• içinde üniversite barındıran bir portekiz şehri.
  • bu sıralar portekizde sürmekte olan orman yangınları nedeniyle yanma tehdidi altında bulunan şehir.
  • portekiz müziği'nin gelmiş geçmiş en meşhur şarkısı. ama bu üne kavuşmasını kılık değiştirmesine borçludur.

    raul ferrao tarafından bestelenmiştir. sözleri de jose galhardo'ya aittir. aynı adı taşıyan portekiz'in ufak üniversite kentini, kentin yakınlarındaki choupal ormanını ve fado söyleyen öğrencilerin yaşamını konu alan sözleri vardır:

    -----------
    coimbra do choupal
    ainda és capital
    do amor em portugal, ainda ...

    coimbra onde uma vez
    com lágrimas se fez
    a história dessa inês, tão linda

    coimbra das canções
    tão meigas que nos pões
    os nossos corações à luz

    coimbra dos doutores
    p'ra nós os seus cantores
    a fonte dos amores és tu

    coimbra é uma lição de sonho e tradição
    o lente é uma canção e a lua a faculdade
    o livro é uma mulher só passa quem souber
    e aprende-se a dizer saudade
    -----------

    1930'lu yılların sonlarına doğru piyasaya sürülür, ilk başlarda pek tutulmaz. ta 1947 yılında armando miranda'nın 'capas negras' adlı filminde âşık bir öğrencinin serenadı olarak izleyicilerin karşısına çıkar ve beğenilir. şarkıyı beğenenler arasında portekiz'in unutulmaz divası, fado diyarının sanat güneşi amalia rodrigues de vardır.

    1950 yılında amalia rodrigues, marshall planı çerçevesinde tanıtılan bir turnesi sırasında dublin'de konser verirken yvette giraud ona bir teklif getirir. en sevdiği iki şarkıyı seçmesini ve söylemesini ister - beğenilen şarkıya bir fransızca adaptasyon yapılacak, dünyaca tanınması sağlanacaktır. amalia coimbra'yı söyler. o günden sonra dünya bu şarkıyı, jacques larue'nun yazdığı sözlerle avril au portugal olarak bilecektir artık.

    gerisi için (bkz: avril au portugal/#10434970)
  • içinde portugal dos pequeninos'us barındıran öğrenci şehridir. zamanı iyi kullananlar tarafından takriben 1,5 günde tamamı gezilebilir. haftasonları ve üniversitelerin tatil olduğu zamanlarda ruhunu kaybetmiş bir şehire dönüyormuş. ayrıca portekiz'de erasmus öğrencilerinin en çok tercih ettiği şehirmiş.
  • portekiz'in dördüncü büyük ve aynı zamanda öğrenci bolluğu ile tanınan şehridir.. queima das fitas ve latada festivalleriyle ünlüdür..universidade de coimbra yine avrupanın en eski üniversitelerinden biri olup,şehre can katmaktadır..güzeldir coimbra...üniversitenin polo 1 denilen kısmı buram buram tarih kokar,bu kısım republica'ya yakındır,merkezdir..polo 2 denilen kısmı ise daha teknolojiktir,dolayısıyla bu hava ortama,mimariye de yansımış,daha modern bir çevre izlenimi yaratmıştır.ayrıca mondego nehri şehri ikiye ayırır,sehrin diğer tarafında forum olarak da bilinen alışveriş merkezi vardır..merkez dolaylarında adım başı öğrencileri çeken bir cafe bulabilirsiniz..yollarında yürürken,bir şehrin nüfusu nasıl bu kadar genç olabilir diye düşünüp,aile yada yaşlı insan gördüğünüzde uzaylı gibi bakabildiğiniz ilginç şehirdir(özellikle republica taraflarında)..mondego,pingo doce,sangria ve super bock olmadan coimbra olmaz,olamaz...coimbra yaşanır,sevilir,unutulmaz...
  • praça oito de maio yakınlarında pepe kebap adında döner yapmayı fasta öğrenen bir fransızın işlettiği dönerci vardır.
  • captain tsubasa 2 oyununda finalde devre arasında brezilya saflarında yerini alan önceden gölge şeklinde gördüğümüz gizemli elemandır. oyuna girdirdikten sonra zaten bunalan japonyamıza sahayı dar eder. özel şutuyla yok ettiği top kaleci wakabayashi yi derin düşüncelere sevk eder.
    edit: yaw bugün bişey farkettim,yoksa arthur antonios coimbra zico ???
  • erasmus öğrencisi olarak 6 ay kaldığım, türkiye nin eskişehir i olan portekizin 3. büyük şehri. şehir nüfusunun büyük bir kısmı öğrencilerden oluşmakta. içinde barındırdığı universidade de coimbra* ülkenin hatta avrupanın en eski, gelenekleriyle meşhur üniversitlerinden biridir. üniversite biri kasım ayında diğeri mayısta yapılan iki büyük festivaliyle ünlüdür. rivayet odur ki mayıs ayında yapılan queima das fitas isimli festivalde almanyada yapılan oktoberfest ten daha çok alkol tüketildiğidir.
  • kendine has fado'sunu turistlerin göremeyeceği şehirdir. yağmurlarının herkesi ıslatamadığı şehirdir. dar sokaklarının nice anevrizmayı tetiklediği şehirdir -ki yağ gibi akmaktadır tüm sıvılar pek çoklarına göre...

    meydanlarının bir köşesinde garip evlerin olduğu, o evlerin bazılarında garip çatı katlarının olduğu şehirdir. ve tüm şehrin her daim bir masal dekoruna dönmeye hazır olduğu şehirdir. mesela otelde yan odanızda hemingway kalır, kaybolduğunuz bir sokakta bir ortaçağ dekanlısı bir ortaçağ dilberine serenat yapar, rastgele girdiğiniz bir barda yüz yaşındaki garson moscatel'inizi getirir, siz o moscatel'i içersiniz ve zaman olduğundan doksan iki kat daha yavaş akmaya başlar: dar sokaklar dolunaylara, çıkmaz sokaklar zamanda hapsolmuşluklara akmaya başlar. karanlık sokaklarda kaybolmuşken birden biri elektriği keşfeder ama sizin hayatınızdaki yansıması artık şarap şişenizi koyacağınız bir masanızın olmasıdır: sokaktaki elektrik kutusu.

    için o halde şarabınızı yeni keşfedilen gecenizi aydınlatırken...

    bitti mi şarabınız, otelinize dönün o halde.

    içiniz mi karardı, uyanın günün ilk ışıklarıyla.

    önce pencerenizden davetsizce, mütemadiyen içeri giren mondego'nun sesini dinleyin. sonra karşı odanızda kalan müzisyenin tüm gece doğum sancısını çektiği yeni bestesinin -neden birden- doğuşuna tanık olun.

    sonra çıkın dışarı, yumuşak türküsüyle sizi uyandıran mondego'nun sesini takip edin. eğer yaz başıysa bir panayırda bulacaksınız kendinizi. nefis bir kahvaltı vardır orada; mondego'nun türküsünü dinleyerek büyüyen domuzların başka hiçbir yerde bulamayacağınız jambonlarını bulacaksınız. mondego'nun devam eden türküsünde bu kahvaltı öyle canlandıracak ki sizi, beyninizdeki tüm harfler, aradan kaç zaman geçmiş olursa olsun, tüm canlılığıyla çıkacak karşınıza, şaşıracak ve kalakalacaksınız...

    dönüş yoluna vuracaksınız kendinizi, bildiğiniz tek şey budur çünkü: dönmek... ama siz dönerken anılar canlanacak, siz dönerken mondego türküsünün nakaratını daha bir canlı söyleyecek, siz dönerken güneş daha bir dik düşecek mondego'nun sularına, siz dönerken panayırda zamane çocukları sizin sadece çocukken kitaplarda okuduğunuz, kitaplardan bildiğiniz oyunları oynayacak, siz dönerken panayırda kitapçılar eski zaman fotoğraflarını, eski zaman kartpostallarını sergileyecek, -ki zamanında ne kitaplar, ne hikâyeler yazmıştınız o eki zaman kartpostallarında, ki şimdi ne çocuklara gebedir o eski zaman kartpostallarının hikâyelerini yazanlar...

    yok hayır korkmayın, endişe etmeyin, acele de etmeyin... sakin ve ağır gişe memurundan alın biletinizi, sakin ve soğukkanlı bir şekilde oturun koltuğunuza, ne kadar hızlı olursa olsun yavaşça bakın camdan geçenlere, geçmeyenlere, geçme ihtimali olanlara, olmayanlara...

    mondego hâlâ akıyor orada, dar sokaklar hâlâ anevrizma riski taşıyor, tasca’lar hâlâ aynı yemekleri sunuyorlar ve hâlâ meraklı gözler bakıyor verandalarında, hâlâ şarap şişeleri var ama orada ama burada, hâlâ bekleyenler var başkalarını bekleyenleri bekleyen...

    hâlâ tam vaktinde gelenler sadece trenler...

    coimbra bir ufuk çizgisi geride şimdi; kendisine has fado'sunu söylüyor, ve hiçbir turist anlamıyor...
  • hayatımın en güzel on ayını bana yaşatan, üniversite yaşamının nasıl olduğunu avrupanın bir ucunda yaşayıp haftanın 6 günü dışarıda partilerin devam ettiği gelenek olarak sokaklarda bize işemeyi alışkanlık haline getiren ve dönüldüğünde çok ama çok özlenen şehirdir.

    nehir şehri ikiye böler ve üniversitenin* asıl kampüsünün bulunduğu kısım oldukça dik tepelerden oluşur ve bir yerde bir başka bir yere yürüyerek gidilmesi nefes nefes kalınmasına yol açar. zaten belirtmişler ancak bir kez daha belirtmekte fayda var sokakta oldukça fazla genç nüfus bulunur. ancak bu sizi yanıltmasın gençlerle konuşmak çok güçtür çünkü çoğu ingilizce bilmez ve seni portekizce öğrenmeye zorlarlar. içki çok ama çok ucuzdur tanesi 1,5 eurodan haftada 3-4 şişe şarap bitirdiğimi bilirim.

    gezilecek yerler elbette var ama çok küçük bir şehir olduğu için kanımca bir günde rahatça gezilir hele ki bir kütüphanesi vardır ki dillere destandır. kendi öğrencine ücretsiz turistlere 8 eurodur. eğer porto'dan ya da lizbon'dan devam ediyorsanız bir gününü buraya ayırabilirisiniz değiceğine inanıyorum.
hesabın var mı? giriş yap