84 entry daha
  • üst kattaki tribünde olsam da, tam önümde cereyan etmiş bir olay olduğu için gördüğüm kadarını paylaşmak istiyorum; çünkü çok ciddi bir bilgi kirliliği var gördüğüm kadarıyla. düzeltme gerektiren bir yanlışım varsa da yardımlara açığım...

    final karşılaşması tamamlandıktan sonra saha içinde abd'li oyuncular sevindiler, bizimkiler üzüldüler, sonrasında oyuncular ve teknik kadrolar sahayı terk etti, platformlar kuruldu, basın yerini aldı (bahsettiğim basın onlarca kişiden oluşuyor, yani tüm bunlar biraz zaman aldı) ve törenin başlaması için beklemeye başladık. tam olarak ne kadar sürdü bilemiyorum, hatırladığım arkadaşımla aramızda şu diyaloğun yaşandığı:

    - ya her şey hazır, neyi bekliyoruz ki daha...
    + muhtemelen cumhurbaşkanı ile başbakan inecek, korumalar hazırlıkları bitirememiştir.

    öncelikle korumadan kastımı açayım: turnuva sırasınca benim görebildiğim kadarıyla iki ayrı tip koruma vardı. birincisi, sahaya sporcuların, gösteri yapan kişilerin, teknik ekiplerin geldiği yollarda bekleyen, molalarda ve aralarda pota altında, saha kenarında yüzleri tribünlere dönük şekilde bekleyen kırmızı ceketliler ve de müsabakaların tamamlanmasına iki dakika kala tüm tribünlerin önlerine yayılan ve yine yüzleri tribünlere bakacak şekilde saf tutan fosforlu yelekliler. bu ikinci grup en fazla ikişer metre aralıklarla durduğu için maç sonlarında bir nevi canlı duvar oluyorlardı, genellikle görüşü engellememek için son iki dakika çökmüş bir şekilde bekleyip, son saniyelerde ayağa kalkıyorlardı. eğer yanlış takip etmediysem, final maçında bu iki grup güvenlik de normalin yaklaşık iki katıydı, yani fosforlu yelekli özel güvenlikler yaklaşık bir metre aralıklarla sıralanmışlardı. tüm bu güvenlik önlemlerine rağmen, cumhurbaşkanı ve başbakan sahaya inmeden önce 30-40 kişilik bir takım elbiseli grubu, tam önümüzdeki pota arkası çaprazından salona girdiler. aynı şekilde, arkalarından gelen bir o kadar görevli daha vardı. bu görüntü şahsen beni rahatsız etti, çünkü en kıdemli görevlisinden sıradan bir memuruna kadar ülkece hep birlikte heyecanlandığımız ve takımımızı desteklediğimiz bir spor müsabakasında sırf kendileri sahaya girdikleri için uygulanan dört-beş kat güvenlik önleminin gereğini anlayamadım. ben durumu algılamaya çalışırken, özellikle önlerinden geçtikleri pota arkasından olmak üzere tüm salonda yuhalamalar başladı. çektiğim videodan biliyorum, sahaya girişleri ile tören başlayana kadar geçen süre yaklaşık iki buçuk dakika, özellikle ilk iki dakikası çok şiddetli olmak üzere inanılmaz bir protesto vardı. ardından da çok da şiddetli olmayan bir "türkiye laiktir laik kalacak" tezahüratı gerçekleşti, yarım dakika sürmemiştir o da...

    sonunda madalya töreni başladı, biz o esnada arkadaşlarla olanları değerlendirirken yine şiddetli bir yuhalama sesi gelince sahaya göz atma ihtiyacı hissettim ve litvanya milli takımı'na madalyalarını takanın tayyip erdoğan olduğunu ancak o zaman fark edebildim. girişteki kadar olmasa da yine şiddetli bir yuhalama vardı. kendisinden sonra sayın şahin ve sayın gül de yuhalandılar. bir desibel sıralaması yapmak gerekirse: erdoğan > gül >> şahin diyebilirim kulaklarımı referans alarak...

    sonrasında abd milli marşı'nın okunmasını beklemeden takım elbiseli ordularıyla çıkışa doğru ilerleyen cumhurbaşkanımız ve başbakanımız, aynı pota altından geçerken yine yuhalamalarla ve sözlü tacizlerle karşılaştılar. hatta tam çıkış kapısı civarında bir seyirci erdoğan'ın görebileceği bir mesafeye koşarak hararetle bir şeyler söyledi kendisine (olumlu mu olumsuz mu hiçbir fikrim yok, ancak tahminim olumsuz olduğu yönünde), erdoğan da "öpüp başıma koyarım" mimiğiyle kendisine karşılık verdi. bu enstantaneden birkaç saniye sonra abd milli marşı başladı, tam da o sırada ufak bir yuhalama olduğunu duyduk ve pota altına baktığımızda takım elbiseli korumalardan 15-20 kadarının pota arkası tribünde birer metre aralıklarla bekleyen güvenlik görevlilerini yarıp, oradan birilerini çekiştirdiklerini fark ettik. bizim bulunduğumuz kanattan inanılmaz bir uğultu yükseldi, pota altındaki seyirciler de ufak bir direniş göstererek gözaltına alınmamaya ve olaya karışan tanıdıklarını takım elbiselilerin elinden kurtarmaya çalışıyorlardı. marşın ilk yarısı süresince bu arbede ve tribünlerin buna tepkisi devam etti ve zannedersem organizasyondan birileri korumalara müdahale ederek salonu terk etmelerini sağladı. bu sırada kimse gözaltına alındı mı bilemiyorum, belki 1-2 kişi marş okunurken alınmış olabilir, o kadar takım elbiseli arasından onu seçemedim. marş başladığı esnada müdahalenin nasıl olduğunu da bilemiyorum, ancak tahminim sözlü tacize karşılık veren korumalar olduğu yönünde. yani abd milli marşı'nın yuhalanmasının en büyük nedeni başbakan korumaları gibi görünüyor, neticede seyirciden gelen bir taciz ya da hakaretamiz bir durum varsa, marş bitene dek bekleyip sonrasında müdahalede bulunabilirlerdi. bu davranışlarıyla açık bir şekilde tribünleri tahrik ettiler, bununla da kalmayıp şampiyon olan takıma saygısızlık edilmesine neden olmuş oldular...

    sonuç olarak şampiyon olan milli takımın milli marşının ıslıklanması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil. bu tamamen saçmalık. maç öncesindeki tören esnasında bile abd milli marşı'na hiçbir saygısızlık yapılmamış, aksine tanıtımlar sırasında tüm oyuncular (özellikle kevin durant) ciddi şekilde ıslıklandığı halde marşlarının bitiminde abd milli takımı tüm salonca alkışlanmıştı...

    gözlerim ve kulaklarım beni yanıltmadıysa durum bundan ibaret...
  • "...protestocuların ‘özellikle bu amaçla oraya geldiği’ görüşünden hareket eden başbakanlık ekibi..."

    evet, kendi evimizde yüz yılda bir yakalayabileceğimiz bir başarıya ulaşarak dünya şampiyonluğu için final oynadığımız, hiç de az olmayan bir ihtimalle kupayı kazanabileceğimiz bir organizasyonda; final maçı biletlerinin karaborsada orijinal değerinin beş-on katına satıldığı bir şampiyonada, bir şekilde eşi dostu olanların bir tanecik davetiye için kendini helak ettiği bir karşılaşmada binlerce insan sırf başbakan yuhalamak için bulunuyordu öyle mi? "aaaay ergenekoncaaaaan, şu maç bitse de başbakan ödül vermeye çıksa keşkeeeeee, biz de onu bir güzel yuhalayıversek" ümidiyle bekliyorlardı tribünlerde, evet...

    ondan sonra da "neden yuhalandı bu başbakan" diyorlar insanlar... adamlar fişlemek için uydurdukları yalana kendileri bile inanmışlar, bundan daha güzel nedene ihtiyaç mı var yahu...

    ek: e tabi, kişi kendinden bilir işi. insanları idari izinli gösterip alanlara toplayan bir zihniyetten de anca bu beklenir...
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap