*

  • anne, baba ve kardeslerin fotograflarini barindiran; akrabalarin okumus cocuklarinin diploma almis fotograflari da bulunabilen super bir esya. yapiskanli karton sayfalari bulunan, uzeri jelatinle desteklenmis ani dolabi.
  • evlilik fotograflarinin son yillardaki yeni urunu. 8-10 poz fotoya arkadan i$igi, bilisayarda fonu verip 250-300 milyon para istiyorlar.
  • bu albümlerin başlangıcı siyah-beyaz fotoğraflarla başlar.
    sonra bir yarısına renkli fotoğraflar dahil olur ama siyah beyazlar devam eder...

    bebeklik fotoğrafları:
    genelde bu fotoğraflarda bebeğin mutlaka çıplak bir pozu bulunur.
    daha sonra annelerin övünç kaynağı bu fotoğraf büyüyen çocuklar için utanç kaynağı haline gelir. kocaman adam olduğunduğu halde bir şekilde komşu teyzelerin malzemesi haline gelen bu fotoğraf sonucu sıkıntılı anlar yaşanır.

    okul fotoğrafları:
    okulun ilk günü çekilen, dinlenmiş, tatilden dönmüş, okula yeni başlayan çocuk fotoğrafları...bunlara daha sonra, önemli günler ve haftalar anları eklenir. çocuklar büyümüş, eksilen dişleri ile küçük farelere benzerler. bu fotoğraflar da büyünce pek övünç kaynağı olarak ortalıkta pek gezdirilmez. karne günü pozlarından ise hiç söz etmeyeceğiz.

    mezuniyet fotoğrafları:
    gururlu annebabalar, konukomşu, eş, dost ve mezun olan kişi bulunur bu fotoğraflarda...mezun olan kişi etrafını saran kalabalık kadar gururlu, inançlı, tutkulu bakmaz çünkü o güne kadar neler çektiğini bir tek kendisi bilir.

    askerlik fotoğrafları:
    işte bu fotoğraflar kişi yaşadıkça, çocuğuna, torunununa, mümkünse torunun çocuğuna göstermek üzere el altında bulundurulur. bir mizansen eşliğinde, en kahraman, en aslan asker şeklinde bakılır bu fotoğraflarda...vatan sevgisi gözlerden okunur.

    nişan, evlilik fotoğrafları:
    bu fotoğraflarda, çift sabit kalmak üzere, büyük matematik hesapları sonucu tüm davetliler çeşitli kombinasyonlar halinde bu fotoğraflarda bulunur. gösterilmekten en çok hoşlanılanlar arasındadır, özellikle genç kızlar ve kadınlar tarafından...
    albümün bu bölümüne kadar sabırla gelen fotoğraf bakıcısı, bu andan itibaren sıkılmaya başlar ve kafası karışır çünkü kimin kimin yeğeni olduğu, görümcenin dayısı, kaynın yeğeni, patronun eltisi birbirine karışır...ve artık ilgileniyor görünmekten ve soru sormaktan vaz geçilir.

    yolculuk fotoğrafları:
    bu fotoğraflar da genelde amatör kişiler tarafından çekildiği için: pamukkale’de olunduğu fotoğrafın sağ üst köşesine sıkışmış beyazlıktan anlaşılır. fotoğrafı çekilen kişi ise tüm büyük gülümsemesi ile karenin tümünü kaplar yalnız güneşten gözü kamaştığı için gözü kapalı çıkar ve hareket ettiği içinde bulanık bir efektle fotoğrafta yer alır.
    çocuklar yolculuk fotoğraflarına bir şekilde ulaştıkları zaman annelerinin hasta bir akrabayı mecburen ziyerete gittiği anlarda aslında tatilde olduğu anlar ve çok çok kızar:
    ‘’beni niye götürmediniz, alacağınız olsun...’’ diye mızmızlanırlar.

    stüdyo fotoğrafları:
    işte en çok hazırlık gerektiren, poz verirken çok kasınılan, fotoğrafçının direktiflerinden gına gelinen bir fotoğraf çekimidir bu.
    güzelce giyinilir, saçlar başlar yapılır. çocukların üstlerini kirletmemeleri için üzerlerine sıkı bir kontrol getirilir.
    fotoğrafçı sahneyi hazırlar: muhteşem bir fon, plastik çiçekler, modern sandalyeler hazırdır.
    fotoğrafı çekilecek kişi ya da kişiler
    yaratıcı fotoğrafçı tarafından, hayatında hiç yapmadığı yapay pozisyonlara sokulur. her ne kadar: ‘’ben aslında gülmek istemiyorum, başımı sol yana hafifçe eğmesen boynum tutuldu da, küçük kardeşim neden oturuyor? ben ayakta, elim onun omuzunda duruyorum..’’gibi laflar sarfedilse de, fotoğrafçı sabır ve inatla, fotomodellerini çileden çıkarır ama fotoğrafı çeker. bu fotoğraflarda kişi kendi gibi olmak ve bakmaktan çok uzaktır ama olsun...
  • eve her gelen arkadaşın önüne, ev sahibi arkadaşın annesi tarafından konulan nesne!
    - ya anne yine mi?
    - ama çok güzel bir bebektin.
    - anne ben sümüklü fotoğraflarımı arkadaşlarım görsün istemiyorum...
  • gelisen ve degisen zamana göstergeç olarak adilandirilabilir albümler. bugünün kisileri sanslidirlar elbette çünkü fiziki albüm devrini yasamislardir. artik daha tüketim odakliyiz, dijital çek, begenmedin, eskidi yok et mantigiyla.

    fiziki albümler, her ailede, her evde en az bir, abartan ailelerde 7-8 hatta daha da fazla albüm mevcuttur*. kisiler hem kendi degisimlerini hem de gelisimlerini görürler. salt degisim degildir elbette, annenize bakarsiniz 10-15 sene evvel, sapsari saçlar, sonra 80’lerin devrilyle uzun disa dalgali, babaniz ispanyol paça pantalon giymektedir, papyon... bu mudur geçmisimiz dersiniz, evet budur, o geçmis bugüne ayna olan... sonra annenizin, babanizin simdiki hallerine bakarsiniz, aile albümünden geriye neler kaldi, simdi nasillar diye. evet simdi anneniz daha güzel, babaniz daha yakisiklidir. çünkü zamanin yaninda sizin zevkleriniz de bugünü yansitmaktadir. evet evet kesinlikle bugün daha iyiler dersiniz. ancak bilmezsiniz ki 10 sene sonra begendiginiz bugün de begenmediginiz gün olacaktir.*
  • yıldırım türker'in radikal'deki köşesinin ismi.
  • ev ziyaretlerinin kaçınılmaz ikramlarındandır. genelde konuşacak konu sıkıntısı çekildiğinde (yeni tanışmış aileler) genelde hayat kurtarır. albümü kucağınıza alır, tanımadığınız insanlara bakarsınız. ev sahibi hemen yanınıza oturmuş hevesle anlatmaya koyulmuştur. işte bu da kayınpederim, o yanındaki de onun askerlik arkaşı rıza amca. rıza amcayı çok severiz... böyle devam eder sohbet ve ayıp olmasın diye birkaç yüze işaret eder, bu kim, ya peki bu kim diye sorarsınız. ev sahibi çok memnun olur bu sorulardan ve tanımadığınız bütün o insanların hayat hikayelerini anlatmaya koyulur. böyle işte, garip bir gelenektir ve sanırım tüm dünyada yaygın bir gelenek.

    aile albümleri kendi aralarında bilmemkaça ayrılırlar. klasik aile albümleri genelde hısım akraba ve komşulardan oluşur. bir de yeşil tipler vardır, onlar da kır, bayır, çayır, gezi fotoğraflarıyla doldururlar albümlerini. gençlerin albümleri ise konser görüntüleri, havaya kalkmış kollar, tipin birinin kafası, bir başkasının dirseği şeklindedir. bir de komik olduğunu zannedenlerin abuk sabuk pozlarıyla doldurulmuş albümler vardır ki onlara bakmak tam bir kabustur, hem sorular sormak hem de gülmek zorunda kalırsınız. hahaha ne kadar komik çıkmış, kim bu sahi? neyse ki en berbatları bunlar değildir. bizzat yaşanmış ve tanık olunmuştur ki psikopatların aile albümleri hepsini sollayıp geçmektedir... psikopat ev sahibi (pes) gururla albümünü sunar, madur konuk (mk) hem sorular soracak hem de gülsün mü ağlasın mı karar veremeyecektir.

    pes - işte şekerim, bu da kuzucuk
    mk - ayy ne şirinn
    pes - eveeet çok sevimliydi bak bak bak, işte bu da ben, kuzucukla oynarkenn
    mk - çookkk güzelmiş ayyhh
    pes - evet ya, bak işte burda da ben, kuzucuğu severken

    kuzucukla dolu bir albüm kolay biter diye iç geçirilir..

    pes - bakk bakk ablası, kuzucuk yemek yerkennnn...

    derken ortam gerilmeye başlar!

    pes - işte bu da kuzucuk kesilirken
    mk - hmmm evet.. anlaşılıyor yani gayet net...
    pes - bak şuna bakkk, kuzucuğun derisi yüzülürken

    albümü bırakıp kaçmak geçer akıldan ama buna cesaret edilemez

    pes - bakkk, kuzucuğun ciğerleri ayyy kıyamam ona ben!
    mk - şu leğendekiler mi? ha evet anlaşılıyor...
    pes - bak bu da öteki leğen, bağırsaklarını görüyor musun? canım benim yaaa...

    evsahibinin gözleri şimşek şimşek olmuştur. artık kaçmak için acele edilmelidir.

    mk - neyse benim işlerim vardı da sonra gene görüşelim.
    pes - ay daha öteki albümü gösterecektim...
  • bazen ağlatır. bazı anları hiç hatırlamazsın. hayal meyal anımsadığın ninenin kucağındasındır mesela. çok şey öğrendiğin, çok erken giden, kimilerine göre çelik gibi soğuk deden sana bakıp gülümsemektedir. küs olduğun, aylardır konuşmadığın annen baban oradadır. bebekken annelik yapmış kuzeninin kollarındasındır arka sayfada kuzenin düğününde kardeşin senin kollarındadır. zamanın ne çabuk geçtiğini insanın yüzüne vuruyor meret. değer verdiğin onca kişi kartondan bir kitapçıkta hareketsiz duruyorlar. fotoğraflarına bile dokunmaya kıyamıyorsun çünkü neredeyse yarısı artık yok. galiba ölümün soğukluğunu anımsattığı için ağlatıyor insanı. insan kendi ölümünden çekinmiyor. birer birer kayıp giden onca yaşanmışlığın üstüne sırada kim var sorusu beynimi kemiriyor. makinenin olmadığı zamanda elle çizilmiş portrelerden başlayan 3 nesillik kocaman bir albüm, 1 paket sigara, ben ve müzik... nasıl ağlamayayım sözlük ?
  • şu aralar karantina döneminde uzun zamandır yapmam gereken bir dijitalleştirme sürecine girdim. çok talep gelince bazılarını twittera flood olarak paylaştım. eski albüm merakı olan bakabilir, paylaşabilir hatta.

    aile arşivinden
  • yıllar sonra hacimce oldukça geniş bir tanesiyle karşılaşılması durumunda bünyede zaman makinası etkisi yapan albümlerdir. kayboldu gitti sanıyorduk taşınırken, herkesin gözler yaşlı. ayrıca; (bkz: #114310615)
hesabın var mı? giriş yap