• şairi ahmet erhanın tanınmasına vesile olmuş güzel bi şarkıdır.
  • iki binler öncesinde hayatının bir dönemini kenar mahallede geçirmiş olan herkes kendinden bir şey bulabilir bu şiir/şarkıda.
  • belli bir yaşın üzerindekileri ağlatma potansiyeli vardır.
  • insana çocukluğunun ne güzel geçmiş olduğunu hatırlatan güzel şiir/şarkıdır.

    kenar mahallede bir pazar günü
    buğulanır toprak yol ve damlar
    sabah güneşinin ilk akıntılarında
    göğü turuncu bir ağ kaplar.

    konuşmalar, küfürler, çocuk çığlıkları
    öper yüzünü yeni bir sabahın
    çamaşırlar hışırdar avlularda
    bayrakları gibi fukaralığın.

    kahveye çıkar birer ikişer erkekler
    yayılarak otururlar iskemlelerde
    çay bardakları şıngırdar, radyo bağırır
    bir haftanın yorgunluğu akar iliklerde.

    ötelerde, portakal bahçelerinde
    gün ışığı danseder sabah yeliyle
    arklardaki sular el çırpar
    toprağı ürpertiden titretircesine.

    bir çocuk çitleri usulca aşar
    geçer uyuklayan bekçinin önünden
    bir damla kalır gömleğinin içinde
    uzayıp giden portakal denizinden.

    tulumbada yüzünü yıkar bir işçi
    daha uyanmayan karısına seslenerek
    kalkar kadın, elinde bir havlu
    geceki yorgunluğunu anlatır ezilerek.

    bir kumru tüner dallarına o zaman
    avludaki yaşlı dut ağacının
    ona sevgiyle gülümser işçi
    sonra sarar belini kadınının.
  • saat 22:30 itibarı ile şöyle bir diyaloglar silsilesi olağandır;
    -
    ayşe: apartmanın 3. katından sarkan abla
    selma: ayşe'nin karşı apartmanında 4. kattan sarkan abla
    ömer: mahallenin bakkalı
    -
    pencerenin perdesi açılır,
    a: selma!.. selmaa!!.. selmaa!!.. selmaaa!!!
    s: efendim
    a: kız dondurma yiyelim mi
    s: olur
    a: ömer!.. ömeer!!.. ömeeer!!.. ömeeeeer!!! (e'ler ince)
    ö: efendim abla
    a: bize iki cornetto versene sepete koydum para
    ö: tamam abla

    ve karşılıklı pencerelerde dondurmalar yenir;
    s: naptın bugün
    a: napıyım, ..
  • ilk dinlediğimde çağdaş türkü albümünün en az sevdiğim, yıllar sonra yeniden dinlediğimde ise en sevdiğim şarkısı. dün, uzun süredir müziklerle süslemediği dünyadan ayrılan eftal küçük'ün elleri sırf bu şarkı için bile öpülebilir. ve bu pazarın ilk saatlerinde bu şarkı yeniden dinlenmelidir.
    şarkının arkasında sürüp giden rutin altyapı, şarkının dolaştığı makamlar, hatta hafif kirli kayıt birleşip kenar mahalledeki bir pazar gününün sıkıcılığını müziğin mekanında yeniden yaratır adeta. ama ahmet erhan dizeleri açımlandıkça, ötelerde portakal bahçelerinde sabah yeliyle birlikte dans eden günışığıyla birlikte -ki nedense bana pek de iyi tanımadığım mersin'in hiç görmediğim bir mahallesini çağrıştırır bu sahne- şarkının kasvetine bir neşe aşılanmaya başlar. uzayıp giden denizden gömleğinin içine bir damla portakal saklayan çocuğun muzip neşesine, hemen ardısıra giren korolar, umudu ekler. tolga çandar'ın bunun ardından okuduğu iki dörtlük aşkına chp milletvekilliğini unutabiliriz. sevgiyle birbirine sarılan bu işçi ailesi işte umudun öznesidir. kenar mahallede başlayan bu pazar günü yine başladığı gibi, hatta yaklaşan çalışma gününün sıkıntısıyla daha da kasvetli bitecektir. ama o kasvetin ardındaki umudun neşesi daha kalıcıdır. bekle beni, deriz, umudun' karartmadan; bekle bizi, haramilerin saltanatını yıkacağız.
  • ne demek sakir, sağolsun, sözleri eklemiş ama en son dörtlük eksik kalmış, bu da şarkıdan çok eksiltir. bu yüzden tam versiyonunu yeniden yazıyorum:

    kenar mahallede bir pazar günü
    buğulanır toprak yol ve damlar
    sabah güneşinin ilk akıntılarında
    göğü turuncu bir ağ kaplar.

    konuşmalar, küfürler, çocuk çığlıkları
    öper yüzünü yeni bir sabahın
    çamaşırlar hışırdar avlularda
    bayrakları gibi fukaralığın.

    kahveye çıkar birer ikişer erkekler
    yayılarak otururlar iskemlelerde
    çay bardakları şıngırdar, radyo bağırır
    bir haftanın yorgunluğu akar iliklerde.

    ötelerde, portakal bahçelerinde
    gün ışığı danseder sabah yeliyle
    arklardaki sular el çırpar
    toprağı ürpertiden titretircesine.

    bir çocuk çitleri usulca aşar
    geçer uyuklayan bekçinin önünden
    bir damla kalır gömleğinin içinde
    uzayıp giden portakal denizinden.

    tulumbada yüzünü yıkar bir işçi
    daha uyanmayan karısına seslenerek
    kalkar kadın, elinde bir havlu
    geceki yorgunluğunu anlatır ezilerek.

    bir kumru tüner dallarına o zaman
    avludaki yaşlı dut ağacının
    ona sevgiyle gülümser işçi
    sonra sarar belini kadınının.

    sokaklarda satıcıların bağırtıları
    kapıların önünde iyice tizleşir
    kenar mahallede bir pazar günü
    böyle başladı nasıl biter kim bilir?
  • bana sevgi soysal'ı ve yenişehir'de bir öğle vakti romanını, ankara'yı hatırlatan caanım şarkıdır.

    (bkz: kenar mahalle), kenar mahalle dilberi, varoş, yörekent
    (bkz: pazar günleri)
  • ahmet erhan'in edip cansever'in cercevesini* pek guzel cizdigi ahmet abi olmayi sonuna dek hak ettigi, tolga candarin ise cagdas turku zamanindan kalma nefis bestesiyle insani mamak'in arka sokaklarina goturen siir. sanirim politik sarkilarin son orneklerinden biri ayrica. evet yine seksenlerden. ikibinlerle birlikte pek duymaz olduk boyle guzel seyler.
hesabın var mı? giriş yap