*

  • pasaport kontrolu oncesi ve sonrasi olarak ikiye ayirmak istedigim sendrom.bu sendrom havaalanina gitmek uzere cikilan yolda baslar genelde.arabalara dolusulur siz ve sevenleriniz seklinde.ilk ya da sekizinici kere gidiyor olmaniz bu sendromu yasamanizi engellemez genelde.havaalanina girilir,zorla gulumsenir,bu sirada son dakika pilleri dergileri falan alinir,biletler gosterilir,bagajlar teslim edilir falan filan.iste gitme aniniz yaklasmistir.kafeye oturulur.son dakikaya kadar orda oturulmaya calisilir zaten.12 ucagi icin 11.30a kadar bekleyebilirsiniz mesela.masada bir sessizlik varir.durum ve hal uzerine geyikler yapilir aman da aman sen duramazsin donersin gene.yok valla donemem.heh heh.herkes gozyasini bir guzel bogazina tikar.cunku ilk aglayan geri kalanini aglatacak olandir.e artik ben gidiyim denir.yavas yavas toparlanilir.ucakta aglarken sarilmak uzere yana alinmis olan hayvancik kucaklanir.aile bireyleri ve arkadaslar en sonunda ikiz ve sevdicek olmak uzere herkesle vedalasilir.tam pasaport sirasinda bir damlacik akiverir.son bir kere daha sarilinir insanlara.kocaman el sallanir yuz kere.polis garip garip bakar.e kardesim gitme o zaman gibilerinden.gorevliler garip garip bakar.aglarken burun akar mendil bulunamaz,stres yuz katina cikar.hazir herkes arkada kalmisken geberene kadar agliyim ben artik denir.ve hoscakal istanbul
  • viktor navorskiye birşey ifade etmeyen kelimeler.
  • uzun zamandır beklenen sevgiliyi, arkadaşı karşılamak için gidildiğinde heyecan verici,
    uçak korkusu olanlar için berbat,
    uzak memleketlere doğru yol almak üzere gidildiğinde çok nefis,
    iş seyahati durumu olanlar için içsıkıcı,
    ama ne olursa olsun orada olan herkese az çok farklı duygular yaşatabilen sendrom.
  • kişinin uğurlayanı olmadığında kalabalık havaalanının kişinin üzerine gelip, kişiyi boğması durumu ile de ortaya çıkabilir. sevdiğini uğurlayan insanları gördükçe "benim niye yok" diye düşünen ve hüzünlenen kişiye hakim olan bu durumda kişi, kısa veya uzun süreli depresyona girebilir, ya da hiç üzerine alınmayıp başka bir şey düşünmeye başlayabilir ki unutkan insanlar dışında bu durumun sıklığından şüpheliyim.
    başka bir şekilde ise, ucuz olan duty free lerden alışveriş yapmak isteği içerisinde olma durumu vardır ki tüketim çılgınlığı olarak da adlandırılabilir bu durum.
  • (bkz: reiteime)
  • evsizlik, arada kalmislik, kimi zaman ne oraya ne de buraya ait olmama durumu.bir tarafinin gitmek diger tarafinin ise hep kalmak istemesi.geride biraktiklarini, aileni, arkadaslarini, hayatini dusundugunde icinde bir yerlerin acimasi,istanbulu terk ediyor olmanin vicdan azabi, kucuk kucuk pismanlik duygularinin, 'acaba???'larin beynini isgal etmesi ama bir yandan da yaptiginin dogru olan oldugunu bilmenin rahatligi, belki de kendi kendini kandirman ve tum bu duygulari bir anda havalanindaki gisedeki polise aglamaktan kizarmis patlak gozlerle bakarken hissetmek.
  • yurt di$inda ya$ayan ki$iliklerin, belli periyodlarla ya$amak zorunda kalip durduklari uyuz sendromdur bu. ustelik bazen geride kalan ki$i rolunu de ustenir, kendilerini ziyarete gelmi$ ki$ileri yolcu etmeye giderler. yani giden kadar, geride kalanin da ya$adigi sendromdur bu. insan $okta gibidir, oturmu$ kahve icerken birisi 'hadi ba$ka yere gidelim, sikildim ben burdan' diyecek gibidir. pek sevgili filmler di$inda zordur kaci$i bu sendromlarin, kimse de demez ki 'kaliyorum huleyn, ne gerek var ki gitmeye'. alakasiz muhabbetler yapilmaktayken son dakika geldiginde, 'ho$cakal' yerine kontrol edilemeyecek hickiriklarin agizdan cikmamasi icin susar bazilari. usulca sarilip el sallarlar ve tek kelime cikmaz agizlarindan oysa ki soylenebilecek tek bir $ey vardir; 'gitmesen?'.
  • havaalani sendromu esas olarak daha havaalanina varmadan yolda baslar..sevdikleriniz sizi yolcu etmeye gotururken, hele ki bu sevgiliniz ise, yol boyunca tek kelime konusamazsaniz...gozleriniz dolar, aglamamak icin kendinizi tutar, ama hickiriklariniza hakim olamazsiniz...bazen o yol o kadar uzun surer ki, havaalaninda yasayacaklarinizin habercisi olur adeta..yol boyunca sustukca birlikte yasanilan anilar gelir akla, etrafa dalgin dalgin bakarken muzigin icinde kaybolursunuz..konusabilecek bircok sey varken, agizdan tek bir kelime bile cikmaz..cunku iki taraf da bilir ki, konusutukca aci artacak, gozyaslari akmaya devam edecek ve uzuntu en yuksek saffaya cikacaktir...
    havaalanina gelindiginde ise isler degisir...bu sefer iki tarafta da bir telas, ve korku baslar...birbirini teselli etme cabasi ile birlikte, sevdigini uzun sure goremeyeceginin verdigi aciyla koskocaman sarilir iki taraf da birbirine..sonra gene bir sessizlik ani...ve iste gitme vakti gelmistir...guvenlikten gecene kadar sevgililer son birkac kez daha bakarlar birbirlerine..gozyaslari silinir, ve guvenlikten gecilir..son bir el sallama ile artik sevgili ugurlanmistir...ucaga dogru giderken son bir umutla tekrar bakilir arkaya, bir defa daha gorebilme umuduyla sevgiliyi..ama artik sevgili de gitmistir...ve artik gozyaslari tamamen bosalir..
  • (bkz: gitme)
hesabın var mı? giriş yap