• bittiğinde her yanımın uyuştuğunu hissettiğim, iyi ki de işten çıkar çıkmaz gidip en önlerden yer kapmışım dediğim, hepsine ayrı ayrı ve tekrar tekrar bayıldığım, müzik değil gösteri değil sanat bile değil büyü yaptıklarına inandığım, kendimle onlarla ve evrenle tuhaf bir hallere karıştığım, bana adeta boyut değiştirtmiş konser olmuştur.

    insan bir konserden çıktığında duyduğuna, gördüğüne şükreder mi?
  • atlas air'i çaldılar, ışıkları yaktılar, bir inferno koptu, ben de koptum, ellerimi kafamın arasına alıp mutluluktan ağladım, bizi aya, marsa uçurup geri getirdiler. tekrar havalandık, bisürü yere uğradık galiba, emin değilim, bayılmışım zevkten.
  • bu konsere gelmenin, massive attack dinlemenin, arkadaki son derece uçucu görsel politizmden etkilenmenin, (daha da arttırılabilir), "belli bir seviyede olma hali" anlamına geldiğini hissedenler var bence aramızda. yani o meşhur "sıradan"lıktan uzak bir halde olduğunu hissetme, kendi konserden algıladığı şeyi tam anlamıyla tanımlayamadan, kendi gibi algılamadığı için karşıdaki "sıradan"ı yargılama lüksüne sahip olduğunu hissetme. bilerek de yapıldığını söylemiyorum, bendeki de sadece bir histen ibaret ama işaret edilesi bir his. massive attack konserine gelmenin salt massive attack dinleme eyleminden çok, temsil ettikleriyle ilgilenme halinden bahsediyorum.. işte o arkadaki görseller de bu "özel sanma" haline yardım etti ve işte "duyarlı olma"nın karizmasıyla ilgilenmeye de devam edildi sanki. bu sadece bu konsere özgü değil de, pop kültürünün içeriği olsa da, massive attack gibi bir grup söz konusu olunca, bu kaçınılmaz poplaşmaya tepki duymadan edemedim. peki ya o gösteri politikleşmeden önce, ekranda hızlıca geçen "tutkal koklama", "kafa olma", "alkol", "peyote" bikbik yazılarını nereye koydunuz kafanızda? imajcılık akımından kaçış yok ve inanılmaz besleniyor. o konsere giden/zevk alan herkes o ortamın parçasıydı işte. ama hayalimde, yapılan şeylerin size kazandırdığını düşündüğünüz statüsel "etkileyicilik" haline odaklanmış kimsenin olmadığı, massive attack'ı uyurken dinlemek isteyenin uyuduğu falan bir konser var.
    her ne boksa yargılamak insanın default özelliği heralde, horace andy'yle kafayı yemek istiyorum böyle olunca. bir de heligoland tişörtü 40 liraydı, alamadım.
  • gitme imkanım olduğunu bitişinden birkaç saat sonra öğrendiğim, aldığımız duyumlara göre müthiş geçmiş konser..
    (bkz: ağlamıyorum gözüme bir şey kaçtı)
  • master of puppets çalınmazsa büyük arıza çıkaracağım konser. başımı derde sokmamak için gitmiyorum.
  • massive attack iyiydi de çevresi tırttı.

    üstüme boylu boyunca birasını döken gerzeğe denge, yalnızca yüzünü göstermek için gelmiş olanlara akıl fikir, her boktan şikayet eden newbie konser izleyicisine biraz deneyim, massive attack'a ise uzun bir ömür diliyorum.
  • $ahsım adına unfinished sympathy & safe from harm (feat. deborah miller) + angel & girl i love you'nun ( feat. horace andy) ruhumu ar$-ı âlâya çıkarıp dakikalarca orada tuttuğu ancak kalbim ağzımda beklediğim teardrop'un (feat. martina topley bird) ise düzenlemesi ve vokaliyle (hadi elizabeth fraser'ı geçtim stephanie dosen'a bile razıydım) tam anlamıyla hayâl kırıklığına uğrattığı konser-di.

    ayrıca;
    masumların korkacak bir $eyi yok
    &
    devrimciyi hapse atabilirsin ama devrimi hapsedemezsin
  • son 4-5 yılda gidip gördüğüm en muhteşem, en etkileyici, en iz bırakıcı konserdi şühesiz. mesaj kaygısı olmadan mesaj vermeyi öyle güzel başarmışlar ki hayran olmamak elde değil. mesajların içeriği ve kalitesi bir yana, müzikle olan muhteşem uyumu** başka bir yana yaptıkları müzik bambaşka bir yana.

    kısacası massive attack konser boyunca müziği ile ruhumuzu beslerken bir yandan da verdiği dünya geneli istatistiklerle, alttan alttan verdiği hükümet eleştirileri ve antimilitarist rakamlarla, sonrasında ise gündemimizin elbette en önemli haberlerini oluştıuran türk magazin manşetleri ile aklımızı yeşertti.
    benim aklımdaysa "hareket etmezsen zincirlerini hissetmezsin*" tümcesi kaldı.
  • normal- ayakta kısmın en önünde izlemiş olsam da, sahne önü almamış olduğum için pişmanlık duyduğum, ne kadar desteklesem, ne kadar sevsem az dediğim, massive attack dinleyen-dinlemeyen her kesmin en az bir defa gidip görmesi gerektiğini düşündüğüm bir şovdu.

    "karanlıktı.", "ışık yok.", "seni koruyacak avukat mavukat yok.", "çığlıklar geliyordu.", "hepimiz ölecektik.", "öleceğimi biliyordum.".
    diğer harekat raporu alıntıları ve ülkelere göre suç isnat edilmeksizin gözatlında tutulma süreleri bilgileri ile kanımı dondurdunuz sevgili massive attack üyeleri ve united visual artists. beraber çok iyisiniz, lütfen beraber iş yapmaya devam edin.
    israil'in kişi başına düşen milli geliri, yunanistan'ın nüfusu ve bütçe açığı, meksika körfezi'ne dökülen petrol miktarı, bp'nin yıllık karı ve daha fazlasını da dan! dan! yüzümüze vurmuş olmaları... bunlar bir konserden en az beklenecek şeylerse de, biz orada eğlenirken, dünyada bunlar oluyor. özgürlük ve demokrasi hakkındaki özlü sözler gözümüzün önünden geçerken de, bunlar için herhangi bir tepki vermemek, susmaya devam etmemize neden oluyor diye düşündürüyor. ardından inertia creeps'te aşk-ı memnu, kavak yelleri demet akalın, banu alkan, hande yener, yalın haberleri görmek ise "boş işlerle uğraşıyoruz." düşüncesini yayıyor beyne.

    hele atlas air'de ülke bayrakları ile karışan marka logoları, yarı-silik bp logosu ve daha niceleri, artık devletlerden çok şirketlerin dünyayı yönettiği mesajını vermek istediklerini düşündürttü bana, katılır mısınız bilmem. robert del naja'nın mavi marmara olayına değinmesi sonrası safe from harm çalmaya başlamaları, duyarlılıkları yine çok etkileyiciydi. "bir massive attack konseri anlatılmaz yaşanır." diye klişe bir cümle kuracak olsam da durum bu cidden. konserden çıktığında kendini hem mutlu, hem de dayak yemiş gibi hissetmen yalnızca massive attack konserlerine özgü anladığım kadarıyla.

    vokaller hakkında konuşacak olursam, ben çok sevdiğimden midir, neden bilmiyorum, ancak teardrop'un martina topley-bird'lü versiyonu, 2 yıl önceki stephanie dosen'li* versiyonundan daha iyiydi bana kalırsa. horace andy'den bahsetmek yakışık almaz zaten, o adam bir fenomen. 3d ve daddy g sahnedeki "sadece dursalar bile seyirci ve sahne hakimiyetini sağladıkları" karizmaları ile grubun sağlam temelleri. 3d'nin şarkıların sözsüz kısımlarında arkaya geçip, yine geçen konsere göre daha da kendinden geçercesine dans etmesi, hoplayıp zıplaması, sahnedeki herkesi ve elbette seyircileri daha da coşturan etkenlerden biridir bana kalırsa.

    kim 2-3 sene bekleyecek böyle bir konseri tekrar izlemek için şimdi?! *

    p.s: konser öncesi çığlık çığlığa bağıran insanlara sinirlenip, konserde gazın allahına gelip çığlık çığlığa bağırmam da kahrolsun. sesim kısık şu an!
  • erkek arkadaşım gitmezse çok sevineceğim konserdir. inşallah kaçırır. amin
hesabın var mı? giriş yap