• eskiden oynadigimi hatirladigim bir c64 savas oyununda da mesur muzigi vardi. oyunun ismini unuttum..
  • muzikleri malcolm arnold tarafindan bestelenmis 1957 yapimi,islikla calinan bir mars bu kadar mi guzel olur,dedirten sahane film.bahsi gecen mars river kwai march tir.ancak kenneth j. alford tarafindan bestelenmis colonel bogey march in bir versiyonudur.

    1. overture
    2. colonel bogey march
    3. shear's escape
    4. nicholson's victory
    5. sunset
    6. working on the bridge
    7. trek to the bridge
    8. camp concert dance
    9. finale
    10. river kwai march
    11. i give my heart (to no one but you)
    12. dance music
    13. river kwai march/colonel bogey march
  • film gereği amerikalı'larca sri lanka'da kurulan ve çekimler bitince yıkılan, halkın bundan ötürü çok üzüldüğü, yıkılana dek, her daim baki kalacağını sandığı meşhur köprü.
  • sembolik anlatımıyla * güçlü bir sinematografiye sahip iktidar filmi. savaş sonrası dönemde çekilmiş ve yeni dünya düzeninde hümanizmi ve batı düşünce tarzını ifade etmeye yönelik alt metinlere ve çapraz diyaloglara sahip egemen devlet filmi..
  • asla eskimeyecek bir klasik. çocukken izlediğimde zevk almıştım, büyüyüp de farklı bir gözle izlerken de. savaşın iğrençliğini, aslolanın iletişim, barış, dostluk ve birlik olduğunu anlatan film.
    ancak film amerika ve ingiltere ortak yapımı olduğu için ingilizleri medeni, japonları da vahşi ve ilkel göstermiş. japon komutan cenevre antlaşmasındaki kuralları siklemezken, ingiliz albay tam bir medeniyet gösterisi düzenler. "cenevre antlaşmasında oraya buraya saldırmak yazıyor mu lavuk" demek kimsenin aklına gelmez. daha sonra bu albay o köprüyü o kadar benimser ki, neyse anlatmıyım, izleyenleri deli eder. insanoğlunun isterse neler yapacağını anlatan etkileyici film, savaşın da, barışın da, en güzel eserlerin de yine insanoğlunun eseri olduğunu anlatmakta.
  • birkaç kez seyrettikten sonra rahatsız edici bir sahnenin hafızama çöreklendiği film. bu planda köprüyü yıkmaya çalışan ingiliz askerleri bölgenin yerli kızlarıyla koopere çalışmaktaydı. bazuka ya da roketatar olması gereken bir silaha kız gülümseyerek mermileri yerleştiriyordu. ne gibi bir mesajı ne gibi bir alt metini vardı hala çözemem. savaşa bu kadar gönüllü katılan ve kahve servisi yapar gibi mermi yerleştiren bir insan figürü yedi bitirdi beni.
  • öncelikle film, 'batılı'ların işi ellerine almasından sonra sorunu çözmeleri, dahası batının gelişmişliğine vurgulu diyaloglarıyla japonları bangladeşli yerine koymuş; yemek sahnesiyle de lumpenliğe göz kırpmıştır. ne de olsa albay viskiyi sakeye tercih etmektedir.
    ayrıca teknik anlamda mükemmeliyetçiliğin gözetildiği hem filmden, hem de imdb trivialarından anlaşılıyorsa da (david lean günbatımı sahnesi için 150 mil yol kat etmiş) klasik narrasyonuyla artık savaş karşıtlığından (bkz: paths of glory) ziyade buradan demode gözükmektedir. ancak yine de vasat üstüdür, son sahnedeki madness repliğiyle müthiş bir final yapar.
  • izlediğim en iyi savaş karşıtı film değilse de en farklısıydı sanırım, hatta bir savaş filminden fazlasıydı. çünkü filmin hafızamda bıraktıklarının başında savaşta herkesin başına gelebilecek acı olaylar yerine, maddi beklentiden yoksun da olsa ölümsüz bir eser bırakmanın vereceği hazzı duymanın umuduyla üretmenin güzelliğini anlatması yer alıyordu.
  • ayrıntıda gizlenen şeytanın en son sahnede bomba olup patladığı filmdir. çünkü bombayı şeytan doldurmuştur.

    --- spoiler ---
    büyük bir ustalıkla savaşın yıkıcılığını, acımasızlığını anlatan iki zıtlık kurgusu var. bir tarafta savaşan yerli askerler ve esirler, diğer tarafta düşmana hizmet eden başka bir ülkenin sözde gönüllü askerine hizmet veren yerli kızlar.

    ayrıca köprüleri atmak eyleminin nasıl gerçekleştiğini de görebiliyorsunuz.
    --- spoiler ---

    (bkz: şeytan doldurur)
    (bkz: acele işe şeytan karışır)
    (bkz: şeytan ayrıntıda gizlidir)
  • prisoner of war (bkz: pow) temalı savaş filmlerinin en ünlüsüdür.

    bir şekilde çocukluğunda bu filmi izleyip de detonatöre basmak istemeyen kimse yoktur diye tahmin ediyorum...

    --- spoiler ---
    colonel nicholson rolündeki alec guinness'in güneşin altında saatlerce kıpırdamadan durup, esas duruş dersi verdiği sahne de filmin unutulmazlarındandır...
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap