• hepimiz andavalız diye bağırtacak kadar çokturlar ne de olsa milli eğitime iman etmek andımızdır. "sus öğretmenden iyi mi bileceksin"dir. bu andavallar osmanlı'nın kırmızı üzerine ay yıldızlı bayrak kullandığını da bilmezler.

    kurtuluş savaşı sonrası devrimin sembol kırılmalarının en güzel örneğidir. nedir bu sembol kırılması, eskinin sembollerini alarak anlamlarını yeni ideolojiye göre şekillendirmektir.

    yapılan şey osmanlı bayrağını alarak farklı anlamlar ifade eden ay ve yıldızı çok az değiştirerek(yıldızın kenar sayısını azaltarak) farklı bir hikaye ile ulus inşasına katkıda bulunmaktır. osmanlı bayrağındaki kırmızı meselesi ise şöyledir, bayraklarda kırmızı seküler kurumları ifade ederken, yeşil ise dini kurumları ifade etmekteydi, kırmızının kaynağı isekayı boyunun hanedan rengi olmasıydı. kısaca osmanlı'da kırmızı bayrak hanedan aidiyeti ile ilgili idi. ancak devrim sonrası bu sembol değişikliğe uğrayarak, "şehitlerimizin kanları," mitiyle tam anlamıyla "reboot" edilmiştir ve tarih 1923'e çekilmiştir.

    tabi ki bir sembol insanlara ifade ettiklerinden bağımsız değildir, buradaki mesele gerçeklik iddiası değil. semboller aynı zamanda yol açtıkları eylemlerden de bağımsız değil bu açıdan bakıldığında insanlara ulus inşası ve idamesi ile ilgili olarak savaş ve kandan başka seçenek sunmayan bu mit şiddetten sorumludur sorumlu tutulmalıdır. kan üzerinden değil sadece aktivizm ile bağımsızlığını kazanmış ülkeler de vardır ve silah ve ölüm tek çözüm değildir.

    işte andavallık burada devreye girerek ulus denilen şeyin yaratmakla ilgili değil yıkmakla ilgili olduğu sanrısı ile şiddeti bu andavallar yaratmaktadır.

    bizim de elimize kalan yaşamı, kültürü ve üretimi ödüllendiren bir zihniyet değil ülke sorunlarına çözüm yolu olarak linç, savaş, şiddet zihniyetidir. yine tekrar ediyor ve uyarıyorum halkın kontrgerilla talebi var.

    (bkz: #10879600)
  • bir sonraki devrimden sonra bayrak kırmızısını komünist kırmızısı sanmaları da mümkündür. bir bayrak, bir sürü ideoloji. postmodernizm işte.
  • çok da yanılmayan andavallar. netçede niyet önemli. bana göre şehit kanı sana göre çikolata olabilir. elbet ulus devlet gazla çalışır. alırlar gazı. lakin onu kan sanma o aslında vapur demek ne derece manalı bilemedim. şu amaçla olan bu amaçla kullanıldı böyle yutturuldu desen misal. onun da haricinde zaten şehit kanı diye bir şey de yok madem. bir avuç toprağı paylaşamayan aptiler ve bu uğurda başkaları için ölen, yiten insanlar vardır. yazıktır.
  • milli bilinç yaratılması amacıyla cumhuriyetin kuruluş sürecinde türklüğe yapılan vurgu ve bu vurguyla koşut olarak gerçekleştrilen mit yaratımı malumunuz. şimdi, bunlar zaten meydandayken, ulusun inşası sürecinde vuku bulan eylemler, yoktan var etmeler bir nebze anlaşılabilir şeyler. anlaşılamayan olan ise, bu tip şeyleri hiç sorgulamadan yaşamlarını idame ettiren insanlar. bir ilköğretim öğrencisi, eğitimdeki mili duyguların körüklenmesi mekanizmasını görmeyebilir. ama toplumun çoğunluğunun bu ilköğretim düzeyiyle düşünce beyan etmesi hususunda, andavallık kullanacağımız en doğru tabir midir, bilemem; ama kullanmamız gereken tabirlerden biri olduğu kesin.

    aslında andavallaştırma tabirini de aklıdan çıkarmamak gerek. andaval yaratmak için azimle çalışan bir eğitim müfredatı varken ortada, andavala andavallığından dolayı kızmazdan evvel, onu andavallaştırana kızmak daha makbuldür.

    sen ne dersin alperen abi?
  • fransa bayrağının da fransız devrimcileri tarafından eşitlik, özgürlük ve kardeşliği simgelemesi için yaratıldığını zannediyordur kesin.

    edit: (şöyle açıklayayım)

    http://lordbest.napoleonicmedals.org/louis14.jpg
    http://www.kunstkopie.de/…edaillon_of_louis_xvi.jpg
    http://farm4.static.flickr.com/…0993_716e1356f9.jpg
    http://www.flickr.com/…/maisondecouture/2993689410/
    http://thepeerage.com/220220_001.jpg
  • ulusun belli değerler etrafında yaratıldığı mı, yoksa milletin zaten doğal bir topluluk mu olduğu meselesi milliyetçi ideoloji teorisyenleri arasında zaten tartışılan bir unsurdur, daha doğruus üzerinde farklı tezlerin olduğu bir unsurdur. milliyetçilik mi milleti yaratır yoksa millet mi milliyetçiliği yaratır bilemem, ama bilinen o dur ki türkiye ve pek çok 3. dünya devleti ulusu inşa ederek üstüne ulus devleti kurmuştur. burada 3. dünya devletlerinden kasıt özellikle 2. dünya savaşı sonrası bağımsızlığını kazanan eski sömürgeler. türkiye bu yönüyle her ikisine de uymamakla birlikte ulus inşa edilerek üstüne ulus devlet kurulmuştur. burada türkiye sömürgelikten kurtulmamuş ancak hem bağımsızlık mücadelesi vermiş, hem de ümmetten millet anlayışına, temeline geçmiştir. buraya kadar heralde herkes hemfikir. bayrak kırmızısı meselesine gelince;

    600 yıldan daha fazla bir süre için imparatorluk altında ümmet olarak yaşamış bir toplumun millet olma konusundaki hassasiyetlerini gözetmeden kuracağınız inşa yıkılır. siz istediğiniz kadar ulus inşa etmeye çalışın, ulus eğer o değeri benimsememişse o değer etrafında bir milliyetçilikten söz edilemez. bayraktaki kırmızının anlamı ne olursa olsun, eğer şehit kanı mitolojisini kabul ettirmişseniz, halk bunu benimsemişse, tepki göstermemişse zaten o mitoloji kısmen o halkın değeridir demektir, ya da en azından kabul etmeye hazırdır demektir. mesela neden sovyet kırmızısı denmemiş hiç? tabii ua konjonktür ve atatürk'ün görüşü gereği bu söylenemezdi, ama diyelim ki söylendi, halk bunu kabul eder miydi dersiniz?

    ama şehit kanı öyle değil, 1. balkan harbi'nden beri kanı dökülen bir halk, elbette ki dökülen kan üstünden inşa edilen bir bayrağı daha kolay özümseyecek, onda kendinden ya da acısından birşeyler hissedecek. ha elbette bir devrim kendinden önceki herşeyi yıkmak zorundadır, gerek kurumsal gerek sembolik bazda, bayrak değişimi de elbette kaçınılamazdı, bu değişimin ve yeni bayrağın da elbet bir meşru söyleme ihtiyacı vardı ancak bunun da kan değil, zira kan tek bşaına şiddeti temsil eder, ancak şehit kanı üstünden yapılması, meşru söylemin şehit kanı üstünden yapılması, bunun kabul görmesi de sadece söylemin sadece yapaylık ya da meşruiyet kaygısı üstünden değil belli bir hassasiyet üstünden yapıldığuını gösterir.

    bakın milli takım'in turkuaz forması "türk rengi, adı bile türk" falan gibi söylemlere rağmen tutmadı, kimse beğenmedi. mesela o dönem de böyle birşey denense belki tutmayacaktı, bu durumda bayrak yeni kurulan devletin ve değerlerin, inşa edilen usulun ve onun değeri olmayacaktı.
  • devletin mitolojisine inanmış olsalar gerek. yalnız bu bayrak konusunda verilen bilgilere, esas fikir üzerinde durmayıp, 8 sene sonra birkaç itiraz sunacağım.

    kurtuluş savaşı sonrası devrimin idarecileri bayraktaki yıldızın köşe sayısını azaltmadılar. osmanlı'nın son döneminde kullanılan bayrakta yıldız beş köşeli idi. değiştirilen, hilalin ve yıldızın pozisyonları, açıları, çaplarıdır.

    kırmızı renk seküler kurumları, yeşil renk dini kurumları sembolize eder dersek biraz yuvarlak bir laf etmiş oluruz. dini kurumlar için yeşil gibi, beyaz da, siyah da kullanılmıştır. osmanlı'nın bu kadar hassas biçimde (sembollere işleyecek kadar) dini ve seküler kurumları ayırma çabası içinde olduğunu da hiç zannetmiyorum.

    kırmızının kayı boyunun hanedan rengi olduğuna dair ciddi bir tarihi veri varsa, onu da öğrenmek isterim. ben böyle bir bilgiye rastlamadım. hâliyle kırmızı rengi de bizans'a yahut mahmud kâşgarî'nin bildirdiğinden hareketle eski türk (kayı özelinde değil) âdetlerine falan bağlamayı daha mantıklı bulurum. mitolojik yahut kültürel daha birçok sebep tespit edilebilir alternatif olarak. hem, onca sancak tek bayrağa ne zaman inmiş de biz osmanlı bayrağının rengi üzerinden tarihi tartışma yürüteceğiz?
hesabın var mı? giriş yap