• üniversitelerdeki saldırıların kaldırdığı toz bulutu yatıştıkça, dövletin dört koldan yeni toz bulutları kaldırmaya başladığını gördük. bunun için tüm uşaklarını hizmete çağırdı. hem gazeteler hem televizyonlar faşist saldırıları kız meselesi diye kakalamaya çalıştı, açıkça yalan söyledi; kuruluş amaçları özgürlük mücadelesini boğmak olan kiralık ülkücüler, üzerlerindeki boku komplo teorisi/provokasyon diye savuşturmaya çalıştılar falan filan. devlet bir yandan meşruiyetini kaybetmemek için saldırıyı lanetler gibi yapıyor; bir yandan da faşizmin silahlı güçlerinin sırtını sıvazlıyor.

    bugün faşist saldırılara karşı tutarlı bir duruş takınmak isteyenler öncelikle tarih dersinin çalışkan bir öğrencisi olmak durumundalar.

    bir an için faşizmin silahlı güçlerinin hrant dink'in katiliyle yan yana fotoğraf çektirdiğini, çocuk katillerinin mahkemelerce salıverildiğini, kitabevi bombacılarının "iyi veletlerdir" denilerek yeni görevlere atandığını unuttuğumuz zaman; yahut bugün "vatanı pazarlamakla mükellef" olanların, "perakendeci değil toptancı" olanların imf programlarını sıkı sıkı izlediğini, karış karış bizi sattığını unuttuğumuz zaman; madımak'ı yakanın, ellerini kurt yapmış ve allahu-ekber diye haykıran karanlık olduğunu unuttuğumuz zaman, kendimizi onların yanında bulmamız işten bile değildir.

    faşist saldırı, geçmişte de bugün de tek bir stratejik amaç için yapılmaktadır: topraklar biraz daha satılabilsin, özelleştirme daha rahat yapılabilsin, sağlık güvencelerimiz biraz daha azaltılabilsin diye, ülkedeki direniş ortamını ortadan kaldırmaktır amaç. bugün yalnızca üniversitelerde değil, grev yapan tershane işçilerinin kafasına inen copta da, kürt çocuğun kolundaki kırıkta, bağrındaki yarada da, tacize uğrayıp dayak yiyen ve erkekten az maaş alan kadının tutsaklığında da faşizm vardır. bugün diplomalı işsizler sürünüyorsa, sulukule'de kapıların üzerine çarpılar çekiliyorsa ve biz kaldırıp başımızı yeter diyemiyorsak bunun bir nedeni olsa gerektir.

    faşist saldırının bir özelliği vardır lakin, aydınlık geleceği özleyenler bunun yarattığı ortamdan faydalanmak durumundadır. akdeniz üniversitesi'ndeki saldırıda gördük: o sırada ya faşistten yanasınız ya uğraşıp didinen, barikat kuran, slogan atandan. çünkü faşizme karşı barikat kurulmazsa ezip geçer sizi. isterseniz bunun bir parçası olmadığınızı sanın, parçasısınız. çünkü kalın enselinin uşağı faşizm hayata düşmandır, siz yaşamak istiyorsunuz.

    faşizme karşı olduğunu, özgürlükten demokrasiden yana olduğunu söyleyenler tüm bunları tutarlı bir pencere içine oturtmalıdır. faşizm herkesi topyekün düşman görüyor kendine, faşizm açıkça taraf tutuyor. öyleyse anti-faşist olmak ve taraf tutmak gerekir bu zamanda, faşistin karşısına yerleşmek, gerektiğinde sözüne söz, yumruğuna yumruk, taşına taşla cevap vermek gerekir. polis neden faşistleri koruyor, başbakan neden polis teşkilatının sırtını sıvazlıyor diye sormak gerekir.
  • gelişen ekonomik, toplumsal ve siyasal olayların halk kitlelerinde ve özel olarak ise üniversite gençliğinde yaratacağı tüm tepkilere karşı; gerek insanların sindirilmesi, gerekse "dini" söylemler yahut daha çok görünen "milliyetçilik" söylemleri ile tüm tepki ve karşıtlıkların ideolojik olarak saptırılmaya çalışılması ve bunların sayesinde pasifikizasyonun ve depolitizasyonun sağlanarak sürdürülmesi hedefine dönük olarak; tasmalarından tutulan faşist milislerin toplumdaki ve özel olarak üniversitelerdeki egemenliklerini sağlamak ve siyasal zorlarını sistemleştirmek için yarattıkları terör ve uyguladıkları sistematik saldırılardır.

    bunun karşlığı olarak ise yapılması gereken, "provokasyonlara gelmeyelim"lere kulak asmak yahut "bana dokunmasın da kime ne yaparsa yapsın; işimdeyim gücümdeyim" mentalitesine girmek değil; martin niemöeller'in deneyimleri ışığında basitçe açıkladığı biçimde sıranın kendisine ve çevresine, yanlarında kimseyi bırakmayarak hızlıca geleceğini bilmektir. tek çıkar yolu ise saldırıları "anti-faşist mücadele" ile püskürtüp etkisizleştirmek, bununla birlikte saldırganların asıl yüzlerini afişe etmek ve tabi bunun için örgütlenmektir.
  • özalvari "12 eylül öncesine dönülme" korku edebiyatının ve tehditlerinin pompalandığı, "faşizme karşı savaş retoriğine kapılmama", "provokasyonlara gelmeme" türevi söylevlerinin gırla gittiği bir ortamda; son günlerdeki popüler söylemi olarak "karşıt görüşlülerin çatışması" demagojisi ile sağ-sol çatışması ilan edilmeye çalışılan.

    (bkz: sağ sol çatışması yok faşist saldırı var)
  • pkk/barzani kırması ırkçıların büyük abileri ab ve abd'den aldıkları destekle hızlanarak artırdıkları saldırılardır. barzani'nin maddi ve manevi desteğiyle hedef; türkiye'ye karşı başlatılan psikolojik savaşı ekonomiden, tarihe, üniversitelerden, siyasi yaşama her zemine taşımak, şiddetlendirmektir. emperyalist kuklası ırkçıların faşist saldırıları, ilericilik, solculuk maskesi altında bakalım daha ne kadar sürecek.
  • siklikla hangi siyasi grup tarafindan yapildigi herkesin malumudur. ama nedense baska hadiselerde "onu sey ediyorsunuz da hepiniz seysiniz de bunu niye sey etmiyorsunuz?" diyecek kadar saksiyi calistirabilen arkadaslar unutmuslar.

    ah durun cozdum ben hadiseyi: o durumda da saksi calismiyor aslinda. daha cok papaganimsi bir birinden duyup taklit etmek gibi bir durum soz konusu sanirim. evet evet oyle olmali.
  • pkk/barzani kırması ırkçıların, zeka düzeyi alınlarında yazılı üçbeş ülkücüyü kalkan olarak kullandıkları saldırılardır. pkk/barzani kırması ırkçılar ancak polatçıkları kandırabilir.
  • her zaman olduğu gibi hedefi, ortaya çıkan karşıtlıkları ve mücadelelerin gelişimini yarattıkları terör ile sindirerek engellemek olduğu kadar; yükselen anti-emperyalist tepkileri pasifize etmek ve bunları "islamcı" söylemler yahut daha sık görüldüğü biçimde "milliyetçilik" (ki her zaman olmamakla birlikte, çoğu zaman dini soslar ile bezeli bir milliyetçiliktir bu) propagandasıyla, emperyalizmin uşaklığı ideolojilere saptırıp devşirerek emperyalizme yedeklemek olan merkezi ve sistematik saldırılar. ki bu uygulama için kullanılan diğer bir argüman da saldırıların sistematikliğini ve merkeziliğini görünmez etmek adına saldırıları yapanları "kendince polatçılık oynayan çete", "üç beş tane andaval serseri", "başıboş öylesine güruhlar" olarak lanse etmek ve bu kanıyı olabildiğince kabul ettirmektir.

    gene hortlayan bir diğer şey ise "o karanlık puslu günlere geri dönülmek isteniyor" demagojisi yahut türevleri ve buna bağlı olarak doğurulmaya çalışılan "komple yapılıyor" mantığıdır.
  • hilal taktiği ile gerçekleştirilen saldırıdır.
  • bir kaç tane zibidinin anadolu üniversitesi'nde protestocu 2 öğrenciyi bıçaklayarak zeka seviyelerini gösterdiği saldırı.
  • saldırıların en asil ve güçlü olanıdır.
hesabın var mı? giriş yap