• oyle bir olaydir ki kurtarma calismasina baslanamamistir bile. ve korkulan o dur ki gerekte kalmamistir artik.

    patlama olmus, iceriye gaz dolmus, yapacak birsey yokmus...3 dunya ulkesinde yasiyorsan adama oyle hikayeler anlatirlar ki kader der durursun.

    adim gibi eminim yarin "zaten zamaninda mudahale edilseydi bile ancak cesetlere erken ulasilabilirdi, ilk anda herkes olmus zaten" denilecek.

    kapatin ulan madeni bari de adamlar en azinda mezarlarinda sizlerden uzakta olsunlar. tiksiniyorum.
  • son haftada hiç mi hayırlı bir haber alamayacağız dedirten facia..madenciden adlı şarkısında grup yorum özetlemişti madencinin dramını:

    "yürü derler yürü derler açlığa yürü derler
    kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler"

    kara elmasın izinden gittiniz, yeraltında yaşayıp, yeraltında can verdiniz..umarım yeraltındaki mezarınızda bir lahza huzur bulursunuz..hakkınızı helal edin..
  • önümüzdeki hafta,
    uzman kurtarma ekiplerinin eksikliği, idari erkanın koordinasyon problemi, göçüğün sebepleri ve bilimsel açıklamalarıyla teknik incelemesi gibi konuları, mutlaka bir nasuh mahruki, bir siyasi ve bir kaç gazeteci eşliğinde işleyecek televizyon programları yapılacak olmasına sebep olan olay
  • türkiye'de insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu bir kez daha gösteren "kaza". 19 can, göz göre göre ölüme terk edildi kimse kılını kıpırdatmadı be yazıklar olsun hepinize! benim ellerim titriyor yazarken, yerinden kalkamayanların biraz olsun yüreği titredi mi acaba...

    hayatını kaybeden işçilerden bazıları: ali kazan, ertuğrul demiray, emirali turan, murat aydın, ramazan baştepe, seyit ali akdoğan, izzet kaşoğlu, erol ikiz, mehmet akkuş, mehmet kuşoğlu, yusuf karaca, murat hanay ve imralı yiğen...

    http://www.ntv.com.tr/id/25030549/
  • (bkz: #17481912)
  • yine bir ihmalin sonucunun bedelinin ağır ödeneceği ortadadır. eğer ki denildiği gibi grizu yüzünden oluşan bir kazaysa; yeterli dikkatle ve düzgün uygulamalarla çok olağandışı olan, fakat ülkemizdeki bir çok durumda artık vurdumduymazlığın en uç safhası olarak gelişen grizu patlamaları yüzünden yaşanan kazalarda aşağıdaki sorulardan en azından biri sorulacaktır hesap vermesi gerekenlere...

    nasıl bir ocaktır ki bu kurtarma birimleri yoktur ;

    nasıl bir tecrübesizliktir ki , emniyet nizam namesine göre üretim bölgesi hava dönüş yolunda metan konsantrasyonu %1 i, uzun ayakta ve ya ayak dönüşü yolunda %1,5 u aşmamalı ; ocak genel havasında ise %2 olduğunda ocak terk edilmesi gerektiği bilindiği halde gerekli önlemler alınmamıştır... ( ölçüm cihazlarının olmadığı ihtimalini düşünemiyorum bile...), hatta nasıl bir anlayıştır ki kömür tozunun kolayca kızışabileceği düşünülerek gerelki önlemler ( ocak hava hızının ayarlanması; kalker-dolomit tozu barajları yapılması; tuzlama-macunlama yapılması vs.) alınmamıştır...

    ani metan püskürmeleri olasılığından bahsedilmiş;

    nasıl bir ilgisizliktir ki mühendisin aslında sürekli denetimi altında tutması gereken ocakta ani gaz püskürtmesinin olacağının belirtileri olan kazı güçlüğü, damardan ıslık vs.. gibi sesler gelmesi gibi şeyler göz ardı edilebiliyor, hatta nasıl bir hırstır ki gereken yerlerde kazı hızının azaltılması sayesinde ani püskürmelerin önüne geçilebileceği bilindiği halde insanların ölümüne yol acabileceğini bile bile yine de sırf üretim hedefini tutturmak adına insan hayatıyla oynanıyor. hatta nasıl bir madencilik anlayışıdır ki, göz göre göre gereken yerlere ( baş yukarı, geçilmesi gereken fay zonu, vs.) gaz emisyonunu azaltması amacıyla vurulması gereken gaz sondajları zaman kaybı olacağı gerekçesiyle vurulmamaktadır

    artık bu ülke birilerinin yüreği yanmadan, birilerinin başını yakma huyundan vazgeçmelidir.ocaklardaki gerekli denetimler daha sıkı yapılmalıdır, başka ailelerin de ocaklarının sönmemesi için...

    kaybedilen işçilerimizin ailelerine sabır ve baş sağlığı dilerim...
  • insanları ısıtmak için hep yakınlarının ciğerini yakan işçilerin bir başka haykırışı.
  • ağalar, akşam yemeğini sıcacık evlerinde yiyip televizyon başında geviş getirirlerken, saat 20:30 civarı; dünya 19 emekçinin başına çöktü.

    yerin 300 metre dibi. havasız, nemli, loş bir dehlizde akşam demeden, yorgunluk demeden evde ekmek bekleyenler için savaşan 19 işçi öldü. yuvaları, geride bıraktıkları fukara yürekler cehenneme döndü.

    bu çağda, bu vahşeti onlara reva görenlere lanet olsun. gaz seviyesini belirleyip ikaz verecek teknolojinin, işçi cesetleriyle dolan o deliğin her türlü yoldan çağın olanaklarıyla daha güvenlikli hale getirilmesinin bedeli belki patronun altındaki otomobilden ve keyif çattığı villasından daha pahalı değildi. gerek görülmedi, kafada baret kir pas ve yorgunluk içinde 19 yiğit öldü...
  • doğrusu 10 aralık 2009 bursa maden ocağı katliamı olması gerekendir. yıl neredeyse 2010, ve biz hala haybeden 19 canımızı kaybediyoruz. hadi kader diyelim, hadi gözyaşı falan dökelim, belki vicdanlarımız rahatlar.
  • "indim maden ocagina kara elmas diyarina
    yeryuzu sicak olsun diye dost
    yillar boyu kazma salladim suskunca bu zindanda
    cocuklarim gulsun diye dost
    oysa bizim evde gulen yok"

    * *
hesabın var mı? giriş yap