• "üstüne üstlük; taraf yazarı ayşe hür; trakya'daki yahudi karşıtı eylemlerin, atatürk'ün müdahalesi ile bitirildiğini yazmak zorunda kaldı. buyurun okuyun:
    'yahudilerin diliyle 'la vaka' (olay, vak'a), 'barunda' (gürültü, karışıklık, kıyamet) veya 'la furtuna' (fırtına), yahudi cemaatinin önde gelenlerinden gad franko ve mişon ventura'nın 4 temmuz 1934 günü atatürk'le yaptığı gizli görüşme sayesinde sona erecekti. kamuoyu, olayları 5 temmuz 1934 günü başvekil ismet inönü'nün tbmm'de yaptığı konuşmayla duydu. inönü, meclis'in tatile girmesi dolayısıyla yaptığı uzun konuşmasının bir yerinde trakya'daki olaylardan söz ederek, gerekli önlemlerin alındığından söz ederek, kaçanların geri dönmesini istemişti. bu konuşma, trakya'daki yerel idarecileri, saldırgan güruhu engellemek zorunda bırakmıştı.'"

    http://twshot.com/36v3
  • ismet inonu'nun 5 temmuz tarihli konusmasi ve ataturk'un olaylara mudahalesi o kadar etkili olmustur ki yahudiler soykirimdan kurtulmustur. ya onlar olmasaydi?
  • bir anarşistin kaza sonucu ölümünden aklımda kalan en önemli satırlar şunlardır:
    "danimarka krallığı'nda çürümekte olan bir şeyler var." diyenlere karşılık yeni moda, "çürümekte olan bir şeyler vardı, ama hükümetimiz bu çürümeyi giderdi." savunmasına geçmektir.

    yani iktidar, skandallardan beslenir. fiyaskoya dönüşmediği algısı yaratılan her skandalın ardından, o iktidar "bakın çok kötü şeyler oluyordu, engelledik" der. ama aslında engellediği bir şey yoktur. zaten o düzen onun için işlemektedir ve düzenin kokuşmuşluğunun emareleri bazen halka çok aşikar gelir. bu durumlardaysa. iktidar çürümenin bizatihi kendisi olduğunu unutturmak istercesine, düzeltici rolüne bürünür, ve skandaldan nemalanır bile üstüne.

    neymiş, "mustafa kemal ve ismet inönü olmayaymış trakya olayları soykırıma dönüşürmüş!". "mustafa kemal ve ismet inönü adam olsaymış da bu olaylar olmayaymış" diyeceğinize şu dediğinize bakar mısınız?
  • uzunköprülüyüm ama ilk defa duyuyorum böyle bir olayı. şimdi anlıyorum o güzelim rum evlerini ve klisenin içler acısı halinin nedenini. gerçektende trakyamızın tek yüzkarası olan olaymış.
  • rıfat bali'nin "bir türkleştirme serüveni (1923-1945) cumhuriyet yıllarında türkiye yahudileri" adlı kitabında daha detaylı bir biçimde işlenen olaylar.
  • hakkında ayrıntılı bilgiye ve yaşayan edirneli son musevi ile yapılan röportaja, iz tv de yayımlanan, gazeteci nazım alpman hazırladığı yakın tarih/trakya'nın kara günleri isimli belgeselden ulaşabilirsiniz.

    benim için 1934 olayları ilgili en şaşırtıcı husus, konun üstünün çok başarılı şekilde kapatılmasıdır. öyle ki, başlığa sözlükte rastlayıncaya kadar, edirne kaleiçinde, çocukken önünden geçip harap halinden çok ürktüğümüz havranın(sinagog olacak bu) niye orada olduğunu nasıl olupta düşünmediğimi anlamak çok zor. havra var ama cemaati yok. sanki yahudiler hiç orada yaşamamış gibi davranıyormuş herkes. bir çeşit sessizlik yemini; utançtan mı pişmanlıktan mı bilemiyorum?
  • 1934 trakya olayları, tek parti diktatörlüğünün trakya bölgesini yahudi asıllı türkiye vatandaşlarından "temizleme" amacıyla gerçekleştirdiği bir operasyondu.

    operasyon öncesinde dönemin milliyetçi dergi ve gazetelerinde çeşitli antisemitik karikatürler yayınlanmıştı. bu karikatürlerin amacı, yerel halkın bölgede yaşayan yahudi vatandaşlara karşı kışkırtılmasıydı.

    türkiye'nin tek parti dönemi'nde (1925-1945) iki savaş arası dönem avrupasının ırkçı ideolojilerine ne denli angaje olduğu konusunda bir fikir verebilecek olan karikatürleri ilginç kılan bir diğer nokta ise, herhangi bir komik öğe içermemeleridir. tipik bir ötekileştirme fonksiyonuna sahip olan karikatürler, olaylara ortam hazırlayan propaganda faaliyetleri arasındadır.

    ilgili karikatürler ve 1934 trakya olayları hakkında daha kapsamlı bilgi için bkz.: konu hakkında yayınlanmış olan en kapsamlı eser olan rıfat bali'nin 1934 trakya olayları adlı kitabı.

    tema:
    (bkz: mustafa kemal atatürk/@derinsular)
  • özetle kurtuluş savaşı sonrasında müslümanlık ekseninden türklük eksenine kayan devlet ideolojisi doğrultusunda, ticaretin çoğunu elinde bulunduran ve çoğunlukla aldino dilini konuşan yahudi azınlığa vatandaş türkçe konuş sloganı altında türkçe baskısı kurulması ve sonunda 1934 yılında trakya genelinde yahudi mallarının yağmalanarak yahudilerin göçe zorlanmasıdır.

    bu konuda 1996 yılına kadar türkler tarafından akademik bir çalışma yürütülmemiştir. hala bu konuda yeterince toplum bilincine sahip olunduğunu da sanmam.
  • ilber ortaylı ya göre bu baskı, yağmalama ve göçe zorlama olayları ismet inönü ile m.k atatürk ün arasının açılmasına asıl neden olay şeydir. (19 kasım 2012 akşamı ntv de mehmet barlasl la göçler üzerine konuşmasından).
    anlaşılan olaylarda üç maymunu oynayan iktidarda inönü konu hakkında mecliste konuşma yapınca yerel otoriteler artık olaylara seyirci kalmayı bırakıp yahudi vatandaşları korumaya başlayınca, inönü üst kademeden fırça yemiştir.
  • bilmiyorum daha önce herhangi biri tarafından dile getirilmiş midir fakat iyice gerilen avrupa'da, yükselen faşistliğe ve çalan savaş çanlarına devletin yaptığı bir pozisyon alma hareketi olabilir bence. belki de iyice anadolu toprakları üzerine çevrilen alman-italyan gözlere çaktırmadan biz de sizin gibi faşistiz denip stratejik bir nefes almak düşünülmüş olabilir. sonuçta türkiye ile bu mihver devletleri arasında henuz bir sscb yok o sıralar.

    böyle bir stratejik hareketle diğer kazanımlar sınırların yahudilerden temizlenmesi, yerel iktisadın türklerin eline geçmesi olarak daha önceki entrylerde de belirtilmiş.

    her halukarda cumhuriyet'in anmak istemeyeceği olaylardandır. fakat devletler için ne ilk ne de sondur.
hesabın var mı? giriş yap