living maze

• dokuzuncu nesil çaylak. ama yazar olunca yabancılık çekmez, kolayca intibak eder, kırk yıllık yazar misâli.
• çok kötü bir insandır, öyle ki ben dünyadaki bütün kötülüklerden kendini sorumlu tutarken living maze ile tanışınca dünya görüşümün tamamen değişmesine yol açmıştır. kesinlikle dünyadaki bütün kötülüklerden o sorumludur!
  
  kötüsün sen kötü
  kötü
  kötüü
  ü
  ü...
• her ne kadar dünyanın en kötü insanı olsa da beraber çok eğlenilebilien, altı üstü üç katlı bir resim sergisinde beraber kaybolduğumuz, yarım saat katlar arası dolaştıktan sonra çıkışı da bir imkansızı başararak kendisi bulmuş olan siber insan,
  
  şaka değil hakkaten sibernetik bi vücuda sahiptir, kendisini suya atıp batıp batmadığını öğrenme planlarımız hala sürmekte.
  
  ayrıca manyetik kapılardan geçince bibibibibibibi diye alarmı öttürmektedir.
• yıllardır "o, kameralar karşısında halay çeker mi" sorusunu duyageldim, ve ısrarla cevapsız bıraktım bu soruyu - ta ki düne kadar. şimdi verecek bir cevabım var: "neredeyse çekiyordu" diyorum artık, "neredeyse..."
• onun da bir şarkısı var artık.
• (bkz: piyanist)
• kendisine finlandiya vatandaşlığı ayarlamaya uğraşıyorum. sanırım onu en mutlu edecek şey budur.
  gerçi oraya gidip fince felsefe yapmak, türkçe felsefe yapmaktan daha sıkıcıdır ya. ayrıca orası soğuk, vidaları da donar.
  neyse biz burdan bi şeyler ayarlayacağız artık kendisine. bi de şu abisi olmasa iyiydi yeaa.
• dolorian'ın numb lava isimli şarkısının ilk 2 kelimesi.
• fotoğraflarında fotojenikliğe yeni bir boyut kazandırmıştır.
• etrafındaki insanlara dikkat etmeme karizması yapan, lakin dikkat ettiklerine pek vefakar davranan, söz gelimi birini kutsal topraklara^* uğurlarken mercimek köftesi getirmeye çekinmeyen, çabuk öğrenen, pek hamarat, neşeli meşeli rıfkı badim, güzel insan.