aynı isimde "beş şehir" başlığı da var
  • bir onur ünlü güzelliği, beni vur'u daha bir anlamlı kılan canım film.
    şevket'in derdinden dönüp tekrar izlediğim. iyi ki dediğim.

    en sevdiğim tarafından.

    " - benimle buraya geldiğin için teşekkür ederim.

    bu sabah kedi sana doğru söylemiş. ben gerçekten de. yani. kısa bir süre önce fark ettim seni. ben aslında ailemle. benim annem. annemi kaybettik geçen sene. babam zaten yok. kardeşim askerdeydi, öldü. şehit diyorlar ona ama o elektrikçiydi. bir paşanın havuzunun tesisatını tamir ederken çarpılmış. şehit sayılır mı sence?
    bir ikisi vardı; annemle kardeşim yani. altı aydır onlar da yok.
    ben öğrenciydim. belki de hala öğrenciyimdir, bilmiyorum. hukuk okuyordum. üçüncü sınıf. şiir miir, dergi falan. şiir okur musun? sever misin şiir?
    sonra bir sabah seni gördüm. sonra bir sabah daha gördüm. sonra hep gördüm. kedi de gördü. kedi seni çok seviyor, biliyor musun? onunla takip ediyorduk seni. bazen izini kaybediyorduk ama onun bir sürü arkadaşı var. onlara soruyorduk. sen öğrencisin aslında. resim okuyorsun. o şekercide part-time çalışıyorsun.
    ben bir gün fenalaştım. hastaneye kaldırdılar beni. ölecekmişim. kanser. ilik. ilik nedir biliyorsun. kemiğin içinde. kemoterapiye başlayacaksın, dediler.
    bu tabancayı kedi verdi. oyun oynuyoruz biz bununla. bak. içinde bir tane kurşun var. bu tabancayla, böyle her sabah. hani sabah oluyor ya. güneş falan. böyle bunu çeviriyorum. sonra. ağzıma sokup sıkıyorum. yok, korkma. şimdi sıkmam. aslında çok mermim var benim. ama bir tane koyuyorum içine. çünkü sen varsın.

    + kendini çok mu eğlenceli sanıyorsun?

    - ben. ben mi? yoo? neden?

    + ne bu numaralar o zaman? yok annem öldü, kardeşim şehit, ben de kanserim zaten. dünyada tek acı çeken sen misin? ne bu şiir miir? herkesin kendine göre bir derdi var. ne ki bu? tuttun, getirdin beni buralara. seni seviyorum'dan girdin, çıktığın yere bir bak.

    - ama. n-niye? ben kötü bir şey söylemedim ki. sadece seni seviyorum dedim, bir de hastalığımdan bahsettim.

    + tabancanın gerçek olduğunu nereden bileceğim ben?

    - belli. senin şiir falan okuduğun yok. eğer şiir okusaydın bilirdin ki. aşık adam sınanmaz.
    seni seviyorum."

    http://www.youtube.com/watch?v=c0woswzs-ti
  • en güzel bölümü şüphesiz şevket ve kedi olan onur ünlü filmidir.

    --- spoiler ---

    +benim ismim şevket. niye güldün?
    -şevket komik bir isim.
    +ama ismim şevket. şimdi niye güldün?
    -ne bileyim. herkes adım der, sen ismim diyorsun.
    +ama ismim şevkeet.
    -şevkeet.. sen şu oyuncakçı çocuk değil misin? tren filan satan.
    +ıhıhı.
    -sen niye güldün?
    +beni kimse fark etmez ama ee sen fark etmişsin.
    -seni değil, trenleri fark ettim ben.
    +bir şey içelim mi?
    -niye?
    +ne bileyim. canın istemiyor mu?
    -istiyor.
    +o zaman bir şeyler içelim. çay felan?

    ve şevket çay bahçesinde bir başına oturur. akabinde kedinin yanına gider.

    +hiç ilgilenmedi benimle. çay içmeye davet ettim oraya da gelmedi.
    -ee çaydan.
    +ne çayı? ne alakası var?
    -çaydan çaydan. bu durumlarda kahve her zaman daha çok işe yarar. bak çayda kadınları rahatsız eden bir şey, böyle yerel bir tını var.
    +ne alakası var? çay yerel, kahve değil mi?
    -bak, benimle kahve içer misin sorusu bütün kadınlarda, hepsinde, aynı rahatlatıcı çağrışımı yapar. böyle beyaz fincan, porselen, şık. mayhoş aroma kokusu, böyle latin ezgiler ıhıhı neler neler. ama çay, çay böyle başarısız erkek gibi bir şey demek. çay.
    +bence artık (?) okuma. kafan iyice naziler gibi çalışmaya başladı.
    -hımm. sen şiirinden bahsettin mi ona? bahsetmedin mi?
    +hayır bahsetmedim. o kadar vaktimiz olmadı zaten. bıraktı beni, çekti gitti. ben ne yapacağım şimdi?
    -al şunu. üç tane sattım küçüklerden. al bunu git konuş onunla. ama konuş onunla, konuş yani. konuşmazsan bu aşk seni öldürecek. sevdiğimi demez isem sevmek derdi beni boğar, hıı?
    +yunus büyük şair be.
    -biliyoruz be. haydi, yürü git şimdi konuş.

    bu iki sahnede de ahmet rıfat şungar'ın oyunculuğu üst seviyedir.

    --- spoiler ---
  • yeni izlediğim ama keşke daha önce haberim olsa da izleseydim dedirten, onur ünlü'nün izlediğim ikinci filmi. ilki biraz absürd dramdı. tabi ki celal tan ve ailesinin aşırı acıklı hikayesinden bahsediyorum. film beni vur ile başladı ve öyle de bitirdi. müzik de ayrı güzeldi elbette.
  • "benim yerimde olsaydın kedicik, benim yerimde olmak istemezdin"
    daha önce yazılmış defalarca. bilmem daha fazla yazlmalı belki. ben hep söylüyorum bu aralar. arkada beni vur çalıyor.
  • ah muhsin ünlü şiiri gibi bir film. toplum olarak hepimiz birbirimizi öldürüyoruz ve ölüme doğru yol alan trende hepimiz beraberiz.
  • hiç de aydın sayılmayacak bir adet aydın karakteri* barındıran onur ünlü filmi.
  • akşam akşam beni dağıtan film. onur ünlü bambaşka bir adam.
  • sen aydınlatırsın geceyi'den hemen önce gibi hissiyatında bırakmış (başka türlü anlatamazdım, mesela sen aydınlatırsın geceyi hissiyatını zaten anlatamıyorum), amores perros tarzında (adını bilmiyorum) ama ondan kat be kat daha güzel, oyunculukların şahane olduğu onur ünlü filmi.

    filmi burada öve öve bitiremeyeceğimi düşünüyorum, zaten hissiyatını kelimeye dökebilseydim onur ünlü bunu film olarak yapmazdı, şiir ya da roman olarak da anlatabilirdi diye düşünüyorum.
  • içinde gidiyorum bu'dan çok şey bulabileceğiniz film. bi nevi gidiyorum bu'nun resimlisi.

    "annemi üzdüm, böylece bana hep tirenler çarpsın."
  • keşke yorumları izlemeden önce okusaydım, durdurup arada bir şiir okurdum. işte herşeyi düşündüğünü sanırsın, hatta o düşünceni beslemek için film izlersin ama en olacak şey aklına gelmez.

    neyse. ama bence tüm filmleri toplayıp gidiyorum bu yoluna öyle sokmak lazım aklı belki de. bilmiyorum. bu saçma da olabilir.
    denk gelir bir an, ansızın yorulursun açar okursun filan, işte dersin. zaten yönetmenle aynı kitapları okuyup-aynı filmleri izlemek-aynı denizde güneşin batışını izlemekte kar etmez bence. sonuçta o yöneten-kurgulayan-şiirsel bir hikayeselliğe sahip. aynı nasıl görebiliriz, zaten aynı da olmasın.

    film benim en güzel yıllarımda çekilmiş, iyi ki o zaman izlememişim. evet hepsi katil, evet şevket ayrı, şevket çok iyi.
    tamam da o dilek nedir öyle. gıcık oldum ben o kıza. kanserini öğrenmeden mi konuştu şevketle, yoksa sonra mı farketmez durum aynı, gıcık o kız. öfkesinin hiç bir meşru yanı olamaz. aydın desen adamın polis kayıtlarında yazılı nedenleri. çifte gitmiş o. şevketin yerine de öldürdü.

    geç kaldığım için sevindiğim yerler, aydın'ın çay bahçesindeki monoloğu. sonra şevket işte, boş değildi o sandalye ama, aslında ne kadar vardı ki dilek orda. öğretmen olsun, adamın yatağı doluydu somut olarak, al işte karım diye sarıldığın.

    osman nedir ya, o kağıttan elle tutulan halayında ben başı çekerim. katil olsa bile, o çocuk daha hem devasız hastalar için günahlarının kefaretini çekiyorlar denmez mi.
    bunu nasıl düşünmüşler dedim ağlarken, hayır osman birinin oğlu olacaksa el laberinto del faunodaki olası kızımın kardeşi olurdu.

    o değil de, bir çocuk için doğmaktan bile kötü olan şey babasız-annesiz kalmaktır. ebeveynler çaresiz hastalığa yakalanmasınlar, durmasınlar koşsunlar.

    gülmüyorum aslında burda, yönetmenin çocuğu var mı bilmiyorum ama sarılayım bu sebebe ben, diyim ki; çok yaşasın inşallah. uzun, güzel günleri olsun sevdikleriyle.
    siz çekin ben geç kalsam da izlerim.

    yolumuz uğrar, güzel için güzel bakmak güzeldir deriz.
hesabın var mı? giriş yap