• (bkz: guenhwyvar)
  • hem martı tüccarı hem de dedektif.

    açık pencerelerden sızıp entryler de girip gizem yaparmış kendisine...*.

    bir sabah günlerden sonra bir mesaj gelir... hiç konuşmamışsınızdır belki de aylarca. ama bıraktığınız yerden devam edersiniz. çünkü samimiyet ortadadır, dostluk bakidir, kaçışlar ve dökülmeler de anca dostlara yapılır...

    iyi ki var bu koca kalpli kadın.
  • uzun zamandır beklenen insan, mutluluğu çok çok çok hak edip bir türlü bulamayan, hayatımın önemli yerlerinde önemli rol almış bir tiyatro kahramanı, seksenler insanı. ne zaman "you take my self you take my self control" ya da "get out get out of my life" duysam onun sağa sola sallanarak dans edişi gelir aklıma. neyse ki internet var da ayrı olsak bile yine dertleşip trivialar oynayabiliyoruz. sanata ve sanatçıya duyduğu ilgi onu bir gün istediği yerlere getirecektir biliyorum. mutluluk artık onun kapısını da çalsın istiyorum nolur nolur! ha bu arada sözlüğümüze hoşgelmiş.
  • son dönemlerde ara yollardan çıkıp, anayolda kendinden emin bir biçimde yürümesini uzaktan da olsa gördüğüm insan.
    murakami'den bir alıntıyla kendisini selamlarım, yolu çapaksız ola...

    "yaşamın bir bisküvi kutusuna benzediğini düşün, yeter... bir bisküvi kutusunun içinde, her tür bisküvi vardır, sevdiklerin de, pek sevmediklerin de, öyle değil mi? ve insan sevdiğini önce yerse geriye pek sevmedikleri kalır sadece. ben kötü günler geçirdiğimde hep böyle düşünürüm işte. şimdi bunu yaparsam, sonrası daha kolay olur, derim kendi kendime. inan bana, yaşam bir bisküvi kutusu gibidir."
  • keyifli masaların sohbeti bol merkezi yörelerinden uzak, sapa kalmaya kararlı kenar mahallelerinde oturur bu hanım.

    talihsizlikten midir nedir tam olarak dahil olamasa da her an süregelen sohbete, bir de bakmışsınız yanınızda bitivermiş, fısır fısır girişmiş kendi dünyasının kapılarından içeri, yetmemiş sizi de sokuvermiş.

    değerli olması ne kadar da güzel.
  • üstüne paragraflarca yazı yazılacak kadar enteresan dönüşümler geçirmiş kadın ismi.

    galce'de 'temiz, akça pakça, kutsanmış' anlamlarına gelen gwen* kelimesiyle 'beyaz ruh' ya da 'büyülü olan' anlamlarına gelen sebara kelimesinden türetildiği düşünülmektedir. yani kabaca 'temiz ruh, erdemli ruh' gibi bir anlamı var.

    kral arthur efsanesi'nde geçen guinevere, bu ismin o zamanlar kullanılan norman dilindeki okunuşundan başka bir şey değil. ufak tefek değişimler geçirerek bölgede bir süre gwenhwyvar ve guenevere olarak da kullanılıyor. sonra fransızcaya gueniévre olarak geçiyor. italyancaya ginevra olarak geçiyor.

    ama yine de en enteresanı ismin ingilizce içindeki değişimi. isim orijinal halinden kernevekçeye** gwynnever olarak geçiyor. ordan ingilizceye geçerken de jennifera dönüşüyor. 40 yıllık mitolojik galce isim oluyor mu tikican jennifer. te ellam. ispanyollar 'j' harfini 'y' olarak okuduğu için yennifer diye geçiyor dillerine.

    yine enteresan bulduğum bir başka varyasyon, ismin orijinal galce halinden ingilizceye geçerken önce guinevere'e dönüşüyor. sonra zaman içinde muhtemelen söylenmesi daha kolay olduğu için guinevere'i gaynor diye sadeleştiriyorlar. galler yöresi kendi dillerinden gelen bu ismin ingilizceye geçmiş gaynor versiyonunu alıp yine kendi dillerine değişikliğe uğratarak gaenor olarak kullanıyorlar. böylece resmen etimolojik bir masa tenisi gibi isim ingilizceden sekip çıktığı dile başkalaşmış olarak geri dönüyor. tavuğun suyunun suyu.
hesabın var mı? giriş yap