godinama
-
bosnakca: yillarca
-
(bkz: dino merlin)
-
ne mici usnama
jer ovo nije ni vrijeme ni mjesto za to
nesto je u nama
do pola sveto, a od pola prokleto
nije sreca para puna vreca
to znaju oni sto je imaju
nema puta od tijela do tijela
duse jedna drugoj putuju
godinama varala si me
znam kad i s skim i kako vatreno
pogledaj me zadnji put
bar to nek bude fer, nek' bude iskreno
cuda ne postoje
svaki nas korak je put koji moramo prec'
bit ce bolje za oboje
ako presutimo ono sto htijeli smo rec'
zivi zivot izmedju dva straha
bez ijednog trena predaha
i sluti kakav ce to biti muk
kad dodirne te glas koji nema zvuk
godinama varao si me
znam kad i s skim i kako vatreno
pogledaj me zadnji put
bar to nek bude fer nek bude iskreno
söz-müzik: edin dervişhalidoviç -
hayatımda dinlediğim en güzel şarkılardan biri. sözlerinin tamamını anlamasam bile şarkıda adamı çeken birşey var. bir de nakaratını tam olarak doğru telefuz edebildiğimi söyledi sloven bir arkadasım, iyice gaza geldim. çalışırken en alakasız arkadaslar bile bazen "ya şu senin şarkıyı çalsana" diyolar.
-
bir kere dinlendi mi aliskanlik yapan parcalardan biridir. insan olur olmadik zamanlarda kendini bu parcayi soylerken bulabilir (bkz: kendini bulmak).
-
-
tam dokuz yıl önce, bu zamanlar. yer balkanlar’da bir şehir. savaşın ateşi henüz soğumuş, bombaların yankısı henüz kesilmiş, dağlarda ise kırık ve de tüyleri ürperten kalaşnikof sesleri. dışarı çıkmıştık. kafeler, barlar, caddelerde tedirgince eğlenen gençlerin arasında barış gücü askerleri dolaşıyordu. burası kalkandelen’di.
makedonlar, arnavutlar, torbeşler, türkler her şeye rağmen sokaktaydılar, eğleniyorlardı. aralarında onlara yabacı askerî polisler sözde güvenliği sağlamak için cirit atıyorlardı. çok değil yirmi otuz sene önce aynı salıncakta sallanan, aynı şadırvanda karpuz yıkayan bu çocuklar şimdi birbirlerini dürbünlü tüfeklerle vuruyorlardı.
ama işte yine aynı çocuklar bir ağızdan aynı şarkıyı söylüyorlardı: godinama. şarkı dilime dimağıma yapışmıştı. kimin dedim, dino merlin dediler. fena halde boşnak bir adam.
birkaç gün sonra klibini izledim. hatta misafiri olduğum evin çocuğu, klibi vhs'ye kaydetti. günde birkaç kere izlemeye başladım. [eleman jest olsun diye aynı kasede, günde iki saat türkçe yayın yapan devlet tv'sinden hakan taşıyan'ın güz gülleri'ni de kaydetmişti.]
şarkıyı muhteşem yapan neydi? sözleri mi, müziği mi, klipteki ivana banfic ablanın güzelliği ve sesi mi? dino merlin'in derviş halleri mi? yoksa yıkılan yugoslavya'yı hâlâ bir biçimde hatırlatıyor oluşu mu? yani "yarı kutsal yarı lanetli" bir ülkeyi.
şarkının ismi bir kehanet gibi: yıllardır dinliyorum, yıllarca dinleyeceğim. eksik gedik tercümesi de şöyle olsa gerek:
- yıllarca -
dudaklarını kaçırma
çünkü bunun ne yeri ne de zamanı
aramızda bir şey var
yarı kutsal yarı lanetli.
mutluluk dediğin para dolu çanta değil
bunu en iyi ona sahip olanlar bilir
vücuttan vücuda bir yol yok**
ancak ruhlar birinden diğerine gidebilir.
beni yıllarca aldattın
biliyorum ne zaman, kiminle ve de nasıl tutkulu
son bir kez bana bak
bari bu kez adil olsun, bu kez dürüst olsun.
mucize diye bir şey yok
attığımız her adım geçmemiz gereken bir yol
söylemek istediklerimizi söylemeyip susarsak
bu ikimiz için de iyi olacak.
hayatı iki korkunun arasında yaşa
bir an bile nefes almadan
ve sessizliğin nasıl bir şey olacağını düşün
duyulmayan bir ses seni çağırdığında.
beni yıllarca aldattın
biliyorum ne zaman, kiminle ve de nasıl tutkulu
son bir kez bana bak
bari bu kez adil olsun, bu kez dürüst olsun.
* -
bir pop şarkısı nasıl olur da 10 sene boyunca hit kalır. bu şarkı kalmış
ismi gibi yıllarca dinlenmiş, hala da dinleniyor
o şarkı söylediğinde barış gelir derler ya dino merlin için bu şarkı da barış için söylenmiş yıllarca
aldatanlar, aldatılanlar, savaşanlar, barışanlar hepsi dinlemişler ve eşlik etmişler dağılan yugoslavyanın ardından -
işyerinde bana eşlik eden güzel şarkı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap