• edirne ilimizde 1484-1488 yılları arasında yapılmış olan , deyim yerindeyse dünyanın ilk tımarhanesidir. su sesi ile deliliğin önüne geçilip insanların ruh sağlığı geri kazandırılmaya çalışılmıştır...

    sultan ii. beyazıt tarafından mimar hayreddin'e yaptırılmıştır. 1997 yılından beri sağlık müzesi olarak kullanılmaktadır.
  • cansız mankenlerle bir zamanlar nasıl tedavi uygulandığı tasvir edilmiş hoş bir müzedir. ayrıca eski tıp malzemeleri de görmeye değer. bir de isterseniz ebru sanatının nasıl uygulandığını canlı olarak görebilir, istediğiniz çalışmayı da satın alabilirsiniz.
  • edirne'de tunca nehri kıyısında yer alan, "külliyelerin baştacı" olarak anılan ve içerisinde bir tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, erzak depoları gibi daha bir çok kullanım alanı bulunan görkemli yapı.

    külliyenin mimarı, mimar hayrettin'dir. bazı kaynaklarda, yakup şah bin sultan şah ismine külliyenin mimarı olarak da raslanır. temeli 1584 yılında sultan ikinci bayezid tarafından atılmış ve yapımı 4 yıl sürerek 1588 yılında ibadete açılmıştır.

    (bkz: selatin camileri)

    * *
  • fatih sultan mehmet'in oğlu sultan ikinci beyazıt tarafından 1484-1488 yıllarında mimar hayrettin'e yaptırılmıştır.

    külliye, edirne şehir merkezine 2 km uzaklıkta tunca nehri kıyısında yer alır. bir cami, tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, erzak depoları ve diğer bölümlerden oluşur.

    en önemli birimi darüşşifa ve tıp medresesidir.

    darüşşifa, akıl sağlığı yerinde olmayan kimselerin "içine şeytan kaçmış" düşüncesiyle eziyet gördüğü, tecrit edildiği, yakılarak öldürüldüğü çağlarda osmanlı'nın fark yaratak şifa amacıyla inşa ettiği ilk ruh ve sinir hastalıkları hastanesidir.

    mimarisinde aydınlatma, havalandırma ve akustik açısından başarılı detaylar dikkat çeker.
    hastane üç bölümden oluşur;

    *birinci bölüm: poliklinikler, kiler, mutfak, bekçi odaları, tecrit odası, şifalı otlardan ilaç üretimi gerçekleştirilen özel bir mutfak ve personel odaları.

    *ikinci bölüm: ilaç deposu, eczane ve iki adet doktor odası.

    *üçüncü bölüm: yataklı kısım. yüksek bir kubbeyle örtülü şadırvan etrafında dairesel olarak dizilmiş yazlık ve kışlık hasta odaları ve bir musiki sahnesi bulunur. hasta odalarının bir merkez* çevresinde toplanmış olması, az sayıda personelin hastaları kolaylıkla gözetim altında tutabilmesine, gerektiğinde kolayca yardıma koşabilmesine olanak sağlar.

    darüşşifada hastalar hastalıklarının tipine ve seyrine göre farklı makamlarda musiki eserleri, su sesi, güzel kokular ve şifalı su banyoları ile rahatlatılmaya çalışılmış, aynı zamanda bu alandaki ilk ilaç denemeleri gerçekleştirilmiştir.

    çok ağır vakaların bile, dönemin adeti olduğu üzere, zincire vurularak ölüme terk edilmediği, deriye zarar vermemesi için özel yapılmış altın ya da gümüş kelepçelerle zaptedilerek gözetim altında tutulduğu bilinmektedir.

    (bkz: sultan ll beyazit kulliyesi sağlık müzesi)
  • osmanlı zamanında zurnazen, hanende, mıskal, neyzen, çengi, rebabi,defzen,santuri ve kabak kemane müzisyenlerinden oluşan grubun yaptığı müzik ve su sesi ile hastaların iyileştirildiği darüşşifa ve tıp medresesidir.

    osmanlı hekimlerinden şuuri hasan efendi'nin tadil-ül emzice adlı eserinden öğrenildiğine göre; musiki makamlarının hastalıklarla olan ilgisi şöyledir:

    rast makamı : havale ve felç illetine devadır
    ırak makamı : har mizaçlılara, sesam ve hafakana faydalıdır
    isfahan makamı : zihni açar, zekayı arttırır, anıları tazeler
    zengüle makamı : kalp hastalıkları devasıdır
    rehavi makamı : bas ağrısına devadır
    buselik makamı : kulunç ve bel ağrılarının ilacıdır
    zirefgent makamı : sırt ve eklem ağrılarının ilacıdır
    büzürk makamı : ateşli hastalıklara iyi geir, zihni temizler, vesvese ve korkuyu uzaklaştırır
    hicaz makamı : idrar zorluğuna iyi gelir, cinsel yönden uyarı etkisi vardır
    uşşak makamı : kalp, karaciğer, sıtma ve mide hastalıklarının ilacıdır
    neva makamı : gönül okşayıcıdır, kötü düşünceleri uzaklaştırır, ırk'un nisa'ya (kadın hastalıkları) iyi gelir
    heseyni makamı : ferahlık verir, çocukların kalp ve ruhlarının iltihabını söndürür, ateş düşürür

    darüşşifa'da haftada üç gün, hekimler, şifa için gelen ahaliye macun (ilaç) hazırlardı. karışımlarda kullanıldığı söylenen otlar ve faydaları ise şöyle sergilenmektedir:

    böğürtlen : bol vitamin içerdiği için meyveleri marmelat ve reçel halinde yenir. yaprakları kabızlıkta ve anti diabetik olarak kullanılır. yüksek tansiyonu düşürür. mesane taşlarının düşmesine yardımcı olur.
    çörekotu : iştah açar, vücuda kuvvet ve dinçlik verir, hazmı kolaylaştırır, mide ve bağırsak gazlarını söker, burun tıkanıklığını giderir
    civan perçemi : kanın pıhtılaşmasını hızlandırdığı için kan dindirici etkisi vardır, rahim kaslarının kasılmasını kuvvetlendirir. çocuklarda altına kaçırma, çocuk solucanları ve yetişkinlerin kalp çarpıntısında kullanılır, haricen diş etlerinin kanamasında gargara olarak kullanılır.
    ısırgan otu : vitamin açısından oldukça zengindir. kuvvet verici, koruyucu ve kan dindirici tesiri vardır. romatizma, mide ve bağırsak hastalıklarına iyi gelir. şeker hastalığı, sarılık baş ağrısı, nefes darlığında kullanılır. kansere iyi geldiği de bilinmektedir.
    acı bakla : idrar söktürür, idrar yollarını temizler,. böbrek iltihabını giderir, romatizma, lumbago ve siyatik ağrılarını keser. albümin miktarını düşürür, vücutta biriken tuzu atar.
    akdiken : kronik kalın bağırsak kabızlığı, karaciğer hastalıklar, sarılık, siroz ve basura iyi gelir. haricen cerahatlı yaralar, çıban ve deri hastalıklarının temizlenmesinde kullanılır.
    adaçayı : dezenfektasyon ve iltihaplanmaya karşı etkilidir. sonulum yolları hastalıkları, gortlak iltihabı, anjin, öksürük, ishal, safra yolları ve karaciğer hastalıklarında, mide ve bağırsak ülseri, deri sivilceleri, kızamık, verem, devamlı adet, beyaz akıntı, egzamalarda kullanılır.
    kekik : mide ve bağırsak haraketlerini canlandırır. balgam söktürücü, yaz ishali, yüksek tansiyon, baş ağrısı, baş dönmesi, kalp çarpıntısı, şeker hastalığından mütevellit kusma ve sinirsel bayılmalarada kullanılır. uzun vadede zayıflatıcı özelliği vardır.
    anason : öksürük, broş, gırtlak, akciğer, yutak iltihabı, mide iltihabı, böbrek ve mesanedeki kum ve taş düşürücü etkisi vardır. emzikli kadınlarda süt artıiını sağlamaktadır. ses kısıklığı, uykusuzluk, baş ağrısı gibi durumlarda kullanılır.
    at kestanesi : genişleyen kan damarlarına ve basurlara kullanılır. bronşit, boğmaca, verem, ishal, dızanteri, rahim kanamaları ve kanserli hastalara iyi gelir.
    amber : yanınca güzel kokular verir, sinirleri gevşetir ve rahatlatır. ishal kesici etkisi vardır iştah açar, hazmı kolaylaştırır. kan dindirici özelliği vardır. ayrıca; verem ve rahim hastalıklanda, meyveleri karaciğer, dalak ve mide ağrılarında kullanılır.
    keten : şeker hastalığı, prostat iltihabı, akciğer iltihabı, yetersiz ve ağrılı adet, safra kesesi taşları ve kabızlıkta kullanılır.
    ardıç : idrar söktürücü, idrar yollarını dezenfekte edici, böbrek ve mesan taşlarını düşürücü özelliği vardır. ayrıca; mide ve bağırsak ağrılarında, romatizma, basur, deri sivilceleri, yetersiz adet ve sıtmada; haricen, ardıç meyveleri bronşit ve nefes darlığında tütsü, egzamalarda banyo, körpe dalların haşlanmasında elde edilen sıvı zayıflamada kullanılır
    şahtereotu : iştahı açar, bağırsakları çalıştırır, sarılık, basur, verem gibi hastalıklarda ayrıca zayıflamada kullanılır. sakinleştirici etkisi vardır.
    biberiye : sara, kalp hastalıkları, bayılmalar, melankoli, felç, nefes darlığı, düzensiz ve ytersiz adet, zihinsel yorgunluk, sarılık, karın organlarında su gibi durumlarda kullanılır. haricen 1/10 oranında sirke ile karıştırılıp, saç dökülmesine karşı saça kompress yapılır.
    ayrık otu : ayrık kökü idrar söktürücü, prostat, mide, bağırsak iltihapları, kısırlık, karaciğer ağrıları, öksürük, romatizmal hastalıklara iyi gelir. haricen deri sivilceleri ve şişkinliklere karşı lapa halinde kullanılır.
    karanfil : ağacı; mikropları öldürür, ağrıları dindirir, hazmı kolaylaştırır, iştah açar ve ishali keser. cinsel istekleri kamçılar. çiçeği; ateş düşürür, terletir, mide üşütmesinden oluşan şikayetleri giderir.
    oğul otu : sinirsel kökenli bütün hastalıklarda ve migren tedavisinde kullanılır. ayrıca, baş dönmesi, tansiyon, felç, nefes darlığı, kulak ve diş ağrısı, görmede kuvvetlenme, düzensizz adet hallerinde kullanılır. haricen ise romarizmal şilikler, meme bezi ve meme ucu iltihaplarında lapa halinde kullanılır.
    çemenotu : bronşit, sıtma, dalak hastalığı, iştah açıcı, şeker hastalığı, basur, öksürük, verem başlangıcı gibi durumlarda kullanılır. ayrıca cinsel gücü arttırıcı etkisi vardır. haricen cerahatli yaralar, çıbanlarda lapa halinde kullanılır.
    kişniş : mide ve bağırsak ağrıları, gazlar, ishal, dizanteri, öksürük, nefes darlığı, kusma, bronşit ve süt artışında, haricen ise çıban ve cerahatli yaralarda kullanılır.
    zencefil : öksürük, mide ve bağırsak ağrı ve gazlarına karşı, nefes darlığı, boğaz ağrısı ve ses kısıklığına iyi gelir. müzmin bronşit ve astıma iyi gelir. haricen diş etlerinin kuvvetlenmesinde gargara halinde kullanılır.
    sinameki : kuvvetli bir müshildir. bağırsak ve rahim kaslarının kasılmasını sağlar. kronik kabızlıkta ve zayıflamak için kullanılır.
    haşhaş : ağrı kesici, keyif verici, uyutucu etkisi vardır. tansiyon düşürür. kabızlık yapar. cinsel istek ve gücü azaltır. elde edilen afyon insanlarda bağımlılık yapar.
    sığırkuyruğu : bronş salgılarını arttırdığından bronşit gibi öksürüklü hastalıklarda göğsü yumuşatıcı ve balgam söktürücü olarak kullanılır. haricen boğaz ağrılarında gargara, basurlar, şikinlikler, çıban ve kulak ağrılarında yaprakları lapa halinde kullanılır.

    ayrıca bahçesinde yeralan aşıkların hikayesi için (bkz: ağaçla sarmaşık)

    edit: imla
  • önce hastane, sonra ahır, şimdi de müze olan mekan.
    http://bit.ly/pzj7ah
  • edirne'ye gidildiğinde kesinlikle görülmesi gereken yer. özellikle osmanlı döneminde tip alanındaki uygulamalar ve eğitim ile ilgili pek cok bilgiye buradaki müzede ulaşılabilir. eğer yanlış hatırlamıyorsam buradaki saglık müzesi, 2004 senesinde avrupa konseyi'nden avrupa müze ödülünü almış. ayrıca o donemki medrese eğitimini de guzel açıklamalar eşliğinde sergilemişler. trakya üniversitesini takdir etmek gerek.

    not: bu külliye sehrin merkezine 2-3 km mesafede. yürümenin manası yok, arabayla ya da taksiyle gidin buraya.
  • edirne gezimde ziyaret ettiğim külliye.

    her şey çok güzeldi, ta ki abdi ibrahim logosunu görene kadar. külliye abdi ibrahim tarafından 2 milyon lira harcanarak restore edilmiş. uzun süren çalışmalar soncunda külliye'nin her ayrıntısı aslına uygun olarak yenilenmiş. günümüz teknolojisinden de faydalanılmış. külliye girişinde ziyaret defteri olarak bir tablet kullanılması hoş bir detaydı.

    ancak logoyu gördüğümde benim aklıma gelen tek şey abdi ibrahim personelinin nezih barut videosu oldu. marka değeri gerçekten önemli bir kavram.
  • bugün gitme şansı bulduğum ama bende hayal kırıklığı yaratan müze.
    hayal kırıklığımın sebebi kesinlikle restorasyon kısmı. burayla alakalı gitmeden önce bir arkadaşımdan fazlasıyla bilgi almakla beraber kendimde internette epey araştırmıştım.
    avrupa, akıl hastalarının şeytan tarafından ele geçirildiğini ve bu yüzden yakılması gerektiğini düşünürken (ki yakıldılar) burada adamlar kalkmış musiki ile tedavi etmeye çalışmışlar. çoğu insan tarafından bilinen bu bilgiyi tekrar verdim çünkü bu olay benim için fazlasıyla etkileyici. mistik bir ortam bekliyordum ama leş gibi bir restorasyonla karşılaştım. duvarlara alçı yapmışlar da devamı için para bekliyorlar sanki.
    hele o duvarlardaki bilgiler... zannedersin istanbul modern'de van gogh sergisindesin, resmen yazıklar yazığı. hiç etkilenemedim ve bildiğin üzüldüm koskoca külliye adına.
    arkadaşımın dediğine göre müze eskisi gibi değil, pek çok şeyi değiştirmişler. son derece önemli (tıp ya tıp amaçları sağlık mağlık) tarihin izlerini bile müstehcen bulmuşlar. hadi gel de şimdi bu ülkede yarına umutla bak.

    son tanım: restorasyon kurbanı olan kıymetli müze.
  • yalnızca ruh hastalıklarına yönelik olduğunu sandığım* bi yerdi ama bildiğin tıp fakültesi donanımında hizmet vermiş gerçekten görülesi bi yer.

    ben ne güzel gitmeden önce kafamda tasarladım gittiğim arkadaşa ve kendime birer huni alıp kafada huni ile gezerim, birde güzel bi foto çektiririz hunilerle biz geldiiiiiik yamalı insta paylaşımı yaparız diyordum ki 'ordan alırım, buradan alırım' derken müzeye hazırlıksız girdik gezdik... girmeden önce ıvır zıvır bi sürü şey satan giriştekiler 'ticari vizyonsuzluktan' ürün yelpazesine huniyi eklememişler. bi tane yiğit özgür imzalı hunililer karikatürü bastır yan yana koy bırak mal kendini satsın! ben öyle bi yerde yiğit özgür'ün kendisine tek laf etmeden satarım hunuyi... sonra yeni sayıda kendimi yiğit abinin karikatürlerinde görürüm! :)

    oğlum olunca 1 2 yaşlarında kesin bi daha giderim. :)
hesabın var mı? giriş yap