• o donem yasadigi her eyaleti amerika'nin en guzel eyaleti* ilan eden diesel1907 nami diger gok yeleli bozkurt tarafindan zamaninda guzel sisirilmis eyalet.

    simdi biz daha gercekci bir oregon tablosu verelim. seattle'da yasadigim icin bol bol girip cikma imkanim oldu. cascade'in batisinda kalan yerleri etraflica gezdim. dogu tarafina ise hic gecmedim. cok gecen oldugunu da sanmiyorum. eyaletin dogu tarafi kus ucmaz kervan gecmez bir bolge. hadi washington'in dogusu yine columbia nehri tarafindan islatildigi icin az cok bir nufusa sahip ama oregon'in dogusu (kuzey nevada ile beraber) amerika'nin en balta girmemis yeri olabilir.

    ben bu yazida cascade'in batisindan yani pacific northwest icinde kalan bolgeden bahsedecegim. oncelikle iklimi iliman olsa da kis aylari gunessiz ve can sikici gecer. tabi bu sulak iklim bolgeye muazzam yagmur ormanlari kazandirir.

    insani da pacific northwest'in pasif agresif zenofobik irkci insanidir. eyalet insani cok progresif, aydin takilir ama buz gibi irkcilardir ve yabancilari asla aralarina almazlar. guya kolelik yoktur ama bunun sebebi irkcilik olmamasi degildir zira bu arkadaslar baya baya siyahlarin eyalete girisini yasaklamislardir zamaninda. yasak resmi olarak kalktiktan sonra bile yabancilara sicak bakmayan bir kulturu devam ettirmislerdir. bu nedenle daha 20-30 yil oncesine kadar nufusun %95'inin beyaz oldugu bir eyalettir. son donemde buyuk sehirlere yasanan gocle bu oran azalmis gibi gozukse de o buyuk sehirlerden ayrildiginizda ayni beyazlik yuzunuze carpar.

    eyaletin pacific northwest'te kalan iki ana bolgesi var. birincisi asil nufusun yasadigi willammette vadisi - ki butun buyuk sehirler burada bulunur. havasi yumusak, tarima elverisli cok verimli bir topraktir burasi. digeri de kiyi bolgesi. vadiden 1 saat batiya araba surdugunuzde pasifik okyanusuna ulasirsiniz, bu nedenle oregon'da yasayan insanlar haftasonu atlayip gunubirlik okyanus ziyaretleri yaparlar. simdi kabaca bu iki bolgeyi tanitalim.

    willamette vadisi

    en buyuk sehir portland butun vadiyi besleyen ve ona ismini veren willamette nehri ile columbia nehri'nin birlestigi yere kurulmustur ve adiyla musemma olarak bir sure liman sehri olarak hizmet vermistir. haritada bakarsaniz kiyidan bu kadar uzaktaki bir sehrin neden portland olarak adlandirildigini merak edebilirsiniz, etmeyin. sebebi bu. ancak kiyidan 150 km iceride oldugu icin bir liman olarak kullanilmaya cok da elverisli degildir. bu nedenle yerini zamanla seattle limanina birakmistir.

    buralar amerika'nin en son yerlesilen yuksek nufus yogunluklu bolgesi oldugu icin yerel kulturun en dusuk seviyelerde seyrettigi bolgelerdir. bu nedenle hippi diye tabir edilen, counter culture hareketinin belki de kuzey california'dan bile kolay yasandigi yerlerdir. portland amerika'nin en gevsek buyuk sehri olabilir. ancak cok ciddi bir uyusturucu ve homeless sorunu ile bogusur. ilk portland ziyaretimdeki tecrubem icin (bkz: #139248611)

    portland'in bol bol parki bahcesinden baska tek bahsedilecek seyi dunyanin en buyuk fiziki kitabevi olan powell's city of books'a ev sahipligi yapmasidir. ben de her yolum dustugunde sadece buraya ugrar, maasimin onemli kismini kasada birakir cikarim. lakabi gul sehri olan portland'da bol bol rengarenk gulleri gorebileceginiz bahceler de bulunuyor. bana cok hitap etmedi ama gitmisken gormekte fayda var. bir enteresan bilgi olarak cocuklar duymasin'daki ingiliz patron mary'i ve yahsi batidaki amerikali hatunu canlandiran demet tuncer de burada yasiyor ve gordugum kadariyla lokal komunitede cok aktif.

    portland'dan 45 dakika guneye indiginizde eyalet baskenti olan salem'le karsilasirsiniz. salem idari bir sehir olmasinin disinda pek bir oneme sahip degildir. bol bol kiraz yetistirildiginden cherry city olarak bilinir ama kiraz buraya ozgu bir agac degil, butun pacific northwest'te yetisir.

    salem'de pek yapilacak bir sey olmadigindan bir 45 dakika daha guneye inerek corvallis isimli kucuk ama sirin universite kasabasina ulasirsiniz. burasi husnu ozyegin'in de zamaninda insaat muhendisligi okudugu okul oregon state university'i barindiran amerika'da gordugum en tatli ogrenci sehirlerinden biri. sehirde bircok kitapci, board game dukkani vs bulunuyor. sirf bu nedenle burada okumanin keyifli olacagini dusunuyorum. yine bir ek bilgi olarak kutuphanesinde cam girl'lik yaptigi icin okuldan atilan ve su siralarda porno yildizi olarak hayatini idame ettiren kendra sunderland de osu'da okumustur. zamaninda bu olay amerika'da ciddi yanki uyandirmisti.

    buradan bir 45 dakika daha guneye inerseniz de vadinin guney ucunda yer alan ve hippi merkezi olarak bilinen eugene sehrine ulasirsiniz. butun bu sehirler willamette nehrinin kiyisina kurulmustur. eugene'de de university of oregon disinda cok bir aktivite yoktur. ot icip yasayan bir counterculture guruhu burada bulunur. buradan sonra eyaleti ve pacific northwest'i california'dan ayiran daglar baslar. ama redding'e inebilmek icin 5 saat kadar bu dag yollarinda araba kullanmaniz gerekir.

    kiyi seridi

    oregon'da daglar denize paralel* oldugu icin kiyida genis bir hinterland yoktur. bu nedenle kiyida sadece kucuk kasabalar bulunur. nufusu en fazla 10 bini bulan bu kasabalara genelde pacific nortwest sakinleri ve kuzey california'lilar tatil icin gelirler. okyanus kenarindan giden highway sayesinde guzel bir surus yapmak mumkundur burada.

    kiyilar genelde karavan kamplarina ayrilmistir. oregon'da satis vergisi de olmadigindan ekstra ucuz olan bu eyalet karavanda yasayan emeklilerin ugrak noktasidir. dusuk butceli ve dogayla ic ice emeklilik yasayanlari genelde oregon kiyilarinda veya kiyilarin hemen arkasindaki cok iyi korunmus ormanlarda bulursunuz.

    kiyi seridini kuzeye dogru takip ederseniz columbia nehri'nin okyanusa dokuldugu yerde astoria sehrine rastlarsiniz. astoria butun pacific nortwest'in en ilgi cekici kiyi sehridir. ayni zamanda st louis'den ayrilan ve kitayi yaya olarak bastan basa kateden ilk insanlar olan lewis ve clark kesif yolculugunun da bitis noktasidir. amerika tarihinde cok onemli yeri olan ve 2 yildan fazla suren bu kesfin hikayesini okumanizi tavsiye ederim. https://en.wikipedia.org/…ewis_and_clark_expedition

    pasifik kiyi seridinin bahsetmeden gecmememiz gereken bir tehlikesi de cascadia subduction zone'dur. pasifik plakalari butun pacific nortwest boyunca kuzey amerika plakasinin altina dogru kayarlar ve bu bolgenin 9 buyuklugunde deprem olusturabilecegi dusunulmektedir. bu nedenle kiyi seridinde araba kullanirken simdi tsunami tehlike bolgesine giriyorsunuz, simdi ciktiniz seklinde tabelalar gorursunuz. gecmiste yasanmis tsunamilerin bu kiyi bolgesindeki yerlesimleri supurdugu bilinmektedir.

    velhasil oregon guzel bir dogaya ve bircok kirsal yerlesime ev sahipligi yapan ucuz bir eyalettir. ucuz olmasinin da bir sebebi vardir. hippi veya emekli degilseniz bati yakasinin en az cazip noktasidir, genelde gecerken ugranilir, araba surerken yola cikan geyiklere dikkat edin yeter.
  • aşk, büyü vs adlı filmi yazıp yönettiğini bildiğim ümit ünal'ın yazdığı çok başarısız bir film.

    üzerine yazacak çok bir şey yok film kötü bir fox tv dizisinden hallice bile değil...

    en dikkat çekici kısmı ise serkan çayoğlu isimli şahsın berbat oyunculuğu.

    imdb puanım 2/10
  • bu eyaletin insani amerika'nın hiçbir yerine benzemez hippie ama kadıköylü değil orijinal orijinal. havası da suyu da taşı da toprağı da kalitelidir insanı ten renginiz siyah değilse dost canlısıdır.
  • ucuz bir eyalet filan değildir hatta son verilere göre 2023 itibariyle abd'de yaşaması en pahalı 5. eyalettir ve bu da satış vergisi olmamasına rağmendir. ortamlarda "ucuz" denmesinin sebebi komşusu california'ya göre daha ucuz olması ve california'dan bu eyalete tatile veya emekli olmaya gidenlerin ucuz sanması ama california'yla karşılaştırınca zaten hawaii harici her eyalet ucuzdur. california'dan gezmeye gittiğimde bana da satış vergisi de yok diye california'ya nazaran 1-2 tık ucuz gelmişti ama yine de bir çok eyaletten daha pahalıydı.
  • film o kadar da kötü değil bence. polisin hikayesi güzeldi. emekli askerinki de. tarık akan olduğunu tahmin ettiğim orçun'un hikayesi de güzeldi. karakoldaki tipler de fena değildi. bir tek filmin merkezindeki genç sevgililerin bir derinliği/cazibesi yoktu, yaz dizisi kıvamında klasik sıkıcı sahnelerdi... keşke filmin merkezinde onlar değil de polis olsaydı. eminim çok daha iyi bir film olurdu.
hesabın var mı? giriş yap