• windows xp'de, bi' yerden başka bi' yere dosya kopyalama esnasında progress bar'da sayılabilen yeşil kutucuk sayısı.

    (bkz: progress bar izlemek)

    + ruh hâli için:

    (bkz: tez yazmak)
  • -cahit abi 2 rakamlı bi sayı tut,bana söyleme

    -tuttum

    -35 mi?

    -hasssktirrr...nası bildin lan.
  • dante'ye göre, hayat yolunun yarısı. ilahi komedya'nın ilk dizesi "nel mezzo del cammin di nostra vita" şeklindedir. 1265'te doğan dante, bu dizeyle eserini 1300 yılına sabitlemektedir. 35 yaşın yarı yol olmasıyla ilgili olarak, mezamir- davut'ta "günlerimiz yetmiş yaşına yükselir" denmektedir.
  • çok güzel bir ömrün tam yarısıdır.
    bayramıyla, şenliğiyle gelir.
    elde var 1'dir hayata karşı. en güzel bir dinginlik getirir insana, büyülü gibi.
    sessizleşirsin, daha çok gülümser daha az konuşursun bu yaşlarda...

    birazcık daha bilirsin. çok değil ama.
    azıcık daha.
  • (bkz: #110336424)

    3 yıl geçti... 3 yılda cahit sıtkı'ya göre yolu yarıladık. ya da 3 yıl önce yarısındaydık da sona doğru 3 adım daha mı attık...

    kuvöze konulduğumdan bu yana dünya güneş etrafında 35 tam tur attı. bu 35 turun 32'sini başta paylaştığım entry'de özetlemiştim. son 3 tura şöylece bi değinecek olursam 2 yıldır hayatımı paylaştığım, bu yolda yoldaşlık yapan biri var; 1 ay sonra hayatlarımızı birleştirmek üzere ortaklık kuruyoruz.*

    35'in benim için bir diğer önemi de esramın bana kazandırdığı 35mm fotoğrafçılık olmalı. olympus om-1 makinemizle zaman, mekan fark etmeksizin gördüklerimizi filmliyoruz. merak edenler için çektiklerimize profilimdeki adresten bakabilirsiniz.

    3 yıl önceki yazımı tekrar okuyorum da o zamanlar ne kadar karamsar, karanlık bir dönemdeymişim. bütün yaşantım boyunca hayatı sorgulayan biri olmakla birlikte 3 yıl önce bu sorgulama süreçlerinin en karanlık diplerinde olduğumu fark ediyorum. 3 yılın sonunda hiç değilse dipten yukarı bir miktar çıktım, artık boğulmuyorum sadece mücadele ediyorum. ışığı görebiliyorum. yani daha iyi hissediyorum. bunda tabii 1.5 yıl önce başladığım, hala süren psikoterapi sürecimin de katkısı var. sevgi var, sevmek var, sevilmek var, sevişmek var. varoğlu var. kendini daha iyi tanımak, dünyayı anlamak, anlamlandırmak, kendi duygularınla yüzleşmek, kendini geliştirmek var.

    3 yıl önce maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde ikinci basamakta sıkışıp kalmışken şimdi üçüncü basamakta hissediyorum, hatta bu da kesmediği için yüksek lisans'a başlayarak dördüncü basamağa geçmeye çalışıyorum.

    içkiyle olan ilişkimi sigarayla olan ilişkimdeki gibi düzene koymaya çalışıyorum. zaman zaman başarabilsem de arada bir yerler patlıyor, patladığı zaman baştaki yazımda bahsettiğim gibi kendini barlarda çürüten zwiegespræch'e dönüşüyorum. yine de eskisi kadar 'abuse' düzeyinde olmaması benim için büyük başarı. bunda iki üst paragrafın son bölümünde saydıklarımın katkısı da yadsınamaz. bu arada abuse derken gerçekten abuse, şu derecede: abusement

    paşa ile mıstık hala bizle birlikteler. 1 ay sonra aralarına leo da katılacak. 3 erkek kediyle bakalım bizleri neler bekliyor.

    bu yıl kendime çalma listesi hazırlamadım. varsa sizlerden doğum günü hediyesi mahiyetinde şarkılar ya da listeler kabul edebilirim.

    son olarak davetiyemizin taslağını da şuraya bırakayım: görsel

    hepinize sevgiler...
  • yaşanmışlık olarak baktığında; insan ömrü uzamış yaşam kalitesi artmış da olsa,
    geçmişteki şiirlerde yazıldığı gibi yolun yarısı olmasa da,
    hayatının kaba bir muhasebesini yaptığında yapabildiklerinin yapmak istediklerinin yanında devede kulak misali orantısız kaldığını düşününce insanı hüzünlendiren sayı
  • kendilerine denk gelip durduğum meret.

    plakalara bakma gibi saçma bi takıntılı alışkanlığım var yıllardır. nasıl başladığını ve duracağımı bilemediğim.

    ve şu sıra, algıda seçicilik, hep bi izmir plakalı araba be kardeşim. arabalara sarılasım geliyor ege'den ötürü. sevgi selim var kendilerine. ah mikro.
  • minneota'daki 2007 yılında çöken l-35 köprüsüyle alakalı bir la dispute şarkısı. yoksa bu çökme başka bir metafor mu?

    drivers out on the bridge
    slowing down as they go through a lane shift
    wires snap
    concrete gives
    metal twisting and
    everything tumbling

    at the end of the work day
    stuck in traffic don’t feel when the road sways
    underneath
    concrete gives
    metal twisting and
    everything tumbling

    to their partners and kids
    don’t suspect anything till the bridge splits
    wires snap
    concrete gives
    metal twisting and
    everything tumbling
    down

    where ı sat ı saw brake lights flash
    and ı pictured them: all the people, their faces in free fall, the water beneath
    ı pushed my palms against the table hard to see if it hurt
    were it glass would ı have shattered it?
    could ı battle every impulse to panic and then win
    swim out through the metal twisting upward like a sculpture
    or some terrible beast?

    people trapped in their cars
    put both feet on the glass and then kick hard
    water pours in
    seatbelts twist
    river flowing and
    everything going down

    people under the water line
    workers sift through the wreckage of it find
    seatbelts stuck
    water fills up
    river flowing and
    everything going downstream

    on the dining room wall ı watched it
    play in the reflection of the television
    the reversal in the mirror hung ı could see it all
    how the dust clouds gather color as they billow out
    shades change shifting in the night
    from the lights atop an ambulance
    like a firework’s flash then that otherworldly glow
    ın the smoke thrown in the aftermath blows
    almost frozen for a moment there
    ı could see it all

    every
    dust cloud
    shattered glass
    billow out
    on the tv
    wires snap and the
    concrete gives
    metal twists up and onward
    ı can see it all
    every
    dust cloud
    shattered glass
    billow out
    on the tv
    wires snap and the
    concrete gives in
    metal twists up and onward ı watch
    and ı can see it all

    all the wreckage
    all the cars piled
    ın the river and
    the rail yard
    metal twists
    wires snap
    concrete blocks split
    dangle from tie rods
    and metal twists up
    wires sway
    when a breeze blows
    ın the distant
    sirens glow
    ı can see it all
    where they look for survivors
    searchlights float
    change the color of smoke clouds
    and shadows still fall
    people under the water
    people trapped in their cars kick and try to get out
    people still with their seat belts on
    pets they had in the back and
    car seats

    and ı watch it on tv lying down here
    on the floor in the dining room reversed in the mirror
    where ı know ı’m not dreaming now
    but ı know ı've been sleeping
    ı just don’t know since when
    ı only know that it’s light outside
    ı only know that the rent is still late
    when did they find out the concrete gave?
    when did they learn that the wires snapped?
  • kocamustafapaşa otobüslerinin numarası:
    35: eminönü
    35c: taksim
    35a: beyazıt

    çok sık ve peşpeşe geçmeleri sebebiyle özellikle yusufpaşada başka istikamete otobüs bekleyenleri çileden çıkaran otobüsler olarak da tanımlanabilir. düşünüyorumda belki de iett bu insanlara acıdı, o yüzden yusufpaşada 35 lerin durağını diğerlerinden ayırdı:)

    aynı zamanda her daim çok da kalabalıktırlar. özellikle sabahları ilk duraktan binmenize rağmen eğer oturmak istiyorsanız, sıraya girmeli ve en az bir otobüsün gitmesini beklemelisiniz. şanslıysanız arkadakinde yer bulabilirsiniz kendinize.

    az beklemedim soğukta o sıralarda, şimdi her 35 gördüğümde eski bir dosta rastlamış gibi hissediyor, doğduğum büyüdüğüm semti özlüyorum.
  • kısaca "35 e göre tebligat" olarak anılan kanun maddesi.maddeyi de yazayım tam olsun;

    tebligat kanunu madde 35 der ki;
    "kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.

    (değişik fıkra: 19/03/2003 - 4829 s.k./11. md.) adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.

    (değişik fıkra: 19/03/2003 - 4829 s.k./11. md.) bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.

    (ek fıkra: 06/06/1985 - 3220/12 md.) daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır."
hesabın var mı? giriş yap