• pers imparatorluğu'nun doğu avrupa fethini gerçekleştirdiği seferin adı. bu sefere bir milyon atlı askerin katıldığı rivayet edilse de, dünya nufusunun o zamanki miktarı bakımından bu sayı pek de mantıklı değildir.

    ayrıca bazı tarihçiler, "tarihte ordulardan bahsederken bir sıfırı, perslerden bahsederken iki sıfırı silmek gerekir." gibi bir prensibe sahiptirler.
  • m.ö 500 yıllarından yunanlı askerlerin anadoluya dogru yaptikları uzun seferin adıdır. yenilgi ile sonuclansa da antik yunan tarihinde onemli bir yere sahip olan bir askeri harekattır.
    büyük iskender bu yürüyüse ait yazıları okuyarak kendisi de bir yunan dusu olan doguyu fethetme arzusunu gelistirmistir kendi icinde.
  • (bkz: anabasis)
  • ne çektin be xenophon ne çektin be! peşinden kovalayan pers ordusu mu istersin, yürüyüş sırasında saldırmazlık anlaşması yaptığın köylere saldıran emir dinlemez, yağmacı askerler mi istersin, nehir gibi, dağ gibi doğal yapılar karşısında çaresizlik mi istersin, parasızlık mi istersin, dondurucu soğuk mu istersin, iftiracı, güç müptelası komutanlar mı istersin, yardım getireceğini söyleyip yola çıkan, bir daha geri dönmeyen yoldaşlar mı istersin, söz verip tutmayan şehir yöneticileri mi istersin ne istersen var. orijinal acıların çocuğu xenophon'un hikayesi. bir dostunun "gel seni cyrus ile tanıştırayım" daveti üzerine katıldığı ordunun komutasını üstlenmek zorunda kalan xenophon'un zaman zaman sürükleyici, ibret verici hikayesi. mutiny on the bounty ve savaş sanatı ile birlikte mutlaka okunması gereken kaynaklardan.
  • üzerinden 25 yüzyıl geçen yürüyüş. pers kralının küçük kardeşiyle, ağabey olan kral'a karşı taht için savaşmaya giderken ve yenilgi üzerine çekilirken geçen toplam 15 aylık sürede kullandıkları yol üzerinden ve o yollardaki şehirler ve insanlar üzerinden çok çeşitli ve hatta birbirinden çok farklı yorumların yapıldığı ama yine de burada anlatılan detaylarla bu bölgelerin (ki anadolu'nun neredeyse büyük bir kısmı) geçmişi hakkında bir nebze olsun fikir yürütebilmemizi sağlayan bir kitap. aslında 7 farklı bölümden oluşuyor, sanırım 7 küçük kitap gibi. kitabın adını ilk trabzon tarihi ile ilgili bir şeylere bakarken duydum ve nihayet bulup okuduktan sonra bu zamana kadar neden okumamışım ve hatta haberim dahi olmamış diye üzüldüm.

    bu arada kitapta çokça bulunan çeviri hataları, imla ve yazım hataları, anlatım ve dil bozukluğuna pek bir şey demiyorum, sonuçta kitap benim gibi tarih ve savaşlar ile ilgilenenler için bir solukta okunacak kadar zevkli bir kitap. o yüzden takılmadan devam ediyorsunuz ama kitap ile ilgili, daha doğrusu elimdeki versiyonu ile ilgili kızdığım bir husus var; çeviren veya türkiye'de bunu yayınlayan insan oturur her ismi geçen yer ile ilgili dipnotlar koyar. ve o dipnotlarda; mesela, burada x nehri dediği zap suyu, y dağı dediği nemrut dağı, z şehri dediği yer bayburt, w yaylası dediği sürmene'deki şu yayla, o hafta konakladıkları filanca yer üsküdar, orası ereğli, yok burası kızılırmak, şurası tekirdağın hemen yanındaki antic bir kent diye kısa kısa okuyucuya notlar ekler. hatta filancanın memleketi larisa bugün şurası, filancagiller dediği de aslında muhtemelen filanca kavmi, şunlar da aslında şunların atası olabilir filan diye de ilave yorumlarla okuyanı biraz daha aydınlatır, ve hatta ve hatta kitabın girişine bir harita koyar. hani kitap boyunca geçilen yerleri, savaşılan yerleri gösteren, okuyucuya yolculuğu kafasında daha iyi canlandırabileceği bir küçük harita; ama yok nerede.

    neyse, belki bir ara üşenmez isem buraya detaylıca yazarım neresi neresidir diye, hani okurken bir yandan da google ederek bulduğum veya tahmin yürüttüğüm sonuçları.

    ayrıca eski kaynaklarda onbinlerin ricadı diye de geçer.
  • özel hayatınızda veya mesleki işinizde içinde bulunduğunuz hedefleriniz için yola çıktığınızda durum şartlarını, çevre koşullarını olasılıklar dâhilinde objektif olarak iyi bir şekilde ele alınması gerektiğini, doğrudan veya inorganik bağınız olan kişilere ne kadar güvenmeniz ve sorumluluk paylaşmanız gerektiğini, kişilerin karar ve karakter etkilerinin çok iyi gözlemlemenize ve değerlendirmenize yardımcı olabilecek bir kitap.

    savaş sanatı, kitle psikolojisi yönetimi, hedef ve kariyer planlaması için okunması gereken kitaplardan sayılabilir

    göze batan bir eksiklik değil ama kitapta olayların geçtiği coğrafi yerleri daha iyi idrak etmek adına basit ve anlaşılır bir harita olabilirmiş

    anabasis - on binler'in dönüşü
  • ksenophon’un kaleminden, pers kralına mağlup olmuş on binlerin eve dönüş yolculuğu: önce manisa, sonra konya, oradan çukurova, fırat’ın kıyısı boyunca mezopotamya, dicle’yi takip ederek çık yukarı şırnak, batman, derken ver elini erzurum, bayburt, trabzon ve tüm karadeniz kıyıları... anadolu 2500 yıl önce ne haldeydi, şimdi basıp geçtiğimiz bu topraklarda kimler yaşıyor, neler yaşatıyorlardı? öyle ki coşkun aral bu kitabı okuduktan sonra “ben en iyisi savaş muhabiri olayım, o da kesmez aslında, dünyayı bi dolaşayım!” demiş. ilk ağızdan nakledilen bu tanıklıkların okunması şiddetle tavsiye edilir.
  • tarihsel bir fotoğraf gibidir bu kitap.

    sardos'tan başlayıp mezopotamya içlerine uzanan macera dolu bir yolcuğu birinci ağızdan dinlemek istiyorsanız, tarihi yaşamayı seviyorsanız okuyun, okutturun.
  • yaşadığımız coğrafyanın,bizlerden çok önce persler ve yunanlar başta olmak üzere, başka azınlık topluluklarında ne kadar kalabalık ve yerleşik bir kültürle buralarda yaşadığını anlatır.

    aynı zamanda xenophon adlı talihsiz ama adeta buz gibi soğuk bir çelikten yapılmış iradeye sahip,orduda basit bir yunan askerinin,gerektiği anda hayatta kalma kodlarının ortaya çıkmasıyla,insiyatifi eline aldığında nasılda bir komutana,savaş tanrısına dönüştüğünü anlatan şaheserdir.

    ayrıca kitap bizlere antik yunanda, nerdeyse gündelik alınan her kararın,kesilen kurbanın bağırsaklarının durumuna göre kahinin yorumu neticesinde alındığını gösteren kitaptır.

    bana kalırsa, kitabın başında ordunun komutanı olan cyrus olsaydım, savaşı galip bitirmem kesinleşmişken,yakın elit birliğimi alıp düşmanın son kalan mevzisini yarmaya kalkıp, düşman pers kralını ellerimle öldürebilmek için ne kendi canımı nede arkamda ki yüzbinlerce askerimi riske ederdim.

    ancak şayet cyrus bunu yapmasaydı,belki de xenophon tarafından ne bu kitap yazılacaktı nede böyle bir dünyaca ünlü 2300 yıllık bir eser bugünlere gelcekti. doğal seleksiyon tamda burada devreye giriyor sanırım
hesabın var mı? giriş yap