• rengarenk bir finaldi. gorulebilecek en guzel tezahuratlari yapan, 120 dakika susmayan liverpool seyircisinin amigosuz olmasi ise dikkatlerden kacmadi. oysa bizim tribunlerde her 50 kisiye bir amigo dusuyor.
  • organizasyonunun the guardian tarafından feci bir şekilde eleştirildiği maçtır.
    fears that the ataturk olympic stadium would prove unfit to stage the final appeared justified last night. the lack of public transport, adequate infrastructure and basic preparations left uefa officials privately embarrassed at the choice of stadium. chaotic traffic policing saw one access road closed, stretching journey times to three hours and technicians battled power cuts while struggling to connect telephone lines for reporters and broadcasters in time for kick-off.
    (bkz: http://football.guardian.co.uk/…l#article_continue)
  • liverpool'un futbol kelimesinin içinde geçebilecek tüm harfleri tek tek gösterdiği futbol şöleni. durum 3-0 iken bile müsabakayi kesin alacak şekilde taraftarlarının tavirlarini izlemek için bile gitmeye değer olan maçtı.

    içeride dışarida fenerbahçenin tüm maçini izleyen taraftarların dahi şaşkınlarını gizleyemeyip liverpool'u tuttuğu , stadin yüzde seksenini oluşturan reds taraftarlarının ayni anda hiç susmadan sürekli takımlarını desteklemesi kadın, erkek, genç ,yaşlı, milanlı, fenerli , galatasaraylı herkesin tüylerini diken diken edecek cinstendi. fenerbahçeli taraftarlar bu liverpool şampiyon olacaksa biz 22223 tane ön eleme de oynariz dediler ingilizlerle sarmaş dolaş oldular. liverpool un üçüncü golünde stadyumda fenerbahçe ile galatasaray formalı hiç birbirini tanimayan insanlarin dahi birbirini kucaklamasi sahalarda gormek istemedigimiz goruntuler listesinde ilk sırayı alacak cinstendi.

    kupa töreni sonrasi gerard ile rafael benitezin kupayi beraber kaldirmasi ile tribünler kendinden geçti (bkz: orgazmdan daha zevkli anlar). liverpool'lular uzun süre stadi terket etmek istemeyip sabahlara kadar eğleneceklerini söyleseler de emniyet devreye girerek gece yarisina doğru stadi boşaltti geride bir çok bira şişesi ve kırmızı pankartlar biraktirarak.

    emniyet demişken maç öncesinden bir anektod

    polis- komiserim yasadışı örgüt pankartina benzer bir şey var burda tamam.
    k- anlaşıldı tamam.
    p- yalnız kesin emin değiliz tamam.
    k-ne yaziyor tamam.
    p- okumaya çalişiyorum. bir dakika tamam.
    p- ve ve ve kardesinisec nokta com tamam.
    k- ne olduğunu öğrenmeye çalişin tamam.
    (sonra polis arkadaş tüm polislere tek tek sorar ve sonuçta yasadişi örgüt pankarti olduğuna karar verilmiştir.)
    p- komiserim bu yasa dişi örgüt kaldiracaz tamam.
    ( o sirada ordan 21 yaşlarında eli yüzü düzgün siyah tişört giymiş bir genç geçmektedir)
    genç- abicim bu pankart iyi bir site reklami
    p-hadi ya. nasil bir şey
    g- doğuda okuyamayan çocuklara yardim ediliyor bu site sayesinde.
    p- allah allah. iyi düşünülmüş.
    başka bir polis - peki site hem yardim hem de yasadişi işler ayni anda yapamaz mi?
    g-öyle bişey olmasi saçma bence. bu sitede başka bişey yok. benim de bir kardeşim var böylece doğuda.
    p- dur bir dakika. ahmet abinin oğlunda internet var. o girsin . bize haber versin o zaman.
    (daha sonra olay çözülmüş öyle bişey olmadiği anlaşılmıştır. polisler de maç hakkındaki iddiali yorumlarina kaldiklari yerden devam etmişlerdir tahminimce.)
  • eski deneyimlere dayanarak erken cikildi yola, trafige kalmamak icin fakat trafigi o kadar guzel ayarlamiski belediyemiz, ve tarfik polisleri ve diger yardim eden kisiler, yarim saatte bebekten ataturk olimpiyat stadida geldigimiz mac oldu. saat altidan mac saatine kadar stadin etrafinda dolanip ondan sonrada macin baslama saatini yetersiz sayida bulunan kantin ve tuvalet kuyrugunda gecirdik ailecek. sahaya ilk onbir i temsil eden cocuklarin cikmasi, arkasindan sahadaki gosterilerle gozlerimiz kamasti, eglenceye hazirladik kendimizi. daha ne oldugunu anlamadan gelen golu, aksam televizyonda tekrarlari izlerken gordugum mac oldu. liverpool taraftarinin cogunlukta oldugu stadin icin de hep beraber liverpool taraftarlari ile beraber you will never walk alone sarkisini yuz kerede biz soyledik. tam milan bu golun ustune bir guzel yatar uyur derken arka arkaya 2-0 ve 3-0 oldu. oha dedik, milan maci kazandi dedik, liverpool taraftarlarinin goz yaslari dokusunu izleyip, harbi taraftar boyle olmali dedik, yonetime futbolcusuna kufur eden taraftar degilde, sahayi terketmeden, destege devam etmesine ragmen goz yaslarini tutamayan bir liverpool taraftari vardi. ilk devre bittiginde tuvalet kuyruguna girmemek icin oturduk, bu guzel macin devre arasinda milan taraftarinin coskusunu izledik. dedikki dakika 50 olur, biz tuvalete gideriz. demez olaydik ki, liverpool taraftari olan abimin ihtiyac gorme sirasi geldiginde liverpool maci 3-2 yapmisti bile. kendilerine edilen bin bir kufurden sonra, stada geri donup ucuncu golu gorme sansini yakaladik. ve o zaman stadin atmosferi degisti, tribunler bir anda isindi, liverpool taraftarlarinin mac oncesi coskusu aynen geri gelmisti. onumuzde iki kazak abinin oturdugu macta, biri milan, biri liverpool taraftari olup, alkol'u guzel bir sekilde tuketen bu iki abimizden biri kahrolurken, milan atak yaparken oturup kalkarken, oburude liverpool taraftari ile costu, costurdu. macin normal suresi bittiginde, sahada hala you will never walk alone sozleri yankilaniyordu. herkesin konustugu sey, bu macin istanbul'da olmasi, ve gayet sorunsuz bir sekilde devam etmesinden dolayi, ne kadarda istanbul'a yakistigi, ve ne kadar cok eglendiren bir mac oldugu idi. penaltilara kalmadan, az kalsin liverpool yine kahroluyordu derken, dudek'in cikardigi top, maci penaltilara goturdu. ilk penalti kacinca, dedik liverpool aldi bu is burda biter dedik, ve you will never walk alone sarkilari ile staddan ciktik, mac bittikten iki saat sonra bile, kulaklarimda hala you will never walk alone vardi. futbol tarihinin en hareketli finallerinden biri olarak goze gelen bu macta, en erken sampiyonlar ligi finali golu, tum gollerin tek bir kaleye atilmasi, seksen bine yakin seyircinin cosarak maci seyretmesi, ve iki takim taraftarinin bitmez tukenmez coskusu, bu maci unutulmazlar arasina soktu.
  • bu maçı anı olarak saklamak isteyenler için torrent olarak aşağıdaki linklerde mevcuttur. iyi seyirler.

    http://www.torrentreactor.net/…nload.php?id=5104971 (ilk yarı)

    http://w2.isohunt.com/…nload.php?mode=bt&id=4390719 (ikinci yarı)
  • unutulmasinin mumkunati imkansiza yakin olan mactir.

    12 saat suren fantastic seruvenimizin beher saniyesi hafizanin sag partisyonuna kaydedilmi$, hafizanin sol partisyonuna back-up’ lanmi$tir. hafiza kaybi ya$anmadigi surece omur boyu kayitlar saklanacak, “yangindan ilk kurtarilacak” damgasi vurularak belli surelerde review yapilacaktir. her detayi, gelecek nesillere ve arzu eden nesilda$lara elden geldigince, dil dondugunce itinayla aktarilacaktir.

    ayrica bu mac bunyeyi ve ruhu derin etkilere maruz birakmi$, “futbol oyunu” nu her turlu insani hatalariyla seven ve kabul eden (hakem hatalari, teknik direktor hatasi, defans hatasi v.s), “topa cip takalim, cizgiyi gecince otsun” abukluklarini reddeden futbolseverlerin hele ki bir de bunlardan, derin liverpool tutkusu olanlarinin gonlune bir cizik atip kanatmi$tir, "first cut is the deepest" dir malumunuz.

    aslinda bu mac icin superdi, hiperdi, muhte$emdi, muthi$ti, harikaydi, muazzamdi v.s gibi siradan kelimeler kullanilamaz, yetersiz kalir. bugunun anisina nasil ozel pullar, damgalar basiliyorsa tdk’ dan da ricamiz bu macin anisina bir kelime, tanim bulsun ve herkes onu kullansin.

    bagi$ erten’ in dedigi gibi, “gidenler anlatmasın gidemeyenlere. gülümsesinler yeter” yapmayalim, anlatalim. bir takimi hem de avrupa $ampiyonlar ligi standartlarina gore gayet siradan bir takimi taraftarlari nasil buraya kadar getirdi, anlatalim, hatirlatalim gormeyenlere. taraftar bizim 12.adamimiz, diye martaval okuyan yoneticilere, “hass..” diyelim, gerisini getirmeyelim. taraftara “mu$teri” diyen ba$kanlarla muhattap olmayalim, “dunyada yok boyle taraftar” diye yalakalik eden yabanci futbolcularimiza “… off” diyelim, ba$ini soylemeyelim. taraftarlik nedir ne degildir, diye tez yazmak isteyenlere bu maci referans verelim. bir de dileyelim ki, fenergassaraybe$ikta$’ in saygin tribun liderleri bu maci yerinde izlemi$ olsunlar ki 1 daha “anamizin super ligi” maclarinda kafamizin dibinde 90 dakika boyunca davul tokmaklatmasinlar ciraklarina.

    unutmadan, "man of the match" rafa benitez’ dir. siz o’ nun oynamadigini sanin.

    veee "men of the match" ise bir anfield dolusu reds.
  • liverpool oyuncularinin ikinci yariya çikmadan viagra aldiklarindan süphe edilen maçtir. düdek'e baska bir sey vermis olabilirler, o kivirtti durdu..
  • futbolla zerre alakasi olmayan ama turkiyede oynanan ilk final olmasi sebebiyle ekran basina gecmis bulunan iki kisinin saha kenarindaki reklam panolarina ve cimlerin yesiline bakarak yaptiklari gelismislik analizleri esliginde izledigim mac. ona ragmen guzeldi.(bu cim bicme stiliyle ab'ye girmek zor be)
  • neresinden anlatacağımı bilemediğim bir hikaye daha yazıldı dün.. on yıl önce macca'lı, fowlie'li kadroyla bu aşka tutulmamdan mı, geçtiğimiz yıl bu zamanlar "final istanbul'da oynanacak" dendiğinde "liverpool gelsin" diye kendimi bile inandıramadığım cümleleri kurmamdan mı, yoksa her biri ayrı bir ömür olan juventus ve chelsea serilerindeki maçlardan mı?

    ya da dün maldini'nin golünden mi? nesta'nın voleyboluna itiraz ederken yediğimiz kontradan mı? kaka'nın şiir gibi pasına crespo'nun enfes kesmesinden hemen alt çaprazımda bulunan bazı liverpool taraftarlarının çıkışından mı? devre arasında "you'll never walk alone"un tam anlamını bulan söylenişinden mi? belki o anda hepsinin içinde ufacık bir umut vardı ama ondan çok daha baskın olan duygu, "önemli değil yensen de yenilsen de, biz seni kupaları topladığın için değil, başka şeylerden seviyoruz"du.

    rafa'nın nasıl bir deha olduğundan mı bahsetmek lazım? ilk yarıda sürklase olmuş takımda, hem de zorunlu bir değişiklik de yapmış olmasına karşın (kewell'ın sakatlığı ve smicer'in girişi belki de bir şans oldu, vladi büyük maçların adamıymış. yıl ortasında kontrat yenilemeyeceğini açıklamıştı bu adam, ne kadar güzel bir veda oldu onun için) elindeki oyuncuları satranç taşı gibi kullandı.

    düşünün, avrupa'da final oynayan 100 teknik direktörün 99'u ikinci 45 dakikada üç gol atmak için ikinci forvete başvurmaz mıydı hemen? bu adam yapmadı, hamann'ı aldı, hem de sağbek finnan'ı çıkartarak. carra, hyypia ve traore üçlüsünden bir geri üçlü yarattı. lütfen dikkat ediniz, liverpool gibi 4'lü savunmanın kitabını yazmış bir takıma bu sezon ilk defa üçlü defansı en önemli maçın en kritik noktasında oynattı bu adam, elindeki oyuncular da öyle sihirbaz falan değil, sadece bu oyunculara taktiklerini uygulayabilecekleri esnekliği kazandırmış sene boyunca. sadece dedik de, bu bir teknik direktörün en zor işi, sadece en usta olanların becerebileceği bir haslettir. söze dönelim, o üçlünün önüne xabi'yi sağa yakın, riise'yi solda ve hamann'ı ortada kullanmak üzere bir üçlü daha çekti. az önlerine de gerrard, smicer, luis garcia... önde de baros... sadece hamann yetti... xabi ve gerrard'ın rakiple daha az boğuşup daha yaratıcı oynayabilecekleri, harika bir ilk yarı çıkarmış kaka'nın (ve dolayısıyla tüm milan'ın) önünü tıkayabilecekleri bir düzenek oldu... aa, cisse oyuna girmeden, 6 dakikada üç gol atmış liverpool!

    tekniğin ötesinde bir de ruhani boyutu da var bu geri gelişin, bunu atlamak mümkün değil... sevenleri bilirler, liverpool, taraftarıyla, geçmişiyle yani kültürüyle sıradışıdır. devre arasında "belki geri geliriz" diyebilmiştir içinden insanlar... ama ilk golden sonra bunu hissetmemek gerçekten imkansızdı. milanlı taraftarlar giydikleri tişörtle dikey, salladıkları bayraklarla yatay olarak çok güzel bir gösteri sundular. çok organizeydiler ama istanbul'da yaşayıp şöyle bir dışarı çıkan herkesin bildiği gibi, italyanlar turist olarak gelmişti, bizimkiler ise kupayı almaya. ve aldık. gollerin hepsi uzak kaleyeydi, tesadüf mü! bence değil. #7433427'de belirtmiştim naçizane: "95. dakikada her destansı maçın olmazsa olmazı "allah yüzümüze baktı" pozisyonu geliyor. gudjohnsen hayatının en kötü anını yaşıyor belki o golü atamadığı için ama aslında üzülmesine gerek yok. 95. dakikada liverpool'u eleyecek golü kop'un önündeki kaleye atacak yürek yaşayan pek fazla futbolcuda yok." işte dün de dünyada yılın futbolcusu da yapamadı bunu. bu kop işte. bu liverpool işte. ben de aralarındaydım, ilk yarıda "aylardır beklediğim final bu mu olacaktı yahu?" diye sızlanırken maçın sonunda beni hıçkırtan olay bu işte. bu... aşk işte.

    bu duygusal entry'mi vedat okyar ekolüyle bitirmek isterim izninizle.

    steven gerrard, büyük kaptan. orta sahada bir önde bir arkada oynaman ayrı, rakibin değişikliğine göre hemen sağa çekilmenle orayı bitirmen ayrı. geçen yaz ingiliz takım kampında frank ve john seninle çok konuşmuşlar, "profesyonel düşün bak, çok büyük olacağız, forma aşkı yalan" deyip kanına girmek istemişlerdi. sen inancının da karşılığını aldın. biz sana inanmaktan zaten hiç vazgeçmemiştik.

    jamie carragher, dünle birlikte üst üste 5. avrupa maçında da tarih yazdın. chelsea, juve ve milan maçlarının tümünü izleyen bir adama gidip sorun, "bu adam dünyanın en iyi defans oyuncusu mu?" diye, "hayır, asla" diyemez. her topa ayağını uzatan, her atağı durduran adam. liverpool takımının yüreği. dün bir pankartta gördüm, 1'den 11'e kadar carra yazmışlar kadroya, altında da "we all dream" yazıyor. harika olurdu ama semtin çocuğu king carra'nın bir tanesi de yetiyor bize.

    luis garcia, koçum benim, acayip kıl oluyordum sene başında sana. ligde bir iyi iki kötü gidiyor, harry kewell kontenjanında ilerliyordun. ama avrupa'da şah oldun sen. anfield tarihinin en güzel avrupa golünü attın, sonra finale çıkartanı da... dahası, bir sene içinde savunmayı da hücum kadar düşünen, hem yüreğini, hem bileğini gösteren bir adam oldun çıktın. katalunya seninle gurur duyuyor.

    sami hyypia, artık kaptan değilsin ama abi'sin kralsın. her korner atışımızda heyecanlanmamın, rakibin her kornerini de rahat izlememin sebebisin. bırakana kadar kal.

    john arne riise, sezon boyunca istikrarı korudun. bekten açığa çekilmen şaşırtmıştı ama ortaların ve şutların ilaç oldu takıma.

    dietmar hamann, büyük adamsın sen de. didi, girişinle oyunun kaderini değiştirdin. kaya gibisin, sen olunca xabi ile stevie bir başka oynuyor.

    xabi alonso, bu takımın sana o kadar ihtiyacı var ki. gerrard yang'ini bulmuş yin gibi oldu. çok iyi tamamlıyorsunuz birbirinizi. kesin saha dışında da süper bir karaktersindir.

    jerzy dudek, bu sene az yumurtlamadın. sen kendine bizim sana güvendiğimizden de az güveniyordun belki. ama işte dün sen de hayatının fırsatının elinden gitmesine izin vermedin. çizgi üstündeki dansın unutulmazlar arasına girdi bile şimdiden. kalede atacak yer bırakmadın be, koçum benim!

    milan baros, rakip savunmanın arasında tek kalışınla, çoğu zaman top ezmek zorunda kalışın ve geri paslarınla bizim takımın hakan şükür'ü oldun gibi. ama stam ve nesta arasında itilip kakılmaktan yorulmaman, düşmekten usanmaman unutulmaz. koskoca gol kralısın sen be! sen çıkarken "milan" diye bağırmaktan bile çekinmedi koca taraftar.

    djibril cisse, daha bu senin yarın, biliyorum. tamamın geldiğinde anfield'da bir bayram havası.

    djimi traore, küçükken senin için gelecek vaadediyor derlerdi, yıllar geçti yalan oldu dedik. bu sene riise'yi öne, seni de arkaya alınca bu proje tuttu. chelsea maçının kahramanlarındandın, dünse çok heyecanlıydın, iki gol yedirdin takıma. ama takım oynamaya başlayınca sana da bir kan geldi biliyorum, çizgiden top çıkardın.

    igor biscan, bu sezona bakıp da seni görmemek ne mümkün. sen de kendini buldun rafa ile.

    steve finnan, sağda kafalar rahat oluyor sen varken. carra'yla kardeş gibisiniz zaten.

    vladimir smicer, olabilecek en güzel finali yaptın. gözün arkada kalmasın vladi.

    harry kewell, leeds'teki seni çok özlüyorum. ama biliyorum ki döneceksin.

    ve avrupa'da dakika oynamayan yıldızlar fernando morientes ile carra'nın inanılmaz formundan sonra biraz unutulan mauricio pellegrino, sezon başındaki sürpriz golcülerimiz neil mellor ve florent sinama pongolle, hasrete dayanamayıp fransa'dan dönen antony le tallec, sağdaki backup josemi, rafa'nın illa oyuna aldığı antonio nunez, genç scott carson, sakatlıktan çıksa süper olacak chris kirkland, leverkusen maçının sonunda giren darren potter, geleceğin riise'si stephen warnock, şu anda aklıma gelmeyen irili ufaklı parçaları bu destanın... kurban olurum hepinize, dünü bana yaşattınız ya, ölene kadar duacıyım size, duvarımdaki 2004-2005 posterindeki yüzlerinize her bakışım benim hayatımın en mutlu aylarını hatırlamama yetecek. ister liverpool'da olun, ister ayrılın.

    ve bir de, rafa... biliyorum şimdi ingiliz medyası "kral öldü yaşasın yeni kral" diyerek seni mourinho ile, fergie ile kıyaslamaya devam edecek. ve biliyorum ki sen aynı ağırbaşlılıkla davranmaya devam edeceksin. ama senin bir grup futbolcudan gerçek bir takım yaratmanın, arada irili ufaklı destanlar yazmanın değerini bilen bir grup var arkanda. o grup maçın ortasında sana şarkılar söyleyecek kadar seviyor seni. maçın ortasında yapacağın hamleyle bir şeyleri değiştirmeye muktedir olduğunu biliyorlar çünkü. maç içinde üç önemli hamleyle takımı nasıl satranç oynar gibi yönettiğin, menajerlik oyunları gibi anında sonuç veren oyuncu ve formasyon değişikliklerin bunun kanıtı oldu. iyi ki varsın.

    ne büyük bir rüyaydı bu! bir sezonun mutlu sonu bu. acı tatlı her şey unutuldu, bu kaldı. kupanın üzerinde 2005'in karşısında liverpool yazacak artık. 5. kez aldığımız için müzemize de gidecek bu. 3-0'dan gelip alınan final olarak anlatılacak. olasılıkla tüm dünya, avrupa kupaları, uefa, kupa galipleri, şampiyon kulüpler ve şampiyonlar ligi finallerinin en inanılmazı, en mucizevisi olarak dilden dile aktarılacak. ve sanırım bundan onbeş yirmi yıl sonra çocuğuma anlatabileceğim, "takım 20 yıl sonra ilk kez alıyordu kupayı, bizim kentteydi... ben de oradaydım..." diye...
  • oncelikle ben dudek*in yerinde olsam mac sonunda oyle hoplamali ziplamali hallere girmezdim. neticede super ligde haddinden fazla kotu futbolla kazanilan maca sahit oluyoruz ama bu kadari da fazlaydi kanimca...
hesabın var mı? giriş yap