• aşık kemter sivas’a bağlı emlek bölgesi denilen kızılırmak havzasındandır. emlek bölgesi; aşık veli, agahî, kul sabri, aşık veysel, aşık hüseyin, ali izzet özkan, aşık devranî vb.bir çok ozanın yetiştiği bir bölgedir.

    kemter baba bu bölgede yetişen ozanların içinde adı ve şiirleri antolojilerde yer alan ilk ozandır. bir bakıma daha sonraki emlek ozanlarına örnek olmuş, onları etkilemiştir. şiirlerinde “sefil kemter” , “dertli kemter” mahlaslarını da kullanmıştır. kemter baba’nın yaşamıyla ilgili hiçbir yazılı kaynak yoktur. 18. yüzyılın ortalarında doğduğunu tahmini olarak söyleyebiliriz. aşık veysel’den edinilen bilgilere göre konya’dan evlidir ve çiftçilikle geçimini sağlamıştır. o yıllarda köyde okuma yazma bilen olmadığı için şiirleri kaleme alınamamış, çoğu günümüze ulaşamamıştır. bilinen şiirleri kulaktan kulağa aktarılarak bugüne taşınanlardan ibarettir.

    kemter’in dizinin dibine oturtup aşıklığın bütün kurallarını ve törelerini öğrettiği iğdecikli veli ile dost olması, kemter baba ile ilgili bazı konuların açığa çıkmasını sağlamış, sanatıyla ilgili belli ip uçları edinmemize yardımcı olmuştur. aşık veli’nin, ustasının öldüğünde söylediği ağıdın, hem duygulu bir anlatımı hem de kemter’le ilgili bilgiler içeren, onun çeşitli yanlarını anlatan bir özelliği vardır:

    şu yalan dünyada bir üstat buldum
    bırakmadın beni işime felek
    yaslı olan şaşkın olur dem be dem
    ne okursun bilmem guşuma felek

    kemter dürlü kemhaları dokurdu
    ismini söylerim dilimde virdi
    sene bin iki yüz otuz dört idi
    yükletti göçünü kışını felek

    kemter türlü alemlere ermişti
    yedi farzı üç sünneti kılmıştı
    ölmeden yedi yıl evvel ölmüştü
    kahredip dururum boşuna felek

    veli’m eydür kemter gitti kimim var
    aldırdım kemter’i yeni gamım var
    usta idi yapılacak damım var
    hiç mi iş gelmedi başına felek

    kemter’in şiirlerinde, ancak medrese eğitimi alan ozanlarda rastlayabileceğimiz bir anlatım zenginliği vardır.

    o dönemin bazı aşıklarında gördüğümüz ağdalı bir anlatım yerine, halkın kullandığı duru, temiz bir türkçe’yi yeğlemiş; hece vezninin çok sevilen 11 ve 8 heceli kalıplarında eserler bırakmıştır.

    - 1 -

    gözlerin sevdiğim ağlatma beni
    aşıkı ağlatmak ar değil midir?
    aşkın ateşine dağlattın beni
    şu sinemde yanan nar değil midir?

    her nereye varsam methin eylerim
    senin hayalinle gönlüm eğlerim
    senden özge kisb-i kârı neylerim
    didâra baktığım kâr değil midir?

    ala gözlüm kapınızdan esilmem
    tûrab oldum her ayağa basılmam
    varıp mansur gibi dâra asılmam
    zülfün teli bana dâr değil midir?

    senin muhabbetin cesette candan
    ne mümkün sevdiğim vaz gelmem senden
    güzel dostum niçin kaçarsın benden
    dertli kemter sana yâr değil midir?

    - 2 -

    çoktan beri dostu gördüğüm yoktur
    onun için gönül berbâde dilber
    gam yemezdim şu dünyada öldüğüm
    içeydim elinden bir bâde dilber

    değişmezem dostu dünya varına
    yiğidin yazılan gelir serine
    kalmadı bu dünya güzel şirin’e
    kayalar yardırdı ferhat’a dilber

    dertli kemteri’nin budur muradı
    sertaser cihanı gezdi aradı
    nice bir edersin sen bu muradı
    bölünmez nemiz var arada dilber

    kemha: bir tür ipekli kumaş.
    sertaser: baştanbaşa.

    alıntı: http://www.ihsanozturk.com/….asp?id=102&isl=ayrinti
  • biz ali'nin kuluyuz, bir bahçenin gülüyüz
    sanma bizi deliyiz, cümlemizde velîyiz

    bu cihan âbât oldu, nur'î ahmed yâd oldu
    şâhım ol dem şâd oldu, boş değil doluyuz.

    cebrail göğe uçtu, anda hakk'a kavuştu
    perru bâli dolaştı, aklı evvel deliyiz

    çün ali zâhir oldu, beytullah tâhir oldu
    hem resûl'e yâr oldu, biz anın has kuluyuz

    ali kulunu bekler, her kazalardan saklar
    üçler, yediler, kırklar, biz anların biriyiz.

    ali kevser'e sâki, ali hakk'a mülâki
    ali'dir hayy-ûl bâki, ölü değil diriyiz

    asım bir kemter kuldur, hakk'ın rahmeti boldur
    saki peymâne doldur, biz bu yolun eriyiz.
hesabın var mı? giriş yap