• arkadaşım doğum günümde hediye etmişti bana bu ajandayı. arada elime alıp okuyordum o kadar. bir anda sevgim arttı ajandaya. yanımdan ayırmayacağım bundan sonra.
    bir sürü sayfada yer alan işeyen çocuk figürünün denk geldiği rastgele bir sayfa üzerinden tartışma yürütecek zihniyetteki insanların nefret suçlarına karşı ajanda almaları da ayrı bir ironik.
    insanların nefretlerini saçtığı, yıkıcı eleştirilerini savuracak yer aradığı aptal bir dönemdeyiz. gerçekten de bu ajandaya biraz daha özeleştirel ve nesnel olarak göz gezdirse (inceleyin demiyorum bak) insanlar.
    ötekileştirme ve anlayışsızlığın, nefretin ve öfkenin, karşındakini olumsuzlaştıran her türlü düşüncenin bitmesi dileğiyle yaşıyorum bu ülkede.

    ne güzel bir kelime önermiş bak dilci abilerimiz.
    "özdeşleyim"

    ve bunun için biraz da çaba.
  • yarınki taraf'ın genişçe ele aldığı komedi.

    yok yahu, sadece bize öyle geliyor değildi: bir zamanlar kemalistler gerçekten bu ülkenin aydın kesimiydi. nispeten "ileri"yi temsil ediyorlardı. onlar mı geriledi, biz mi fazla ilerledik, yoksa hayat toptan ilerledi de başkaları uyum sağlarken kemalistler geri mi kaldı? hey gidi!

    işeyen çocuk vinyeti sayfaların yarısında var. metis'in sahiplerinden semih sökmen "bunun maksatlı olarak 10 kasım’ın olduğu yere de konduğunu düşünmek için çok kötü niyetli olmak lazım" demiş. ama bence bir kemalist ufkuyla bakmak da yeterli.

    neyse uzatmayalım, ulu önder çarpar marpar.

    tey allaam. heil! heil!

    not: zamanın ötesini boylamışız gene. kötüleyeceğinize siz de entry yazın lan kemalistler. savunun yol arkadaşlarınızı. atatürk'ün mübarek ism-i şerifi ile işeyen çocuğu aynı sayfaya koymak çağdaşlık dinine göre günahtır deyin.

    =====alıntı=====

    ‘nezih’ kitapçıda kemalist sansür - elif bereketli

    taraf, 22 ocak 2011

    http://www.taraf.com.tr/…apcida-kemalist-sansur.htm

    nezih kitabevi, “ayrımcılık, ırkçılık ve nefret suçları”nı konu alan metis’in 2011 ajandası’nın satışlarını “atatürk ilkelerine aykırı” olduğu gerekçesi ile durdurdu.

    ankara ve istanbul’da dokuz mağazasıyla hizmet veren “nezih kitap kırtasiye”, yani bizim bildiğimiz adıyla nezih kitabevi, dün şaşırtan bir açıklama yaptı. “tüm faaliyetlerini, türkiye cumhuriyeti yasaları ve ulu önderimiz mustafa kemal atatürk’ün çizdiği ilke ve düşünceler doğrultusunda yürütmekte olduğunu” belirten bir cümleyle başlayan açıklama şöyle devam ediyordu:

    “metis yayınları tarafından hazırlanan, kurumumuzun hiçbir şekil ve şartta, hiçbir ilgisinin bulunmadığı, sadece mağazalarımızda değil, bugün ülkemizde basılı yayın satış ve dağıtımı yapan diğer tüm şirket ve kitabevlerinde de satılan söz konusu ajanda ile ilgili olarak, gerek ajanda içeriği üzerinde yapmış olduğumuz inceleme ve gerekse sayın müşterilerimizin tarafımıza iletmiş oldukları yorum ve görüşler doğrultusunda derhal söz konusu ürünün satışına son vermiş ve bu konuda, tüm yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla, ilgili yayınevine de bilgilendirme yapmış bulunmaktayız.”

    “yayıncının kimliğini netleştirdik”

    2005 yılından bu yana, her yıl farklı bir temayla hazırlanan, bu yıl ise “ırkçılık, ayrımcılık ve nefret suçları”nı konu edinen metis ajandası’nda nezih kitabevi’ni bu kadar rahatsız edenin ne olduğunu merak ettik ve yönetici ahmet orhun’a ulaştık. ancak, sorduğumuz çok sayıda soruya gelen yazılı açıklama, yapılan duyurunun neredeyse aynısıydı: “kurumumuzla hiçbir ilgisi olmayan, başka bir yayınevi tarafından hazırlanan ve sadece mağazalarımızda değil, bugün ülkemizde basılı yayın satış ve dağıtımı yapan diğer tüm şirket ve kitapevlerinde de satılan söz konusu ajandanın 10 kasım sayfasında yer alan bir çizim, müşterilerimizin tepkilerine neden olmuştur.

    bu tepkiler, kurum olarak 1945 yılından bu yana sahip olduğumuz değerler ışığında tarafımızca da haklı görülmüştür ve satışa son verme kararı alınmıştır.

    tepkilerini dile getiren müşterilerimizin bir kısmı, kurumumuzu ajandayı hazırlayan yayınevi olarak görme yanılgısına düşmüşlerdir. bu yanlışlığın düzeltilmesi açısından, açıklamamızda söz konusu ajandanın yayıncısı konusunda net bilgi verilmesi ihtiyacı duyulmuştur.”

    tepkiler internette başladı

    kısa süre önce ingiliz sermayesinin ortak olduğu nezih kitabevi, şikâyetlerle ilgili ser verip sır vermiyor, ancak kara harp okulu 66 mezunlarının internetteki yazışma grubundaki şu sözler, gelen tepkilerin mahiyeti hakkında ipucu veriyor. işte o yazışmalar: resmî ajanda içeriğinde alenen kürt, ermeni ve yahudi propagandası yapılmaktadır. hocalı’nın h’si geçmediği gibi, üstüne bir de atatürk ile dalga geçiyorlar. herkes alabilsin diye 4 lira yapıp şehrin göbeğinde, nezih kitabevi’nde satıyorlar. lütfen... telefon ya da eposta ile tepkinizi koyun!”

    facebook’ta açılan akp - dtp - ab - abd düşmanları grubunda ise “atatürk’e hakaret eden ajanda” başlığıyla sunulan bu yayın, bir kullanıcı tarafından “içinde asla kabul edilemeyecek rezilliklerin, yalan ifadelerin olduğu bir paçavra” olarak tanımlanıyor.

    “ne iş yaptıklarının farkında olmalarını isterdim”

    toleransın önemini vurgulamaya çalışırken örnek bir anlayışsızlığa maruz kalan metis ajanda’nın aldığı tepkileri değerlendiren yayın yönetmeni semih sökmen, “nezih kitabevi’nin ne iş yaptıklarının farkında olmalarını isterdim” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “raflarında sattıkları kitapların yarattığı dünyanın, atatürkçülüğe ya da başka herhangi bir ‘—ciliğe’ sığmayacak bir zenginlik taşıdığının farkında olmalarını beklerdim.”

    “saat, 2011’i beş geçiyor”

    peki, acaba gelen tepkilerde haklılık payı var mı? gerçekten atatürk’e ve “milli değerler”e hakaret edildi mi diye soruyoruz.

    “tepkilerin taşıdığı eleştiriyi anlamak mümkün değil” diye yanıtlıyor bu soruyu sökmen, “ajandanın bütün sol sayfalarında olumsuzlukların üzerine işeyen bir oğlan, çocuğu, sağ sayfalarda da olumlu, insanî değerleri pankart olarak gösteren bir kız çocuğu vinyeti var. her ajandada olduğu gibi 10 kasım, millî ve dinî bayramlar işaretli. bunun maksatlı olarak 10 kasım’ın olduğu yere de konduğunu düşünmek için çok kötü niyetli olmak lazım. tepki sahiplerine bunu açıkladık, bu kadarcık sağduyuyu onlardan da umabiliriz.”

    sökmen, son yıllarda kendilerini “atatürkçü” diye tanımlayanların kendi ideolojilerini doğallaştırmaya ve onlar gibi düşünmeyenleri hırçın bir şekilde suçlamaya alıştıklarını ve bunun islamcılık’a tepki olarak geliştiğini söylüyor. sökmen’e göre, kemalizm, 20. yüzyılın başına ait tarihsel bir mesele; atatürkçülük de diğer ideolojiler gibi bir ideoloji ve mustafa kemal atatürk’ün şahsıyla da bir alakası yok. “saat 2011’i beş geçiyor” diyor sökmen, “kemalizme inanmaya, onu siyasal bir görüş olarak benimsemeye mecbur değilim, okurlarımız da mecbur değil.”

    kitabevi değil, sanki resmî devlet kuruluşu

    metis yayınları’nın 2011 ırkçılığa ayrımcılığa ve nefret suçlarına karşı temalı ajandasının içeriğini hazırlayan sosyal değişim derneği, nezih kitapevi’nin açıklamasına şöyle bir yanıt verdi: “resmi bir devlet kuruluşu yaklaşımını andıran açıklamada yer alan, tüm faaliyetlerini türkiye yasaları doğrultusunda yürütme ibaresi söz konusu ürünün ‘yasadışı’ bir içeriğe sahip olduğu izlenimini doğurmaktadır. bir kitapevinin tüm faaliyetlerini ‘ulu önderimiz mustafa kemal atatürk’ün çizdiği ilke ve düşünceler doğrultusunda’ yürütmesinin belirsiz içeriği bir yana; tamamen yasal biçimde tüm türkiye’de satışa sunulan kültürel bir ürünün üzerine ‘yasadışılık’ gölgesini düşürmenin en hafif deyimle haksızlık olduğunu düşünüyoruz.” sosyal değişim derneği, farklılıklarla birlikte yaşamayı ve toplumsal adalet duygusunu zedeleyen nefret suçları konusunda toplumda farkındalık yaratmayı amaçlayan bir çalışmanın yasaklanmasını doğru bulmadıklarının altını çizerek farklı bir niyet taşındığına inandıklarını belirttiler. sosyal değişim derneği’nin yaptığı açıklamada, “nezih kitabevi’ni, değerlendirmesini gözden geçirmeye, tüm okurları ırkçılık, ayrımcılık ve nefret suçlarına karşı metis ajanda 2011’i incelemeye davet ediyoruz” ifadeleri de yer aldı.

    =====alıntı sonu=====
  • şayet gerçekten var ise böyle bir olay, aynı yayınevinin çıkartmış olduğu 2010 ajandasında neden bu gibi bir kısıtlamanın olmadığını anlayamıyorum. aklınız yeni mi başınıza geldi ey nezih kitabevi yönetimi? beğeniyordum, severek takip ediyordum ve fırsat buldukça kendilerinden yapıyordum kitap/kırtasiye alışverişimi ancak bu saatten sonra adımımı atmam. yazıklar olsun!
  • nezih kitabevi' nin kendince hassasiyeti bir tarafa, bu ajandayı şikayet etmek, tarifi caizse tam bir henüz yirmili yaşlara gelmemiş ergen tepkisi gibi; o derece refleksif, o derece sembolik, o derece sığ ve dar ve o derece milliyetçi-muhafazakar...
  • tüketici hakları konusunda çığır açacak bir gelişme gibi duruyor.

    içerik rahatsız edici olduğu için geri getirene para iadesi yapacaklarmış...

    yani onlar da durmasın evinizde, atmayın, birilerine vermeyin, getirin biz yakarız gibilerinden. kitap, sinema, tiyatro vs. gibi şeylerden faydalandıktan sonra "yahu ben rahatsız oldum" diyerek paramızı alabilmek fikri sempatik. ama baştan söyleyeyim oscar törenlerine elveda demeliyiz. başta nazi dönemini anlatan filmler olmak üzere rahatsız etmeyen bir başyapıt hatırlamıyorum...
  • mevzu sayesinde 2012 metis ajandası'nın teması da öngörülebilir: sansür!
    çok da iyi olur.
hesabın var mı? giriş yap