• 27 mart 2009 tarihinde ntv' de yayınlanan canlı tv programı.
    ama ntv tarafından konan bu program ismi bence yanlış..
    doğru şu olmalıydı : "ntv soruyor ak parti (akp) başkanı yanıtlıyor"

    ntv, bu yayınla tarafsızlığını kaybetmiştir.

    neden mi?
    soru sormak üzere ruşen çakır, mirgün cabas, murat akgün ve banu güven' in yer aldığı bu programın ntv stüdyosunda çekildiğini sanmıyorum..
    mekan ister ntv stüdyosu ister başbakanlık konutu ister akp binası olsun..recep tayyip erdoğan' ın başbakan sıfatıyla katıldığı programda, başbakanın arka planında türk bayrağı ile beraber akp bayrağı da yer almaktadır..

    ayrıca, başbakanın bize göre sağ tarafında bulunan büyük ekranda mütemediyen, başbakanın başarı olarak gösterdiği konularda anında grafikler ortaya çıkmakta, deniz baykal' ı eleştirdiği anda da bu şahsın tam da başbakanın eleştiri getirdiği konudaki eski tarihli beyanatları, gazete kupürü olarak yayınlanmakta..

    yayındaki kişi hepimizin başbakanı mı?
    yerel seçim öncesi parti propagandası yapan akp lideri mi?
    ntv, başbakanın siyasi propaganda araçlarını kullandığı bir ekran mı?
  • programın tamamını başından sonuna kadar izledim. dikkatimi çeken bikaç husus zaten belirtilmiş. belli ki ya program ntv stüdyolarında değil ya da başbakan şu şu grafikleri, şu şu gazete küpürlerini göstereceksiniz anca öyle çıkarım demiş. açıkcası çok sevdiğim bir kanaldır ntv ancak onlardan beklenmeyecek taraflılıkla, seçim öncesi yayın yasağından hemen önce tam anlamıyla bir propaganda tarzında program hazırlamışlar. acaba diyorum otomobilde ötv indirimi sayesinde yaşanan patlama nedeni ile doğuş grubu bir kıyak mı geçmek istedi? neyse, programdan aklımda kalan iki şey var:

    *birincisi; baykal'ın "akp %52'nin altında oy alırsa başarısızdır" demesine tayyip baya güzel bi ayar verdi, hakkaten güldüm ben. futbol maçına benzeterek "beni 5-0 yenemezsen, eğer 4 atarsan sen başarısızsın" demeye benziyor dedi. benim barajımı o belirliyor falan dedi, güzel ayardı.

    *ikincisi; programın en sonunda mirgün cabas'tan çok gereksiz bi sevicilik* geldi: "davos'ta bende vardım, bende kalp krizi geçirecektim" dedi (ahaha sevgi pıtırcığı). sonrasında "one minute'in yasal hakkı sizde olmalıydı" gibisinden bişey geveledi. erdoğan'da "biz hayır için varız" mı ne dedi hatırlamıyorum şimdi. neyse günün sevgi insanı mirgün cabas'tı kısaca.

    genel olarak soru sorucular yalakalık yapmamaya çalıştılar güya ama nedense fazla bir saygılı durdular. hatta korkuyorlar gibiydi. terletici soru falan sormadı kimse (haşa). azıcık ergenekon'dan yüklenmeye çalıştılar ama tayyip konuşmadı, yasal süreç vs. dedi geçti. ayrıca program yaklaşık 2 saat sürdü ve sadece -yanlış hatırlamıyorsam- 1 kez reklam girdi. vardı bi olay bu programda ama çözemedim. hayır kanal 7, stv falan olsa anlayacam.

    neyse, mirgün cabas kendini komik duruma düşürdü, banu güven çok güzel kadın. programın özeti bu.

    "*"= g.girebilir uyarısı üzerine değiştirildi.
  • ntv'nin herhangi bir zorlama altında filan değil, bilerek, isteyerek, gönül rızasıyla yayınladığı programdır. benzer destek manevralarını daha önce de yapmıştır: (bkz: http://hackhell.com/…-cok-onemli-lutfen-okuyun.html)

    doğuş grubu, akp'yi açıktan desteklemektedir.

    (bkz: http://www.haberturk.com/…acaklarinin-teminati.aspx)
  • başbakanın kalesinde hiç tehlike yaşamadığı, bol bol degaj yaptığı, hatta bir iki kolay topa da plonjon yaparak karizma yaptığı rahat bir maç havasında geçti program, önce biraz şaşırarak ama hemen sonra anlayarak sebebini izledik.
    anladık ki başbakanın karizması, bilinen tarzı bir çeşit korku oluşturuyor en kral gazetecilerde bile zaman zaman, ondandı cümlelerini bu denli seçişleri, soru sorarken ve dinlerken sahip oldukları yüz ifadeleri, saygı dediğimiz şey değildi yani.
    hepsinin üzerinde bir çeşit siniklik, eziklik aman yanlış bir şey söylememeyim hali vardı ki, net, tatmin edici cevap alamadıkları sorularını bile üstelemediler, öylece sıralarını savdılar.
    ordu'yu büyükşehir olarak ifade eden banu güven, başbakan tarafından "büyükşehir değil, il" şeklinde düzeltilirken garip bir heyecan, acemilik taşıyordu üstünde mesela. normalde bahsi geçecek bir durum değildi.
    demek istediğim, eski başbakanları düşününce, bügünkü ortama benzer ortamların gerçekleştiğini pek hatırlamıyorum, ne demirel, ne özal ne de ecevit bu çeşit bir baskı uyandırmıyordu etrafındakilerde. hayırlısı artık!
  • program da recep tayyip erdoğan "kadınların neden siyaset yapamadıklarını" da açıklamıştır.

    efendim, büyükşehirler neyse de anadolu'da kadınlar gece saat 12'ye kadar duramıyor, kocaları istemiyormuş. ülkenin gerçeği buymuş.

    tespit doğru. iyi de bir başbakan olarak senin görevin, hükümetinin gmrevi bu erkek anlayışını değiştirmek için mücadele etmek mi yoksa buna eyvallah çekmek mi?

    erdoğan, hamdolsun, eyvallah demiştir.
  • yayınlanmasının, tmsf'nin ntv'ye el koyması tehlikesi ile falan alakası olmayan program. söz konusu problem uzun zaman önce çözülmüştür:

    "tmsf,ntv'ye el koyuyordu. işadamı cavit çağlar'ın nergis tv(ntv) adına 49 milyon dolar usulsüz kredi kullandığını tespit eden tmsf, ntv'nin şimdiki sahibi doğuş gurubundan ana para ve borcuna karşılık 200 milyon dolar istedi. doğuş gurubu önce bu isteğe karşı çıktı. tmsf, ntv'ye el koyarız tehdidi üzerine taraflar 78 milyon dolarda anlaştılar. doğuş gurubu böylelikle ntv'ye 78 milyon dolar daha ödemek zorunda. bu bilgileri dün habertürk televizyonunda katıldığı bir programda açıklayan gazeteci fatih altaylı, tmsf'nin ömümüzdeki gunlerde önemli batık kredileri tahsile yöneleceğini söyledi."

    (http://www.uzmanhaber.com/…borcunu-ntvden-aldi.html)
  • yukarıda bahsi geçen konuların hepsiyle izlerken şahsımı da rahatsız etmiş programın deniz otobüslerinde gösterilmek gibi bir gaye güttüğünü, öküz altında buzağı aramamak gerektiğini düşünüyorum.
    edit: ironidir efendim evet.
  • ekonomi kökenli bir televizyon kanalında başbakanı konuk ediyor vede ekonomik krizin doğru düzgün konusu açılmıyorsa programın isminin sadece başbakan soruyor başbakan yanıtlıyor olması gerekirdi.
  • başbakan' ın karşısında emir eri gibi hazırolda bekleyen gazeteciler/televizyoncular görmek sıradanlaştığından, bu feci duruma olabilecek en uzak duruşu sergilemiş kişiler sanıyorum bu programdaydı. alışageldiğimiz özen ve dikkatin yanısıra, en ufak bir hatada başlarına bir şey gelecekmiş korkusu da mevcuttu yine de.
hesabın var mı? giriş yap