• çorum'un bir köyünde yetişmiş halk ozanı. tam adı 'aşık haydar öztürk' olup 'kader' en bilinen türküsüdür.

    http://www.youtube.com/watch?v=8orjtnqqpk4
  • 1952 denizli çivril doğumlu olup uşak eğitim enstitüsü öğrencisiydi.
  • 16 martta uşak'ta başlayan olaylar üç gün boyunca sürdü. eğitim ensıitüsü’ndeki kız
    öğrencilere saldıran faşistlere okul içinde nöbet bekleyen polislerin hiç bir müdahalede
    bulunmaması ve öğrencilerin çığlıklarının civar mahallelerden duyulması üzerine halk ve kentin devrimcileri okul önünde toplandılar. çevrede pusuya yatan faşistlerin açtığı ateşle yaralanan devrimci öğrenci haydar öztürk, mhpli doktorların ihmalleri sonucu kan kaybından ölünce, galeyana gelen halk hastanenin önünde toplandı ve doktorların arabalarını tahrip etti. düzenlenen cenaze töreninden sonra yay-kur’da toplanan öğrencilere saldıran polis semiha özakar adlı öğrenci öldürüldü.
    öztürk'ün cenazesi polis tarafından kaçırıldı.
    cenazesinden bir fotoğraf

    dev yol dergisinde olay şu şekilde anlatılmış:

    17 mart günü faşist komandolar eğitim enstitüsü’ndeki devrimci kızlara saldırdılar, birçoğunu yaraladılar. okul içinden çığlık sesleri yükselmesine rağmen kapının önündeki polisler hiçbirşey yapmadılar. faşistlerin saldırısı polisin desteğinde sürüyordu. bunun üzerine içerideki evlatlarını kurtarmak amacıyla halk ve devrimci öğrenciler olaya müdahale etti. pusuya yatan faşistler halka ve yaykur-der (dgdf) üyesi ögrencilere ateş açtılar. bu sırada haydar öztürk faşistlerce açılan ateş sonucu ağır olarak yaralandı.
    bu silah sıkan saldırganların, eğitim enstitüsü öğretmenlerinden fadıl ve ahmet ve öğrencilerinden cemal, can, nihat ve okan adlı faşistler olduğunu halkımız gördü ve tanıdı.

    bundan sonra olaylar şöyle gelişti:

    arkadaşları, ağır yaralı haydar öztürk’ü hastahaneye götürdüler. ne var ki, mhp yanlısı faşist dr. kemal savaş ve mehmet hatay, haydar’a devrimci oldugu için bakmayacaklarını söylediler. ve haydar kan kaybından öldü..

    bunun üzerine, 5000’i aşkın halk, "haydarlar ölmez", "tek yol devrinı", "katil oligarşi", "kahrolsun faşizm" sloganlarıyla cenazeyi almak için hastahanenin önünde toplandı. faşist doktorların arabaları tahrip edildi. kısa bir mücadeleden sonra halk cenazeyi aldı. şehir içinde büyük bir miting düzenlendi. onbinlerce halk devrim şehidine sahip çıktı. daha sonra cenaze haydar’ın okulu olan yaykur’a getirildi. halk akın akın gelerek devrim şehidini ziyaret etti. okulda marşlar söyleniyor, nöbet tutuluyordu.
    bu gelişmeler elbette oligarşinin uşaklannın karanlık yüreklerine korku salmıştı. vali mustafa bezirgan gece çevre illerden 5000 jandarma ve 1000 toplum polisi getirdi. gece saat 23.30 civarında ani baskınla yaykur’un etrafı sarıldı. otomatik silahlarla ateş açıldı. gaz bombaları, sis bombaları kullanıldı. polis ve jandarma birinci katta bulunan halka ve öğrencilere azgınca saldırdı. semiha özakar bacımız göğsünden yaralandı; daha sonra başına dipçik vurularak katledildi. birçok kişi yaralandı. birinci kattakiler, jandarmanın kordonu altında, elektrikli coplarla dövülerek kamyonlara istif edildi. 200’ü aşkın kişi trafik binasınm bodrumunda bulunan işkencehaneye götürüldü. kadın ve kızlar saçlarından çekilerek yerlerde sürüklendi, sarkıntılık yapıldı. küçük çocuklar olmadık işkencelere maruz kaldılar. falaka, cereyan verme, dipçikleme... bütün işkence metodlarına başvuruldu. para, eşya, vb. ne varsa hepsi gaspedildi.

    okul binasının 2. ve 3. katında bulunanlar merdivenlere barikat kurdular. direndiler. devrimciler teslim ol çağrılarına uymadılar. polis ve jandarma okulu yaylım ateşine tutmaya devam etti, ne var ki; sabaha karşı, okulun önünde toplanan halk polis ve jandarmaları dağıttı. direniştekileri kurtardı.

    burada toplanan 7-8 bin kişi, işkencehanedeki evlatlarını da kurtarmak için vilayete yürüdü. vali, toplanan halka ateş açtırdı. vali’nin kendi açıklamasına göre 2500 mermi yakıldı.. ama aslında 10.000 den fazla mermi kullanıldı. fakat halk yine de dağılmadı. vali işkencedekileri serbest bırakmak zorunda kaldı. işkenceden gelenler "kahrolsun faşizm", "işkencecilerden hesap sorulsun" sloganlanyla alana girerken, çoğu ana-baba gözyaşlarını tutamıyordu.

    daha sonra kalabalığın bir kısmı semiha’nın köyü susuz’a giderek cenaze törenine katıldı. haydarın cenazesini polis kaçırmıştı. ama yine de bir miting yapıldı. mitinge katılan büyük bir kitle devrim andı içerek dağıldı.

    polis ve jandarma hemen operasyona geçti. vali, emniyet müdürüne işten el çektirdi. saldırıları izmir mit 1. şube müdürü yönetmeye başladı. uşak’ın civarındaki illere, kazalara köylere baskınlar düzenlenmeye devam edildi. şehir 5000 jandarma ile kuşatıldı. köylere hâlâ baskınlar düzenleniyor, operasyonlar devam ediyor....

    yukardaki olaydan anlaşılacağı üzere, uşak halkı, faşizme karşı yiğit bir direniş örneği verdi. uşak’ta faşist komandoların cinayetleri, polisin jandarmanın terörü ile bir kez daha birleşti. ilericilerin, yurtseverlerin devrimcilerin faşizme karşı mücadele azmi bir kez daha bilendi. halkın evlatları faşistlere karşı cansiperane döğüştüler, iki şehit verdiler, yüzlercesi dipçiklendi, kurşunlandı, zindanlara atıldı. binlerce kişi, tek bir yürek tek bir yumruk oldu. tutuklanan devrimcileri valinin savcının elinden kurtarmasını da bildi... kısacası, sıcak kavga günlerini yaşadı uşak ve daha bir dolu kavga günleri yaşayacak.
  • (bkz: çileli kader)
hesabın var mı? giriş yap