• topuktan vurularak halktan kopuk hale getirilmis olanları da vardır.
    (bkz: server tanilli)
  • halk çeşit çeşittir. aydının bu halk türlerinden hangisine bağlı olacağı da sorulmalıdır. katilleri "türkiye seninle gurur duyuyor" diye alkışlayan da halktır. karısını, bacısını "namusunu kirlettiği için" öldüren de. bu halkın neresine bağlı olacaksınız?
  • türkiye'de halk denince genelde popülist siyasetçilerin attıkları ile karnını doyuran, köyünden kalkıp gittiği meclisde hak değil torpil arayan, yerleşik toplum kültürüyle henüz haşır neşir olamamış, çirkef, sürekli kameralar önünde zırlayan, siyasetçisine baba diyen, asalak tipler ve de bunların genelde modern toplumla (pardon postmodern arkadaş seni kapsam dışı bıraktım, lokalize olamıyorum bir entry ile) ters düşen cevaplanamayan istekleri olan bir kesim akla gelir. genelde anlaşılamayan kesim budur. tamam bu da bir halktır ama işine gidip evine gelen, imkanları ölçüsünde çocuğunu yetiştiren ve sosyalleşen, sesini duyuramayan çünkü öğrendiği siyasallaşma yolları çalıştırılmayan, tepkisiz kalmaya mahkum edilen ve de aydınını da, sanatçısını da, düşünürünü de gayet iyi anlayan kesim dikkate alınmaz. çünkü türkiye'de rant bu insanlar üzerinden paylaşılmaz. çünkü bu insanlar orta direktir. bunların türü giderek azaltmaktadır.
    orta direk demek belli bir meblağı aylık ücret olarak kazanan insan demek değildir. düzenli bir işi ve ücreti, belli bir eğitim seviyesi, bir değerler silsilesini haiz terbiye anlayışı olan, düzenli vergisi maaşından kesilen, çatır çatır askerlik yapan ve bu ülkede en çok söz sahibi olan olması gerekirken sürekli susturulan, 80den sonra da özellikle yok olması ve de yağma düzeninin çıkarcı, bencil bireylerinin saflarına katılması için yoğun baskı altında kalan kesim demektir.
    bu kesim daraldıkça fakir ile zengin arasındaki fark arttıkça ve karar verici, güç sahibi konumundaki zengin, anti-entelektüelizm propagandasında bu sonradan görme rant zengini asalak zengin kısmı kullandıkça bir kesim mami aydınları halktan kopuk olmakta suçlayabilir. ayh belki de bütün suç 80 dönemi türk sinemasındaki tiplerdedir. bilemiyorum. ama suç hep kendini anlatamayanın mıdır be? anlamayan küp kafalıya da kızmak lazım gelmez mi hiç?
  • kopup da gelecek ki aydın olabilsin... alakasız gibi duran bi başlıkta (içeriği alakalı ama) uzunca bi entry'ye bkz vereceğim kusura bakmayın ama aynı şeyleri yaza yaza dilimizde tüy bitti n'apalım... (bkz: toplumsal meşruiyet ile yasal uyuşmazlık ve linç/#9177535)
  • aydın dediğin adamın yüzünü devlete değil, topluma dönmesi gerektiğini anlatmak için üretilmiş bir tanımlamadır. altında kopan fırtınayla uzak ara bir yola çıkıştır yani.

    (bkz: voltaire ve halk aydını tanımı)
    (bkz: aydinlar dilekcesi)
    (bkz: yüzündür cihanı münevver eden)
  • aydın olmayı entellektüel popstarlık olarak görenlerin yanılgısı. bu noktada halk ve toplum yanılgısı içinde olanları görüyorum. aydın zaten sadece içinden çıktığı topluma hitap eder ve beslendiği nokta da orasıdır. bizim ayıbımız zamanında tarım toplumundan dahi aydın çıkarabilirken şimdi fakir kalmamız. unutmayalım ki kırsal kesimdeki, köydeki sorunları anlatanlar köyden çıkmış aydınlardır.

    aydın, halktan kopuk olur. kopuk olmadığı takdirde zaten aydın değil, halk olur. öyleyse halk aydınından kopmamaya çalışmalı. ona sahip çıkmalı

    ayrıca, damarlarından oluk oluk halk akan ülkemde aydın kanserli hücre gibi durmakta, tedirgin ve tereddüt içindedir. hele bu denli varoşlar ülkeyi yönetmeye başlamışken aydının halkla beraber hareket etmesi bir ayıp gibi görünürdü gözüme. böyle olunca, elit yani seçkin olmak ayıp gibi sunulmamalı, kendi sıfatına yakışır biçimde takdir edilmeli eğer gerçekten o insanları seçkin görüyorsak.

    bir de bütün bunların yanında bir gerçek var. biz istesek de istemesek de kendi dinamikleriyle şekillenen değil, planlı programlı yaratılmaya çalışılan bir toplum var. ve bu toplum karanlık bir geleceğe hazırlanıyor. o toplumda, toplumda yaşama kurallarına ve aydınlara yer yok.
  • boyle ortaya konulunca, "turk aydini genel olarak halkindan diger ulkelerin aydinlarindan daha kopuktur, cunku kendi halkini hor gormeyi daha cok sever" gibi bir anlam ortaya cikiyor. boston'da yasayan bir harvard profesoruyle montanadaki, ohiodaki, indianadaki, dakotadaki bir amerikali arasinda ne kadar fark varsa, turkiyedeki farkin da bundan fazlasi oldugunu sanmiyorum.

    su cilgin turklerdeki gibi bir "iste aydinimiz da halkini hakir gorup asagilik kompleksine kapildi, emperyalistlere kucak acti, biraz da bu yuzden geri kaldik" gibi tamamen subjektif yorumlarin sekillendirdigi bir onyargiyla, turk aydinlarini, evrensel aydinlik skalasinin diplerine mahkum etmek dogru degildir.

    kaldi ki bizim ulkede, istanbulda da otursaniz, sonucta bir universitede arastirmaci oldugunuz surece, bir gazetede calisan oldugunuz surece ister istemez hayatin diger kesitlerini de gorursunuz bir miktar. oysa, ne bileyim, san diego universitesinde hukuk profesoru olsam, butun gunum plajlarda, seviyeli konferanslarda gececek. [zaten unlu bir hukuk profesorunun de, teror yasalari konusunda arastirma yapip fikir sahibi olabilmesi icin cis kokan tramvaylara binip gettolari ziyaret etmesi gerekmez, bu bir arti deger katmaz, olsa olsa arastirma zamanini alir]

    voltaire daha halk tipi bir aydindi cunku onlar icin yazilar, romanlar yazdi, ama rousseau olmasaydi voltaire de voltaire olmazdi.
  • halktan kopukluğu düşünsel bağlamda ortalamaya göre üstünlük olarak anlamamak lazım. bütün ülkelerde aydınlar halka göre daha entelektüel ve üzerine vazife olmayan işlere bulaşan kimselerdir. ancak halkın da bir alt kümesidirler. zira onlar da halk kitlelerinin arasından çıkarlar. bunu sınır durumlarda iyi anlarız, mesela büyük felaketlerde.

    bununla beraber aydın da kendi içerisinde gruplara ayrılıyor. ideolojik ütopyası birbirinden çok farklı olan yahut paraya olan aşkı birbirinden farklı olan iki büyük yazara da aydın deniyor. aslında bunlar çoğu zaman farklı bölgeleri aydınlatmak istiyorlar. sıkça sorulan sorulardan biri de: her düşünüre aydın denir mi? ve bu herkese göre değişir mi? temel olarak benim ütopyamla seninki farklı ise bizim aydınlarımız da farklı olacaktır.

    samimiyeti ve kendi çıkarlarını halkın çıkarlarıyla bağdaştırabilen; araştırmacı olan ve diğerlerine nispeten daha uzak geleceği kestirebilen; bir belediye başkanı yahut bir çöpçü gibi sorumluluk duygusu olan yazara mı denmelidir aydın? yoksa salt duygulara hitap edip sadece kendi egosu uğruna süslü cümlelerle rasyonaliteden uzak şiirsel yazılar mı döktürmelidir her gün köşesinde?

    konudan uzaklaşmadan şöyle bir örnek vermek istiyorum. bir yazar düşünün ki entelektüel çevrelerde aydın kimliğinde olsun. mesela sanattan, müzikten bahis açtığında vivaldi, beethoven, chopin vs. nin adını binlerce defa ansın ama bir kere bile ıtrilerden, dede efendilerden, tanburi cemillerden, halk müziğinden bahis açmasın, dem vurmasın. şimdi diyeceksiniz ki ama o çoksesli müzik. ben de size onlar da piyanoda hüzzam geçemezler, çünkü notaları yetmez derim. yine bir yazar düşünün. öyle bir ingiliz hayranlığı olsun ki; ingilizlerde bile böyle bir ingiliz hayranlığı olmasın. ama aydın olsun.

    yani düşünce sistemi ve olayları kavrayışı haliyle farklı olmalı aydının sıradan insandan. lakin yazılarda verilen öykünmeli örnekler de halktan kopuksa, o zaman bir şeyler yanlış gidiyor demektir. misal vermek gerekirse bu durum italyan kaşığıyla tarhana çorbası içmeye benziyor. dışarıdan bakanlar sadece gülüyorlar, alay ediyorlar. türk aydının halkından kopukluk bağlamında diğerlerinden bariz farkı tek taraflı bir globalleşme ve kültür istilasına kucak açmasıdır. kanımca kültür ayağı aydın olmanın olmazsa olmaz kriteridir. onda hariçten gazel okunmaz. yerel olmadan evrensel olamazsınız. bu kuralı ben koymadım.
  • (bkz: yaban)
hesabın var mı? giriş yap