• francis ford coppolanin apocalypse now filmini 2000 yilinda yeniden kurgulayip, toplam 53 dakikalik bolumleri eklemesiyle olusan, 193 dakikalik film. ilkinden daha iyi mi diye sorarsaniz, onu bilemem. o filmden daha iyi olmak zordur bence, bu da pek olmamis, luzumsuzcasina uzun olmus gibi geldi bana.
  • 1978 versiyonundan cok daha bunaltici olan, bu sebepten daha iyi mi daha kotu mu olduguna karar veremedigim film.
  • francis ford coppola fransa'da bir otelde apocalypse now'u izledikten sonra "du sunu bi daha kurguliyim" diyerekten olaya girmi$tir.
  • orijinal versiyonundan daha iyi oldugunu dusundugum apocalypse now surumu. fransiz plantasyonu ve playboy guzelleri ekleri filme ayri bir boyut katmis.
  • şahsi bir vietnam fantezisi olarak özetleyebileceğimiz görüntüler bütünü.
  • bir ziyafetin ardından tatlı, onun üstüne de türk kahvesi gelmesi gibi. filmin detaylı ve özenli kurgusunun üzerine yine özenle öyle güzel sahneler montajlanmış ki, "bu adam deli mi bu sahneleri nasıl kesivermiş, nasıl kıymış bu canlara" deyiveriyorsunuz. muhtemelen ticari kaygılarla ya da filmin izlenebilirliğini arttırmak için yaptı bunu coppola, bilemiyoruz?? belki de plantasyondaki fransızların tiplerine gıcık olmuştur; coppola bu, olabilir...

    film böyle daha güzel olmuş, daha bir odissea havasına bürünmüş, filmin uhrevi havasına katkıda bulunmuş tüm eklenen sahneler. ama gerçekten filmin bitmesiyle depresyonunuz tavan yapıyor bilesiniz, 202 dakika insanın nefret ettiği şeyleri seyretmesi biraz ağır gelebiliyor.
  • (bkz: #23346228)
  • apocalypse now zaten çekilmezken bir de redux'unu yapmışlar. izleyeceklere sabır diliyorum.
  • ilkine göre uzun bir film olmasına rağmen her saniyesinden zevk almış olmam normal birşey mi diye beni düşüncelere daldıran, kesinlikle bir baş yapıt olan film.

    ilk başlarda klasik bir vietnam filmi izleyeceğinizi sanıyorsunuz. ama coppola öyle bir etki yaratmak istemiş ki, izleyiciyi yavaş yavaş atmosfere sokuyor. nehirde ilerledikçe görülen tuhaf mekanlar, sörfçü johnson ın filmin sonuna kadar yavaş yavaş delirmesi tuhaf bir etki yaratmıştır izleyicilerde bence.

    başkalarını bilemem ama o nehirde geçtikleri son cephe olan köprüde artık filmin içine girmiştim artık. bota binmeye çalışan piyadeler, willerd etraftakilere komunatanınız nerede diye sorarken kimseden doğru düzgün bir cevap alamaması, o karanlık ortam, sonda kurtz ın okuduğu o şiir...enfes
hesabın var mı? giriş yap