*

  • karşıyaka arena'da oynanan 2010 yılı son maçını pınar karşıyaka 74-72 kazandı.

    olin edirne bu sene yüksek performans gösteren takımlardan biriydi, maç öncesi pınar karşıyaka ile aynı puanda bulunuyordu. maç da, özellikle son anlarında çok çekişmeli geçti. ama karşıyaka taraftarının desteğiyle kazanmasını bildi yine.

    karşıyaka; olaylı 21 aralık 2010 apoel pınar karşıyaka maçı'ndan sonra federasyonun ilginç hareketleri sonrası aldığı kararla 26 aralık 2010 beşiktaş ct pınar karşıyaka maçı'na genç takım oyuncularıyla çıkmıştı. bu maçla oyuncular taraftarın karşısına çıktılar yeniden. büyük destek aldılar, alkışlandılar.

    maçtan önce karşıyaka taraftarı'nın en fazla kafasını kurcalayan şey türkiye basketbol federasyonu ve turgay demirel'in karşıyaka'dan aldığı beklemedikleri tepki ve ayar karşısında ne karşılık vereceğiydi. ki o karşılık maçtan önce gecikmeden geldi ve karşıyaka taraftarının en sevmediği insanlardan erşan kartal maçın baş hakemi olarak atandı. kendisi de buna layık olmak için elinden geleni yaptı, kesinlikle önyargısız ve objektif konuşuyorum son yıllarda gördüğüm en taraflı yönetimlerden birini gösterdi. kendisi bu özelliğiyle bilinen bir hakem olduğundan kimse yadırgamadı o ayrı ama bu kadarını biz bile beklemiyorduk. karşıyaka taraftarı kendisini ne kadar sevmiyorsa kendisi de karşıyaka taraftarını o kadar sevmez tabii sağolsun. yine bir kımıl kımıl hareketler falan, neyse. nedir ne değildir diye merak edenler için (bkz: erşan kartal)

    pınar karşıyaka'da furkan aldemir talihsiz sakatlığı nedeniyle forma giymedi. ancak koltuk değnekleriyle de olsa arena'ya geldi. maçtan sonra sırayla kaf kaf seramonisine de katıldı seke seke, arkadaşlarından destek alarak. karşıyaka taraftarı kendisiyle gurur duyduğunu tezahüratlarla dile getirdi, ki ne kadar gurur duysa azdır, oyuncusuna destek verdi.

    pınar karşıyaka'da david holston hiç dinlenmeden 39 dakikanın üzerinde bir zaman sahada kaldı, 19 sayı 8 asist ile maçı tamamladı. gayet kötü bir yüzdeyle şut atmasına rağmen, istekli oyunu ve insiyatif alma cesaretiyle büyük alkış aldı.

    furkan'ın yokluğunda pivot mevkisinde tek kalan jovo stanojeviç çok başarılı bir maç çıkarırken erşan kartal'ın gazabına uğradı, 25 dakikadan fazla sahada kalamadı, 10 sayı 6 ribaund ve 5 faulle kenara geldi. çalınan faullere edirneli oyuncular bile şaşırdılar, hoca abarttın artık minvalinde hareketlerde bulundular saha içinde, komik görüntüler çıktı ortaya.

    kaptan andre smith de 16 sayı ile skora katkı yaptı, toplamda 4 ribaund alırken aldığı 3 hücum ribaundu çok kritikti. jovo'nun da yokluğunda pivot oynamak zorunda kaldı, rakip pivotlarla boğuşmaktan diğer yeteneklerini fazla sergileyemedi.

    ahmet ali erdoğan her zamanki gibi istikrarlı performans artışını sürdürdü. 7 sayı 4 asist ve 2'si hücum ribaundu olmak üzere 4 ribaund yaptı. savunmada da müthiş istekli ve etkiliydi. karşıyaka'nın bu sezonki en değerli katkılarından olduğunu her maç gösteriyor, sürekli üzerine koyuyor.

    alper saruhan her zamanki anlaşılmaz hareketlerini sürdürdü bu maçta. 33 dakika oyunda kaldı, çok mücadele etti, biri çok çok kritik bir noktada olmak üzere iki üçlük attı 7 sayıyı buldu, 2'si hücum ribaundu olmak üzere 5 ribaund aldı, 2 top çaldı 1 asist yaptı, sadece 1 top kaybetti, savunmada da renaldas seibutis gibi bir oyuncuyla mücadele etti ve gayet iyi durdurdu. şimdi nesi ilginç? adam gayet başarılı oynamış. anlatılmaz yaşanır, sahada izlemeniz lazım kendisini. söylemeyeyim diyorum ama, psikolojik sorunları olduğuna eminim artık. öyle çıkıntı falan da değil. adam istekli, mücadele ediyor. çok da efendi bir arkadaşımız, hiçbir saygısız hiçbir uç hareketi yok. takım için hep üst seviyede mücadele ediyor. ama bir sıkıntısı var. bir serbest atış kaçırınca hayata küsüyor. her maç on kere bomboş üçlüğü atmıyor, sonra atmadığı için pişman oluyor üç kişinin üstünden smaca gidiyor, vazgeçiyor turnike bırakıyor, topu potaya yetiştiremiyor, sonra yaldır yaldır savunmaya koşup ekstra yardıma gidiyor kendi adamını kaçırıyor, sonra gidip ona faul yapıyor. sonra yaptığı hataların farkına varıp sorumluluk alıyor şut sallayıp potaya değdiremiyor. sonra olmuyor madem takıma zarar vermeyeyim diyor, egosuna hakim oluyor, hatasız garanti oynayayım diyor, o zaman da bomboş üçlüğü atmıyor, bomboş arkadaşına pas vereceğine topu kucağına alıyor gardın gelip topu almasını bekliyor. bir ilginç ilginç hareketler. ben de ona özel gözlem yapıyor değilim, atıp tutuyor da değilim ama, kaç ay oldu be bilader. bütün tribün farkında bunun. hepsi de çok seviyor kendisini, iyi niyetini de biliyor, yeteneklerini de biliyor. nedir derdi anlayamadım. taraftardan mı çekiniyor nedir. direk konuşayım hatta...
    arkadaşım nedir derdin sıkıntın? rahat ol, oyununu oyna. sen at o şutu, kaçarsa kaçar. idmanda on tane sokuyorsun arka arkaya. orada pas verdiğinde zaten o top pası verdiğin adamın elinde patlıyor. tamam koçun taktiğidir o an şutuna güvenmemişsindir falan olur bunlar. ama hücum süresinin bitmesine kalmış 1 saniye, neyin pasını veriyorsun daha? her maç on kere yapıyorsun aynı şeyi. bak david'e, 1/8 üçlük atmış dün, hep aynı, kimse gıkını çıkarıyor mu? hayır. osiris mesela adam iki üç maçta bir şut atıyor neredeyse, skorer gard bir de, ona da laf eden yok. ha koç kızıyordur belki belki, abartı olursa taraftar da belli eder, ama oyunu görüyoruz. herkes takım için mücadele ediyor, doğruyu yapmaya çalışıyor. en fazla da sen yapıyorsun bunları. ama sen daha tecrübeli oyuncusun, ne kadar zaman oldu artık, bizden birisin. farkında olman lazım. farkını ortaya koyman lazım. mevzu şut değil, at veya atma. ama rahat ol yani. stresin ta tribünden belli. ekstra şeyler yapmana gerek yok. normal oyununu oynayınca zaten takıma katkın en üst düzeyde olacak, bu takımın en tecrübeli oyuncusu sensin. sen yapmayacaksın da bunları kim yapacak? sağa sola sen taktik vereceğin yerde oyunu yönlendireceğin yerde, bütün oyuncular seni teselli etmeye kasıyor bütün maç. taraftar da aynı şekilde. pozisyonunda alternatifin de yok. olmasın da zaten. sorumluluk sende arkadaşım. oynayacaksın. yenmediğimiz takım yok, yenemeyeceğimiz takım da yok. bu sene iyi gidiyoruz, daha iyi olacak. seneye 100. yıl geliyor. anlatabiliyor muyum? *

    bu maçta en beğendiğim oyuncu birkan batuk oldu. bir basketbolcuda gördüğüm en olgun gelişimi gösteriyor. geçen seneye kadar her an takımı yakma potansiyeline sahip bu heyecanlı arkadaş, bu sene inanılmaz olgun bir oyuncu oldu. hiç pozisyon zorlamıyor. ihtiyaç olunca devreye giren, gerekeni yapan, maçı alıp sonra hiç zorlamadan savunmasına bakan yugoslav dayıları gibi oynuyor. takımın eksik olduğu bu maçta hücum insiyatifini de aldı, çok iyi net bir yüzdeyle 14 sayıyı bıraktı rakip potaya. hiç top kaybı da yapmadı. renaldas seibutis'i de çok iyi savundu alper ile birlikte. player efficiency rating olarak hesaba kitaba girmeden +25'ini yazdık.

    olin edirne'de gökhan taştimur güzel bir eğlencemiz oldu bu maçta. zıp zıp zıpladı kenarda. istisnasız her molada fazladan 10-15 saniye kullandı. her pozisyona da itiraz etti. erşan kartal sürekli sarıldı, öpüp kokladı kendisini bu anlarda. sevdiğimiz bir adam yine de.
    can akın 20 sayı attı, erşan kartal kendisini sürekli serbest atış çizgisine yolladı. renaldas seibutis 16 sayı 7 asist ile oynadı, başarılıydı, savunma onun şutuna konsantreydi o da hiç dış şut sokamadı. seth doliboa da 17 sayı 6 ribaund yaptı. reha öz yaptığı 15. faulden sonra kenara geldi, erşan kartal fazla yordu kendisini üzüldük. bir pozisyonda da ronaldinho'nun meşhur ayak dışı çalım hareketiyle topu önüne almasından sonra bulduğu sayı futbol sahalarında görmek istediğimiz hareketlerdendi. herşeye rağmen takım halinde iyi mücadele ettiler, maçı hiç bırakmadılar, başarılıydılar.

    karşıyakalı oyuncular bu galibiyeti taraftara armağan etti yeni yıla girerken.
    karşıyaka taraftarı da önce furkan aldemir'e, sonra turgay demirel ve erşan kartal'a armağan etti.
    güzel bir galibiyetle başarılı bir 2010 yılını geride bıraktı karşıyaka. (bkz: kaf kaf kaf sin sin sin kafsin kafsin kaf)

    http://www.youtube.com/…6y4&feature=player_embedded

    ***
hesabın var mı? giriş yap