük" satar. birçok viski markası da rahat, huzur, "kafayı dinleme"yi satar. absolute seks, avon da "güzellik" satar.

    her biri aslında ürünle birlikte ruhumuzun boşluklarımızı dolduracağını vaad eder gibidir. ama yaptığı yalnızca pazarlamadır.

    kısacası, reklamı yapılan ürünün fiyatına mutluluk dahil değildir http://i28.tinypic.com/10cw8ox.jpg
  • örneğin: seda sayanlı pepsi reklamından sonra pepsi görünce koşarak uzaklaşmak
  • sinsi bir etkidir. bir ürünün reklamı, bizlerde sıcak ve hızlı tepkimeler yaratmayabilir ama tercihlerimize yön verirler mutlaka. bir dönem bütün margarinler aymar, bütün peçeteler selpaktı.

    canımız sıcak bir kahve ister, kahve kalmamıştır, markete gideriz. onlarca çeşit markaya sahip kahvelerin arasından birini seçeriz. seçtiğiniz kahvenin reklamı; sizi çoktan tavlamıştır bile. geçmiş ola.

    iyi bir reklamcı, cehennemde bile patates yetiştirip satabilir.
  • ihtiyaç olmayan şeyleri ihtiyaç olarak gösterip tüketime zorlar. öncesinde bu ürünü kullanırsan özelsin hissini verir sonrasında herkes bunu kullanıyor sende kullanmalısın mantığı vardır. her türlü kandırır.
  • maalesef kendinden süper emin bir şekilde yok ya ben hayatta etkilenmem diyen insan da dahil hepimiz farkında olmadan da olsa bilinçaltımız sayesinde fazlasıyla etkileniyoruz tabi ki her zaman olumlu şekilde değil beğenmediğimiz reklamlar ürünü almaktan ziyade bizi ürünü almamaya da itebiliyor tabi kiii....
hesabın var mı? giriş yap