3 entry daha
  • çoğunluğu oluşturan insanlar yetiştirilme tarzlarına uygun olarak sorgulamayı bir kenara iterler. oysa kutsal metinlerde tabletlenen, doğru olarak dikte ettirilenlerden yardım görmeden bir kez daha düşündüğümüzde çok açık ve seçik olarak gördüğümüz şey şudur:

    “ben her ne olursam olayım her an yaşlanmakta ve yavaş yavaş ölmekteyim. tüm varlıklar gibi hepimiz bu dünyadan gelip geçip yok olacağız ve bunu önleyemeyeceğiz.”

    düşünen her insanın karşısına çıkan bu manzara karşısında çoklarını,yüzyıllardır kabul gördüğü biçimiyle “tüm gerçeklerin aslında bir yanılsama olduğu, asıl gerçeğin insanın ruhu denilen yerinde olduğu metafizik düşüncesi*” sarmalıyor. bunun sonucunda hiç bir şekilde akla* yer vermeyen kendi deneyimlerinin ürünü olmayan. başkalarının tanımladığı kabullerle belirlenmiş kutsala sığınıyorlar. işte asıl perde budur.

    geçmişe üzülüp geleceğe olan umutlara sarılarak yaşamak ve bunları takip eden hayal kırıklıklarını örtbas etmek için bugünü geleceğe endeksleyip ileride bir şeylere sahip olup mutlu ve rahat bir yaşam sürme hayaline sarılmak. kutsal olana layık olmak ve bu sayede geleceğini kurtarmak. en olmadı çekilen çilelere karşı vaadedilen cennet!
    ancak insanlar ne düşünürlerse düşünsünler gerçek değişmiyor. yaşam en acımasız yüzüyle devam ediyor, insanlar sürekli doğuyor ve masumlar ölüyor. ve adalet denen şey nedense bu evrende gerçeklenmiyor

    tüm bu yanılgıların tüm bu kafa karışıklığının, anlamsızlık duygusunun nedeni büyük bir cehalet! bu öyle basit bir bilgi veya deneyim eksikliği değil, bu öyle bir cehalet ki insanı kendisine ve tüm evrene yabancı kılıyor. oysa pek çoğumuzun şu andaki yaşamı huzurlu olabilmek için yeterli! (huzur sözcüğünün altını çiziyorum çünkü mutluluk gelip geçicidir).

    çözüm ne birisinin ağzından çıkan sözlere ne de yazılanlara bağlanarak yaşamaktır. cevap, insanın binyıllar önce yazılmış metinlere bakmadan, adını başkalarının koyduğu kutsal sözlere ve yazılara bağlanmadan öz deneyimleri ile kendi kendine yol göstermesindedir. ileride bir gün bir şekilde mutlu olmak yerine burada bu anda , varolmanın, tehditten uzak, karnı tok, sağlıklı olmanın ve bütün bunların farkında olmanın huzurunu duymaktır. derin bir nefesi ciğerlerine doldurmak ve bize gündelik kaygıları yaşatan bilinc ve üst bilincin amansız kontrolunden sıyrılmak, bir an bile olsa kendini bütün bu tehdit sanrılarından , kaygıdan, stresslerden uzaklaşmış kendinle başbaşa buluvermektir.

    perde ise bunu körlük olarak algılayanların yargılarını körelten o yüz çevirme halidir

    (bkz: zamanının ötesinde entry'leri/@andrew)
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap