• bir galatasaraylı olarak güzel bir zemin, güzel bir futbol, güzel bir maç izlemeyi özlemişim onu farkettim bu akşam fenerbahçe'nin gençlerbirliğini 3-0 yendiği maçta.

    serin bir istanbul akşamında yemyeşil bir zeminde fırat aydınus'un vazgeçemediği toplu düdüğünü üflemesi ile başladı fenerbahçe gençlerbirliği maçı. geçen sene galatasaray'ın avrupa ligi macerasını bitiren adam caner sarı saçlarıyla daha uyumlu fenerbahçe formasını giyince nasıl olduysa orta yapmasını öğrenmiş ve hünerlerini göstermek için sabırsızlanıyordu.

    gençlerbirliği'nin artist hocası thomas doll'un talimatıyla henüz 3.saniyede faul yapmaya başlayan gençlerbirliği fubolcuları hakemin sarı kartını kullanmayı sevmemesi üzerine alışkanlık haline getirdiler. maçı izlediğim kahvedeki abinin 'kara taşaklım' diye sevdiği dia ve niang'ın iyi oyunları ile topu ileriye taşımaya çalışan fenerbahçe'de ilk pozisyon alex'in sağ ayağının burnuyla kaleye yolladığı ancak direkten dönen topu ile gerçekleşti.

    orta yapmayı öğrenen caner'in soldan ortasına hakan şükür tipi çağdaş kafayı vuran niang ilk golü filelere yolluyor ardından hiç vakit geçirmeden bir kara tren edasıyla soldan yüklenip iki üç kişinin belini kırdıktan sonra bir golü de aykut'un kendi kalesine atmasını sağlıyordu. gerçekten iyi adamdı bu niang, galatasaraylıları selçuk'tan bile daha fazla korkutacak bir adam çıkmıştı sonunda fenerbahçe'de.

    gençlerbirliğinde eski galatasaraylı serkan çalık her aldığı topla şöyle bir hareketleniyor ama arkadaşlarının ona aldırmamasıyla tek başına kalıp topu kaybediyordu. ilk yarı bu skorla biterken emre her pozisyonda ali kıran baş koparan'lık yapmayı sürdürüyor adeta 'sarı kart görmeden rahat uyuyamıyorum abi' diyordu içten içe.

    ikinci devre başlarken açıkçası kimse bu kadar sıkıcı olacağını tahmin etmemişti maçın geri kalanının. ama öyle olmuştu işte. ülkenin çeşitli yerlerinde bu maçı iddaa'da üst işaretleyen bünyeler 'abi 25 dakkada 2 gol geldi, 1 tane daha atamazlarsa nah şuraya yazıyorum bırakırım bu iddayı' gibi ertesi gün unutulup '427 ne olur mahmut abi, 0'dan 1 olur mu?' sorularına yerini bırakacak cümleler sarfediliyordu.

    ikinci yarıda 'abi bu selçuk nasıl volkan'dan uzun olabiliyor?' sorulu tartışmalarla geçerken maç boyunca sürekli arkadan tekmeler savurmasıyla fenerbahçe'li seyircilerin kulaklarını çınlatmasıyla 'hayırdır' diyen jedinak kırmızıyı görüp takımını on kişi bırakıyor, seçluk-dos santos ve dia-kazım kazım değişiklikleri ile takıma biraz hareket geliyordu. bitime 2 dakika kala gökhan gönül ne hikmetse sol açıktan kaçıyor ve dos santos'a boş kaleye bırakması için pası veriyordu.

    gençlerbirliğinde oyuna giren hurşut meriç topla ilk buluştuğunda şık bir çalım atmak isterken topa basıp düşüyor önümdeki 7 yaşındaki veletin 'hurşut turşu oldu hehehe' diye dalga geçmesine maruz kalıyordu. sonuç olarak güzel bir maç oluyor fenerbahçe 3 puanı bir klasiği yerine getirerek 3 golle alıyor taraftarının kadıköy'den mutlu ayrılmasını sağlıyordu.

    fotoğraflar ve yorumlar için: http://redsofkop.blogspot.com/…ir-kadkoy-aksam.html
  • "beni yang kendini yang mamadou niang" tezahüratının saraçoğlunda aşağı yukarı 35.000 kişi kahkahaya boğduğu maç. yalnız telekom'da ünifeb'in eksikliği hissediliyor, acil olarak tribün faliyetlerine yeniden başlamalarını diliyoruz.
  • aykut kocaman niang yerine gökay adlı 17 yaşındaki gencecik fenerbahçeli futbolcuyu oyuna aldı..sırf bunun için bile aykut kocaman sene sonuna kadar kalmalıdır..
  • selçuk şahin, üst üste iki pasta isabet kaydettiği bu maçta sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kaldı. gülsem mi, ağlasam mı bilemedim.
  • gençlerbirliğinin hunharca oynadığı maç...

    öyle bir maç ki gençlerbirliği kanatları hep 3'er kişiyle kapatıyor ama yine de kanattan gelen oyunculara önden yandan arkadan geçirme gerekliliği hissediyorlar.

    bence bu maçın en olumlu yanı selçuk harici sakat vermeden kapatabilmemiz olmuştur.
    zira her saniyesi tekmeyle dolu bir ilk 30 dakika izledik.
    ilk sinyali de maçın 2. saniyesinde faul yapmayı başararak vermişti gençlerbirliği.

    gençlerbirliğinin futbol oynamak gibi bir kaygısı yoktu,dolayısıyla pozisyonları da yoktu.amaç bu olunca hurşut meriç çok sonraları girdi oyuna.
    doll'ü alman ekolünden sanıyorduk ama bizimkilerden daha bir türk tipi antrenör olmuş.

    (bkz: dostum doll demişsin ama bu adam bülent korkmaz)
  • bu arada gökay iravul da mamadou niang'ın yerine oyuna girdi ve ilk defa fenerbahçe forması giymiş oldu..
    maç bitti ama alex'e yapılan tezahürat bitmiyor..
  • selçuk şahin'in maçın ilk yarısı itibarıyla birinci sınıf bir ön stoper performansı ortaya koyduğu maç. bu iddiam bünyelerine selçuk nefreti yerleşmiş pekçoğuna saçma hatta komik bile gelebilir ama tarafsız bir gözle izlenecek olursa özellikle savunmada işini ne derece kendini vererek ve ustaca yaptığı görülecektir. bekler çıktığında onların açığını kapatmak için sürekli alan değiştirmekte (ki baroni'nin neredeyse hiç yapmadığı bir harekettir bu), ilk müdahaleleri yapmakta ve alan daraltmakta da başarılı olmaktadır. bunlarda başarılı olmayabilirdi de. önemli olan bu yöndeki çabası, isteğidir. böylece emre'nin yükünü de hafifletmiştir.

    hücumda ise kendisinden beklenen ölçüsünde başarılıdır. daha önceki maçlardaki hatasına çok düşmemiş fantezi (haddini aşan da diyebiliriz) paslarla top kaybetmemiştir. böylece de ilk yarı itibarıyla benim gibi cristian baroni, santos, bilica ayarında gereksiz yabancılar yerine selçuk, caner ayarında yerlileri tercih edenleri sevindirmiştir. #18608407 umarım ikinci yarı ve bundan sonraki maçlarda da bizi mahçup ve cristian gibi garip oyunculara mahkum etmez.

    başıma birşey gelmeyecekse selçuk şahin'in fenerbahçe'de olmasından memnunum.

    edit: nasıl bir göz varsa bende artık bundan sonra bilica ve baroni'yi beğenicem her maç. http://www.milliyet.com.tr/…010/1296669/default.htm
  • en önemli tarafı alex'in gerçek anlamıyla ortaya çıkmasını sağlayan maç olmasıdır.

    alex haftalardır piyasada görünmüyor,sorumluluk almıyordu.
    kasımpaşa maçında dahi 2 gol 1 assitle oynamasına rağmen...
    zira gollerden bir tanesi penaltı diğer 2 katkısı ise rakip iyice açıldıktan sonra.

    ama bu maç alex hakkaten ortaya çıktı,top aldı,adam geçmeye zorladı,şut attı,pas hatası yaptı hatta ve hatta koştu.
    zaten zico gitmeden önceki dönemde de böyle oynuyordu ama o zamandan beri hasrettik alex'e.

    alex'in bu kadar görüneceği maçın 3.-4. dakikalarında ortaya çıktı zaten.
    fenerbahçe oyunu ne zaman kanatlara yıkmayı denese her kanatta 3'er gençlerbirliği oyuncusu oluyordu ve kanatları bu kadar fazla adamla kapatan bir takımın bir bölgede daha zayıf olması gerekiyordu ve bu bölge de alex'in bölgesiydi.

    iki çift lafım fenerbahçemizin son golüyle alakalı.
    herkes hayran hayran anlatıyor golü.sağ bek sol taraftan hucuma çıktı asist yaptı falan diye.rıdvan bile bu yorumu yapmış.
    ama arkadaşlar fenerbahçe rakip duran top kullanırken sağ beki sola sol beki sağa çeker hep.dolayısıyla gökhan'ın soldan hucuma çıkmasında hayran kalınacak birşey yok.

    o golde hayran kalınacak daha önemli birşey var.
    niang'ın ofsaytta olan dos santos yerine daha geriden gelen gökhan'ı görüp o topu tam önüne atabilmesidir.
    golü tekrar izlerseniz hakikaten ne güzel bir iş yaptığını anlarsınız.

    ekleme editi: ibb-bursa maçının berabere bitmesi,galatasaray mağlubiyeti ve akşamki trabzonspor-beşiktaş maçında en az birinin puan kaybedecek olması bu maçtaki 3 puanı çok daha mühim hale getirdi
  • mamadou niang maça damgasını vurmuştur.
hesabın var mı? giriş yap