*

  • birgün gazetesi solculuğu diyebileceğimiz bir tavırla, "yiyin birbirinizi" demeye çalışan zayıf bir tavır. bu kadar politikadan uzak bir konumda olduklarını zanneden epey bir solcu var, entelektüel de var. "aman efendim demokrasi ve laiklik karşı karşıya getiriliyor", yok "taraf gazetesi de hürriyet'ten farksız oldu", gibi çeşitli görüşler öne süren insanlar, işi iyice azıtarak, "illa bir taraf tutmam gerekiyorsa ergenekoncuyum" benzeri denizbaykallaşma sürecine girmiş durumdalar. her şeyden bağımsızlar ya, hiçbir şey onları etkilemiyor ya.. "bunlar büyük iktidar savaşları, biz taraf tutmuyoruz, anlamadık bile ne olduğunu." anlayan anladı uykusuz beyler, siz kendinize iki bira söyleyin aşağıdan.
  • uykusuz dergisi'nin noktasına, virgülüne katıldığım başlık ve yazısı. pek çok kişinin paylaştığı aynı hissiyatı 1 temmuz'da yeni söz'de yayınlanan yazısında özgür mumcu da dillendirmişti. mumcu, bunun bir çıkış yolu olabileceğini de eklemiş, ufuk uras'ın yerel seçimler için öngördüğü sol koalisyonun ilk adım olabileceğini belirtmişti.

    özgür mumcu'nun söz konusu yazısından bir alıntı:

    "memlekette her siyasi tartışma bu iki ana şablondan birine sahip çıkarak yürütülmekte. ilkini savunanlar sivil, entelektüel, demokrat, liberal sıfatlarını kendine layık görürken, ikincisini savunanlara ise daha çok ulusalcı, kemalist ve laik denmekte. ilk şablon sahipleri, ikinci şablonun içindekileri ergenekoncu, darbeci, laikçi ve dar kafalı olmakla suçluyor. ikinci şablondakiler ise birincidekileri soros çocukluğu, akp yalakalığı, yabancı işbirlikçiliği ve ahmaklıkla...
    önümüze tekrar tekrar sunulan bu iki şablondan birini tercih etmemiz isteniyor bizden. artık insanlar okudukları gazeteleri, kullandıkları kelimeleri, arkadaş çevrelerini bu tercihe göre seçiyor.
    türkiye’de olup bitenler bu iki şablona da sığmayacak kadar büyük. bu sebeple kendi şablonundan, diğer şablondakilere küfür kıyamet saldırmanın da faydaları tartışılır. entelektüel ortamımızdaki tartışmanın ateşine bakarsak, memleketin bir yarısı cuntacı, diğer yarısı ise vatan haini. bu ateşin sebebiyse, şablonlarıyla hakikatin ancak bir kısmını görenlerin, göremedikleri kısımlardan korkması."

    tamamı için:

    http://www.yenisoz.net/yazi.asp?yazi_id=135
  • bağımsız ve tarafsız olabilme yetisine sahip insanları sevindiren açıklama. (ayar vermeye çalışmıyorum, olabilir, normaldir)

    uykusuz'un kapağında ek olarak "halk da bir bok anlamadı" deniyor. işte bu, olayı baştan sona bitiriyor zaten. halkın anlayıp anlamadığını nereden biliyorsun? anket şirketin mi var? nedir? benim tanıdığım insanlar, ve bizzat halk olan kendim gayet iyi anlamış durumda olayları. bazı açıklanmayan noktalarda zaten kimsenin net bir fikri yok, açığa kavuştuğunda olacak. ama olayların geneli halkın gözünde net.

    ayrıca, halk iddia edildiği gibi iki cepheye bölünmedi. bu durum, medyanın kendi kendine uydurup inandığı, sürekli tekrarladığı bir görüş. özgür mumcu bey'in söylediği gibi bir şey de yok tam olarak. entelektüel tartışmalar dediği tartışmalarda, "cuntacılar ve demokratlar" diye iki taraf yok. "cuntacılar, demokratlar, kenardan izleyenler" diye üç taraf var en az. halk için de aynısı söz konusu.

    kenardan izleyenlere kızıyorum ben. yok öyle yağma, ben ikisine de karşıyım falan diye yukarıdan bakmak yok bu sefer. "ülke zarar görecek" söylemini bir kenara bırakalım, tartışmaya bile gerek yok. asıl mesele, nasıl olup da kenardan izleyebildikleridir. bunu söyleyince de hemen çarpıtarak, "illa bir tarafı tutmaya zorlanıyoruz" diye mızmızlanıyorlar. taraf tutmaya zorlamak değil bu, politik olmaya zorlamaktır. çünkü siz bunu hep yapıyorsunuz. süreç belli:

    siyasi ve kriminal boyutu olan bir olay olur. kimin ne yaptığı belirsizdir, bir yandan da kimin ne yaptığına dair kanaatler oluşmuştur. sonra siz çıkarsınız, "bu ikisi de çok kötü, ben taraf değilim, al birini vur ötekine" diyerek bütün sorumluluktan kurtulursunuz. bir sonraki vahim olayda ise eteğiniz tertemizdir. hiç kirlenmeden yeni bir tartışmaya başlayabilirsiniz artık. bu senaryoyu çok duyduk ve gördük. ama ergenekon gibi bir olayda, üstelik işin içine alenen asker girdiği halde, aynı şekilde "biz ne oyuz, ne de buyuz" diyerek kendinizi kurtarmanız mümkün değil.

    kirlenmek güzeldir.
  • durumun resmini çizen kapaktır.
    (bkz: ittihatci ergenekon ile itilafci akp kavgasi)
  • ergenekon operasyonu'nun bir kaç emekli subay, bir kaç karanlık tip ve bir kaç da tetikçiye indirgenip darbeciler ile, tsk'daki hukukdışılıklara ilişkin iddialar kapsamında bir hesaplaşmaya giril(e)meyeceğinin farkına varmış insanların da tepkisi olabilir bu. itilafçı akp'nin ittihatçılar ile anlaştığı gibi bir ihtimali de gözardı etmeyenlerin kafa karışıklığı da olabilir. sanırım ergenekon operasyonu'nun kapsamında dağlıca ve gayrinizami harp planları yok. göründüğü kadarı ile yok. belki iddianamede bir şeyler vardır.
  • en nihayetinde, sokaktaki vatandaşın halinden anlayan kapak cümlesi. internette gezinmeden, sadece televizyondan izleyerek ergenekon olayını çözebilen arkadaşları tebrik ediyorum. televizyon ve gazetelerin yanlılığı bu kadar ortadayken, internet gibi bağımsız yorumların yapılabildiği bir ortamdan yoksun olan halkın, yanlı yorumların ortasında "bi bok anlamadım" diye kalmasından doğal ne olabilir? ayrıca, iddianamesi daha yayınlanmamış bir vakayı ne kadar iyi anlayabilirsiniz, konuyla ilgili iddiaları neye dayanarak yalanlayabilirsiniz hiç bilmiyorum. zaten internet olsa bile, konuya ne kadar vakıf olabilirsiniz?

    yakın çevrenizin entelektüel birikimi, yakın türkiye tarihi bilgisi bu soruşturmayı daha iddianamesi çıkmadan çözmeye yetmiş olabilir, haklıyı haksızı ayırmış olabilirsiniz. ama bunu halktan bekleyemezsiniz. türkiye'nin eğitim seviyesini, geçmiş büyük olaylara verdiği tepkileri göz önünde bulundurursanız, vatandaşın konuyu anlamadığını fark edeceksiniz. bir dergi, okuyucu kitlesine değil de, tüm vatandaşa yönelik kapak yaptı diye neden bu kadar eleştirilir anlayamadım.

    vay efendim, yorumunu yapsaymış uykusuz. daha ne bok olduğunu belli olmayan hukuki bir süreç hakkında yorum yapmadığı için itin köpeğin götüne sokuyorlar koca dergiyi. ayrıca da kapağa bakıp "vay adamlar bi bok anlamamış" çıkarımını yapmak ne kadar yerinde bu da tartışılır. herkes kendincesini söylemiş, ben de söyleyeyim; bence burada mesaj, toplumun akıl karışıklığına hak vermektir. temiz bir bilgi yok çünkü ortada.

    dikkat: bu entry okunduktan sonra kendini zamanının ötesine gönderecektir.

    edit: yıllar sonra gördük ki, anlayacak bir şey de yokmuş ortada zaten. aklın fikrin ötesine geçmişiz.
  • eğer okuduğumu anlayabiliyorsam sadece ve sadece ergenekon operasyonu süreci için "bi bok anlamadik" diyen kapaktır. korkmaktan bahsetmişler. bu da "aman çok korktuk pısalım" anlamında değil tarafların etiketçi tavırlarının korkutuculuğunu vurgulamak anlamında ele alınmalıdır.

    konu ergenekon operasyonu süreci olunca bu kapağı yapanları ve bu kapağı destekleyenleri başka bir mevziden sıkıştırmak için konuyu başka noktalara çekmek pek doğru bir tavır olmuyor. dağlıca meselesi ilgili başlıkta tartışılır ve tsk eleştirisi o başlıkta yapılır. dinlemeler fişlemeler de kendi başlıklarında sonuna kadar eleştirilir. ergenekon kavgasında taraf olmayanları ve bu taraf olmama halini çeşitli argümanlarla gerekçelendirenleri bu sefer arkadan kuşatmak için "şu konuda laf etmeniz için taraf olmanız gerekmiyor" söylemine maruz bırakmak konuyu saptırmaktır. ha amaç söz söyleme mecburiyetine sokmak ise "dağlıca'daki sorumlular yargılansın, fişleme ve dinlemeler antidemokratiktir" tamam bunu dedik de bunun ergenekon operasyonu ile ilgili yapılmış "bi bok anlamadık" kapağı ile ilgisi ne? taraf olmayanların bu konularda tsk destekçisi oldukları mı sanılıyor?
  • içeriğinde bahsedilen etiketçileri ortaya çıkartan turnusol kağıdıdır.
  • icerigine girme derdinde pek degilim. herkesin kafasinin karisik oldugu bu gunlerde durumun resmini ceker gibi gorunen ama belli bir tavir belli etmekten uzak bir yazi neticede. tavirsizligi bir tavircasina savunmaktan ote degil. bahsettikleri tum kavram ve olaylari siyah ve beyaz olarak tasvirlerken, tam da aynı tavırdan sikayetci olmalari ise ironik midir yoksa aslında hepimizin halet-i ruhiyesi midir bilemedim.

    beni esas ve en cok rahatsiz eden nokta neden tum bunlari "yaziyla" aciklamaya ihtiyac duyduklari. kapaktaki cizim zaten en guzelinden bunu aciklamaya yetmiyor mu? derginin tamami, kose sahibi pek muhim aydinlarin her gun carsaf carsaf yazdiklarindan cok daha fazlasini anlatmiyor mu? cemiyet ortaminda -eger aldilarsa- aldiklari bir iki politik elestiri mi rahatsiz etmis de kendilerini aciklama geregi duymuslar? bunyesindeki tum cizerler organik bir butunmuscesine bir mizah dergisinin 2. sayfasini ortak bir gundem yazisiyla suslemek hos olmamis kanaatindeyim. kisacasi gorunce sevmedim, hadi bir umut okuyayim dedim ama bu sefer de "bir bok anlamadim" bu cok sevdigimiz arkadaslar ne dusunmusler, ne yapmaya calismislar...
  • düzenli olarak takip etmediğim bir derginin kapağıdır. ancak kapak ve yazı okunduğunda olan bitenin sadece ergenekon'a indirgendiği gibi bir sonuç çıkarılamayacağı da açıktır. şöyle diyelim. 24 sayfalık bir mizah dergisi var. kapağına gündemdeki bir konuyu taşımış. iç sayfalardan birinde de kapaktaki ifadeyi açmışlar. dergiyi görmedim ancak diğer sayfalarda kuşkusuz çok başka konulara değinmişlerdir. başka konulara dair de hicivli yorumlar yapmışlardır. konu ergenekon soruşturması olduğunda herhalde sürece ilişkin yorumlarını paylaşacaklar. başka konuları da ergenekon sürecinin içine sokmanın anlamı yok. başka konulardaki eleştiri ve yorumlarını diğer sayfalarda yaparlar. "bi bok anlamadık" kapağından "dağlıca olayında taraf değiliz, fişlemeleri mazur görüyoruz, dinlemeler demokratiktir" gibi bir anlam çıkmıyor ki. konu kısa ve öz "ergenekon sürecinde bilgi kirliliği, tarafların kendilerinden olmayanları etiketlemeleri var." bunları vurgulamak gündemi sadece ergenekona indirgemek değil. tekrar tekrar okuyorum:

    " çünkü hem, her ergenekon eleştirisinde kendini kaybeden cephe, elinde "darbeci, cuntacı, faşist!" damgalarıyla bekliyor, hem de gözaltına alınan isimlerin hemen hiçbirine kefil olmaya niyetimiz yok.
    tarafsız olmaya da izin yok. taraf olmayanı bertaraf etmeye hazır bekleyenler, "bizden değilsen, muhakkak onlardansın" şiarıyla, olan biteni anlamaya çalışanları dahi suçlamakta çekinmiyor."
hesabın var mı? giriş yap