• (iğfal etmek): ayartmak; yoldan çıkarmak. (bkz: iğfal)
  • bir sabah yataktan kalktıktan sonra, ağlamaklı bir çehre ile birlikte kullanılır.
  • (bkz: nuri alço)
  • (bkz: berber)
  • iğfâl, gaflet kelimesinden gelen bir kelime, iğfal etmenin gaflete düşürmek gibi bir anlamı olsa gerek. "tecâvüz etmek" gibi zorla değil de meselâ "evlenme vaadi ile kandırarak", zor kullanmadan, hîle ile istediğini elde etmek...

    aslında sadece cinsel mânâda kullanılmayabilir de. meselâ, sigorta vaadi ile işe alınıp çalıştırılan bir işçi için de kullanılabilir gibi geliyor bana. sadece cinsel alanda kullanıla kullanıla daralmış, yarı mecâzi bir anlam yüklenmiş sanki.
  • mesela "yabancı kozmetik şirketleri reklamları aracılığı ile kadınlarımızı iğfal edip ülkemizden milyarlarca dolar çıkmasına sebep oluyorlar" gibi bir cümledeki "iğfal"in kafa şaapmak dışında cinsel bir anlamı olmayıp, gaflete düşürmek kandırmak manasında kullanılmaktadır.
  • gafil avlamak, yani adeta bedenine zorla sahip olmaktansa, uydur, kaydır, vaat, alttan alma, gıdıklama, hevesini uyandırma derken beynini ve formatını düzerek, gerisinin en azından bir süre gönüllü sevişme görünmesini sağlamak. bu bağlamda ırzına geçmek tecavüzcü coşkun eylemi ise, iğfal etmek nuri alço /naro imzasıdır.
  • cumhurbaşkanımızın kelime dağarcığıma bir yenisini eklediği fiil.

    cümle içinde kullanmayış için:

    "batı'ya gönderdiğimiz öğrenciler zihinleri iğfal edilmiş halde geri döndüler."

    detay için:

    bilal erdoğan: harvard üniversitesi
    esra erdoğan: ındiana universitesi
    sümeyye erdoğan: ındiana universitesi
    burak erdoğan: londra ekonomi üniversitesi
hesabın var mı? giriş yap