merkür
-
yıldızlar arasında gelişmeyen, gerileyenler de var. mesela merkür gözümden kaçmıyor. (bkz: merkür retrosu)
hermes ayağına tez olmasıyla ünlüdür. peki onun romacası merkür? en ağır metallerden değil mi? çok ağır metal ama çok akıcı. bu şimdi mitolojideki görecelik mi oluyor? az gittim uz gittim dere tepe düz gittim, bir de baktım bir cıva akışı kadar yol gitmişim. ne de olsa canım tez.
"bundan dolayı merkür'e çift yönlü denmesi çok doğrudur; merkür hem etken hem edilgendir. "yükselen" etken kısmına sol denir; edilgen kısım ancak bu etken kısım sayesinde anlaşılabilir. edilgen kısım bu yüzden luna adını taşır çünkü ışığını güneşten alır. merkür açıkça klasik dönem filozoflarının kozmik nous kavramına tekabül eder. insan aklı bu kavramın bir türevi ve bu yüzden benzer şekilde psikenin bilinç dediğimiz günlük yaşantısıdır. bilinç, kendisinin elzem bir mukabili olarak karanlık, örtük, görünmez bir yana; varlığı ancak bilincin ışığıyla bilinebilen bilinçdışına ihtiyaç duyar." carl gustav jung - aspects of the masculine
[cin korkunç bir sesle bağırır: "cezamı çektim ve intikamım alınacak! ben yüce ve güçlü merkür ciniyim ve sen şimdi ödüllendirileceksin. her kim beni serbest bırakırsa onu boğazlamalıyım". bunun üzerine çocuk korkar ve hemen bir hile düşünerek cine şöyle der: "önce senin şişeye kapatılan o cin olup olmadığından emin olmalıyım". bunu kanıtlamak isteyen cin şişeye geri döner. (...) bu kez cin eğer kendisini serbest bırakırsa çocuğa onu cömertçe ödüllendireceğini söyler. (...) aslında şişedeki cin diğer çoğu masaldaki şeytan gibi davranır: adi metali altına dönüştürerek servet bahşeder ve tıpkı şeytan gibi o da kandırılır. (...) simyanın altın çağı xvi. yüzyıl ve xvii. yüzyılın ilk yarısıdır. o çağda gerçekten bir fırtına kuşu, iblislerin hapis olarak hissetmiş olacakları ruhani bir kaptan kaçmıştır. söylediğim gibi bütün simyacılar merkür'ün kaçmasına izin verilmesine karşıydılar. onu dönüştürebilmeleri için şişede tutmaları gerekiyordu.] carl gustav jung - aspects of the masculine
"gösterdiğim gibi merkür bu önyargıdan kılpayı kurtulur. ancak bu önyargıdan ne pahasına olursa olsun karşıtlığı sürdürmeyi küçümsemesi sayesinde kurtulur. isminin büyüsü, muğlaklığı ve hilebazlığına rağmen bölünmenin dışında kalmasını sağlar zira eski bir pagan tanrısı olarak mantıksal ve ahlaki çelişkilere karşı dayanıklı, doğal bir bölünmezliğe sahiptir. bu ona , tam da içimizdeki bölünmeyi iyileştirebilmemiz için gerekli özellikler olan dokunulmazlık ve sağlamlık kazandırır." carl gustav jung - aspects of the masculine (bkz: mephistopheles/@ibisile)
"merkür hiçbir şekilde hıristiyan şeytanı değildir - hıristiyan şeytanının daha ziyade lucifer'in ya da merkür'ün "şeytanileşmesi" olduğu söylenilebilir." carl gustav jung - aspects of the masculine
"merkür, o çiftyüzlü tanrı sadece aklı insanın alabileceği en yüce ışığa ulaşmaya çalışanlara ve yalnızca cognito vespertina'ya güvenmeyenlere lumen naturae [doğal ışık], servator [hizmetkar] ve salvator [kurtarıcı] olarak gelir. bu ışığa dikkat etmeyenler içinse lumen naturae tehlikeli bir ignis fatuus'a [aldatıcı umuda], ruhun rehberi de şeytani bir baştan çıkarıcıya dönüşür. lucifer ışığı getirebilecekken, günümüzde basın ve radyoların ses verdiği propaganda orjilerinden zevk alan yalanlar babasına döner ve sayısız milyonları mahveder." carl gustav jung - aspects of the masculine
yıldızbilimci (söyler, mephistopheles kulağına fısıldar):
"som altındır güneş,
merkür'dür ulağı, paralı parasız,
bayan zühre'dir herkesi büyüleyen
kimi erken, kimi geç tatlı bakışıyla;
pırıl pırıl ay gülümser ışıl ışıl, tutkulu.
mars korku salar gücüyle bulamayınca sizi,
en güzel ışıktır müşteri, değişmez;
büyüktür zuhal, küçük görünür uzaktan göze.
önemsemeyiz onu çok, bir maden olarak,
azdır değeri, çoktur ağırlığı da.
biraraya gelince güneşle ay,
gümüşle altın, pırıl pırıl olur dünya;
ondan sonrası hep kendiliğinden gelir;
saraylar, bahçeler, ufacık memeler, al yanaklar,
yüksek bilgili birisi sağlar hepsini,
gücümüzün yetmediği tüm bu işleri." goethe - faust (çev. ismet zeki eyuboğlu)
"gezegen olarak merkür güneşe en yakındır; bu yüzden de altınla en üst seviyede ilişkilidir. ancak cıva olarak altını çözer ve güneş gibi olan parlaklığını söndürür. ortaçağ boyunca doğa filozofları için karmaşık spekülasyonların konusu olmuştur: bazen ilgili ve yardımcı bir ruh, bir (paredes), (tam olarak "yardımcı, yol arkadaşı") ya da bir familiaris'tir*; bazen servus ya da cervus fugitivus, (mülteci köle ya da geyik), simyacıları hayal kırıklığına uğratan ve şeytanla pek çok ortak özelliği olan kaypak, muzip bir gulyabanidir. örneğin bu özelliklerin en önemlileri ejderha, aslan, kartal ve kuzgundur. simyadaki tanrı hiyerarşisinde mercurius, prima materia olarak en altta, lapis philosophorum olarak en üstte bulunur." carl gustav jung - rüyalar
"jüpiter, karaciğeri; mars, sarı safrayı; ay, akciğeri; merkür, beyni; güneş, kalbi; venüs, mideyi etkiler; kan, tüm bedensel harmoniyi sağlayan temel özsudur." serol teber - melankoli normal bir anomali
(bkz: utarit)
(bkz: hanok), enoch
(bkz: hermes), idris, hz. idris
(bkz: mergen), hızır/@ibisile
(bkz: hermes/@ibisile)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap