• tazesine bayıldığım, kurutulmuşundan yapılanını sevmediğim bir ot yemeği. türkiyenin güney bölgesinde *** de yenildiğini sanmaktayım.
  • molihiya yenilmez yaşanır.
    bu yiyeceği ilk tadanlar genellikle beğenmezler, aralarından ileri görüşlü olanları ise sadece "valla fena diil ama bu kadar delirecek ne buluyorsunuz ben pek anlayamadım" derler. ama onlar da 3. yiyişlerinde hastası olacaklardır. kurtuluş yoktur, bağımlılık kaçınılmazdır.
    diğer yandan molihiyanın bu kadar tezahüratla karşılanmasının sebeplerinden biri de türkiye'de fazla bulunamaması, böyle olunca da sadece kıbrıs'taki yakın-uzak türlü tanıdıktan edinilebilmesidir. bir kilo molihiya ele geçirildiğinde, aile bir araya gelir, molihiya partisi düzenlenir, herkes kendinden geçer. sofradan "aman allahım, yarabbim bu nasıl bir lezzettir" şeklinde nidalar yükselir.
    pezevenkleri yeşil biber ve beyaz pirinç pilavıdır.

    türkiye'nin güneyinde de yendiği doğrudur. buralarda muhliye olarak anılır.
  • annem seytana uyup da senede bir iki kez pisirme hatasina düstügünde kokusu evden cikana kadar* eve girmeyi reddettigim, yemek diyebilmek icin fazla iyimser olmayi gerektiren ot.
  • gercekten "kotu" kokan bir ot. kuru haliyle, icinde bulundugu cuvalin 2 metre capli alaninda durmayi imkansiz hale getirir. bu kokusuyla tadina bakmam imkansiz oldugundan, tadi hakkinda hicbir yorumda bulunamayacagim.
  • molohiyanın yanlış yazılmış hali.
hesabın var mı? giriş yap