• pembe ayakkabılı, tek gözü kalmış canavar.

    http://vimeo.com/14190306
  • "one time i looked at a diamond and it gave me sunburn"

    "one time i smelled the smell from old tennis sneaker, it knocked me right out"

    böyle komik gibi ama üzüldüm de bir yandan. zor bir hayatı var gibi ufaklığın: http://vimeo.com/14190306
  • yillar sonra yeni videosu yayimlanmistir: http://youtu.be/ukoi3o3la6o

    (bkz: jenny slate)
  • a24 stop motion projesinde jenny slate de yer alıyor.

    --- spoiler ---

    the comedy is based on dean fleischer-camp and slate’s viral shorts of the same name, which have garnered more than 50 million youtube views since their 2010 debut, also spurring the creation of two new york times bestselling childrens’ books. ıt centers on marcel (slate), an adorable one-inch-tall shell who ekes out a colorful existence with his grandmother connie (ısabella rossellini) and their pet lint, alan.

    once part of a sprawling community of shells, they now live alone as the sole survivors of a mysterious tragedy. but when a documentary filmmaker discovers them amongst the clutter of his airbnb, the short film he posts online brings marcel millions of passionate fans, as well as unprecedented dangers and a new hope at finding his long-lost family.

    --- spoiler ---
  • a24 versiyonunun fragmanı gülümsetmiştir:
    https://www.youtube.com/watch?v=k98afd7nf3y
  • sahane bir film. hani ilk pixar filmleri vardi ya, ice age gibi, onlar tadinda. marcel'in ailesini bulmaya calisirken verdigi mucadeleyi ve bu surecte tanik oldugu olaylara verdigi tepkileri resmediyor. yalnizligi, ozlemi ve uzuntuyu bir cocugun gozunden anlatir gibi. ancak, bence cocuklara uygun bir film degil.

    --- spoiler ---

    grandma connie / buyukanne connie icin:

    she's not really from here. she's from the garage. that's why she has the accent.
    buradan degil kendisi. garajdan. o yuzden aksanli konusuyor.

    ı like myself, and ı have a lot of other great qualities as well.
    kendimi seviyorum ve daha bir suru harika ozelligim var.

    i actually like the concept of having a dog.
    kopek sahibi olma fikri hosuma gidiyor.

    temizlikci kadin icin:
    she's a harbinger of the vacuum
    kendisi elektrik supurgesinin habercisi.

    --- spoiler ---
  • içinde gelmiş geçmiş en sempatik animasyon dublajını (marcel) barındıran film. şu ses olmasa film gücünü belki de %50 kaybeder. ama seslendirmeyi ayrı tutarsak, hikayenin mockumentary formatında yazılmış olması, senarist ve yönetmenin filmde gerçek adıyla yer alması, 3d animasyon kolaylığına kaçmadan stop motionla çekilmiş olması, set olarak gerçek bir ev ve o evin içinde gerçek nesneler kullanması, yetişkinlere has soyut duygular ve varoluşsal sorunları ele alması ve bir çırpıda akla gelmeyen diğer pek çok nedenden ötürü klasik animasyonların üzerine sifon çekecek kadar üstün bir çıkmış ortaya. kurduğu evren ve uğraştığı tema öyle naif ve ince ki sırf bu bile filmi izlemeye tek başına yeter.

    a24'ün boş geçmediği bir diğer film.
  • karakter tasarimina tepki olarak yapilmis sey.

    sey, cunku film demeye utaniyorum. stop mo bazinda dehset bir emek var, diyaloglar guzel, short versiyonu prim yapinca hadi bi de uzun metraj cakalim demisler, o da gereksiz uzun olmus malum. kurgu anlaminda da daglara taslara cikip, ritmi tempoyu da kacirinca, amaaan nolcek belgeselmiscesine cekioz zaten sorun yok diyip sktretmisler.

    bak buraya kadar hersey guzel, diyelim gercekten bi kabugu karakterize edip boyle bir film yapma hevesin var, ama birader bi zahmet bakarken, insanda ucube ya da sakat hissiyati yaratmayan bi karakter tasarlamak bu kadar mi zor amk ya? olm izlerken icim cekildi bildigin.

    bi de bi yerinde bu tek gozlu kabuk, solucana bakip diyor ki, "ay buna bakamiyorum, sanki pantolonsuz bi yaratik gibi" benzeri laflar ediyor. ya neyse ben bisi demiyorum.

    herhalde acik ara en nefret ettigim animasyon isi oldu bu. ha goz zevkinizin ayari yoktur, oran oranti, tasarim vs gozetmeden herseyi izleyebilecek kadar midesizsinizdir, onu bilemem.
  • en iyi animasyon filmi dalında oscar'a aday gösterilmiştir.
    iyi kötü akan, ufak ufak merakınıza dokunan bir film; ta ki süresi 17.49'u gösterene kadar. sonrasında göz atasınız bile gelmiyor, kulak veriyorsunuz sadece. çünkü görsel anlamda seyirlik, duygu geçirimine sahip bir tarafı yok. metni, seslendirmesi ile yetinmek durumunda kalıyorsunuz. neyse ki onlar biraz olsun akıcı, bir yolculuk hâlinde. yönetmeni keşke o sıralı kısalarına dokunup beyle bir uzun metraj çıkarmasaymış. eyle bir iş.
  • marcel'in valizi görünce "gidiyor musun" diye sorduğu sahne bana yaşlıların, evlerinden misafir ayrılınca nasıl hissettiğini hatırlattı biraz. hayatta en istemeyeceğim şeylerden biri sanırım yaşlanınca böyle hissetmek ve bu sahne bunu güzel anlatmış bence.
hesabın var mı? giriş yap