• aferez yunanca bir terim olup "ayırma veya alıp atma" anlamına gelmektedir. bir aferez işleminde, kan hasta veya donörden çekilerek komponentlerine ayrılır. bu komponentlerin biri veya daha fazlası torbalarda tutulup, geri kalan kan hücreleri birleşerek kişiye geri döner. kanın istenen herhangi bir komponenti ayrılabilir, ve işlem isimleri genellikle seçilen bu komponentle adlandırılır.

    aferez kandan istenilen komponentin ayrıştırılıp hastalara verilmesi (donör aferezi) amacıyla yapıldığı gibi hastanın kanında istenmeyen, hastaya zararlı olduğu düşünülen madde ve komponentlerin uzaklaştırılması (terapötik aferez) için de yapılabilir.

    aferez, hastanın sadece ihtiyacı olan kan komponentinin hastaya verilmesine olanak sağlamaktadır. hastaya tam kan verildiğinde hastanın ihtiyacı olmayan kan komponentleri ile hastanın yüklenmesi önlenmektedir. böylelikle aferez uygulaması, kan nakli ile oluşabilecek yan etkileri en aza indirir.

    aferezin tedavi amacıyla kullanımı tıpta geniş bir sahaya hitap etmektedir. aferez bu sayede pek çok süreğen (kronik) hastalığın ilerlemesini durdurmada, hastanın yaşam süresini ve kalitesini uzatmada geniş imkanlar sağlamaktadır. aferez uygulamaları gerek dünyada gerekse ülkemizde giderek yaygınlaşmaktadır. aferez uygulamaları içinde en çok donör aferezi yapılmaktadır; bunların içinde de en çok tromboferez uygulaması yer almaktadır.

    aferez sayesinde tek bir donörden birden fazla kan komponenti (örneğin trombosit+eritrosit; trombosit+plazma; eritrosit+plazma) aynı anda elde edildiği gibi elde edilen komponentlerin miktarı daha fazla olabilmektedir (örneğin: tek bir donörden 6-8 tam kan donöründen elde edilen trombosit miktarına eşit ürün elde edilebilmektedir). ek olarak hazırlanan komponentlerin saflık oranları da yüksek olmaktadır.

    aferez işlemleri her biri kullanılacak olan cihaz için özel olarak üretilmiş, tümü steril, tek kullanımlık setler ile yapılmaktadır. bu işlemler sırasında hasta veya donörün geniş çaplı bir toplar damarına girilerek kan, hızı ayarlanabilen bir pompa aracılığı ile alınmakta ve bu sırada kanın pıhtılaşmasını önleyici bir sıvı ile sabit bir oranda karıştırılarak kanın pıhtılaşması önlenmektedir. daha sonra alınan bu kan aletin içinde komponent ayırımının gerçekleştirileceği santrifüj bölümüne gönderilmektedir. aletin bu bölümünde kan santrifüj edilmekte, istenilen komponent alet tarafından alı konmakta ve kalan kan bağışçıya geri verilmektedir.

    aferez uygulanacak kişilerde tam kan bağışçılarında aranılan özellikler olmalıdır. ayrıca bu özelliklere ek olarak tromboferez donörlerinin son 3 gün içinde aspirin gibi trombosit fonksiyonunu bozan ilaçlar içmemiş olmaları gerekmektedir.

    aferez öncesi donör adayları gerekli muayene ve kan testlerine tabi tutulurlar.

    aynı donöre tekrar tromboferez işlemi en erken 48 saat sonra uygulanabilir. aynı donör haftada 2 ve yılda 24 kere tromboferez donörü olabilir.

    http://www.kizilay.org.tr/
    http://www.gst.com.tr/
  • kendimi superman gibi hissetmeme neden olan işlem. bağış yaptığım bir hastanın annesinin telefon edip "çocuğum taburcu oldu, artık ayakta tedavi olacak"cümlesini duymanın da mutluluğu hiçbir şey ile ölçülmüyor.

    gönüllü bağışçı olunduğunda ilk önce eliza testi ve kan değerlerinin testi yapılıyor, sonuç uygun ise randevu alınıp gidiliyor. gayet steril bir ortamda, düzenli hemşire kontrolünde, yatarak gerçekleşen işlem, kırk beş dakika ile bir saat arasında sürüyor, vücuda herhangi bir yan etkisi yok, hatta faydası var.
  • tuhaftır, kanın içinden* sadece bir partikülü çekmelerine ve kalan kısmını geri vermelerine rağmen bu aciz bünyeyi kan vermekten daha fazla hırpalayan işlemdir.. dudaklar kurur, baş dönmesi 1 ünite kan vermeye oranla bir tık artar, sıvı ihtiyacı daha fazladır niyeyse.. halbuki toplam sıvı kaybı bir ünite kandan fazla değildir..

    fakat 10 yaşındaki lösemi hastası bir çocuğa canımdan can vermiş olmanın hazzını tarif etmem imkansız.. kan ve trombosit bağışı bir insana verilebilecek en "candan" hediye gibi..

    ---
    edit: typo
  • önce bir ankete girmeniz gerekiyor. sonra kan testlerine. her şey uygunsa işleme başlanabiliyor. anket sorularında "hiç para karşılığı cinsel ilişkiye girdiniz mi?", "kalp, damar, akciğer, mide vb. hastalıklar yaşadınız mı" ve türevlerindeki standart sorular dışında "son 5 gün içinde ağrı kesici veya ateş düşürücü aldınız mı?", "son 12 ay içinde diş tedavisi gördünüz mü", "toksoplazmanız var mı?" gibi enteresan sorular da bulunuyor.

    netekim beni toksoplazma bağışıklığım olduğu, dönemsel alerjik rinit ve sinüzit'im olduğu, 4 gün önce apranax fort aldığım ve 2 yaşında iken beynimde kan pıhtısı oluşması sonucu 14 yaşına kadar ilaç tedavisi gördüğüm(evet akıl hastalığım buradan geliyor) için reddettiler.

    ama çok çok acil olsa alırlardı diye ümit ediyorum trombositlerimi.
  • trombosit aferez'in; "3 günde yenilenir, yeniden verebilirsiniz" diye bir mottosu vardır..

    esas itibarı ile doğru sayılabilir belki ama bu gün yapılan aferez neticesinde 5 gün önce 248 olan değer, 5 gün sonra en fazla 208 e kadar çıkabilmiş.. yani tamı tamına yerine konması mümkün değil 3 günde.. en fazla tekrar verebilecek kadar yükseliyor.. belki 3-4 gün arayla arka arkaya 2 veya en fazla 3 kere verebilirsiniz..

    görünen o ki sonrasında sizin değerlerinizde de düşme oluyor.. böyle sık aralıkla verilen 2-3 trombosit sonrası 10-15 gün istirahat verin kendinize.. vücut kendini toplasın..

    not:
    muz yemeyi tavsiye etti hemşire kardeşim..
    potasyumdan mütevellit..
  • bir handikapı var..

    toplamdaki skorunuz 15'in falan üstüne çıktığında, genellikle tercih edilen çekme noktasında kalan izler geçmiyor.. ve evet sağ-sol kol sıra ile değişmeli bile gitseniz sonuç değişmiyor..

    birkaç ton koyu delik izleri kalıyor orada.. zira malumunuzdur, sokulan iğne enjektör iğnesi değil, bildiğin beton çivisinin içi delikli olanı..

    izi kalsın, şanımdır, şerefimdir.. onlara baktıkça daha iyi hissediyorum kendimi..
    öyle çakma estetik kaygılarım yok.. bilakis görsün isterim herkes.. gurur duyarım..

    ancak etrafınızdakiler kolunuzun üstündeki izlere bakıp size şüpheci bakışlar attığında "hayır eroinman değilim" i anlatmak ve anlatmamak arasındaki kararsızlık anı pek hoş..
  • bunun aldındıktan sonra 3 gün maksimum kulanım süresi varmış ve hemşirenin dediğine göre bir seti 1000tlye mal oluyormuş. yani ani ihtiyaç doğduğunda o an her gelenin abi alın yaramıyorsa kullanmazsınız saklarsınız diyebileceği bir olay değilmiş...

    bu yüzden afarez ihtiyaçlarını duyduğunuz an koşun arkadaşlar hazırda bekletilme gibi bir durumu yok. anlık olarak elde edilebiliyor. ihtiyaç çağrılarına sessiz kalmayalım.
  • yakın zamanda kan vermiş olmanın bu işleme etkisi olup olmadığını merak etmekteyim. zira kan bağışı 4-6 ayda bir yapılabiliyor bildiğim kadarıyla fakat bu işlem biraz daha farklı. bilen birileri kutumu yeşillendirirse birilerine yararım olsun isterim.
  • yaklaşık 1,5 saat kadar önce bağış yaptım. sıcağı sıcağına hatırladığım tüm dip detay işlemleri yazmak istedim ki merak edenler olursa tüm süreç hakkında belki bir fikir verebilirim.
    bağış özel bir hastanede gerçekleşti.
    ilk önce 2 tüp kan alınıyor, bu kanlar teste gönderiliyor. testten çıkacak sonuçlar sizin bağış yapmaya uygun olup olmadığınızı gösteriyor.
    bu esnada klasik kan bağış formunda yer alan sorularla birebir aynı soruların yer aldığı bir form dolduruyorsunuz. (son 1 hafta içinde antibiotik kullandınız mı? vb. gibi.)
    benden evvel götürülen 2 bağışçı adayının testlerinde enfeksiyon tespit edildiği için alım yapılmamış. benim bağış yaptığım esnada ise bir başka gönüllüye de enfeksiyon olduğu söylendi ama 2. testin sonucu beklendi. onun ardından kendisinden bağış alındı. (testlerin ne olduğunu bilmiyorum, belki enfeksiyon çok mühim seviyede değildir, kendisine bol bol su için dendi)
    her neyse. kan bağışı yapıp yapmadığım veya en son ne zaman kan bağışında bulunduğum sorulmadı. (en son kan bağışımı 6 ay evvel yapmıştım.)
    bulunduğum yerde 2 tip cihaz vardı. cihazlardan birinde hem sağ hem de sol kola iğne takılıyor galiba (tam net göremedim.) benim cihazımda ise sadece sağ koluma iğne takıldı.
    kullanılan bütün malzemeler kit halinde bir kutudan çıkartılıyor. biraz fazla serum hortumu oluyor etrafta. kullanılan iğne tamamen metal. kan bağışında kullanılan iğneden çok çok az daha geniş çaplı gibi geldi benim gözüme. bu kıyası şöyle de yapabiliyorum: kan bağışladığım zaman iğne çıktıktan sonra deride kalan iz ile şu anki iz arasında biraz fark var. kesinlikle korkulacak bir şey yok. sizin bir iki saniye sürecek iğne giriş, çıkış korkunuz birilerinin sevdiklerinin "acaba atlatacak mı?" korkusunun, üzüntüsünün yanında hiç kalır.
    iğnenin üzerine tansiyon aletindeki gibi bir bant takılıyor. bu bant düzenli aralıklarla şişiyor ve kolunuza basınç uyguluyor. bu esnada elimi açıp kapatmam söylendi. indiği zaman bunu yapmanıza gerek yok.
    işlem başladıktan sonra hemşire 1 bardak kalsiyum çözeltisi verdi. calcium sandoz tarzı bir şey olmalı, tadı kötü değil.
    mide bulantısı ve baş dönmesi hissettiğinizde haber vermeniz söyleniyor.
    cihaz arada bir bip bip bip uyarıları veriyor, basınçla alakalı imiş; sorun yokmuş.
    görebildiğim 3 ayrı torba vardı. bunlardan biri hastaya verilecek olan sıvının toplandığı torba. bu torbanın üzerinde "karantina" yazıyor. benim gibi bu yazıyı görüp korkarsanız: bunda da sorun yok. ışına giriyormuş bu torba, o yüzden üzerine öyle bir ibare yapıştırılıyormuş. (hastaya verilmeden önce belirli işlemlerden geçiriliyor.) bulanık sarı bir içeriği var.
    diğer torba ise idrar rengine benzeyen bir sıvı ile dolu idi, ne olduğunu sormadım.
    son torba ise seruma benziyor fakat daha farklı bir ambalajda.
    sizi de benim gibi kan tutuyorsa, bunu hemşireye belirtin. alkollü pamuk veriyorlar. beni bu defa kan tutmadı. kan bağışında yere baktığınızda kan torbasını gördüğüm için kan tutar, fakat burada kanı sadece serum hortumu içerisinde görüyorsunuz. belki bu yüzden tutmamıştır.
    45 dakika 1 saat arasında işlem tamamlanıyor. benim 50 dakikayı buldu. işlemden önce sigara içmemek önemliymiş. birde tok karnına olmanız gerekiyor. son yediğim yemek ile bağış arası 2-3 saat gibi bir süre geçmişti.
    sonlarına doğru dilim ve damağımda metalimsi bir tat hissettim, yoğun bir şekilde. fakat bunu o esnada söylemek aklıma gelmedi (hemşireyle sohbete dalmıştık...) belki psikolojik olarak oluşmuştur, bir sonraki bağışta bu kısmı düzenlerim. fakat uzun sürmüyor. işlem bittikten sonra en fazla 5 dakika daha oluşmuştur.
    klasik vişne suyu ve top kek ikramı oluyor. hemen kalkmıyorsunuz yerinizden. normalde kan verdiğimde tampona baskı uygulamam istenir ve ben kale almam. bu defa da almıyordum ki; almam gerekiyormuş.
    işlem sonunda sarı bulanık olan sıvı (yani hastanın ihtiyacı olan şey) bulunduğu torbanın aşağı yukarı 1/4ü ya da 1/3 ü kadar doluyor. emin olmamakla birlikte 200-213 ml(?) gibi bir şey söylediler. bir 200 geçti ama şimdi ben de emin olamadım neden, ne için geçti..
    unutmadan, işlem esnasında kolunuzu dirsekten kırmamanız lazım. çelik (?!) iğne olduğu için sıkıntılı.
    ayağa kalktığımda herhangi ir baş dönmesi, sersemlik hissi yaşamadım. sigara içip içmemem konusunda da bir uyarı yapılmadı. en erken 3 gün sonra tekrar bağış yapabileceğim söylendi. tabii bir sonraki bağıştan 1 hafta öncesine kadar kullandığım ilaçlara dikkat etmemi de söylediler. yani şöyle, eğer dayanabileceğim kadar bir baş ağrım varsa; ağrı kesici içmek yerine bu ağrıya dayanmamı söylediler.
    son olarak; enfeksiyon sebebiyle red alırsanız, vazgeçmeyin. daha ciddi bir sorun varsa söyleniyormuş zaten. fakat olay enfeksiyondaysa, bu atlatılabilir bir durummuş ve gönüllü bağışçı olmayı denemekten vazgeçmeyin diyorlar.
hesabın var mı? giriş yap