• tarihin en büyük mallığı yaşanıyor kadıköy de.
  • "elin sikiyle gerdeğe girmeyin yeaaa" diye ağlaşanların, "bursaspor berabere kaldı" anonsuyla sahaya dalıp şampiyonluğu kutladığı maç olmuştur.

    (bkz: ahahahhahahah ben buna gülüyorum ya)
  • centilmen fb taraftarının sahaya inerek bursa'nın şampiyonluğunu kutladığı maçtır.

    güleşelim mi?
  • bir rekor denemesinin başarı ile sonuçlandığı maç. şükrü saraçoğlu'nda 53 bin, türkiye genelinde sayısını bilmediğimiz insanın göt oluşuna tanık olduk!
  • iki takım kalecisi arasında ne kadar büyük fark olduğunu gösterir bir maç olmuştur.

    trabzonspor kalecisi onur recep kıvrakın , fener sürekli atak yaparken bile, oyunu soğutmaya çalışmadan topu direk oyuna sokması ile türk futbol tarihinde eşine az rastlanır bir centilmenlik örneği olmuştur.

    onur'un bu maçta yaptığı kurtarışları tüm sezonda dahi yapmamış olan volkan ise akıllara poposuyla top karşılayan, takımı 2. iken zaman geçiren kaleci olarak kazınmıştır.
  • 2006'yı yaşamış bir fenerbahçeli olarak söylemeliyim ki hava "hüsran" kokuyor..
  • haftaiçi gördüğüm rüya:

    bursa'yla oynuyoruz son maçı ve bursa bizi yeniyor. öte yandan bursa aynı anda beşiktaş'la da oynuyor ve beşiktaş bursa'yı 1-7 gibi bir skorla yeniyor. bursa yenilince biz şampiyon oluyoruz ama bursa aynı zamanda bizi de yendiği için lider oluyor. karşılaştığım manzara şu rüyamda: "biz şampiyon oluyoruz ama lider bursa. bu nasıl olabilir ki? birimiz olacağız şampiyon. lider şampiyondur, şampiyon da lider! bursa liderken biz nasıl şampiyon olabiliriz ki?" bu rüyayı sağa sola anlatıyorum. aldığım tepki standart: "g..n açıkta kalmış"

    maç günü geliyor. çok rahatım. bayram sabahı gibi uyanıyorum. yolda, para çekerken, pastaneden birşeyler alırken gördüğüm çubuklu formalılara "iyi bayramlar" diyorum. maç öncesi eğlenceler, atmosfer, hazırlıklar, her şey olması gerektiği gibi, beklendiği gibi gidiyor.

    maç başlıyor. ilk gol geliyor. "iki gelmezse işimiz zor" diyorum kendi kendime. trabzon tribünü karışmışken ve ben oraya doğru bakarken bir anda topu bizim ağlarda görüyorum. dizlerimin bağı çözülüyor. sesim kesiliyor. devre arası kendi kendime "ben futbolcu değilim, sahadaki skoru değiştirebilmek adına yapabileceğim tek şey bağırmak" diyorum ve boğazımın acısına aldırmadan muhtemel bir farenjit sürecini göze alarak bağırmaya devam ediyorum ikinci yarı, arada ciğerime aldığım nefeslerle diyaframımı şişirmeye ve dinlendirmeye çalışarak. 85. dakikada şunu geçiriyorum aklımdan; "10 dk kadar sonra iki gerçeklikten biriyle yüzleşeceğim. "kaya gibi sert, yüzüme çarpacak bir şampiyonluk kaybı" ya da "sevinçten çıldırtacak ve hatta şoka sokacak bir son dakika golüyle gelecek şampiyonluk". dakikalar hem hızlı akıyor hem yavaş. 90+2'de arka arkaya kaçan birkaç %100'lük pozisyondan sonra "gitti şampiyonluk" diyorum kendi kendime.

    ...derken sol taraftan bir uğultu başlıyor. fenerium'un telekom tribünü'ne yakın tarafından. üç-beş saniye sonra bu uğultu birden vites yükseltiyor, hızlanıyor. herkes birbirine bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyor. sonra stad hoparlöründen "bursa 2-2" anonsu geliyor. inanamıyorum. ortalık karışıyor, bağıranlar, coşanlar. sağdan soldan bu bilginin doğruluğuna dair şüphe yaratacak sözler duyuyorum. kimse ne olduğunu anlamıyor. cep telefonları kilitleniyor. sağımda solumda şaşkın insanlar görüyorum. bir anons daha geliyor "bursa 2-2 bitti". infial kopuyor. takım top çevirmeye, geri pas yapmaya başlıyor. cep telefonumdan 2 dakikadır açmaya çalıştığım livescore'a bakıyorum, ft bursaspor 2 - 1 beşiktaş diyor. yanımdakilere gösteriyorum, "oraya yansımamıştır belki" diyorlar. yukarıdan biri "bursa 2-1 aldı" diyor. bizim maç bitiyor. anons geliyor "şampiyon fenerbahçe, 2009-2010 şampiyonu fenerbahçe". "yok artık" diyorum, "koskoca stat hoparlöründen yapılan anons yanlış olamaz". yüzlerce insan sahaya giriyor. bazı futbolcular omuzlarda, bazıları kaçmaya çalışıyor. ensemde bir yanık hissediyorum. tepemde bir meşale yanıyor. arkadaşıma dönüyorum. birbirimize boş gözlerle bakıyoruz. şampiyon olduk ama sevinemiyoruz. "bu nasıl şampiyonluk" diyoruz birbirimize. telekom e bloğa doğru saydam bir pankart açılıyor, meşaleler yanıyor. cep telefonuma bakıyorum, refresh ediyorum, ft bursa 2 -1 beşiktaş. biz berabere kaldık, bursa kazandı, lider oldu. ama biz şampiyonuz, al işte bak kutluyoruz. "biz şampiyonuz ama lider bursa". rüyam geliyor aklıma. sonra diyorum ki "bu yaşadığım rüyanın devamı hatta ben hala o rüyayı görüyorum". anlayamıyorum, kafam almıyor olanları. bir ses duyuyorum "ekrana bakın localardaki, trt bursaspor şampiyon yazısı geçiyor" diyor. saha hala anababa günü gibi. "arkadaşlar lütfen sahayı boşaltın" anonsları geliyor. sonra başka bir anons "arkadaşlar, yanlış haber, bursa 2-1 kazandı." bu anons iki kere mi oluyor yoksa ben beynimde aynı anonsu mu duyuyorum bilmiyorum. hala sevinenleri görüyorum. fotoğraf çektirenleri ellerinde atkılarıyla. öbür yanda ağlayanlar var. insanlar yavaş yavaş haberin yanlış olduğunu fark ediyor. mutluluk ve şaşkınlık yerini tarifi zor bir ruh haline bırakıyor. 2-3 dakika içerisinde, fotoğraf çektiren güruh yerini yerlere yatanlarla, ağlayanlara bırakıyor. herkes şaşkın.

    bir dakika içinde ortalık savaş alanına dönüyor. bir filmin içinde ya da bir kabusun içindeyim sanki. ağlayan insanlar görüyorum, öfkeden koltukları kıranlar, meşalelerle yakanlar. saha içinde birileri polisle çatışıyor. tribünde de birbirleriyle. onlarca çevik (bu arada a.c.a.b) önüne geleni copluyor. maraton a, "yönetim istifa" ve "s...olgit aziz s...olgit" diye bağırmaya başlıyor. tribünü yakıyor insanlar. tarihi bir olaya tanıklık ediyorum ve şaşkın gözlerle, sanki orada hiç yokmuş gibi izliyorum olanları. 15 dakika önce aklımdan geçen ve kesinlikle bir üçüncüye yer açmadığım iki ihtimal buharlaşıyor. dünya spor tarihinde bir ilk oluyor bu ve ben buna tanıklık ediyorum. tribün yanıyor, gerçek anlamda yanıyor. haftalardır "bu dünyayı yakarız senin için şampiyonluk gelince" diyen taraftar bence şampiyonluğun gitmesinden değil de bu anons hadisesi yüzünden stadı yakıyor.

    çıkmak üzere hareketleniyoruz. ck'dan bir çocuğu, daha önce hiç tanışmadığım, görmediğim bir çocuğu sete yaslanmış ağlarken görüyorum. gidip kafasını omzuma koyuyorum. ben öyle yapınca belime sarılıp katıla katıla ağlamaya başlıyor. 10 dakika kadar hiç konuşmadan duruyoruz. ben başını okşadıkça daha fena ağlıyor. bu arada çatışmalar, kavgalar, yangınlar, küfürler devam ediyor. sanki bir iç savaşın, bir toplu cinnet ayininin ortasındayım. hadi yavaş yavaş gidelim diyorum çocuğa, durmayalım burada. "abi beni götürmeyin buradan, abi ben dayanamıyorum" diyor. o an içime bir yumru oturuyor. yüzünü tutuyorum, "bana bak" diyorum. "sen elinden geleni yaptın, bağırdın, destek verdin, yapabileceğimiz hiçbir şey kalmadı. hayat bu, kazanmak da var kaybetmek de". dinlemiyor, anlayamıyor. gözleri kıpkırmızı. "abi, nolur beni götürmeyin buradan, ben burada kalayım öleyim" diyor. çocuğu arkadaşlarına teslim ediyorum, revire götürüyorlar.

    stad koridorlarında cinnet devam ediyor. bir yandan dumanlar yükseliyor, öbür yandan daha sonradan dövülerek engellendiklerini öğrendiğim itfaiye erleri hareketsiz duruyorlar. insanlar yüzlerini bayraklarla kapatmış panoları söküyor, bulabildikleri her şeyi parçalıyorlar. staddan çıkıyorum ve hala şoktayım esasında. "neler oldu böyle? bu nasıl bir şey? ben bunu rüyamda gördüm. böyle bir şey rüyada görülebilir mi? maç skoru görülür de bu görülür mü? ne hale geldi tribün, stat, takım? kaskatı olan her şey buharlaştı. offffff. birisi beni uyandırsın lütfen!"

    bir şeyden eminim. bu, bırakın türkiye'yi, dünya'da dahi kimsenin önceden tahmin edebileceği bir olay değildi. bugüne kadar yaşadığım belki de en dramatik, en trajik, en absurd, en abuk ve hatta en komik olay bu sanırım. ve sanırım bu sadece bize, fenerbahçe'ye olabilecek bir şey.

    ah fener ah! gençliğimin katilisin.
  • 15 gün önce çifte kupa kazanıp duble yapacaklarından emin olanların ayar yediği maç olmuştur. hem de her ikisinde de..

    boşuna demiyordu 30 yıl önce bile kemal sunal : "zaten biz bu dünyada iki şeyden çekiyoruz biri mahmut hoca biri de trabzonspor.."
  • stadtan bir arkadaşımdan bilica'nın inatla sahanın çeşitli yerlerini kazdığını öğrendim az önce. ne arıyorsa artık. kupa?
  • fenerbahçeli anons yapan adamın "bursa'dan bir gol daha" (veya bursa ikinci golü yedi anlamında bişey) diye bağırması sonucu kadıköy'deki bütün fener taraftarının gerizekalı yerine konduğu, şampiyonluk kutladığı maç.

    eheh, süpersiniz. hadi gidin biraz da kumda oynayın evladım.
hesabın var mı? giriş yap