• başbakanın bütün eleştirilere verdiği klasik bir yanıttır, genelde ayakta alkışlanır.

    ekonomi göründüğü gibi tıkırında değil diyorlar efenim
    -ayıptır ayıp
    mayo reklamlarını yasaklamışsınız
    -ayıptır ayıp
    şehit cenazeleri?
    -ayıptır ayıp
    türbanla kamu kuruluşlarına giriş izni vermek anayasaya aykırıdır diyorlar?
    -ayıptır ayıp
    faili meçhul cinayetler?
    -ayıptır ayıp

    utanç içindeyiz, pardon!
    daha ayrıntılı örnek ve tanımlar için buyrun:
    ---spoiler---

    ümit zileli

    sizi bilmem ama benim midem artık kaldırmıyor...

    bu mağduriyet oyunu artık kabak tadı verdi!.. kötü bir turgut özal kopyası olmasının yanı sıra, toplumu ayrıştırması, germesi, daha da ileri bir anlatımla; halkın arasına düşmanlık tohumları ekmesi açısından kabul edilemez bir davranış... şu sahneye bakın; tayyip bey kürsüde konuşuyor, boyun damarları şişmiş, yüzü öfkeyle çarpılmış, en yüksek perdeden " c iğerimden konuşuyorum" diye haykırdıktan sonra sesinin tonunu "mağduriyet seviyesine" ayarlayıp hafiften titreterek şu "acıklı tiradı" atıyor:

    ".. ama biz bu yola çıkarken o beyaz çarşaflarla yola çıktık. biz bu konuda bedele hazırız..."

    tayyip bey'in bu sözleriyle birlikte kameralar sanki sözleşmişçesine bülent arınç 'a dönüyor. aaa, o da ne, bülent bey ağlıyor!.. o ağlayınca yanındakiler durur mu, onlar da hafiften burunlarını çekmeye başlıyor... salon ayaklanıyor, dinleyici localarından alkışlar eşliğinde o bilinen slogan başlıyor:

    - türkiye seninle gurur duyuyor!..

    ben oldum olası, bu sloganı duyduğumda irkilirim, yüzüm kızarır; geçmişte bu sloganın, hangi hırsızlar, hangi hortumcular, hangi katiller için atıldığını anımsarım, içim acır...

    tayyip bey'in, "bir kısım medya" ya yüklenmesini, muhalefet için gerilimi artırıyorlar suçlamasını da acı bir tebessümle izledim. medyanın neredeyse yüzde 80'ini doğrudan ya da dolaylı olarak elinde tutan, tarihte görülmemiş biçimde işbirlikçi desteğini arkasına alan bir başbakanın medyayla ilgili sözlerini " kara bir şaka" olarak algıladım!.. germe meselesine gelince; tayyip bey'in sözcükleriyle yanıt vermek istiyorum.

    - izan, insaf!..

    ***

    tayyip bey'in tarihe "çarşaf haykırışı" olarak geçecek, aslında kayda değer hiçbir şey söylemediği konuşmasında bir bölüm vardı ki, ben kendi hesabıma, "bu kadarını ancak tayyip bey söyleyebilirdi, pes!" demek zorunda kaldım... alkışların da etkisiyle olacak; ses tonu giderek yükselen tayyip bey, hem muhalefete, hem de "bir kısım medya" ya şöyle seslendi:

    ...istanbul'a belediye başkanı olduğumda da bunlar aynı oyunu oynadı. 4.5 yıl başkanlık yaptım, hangi yaşam tarzınız değişti? türkiye'de 1800'e yakın akp'li belediye var, hangi yaşam şekli değişti? ayıptır ayıp...

    gerçekten ayıp!.. yalnızca bu köşede akp iktidarının, belediyelerin, toplumun genleriyle oynadığını, yaşam biçiminin akıl almaz "inceliklerle" değişime zorlandığını yadsınamaz belgelerle yüzlerce kez ben yazdım. binlerce örnek sayabilirim. ama ben yalnızca dün ve önceki günden iki örnek vereceğim:

    - alanya'da geçen yıl açık lise sınavına yasak olmasına karşın türbanla giren öğrencileri gözetmen olarak görev yapan 3 öğretmen rapor etmiş, bu duruma izin veren müdür hakkında da suç duyurusunda bulunmuşlardı. sonunda ne oldu dersiniz? görevini yapan 3 öğretmen hakkında toplu dilekçe vermekten soruşturma açıldı, türbana izin veren müdür suçsuz bulundu!..

    - türbanı üniversitelerde serbest bırakmaya yönelik anayasa değişikliği tam da iran islam devrimi'nin yıldönümüne rastladı. içişleri bakanı beşir atalay iran haber ajansı irna'ya verdiği demeçte, "islam devrimi, iran halkının mücadelesinin sonucudur" dedi. peki iran cumhurbaşkanlığı danışmanı hüccetülislam biriya ne karşılık verdi? türbanla ilgili yasanın islamın türkiye'de galip geldiğinin göstergesi olduğunu belirtti ve "iran islam devrimi'nin 29. yılında, imam humeyni'nin islami değerlerin yayılmasıyla ilgili sözleri gerçek oluyor" dedi!..

    öncelikle şunu belirteyim; iran'ın zirvesinden yükselen bu açıklamaya en ufak bir karşı çıkış olmadı. pardon? çok mu safım?!.. sonra da tayyip bey ve şürekâsının konuşma biçimiyle, yapılan gerçekle taban tabana zıt açıklamaya kendi yanıtımı vereyim:

    - ayıptır ayıp!..

    ---spoiler---
  • ikileme kullanılarak oluşturulmuş söz.

    (bkz: kedidir kedi)
  • başbakan rte yalova'da partisinin kadın kolları kongresinde yine esmiş gürlemiş, konu ise bildik:

    ---spoiler---
    başbakan, "son günlerde ak parti'yi getirip başörtü meselesine kilitleyenler oluyor. ayıptır ayıp, insan utanır. 5 yıldır böyle bir şeyi gündeme mi getirdim? 5 yıldır getirmeyen başbakan, uluslararası basın toplantısında soru üzeirne görüş açıklamaktan geri mi duracaktı?" diye konuştu.
    ---spoiler---

    kösele de bir deridir, ancak yüze hiç yakışmaz.
  • fatih altaylı'nın bugünkü yazısı.

    içerisinde geçen, başbakan şimdi bu stadın yollarını yapmıycak, bence çok da doğru yapıcak minvalindeki ifadeler, fatih altaylı'nın vatandaşlık bilincini açıklar düzeyde: sayın altaylı, başbakan kim oluyor da, benim finanse ettiğim devlet düzeni içinde, gerekli olan altyapı çalışmalarını benden esirgiyor? dalga mı geçiyorsunuz, adam mı seçiyorsunuz?!
hesabın var mı? giriş yap