hesabın var mı? giriş yap

  • zorlu $ehir $artlarinda kocaman kamyonlar, kendisini kuyrugundan cevirip duvara firlatmak isteyen ilkokul cocuklari arasinda dogan; yurumeyi ogrenen, cop kari$tiran, olecegini anladigi zaman ormanlik bir yere kadar zorla yuruyup kimseye cesedini gostermeyen $ey.. ki$ gunleri yeni parketmi$ arabanin sicak kaportasi uzerinde gozlerini kapatmi$ bir $eyler du$unurken gorebilirsiniz.

    rahat ev $artlarinda yumakla oynarken, radyatorun kenarinda pencerenin pervazinda uyurken, 4 aylik yavru-bodur boyuyla sicak sobayi merakla patiledikten sonra can havliyle bir yerlere ko$tururken de $ahit olabilirsiniz kendisine..

    ku$ avlayayim derken ciktigi direkten inemeyip aglarken de gorulebilir, bahar aylarinin sonlarinda kendisine yeti$meye ugra$an yavrularini gezdirirken de..

    genelde cikarlarinin bilincinde, tek ba$ina olmayi fazlasiyla seven, yakindan takip ettiginizde kendi ki$iligini olu$turup diger turda$larina gore daha 'agresif', 'cikarci', 'oyuncu', 'dost' gibi sifatlar kazanabilen estetik ve kadinsi yaratiklardir.

    gunde 18 saat uyurlar.

  • çiftçinin yüzünü güldüren oyun. sürekli yağmur yağıyor anasını satayım...

  • zafer işaretinin 2 rakamını değil de ingilizcedeki victory kelimesinin baş harfini anlattığını öğrenmiştim lisedeki ingilizce öğretmenimden. yaşadığım aydınlanmayı anlatamam. cidden çok şaşırmıştım. 3 gün yataktan çıkmadım, sadece avakadoyla beslendim. zaten hep şüphelenirdim kendi kendime, "2 ne alaka lan" derdim. biliyordum bi şey olduğunu.

  • amerika'daki zencilerin afrikada'kilerden daha iri olma sebebinin doğal seçilim olduğunun aniden anlaşılması.

    köle olarak beyazlara satılan zenciler batı afrika'da çok kötü şartlarda aylarca kafeslerde bekletilir, sonra yine aylarca süren boktan gemi bir yolculuğuna katlanırdı. amerikada'ki ler işte tüm bu badireleri atalabilmiş olanlar, diğerleri öldü.

  • 26 yaşına kadar bir kedi sahibi değildim. hep köpek besledim. cooker,irlanda setteri falan ama genel olarak hayvanları severim yani kedi sokakta görünce sevdiğim bir hayvandı. annem inanılmaz korkardı o yüzden hiç düşünmedik kedi sahiplenmeyi. 1 sene önce bir tekir aldık eve galiba bu hayatta beni en çok üzecek şey kediye bir şey olması. o kediden korkan annem büyük ihtimalle yataklara falan düşücek kediye bir şey olduğunda. beraber yatıyorlar,annem işten döndüğü zamanda camda karşılayıp kapıyı açıyor. her sofraya oturduğumuzda gelip kafasını sürtüyor deli gibi sevgi gösterisi yapıyor kimseyi ayırt etmiyor. kedi gerçekten sözlükte belki abartılıyor ama aslında abartıldığı kadar muazzam bir hayvan. ve işin garibi gerçekten söylenenleri galiba anlıyor. patini yıka diyorsun suya sokuyor,yatmaya gidiyoruz dediğimiz zaman bir bakıyoruz yatağa gidip yatmış,hadi balkona çıkalım diyoruz balkon kapısına gidiyor. aslında insanlarla iletişimi inanılmaz güçlü. her dondurma almak için buzdolabını açtığımda evin diğer köşesinden koşarak gelen,büfenin üstünde uyurken cornflakes yediğimi duyup hemen yanıma uykulu gözlerle koşan bir hayvan nasıl sevilmez...

  • ölüm anında dokunma ve görme hissinden sonra duyma yetisini kaybettiğimiz. kalp durduktan sonra ortalama 2 dk boyunca seslerin algılanabildiği.**

    edit: oha doktorun "hastanın ölüm saati 14.43" dediğini bizzat duyuyorsun lan

  • türkiye akülü arabalar federasyonu başkanı izzet mehmet çapar'ın.... şaka lan şaka

    olm şunun güzelliğine bak ya

    şimdiki jenerasyonun çocukları da bunu istiyor mu bilmiyorum ama, bizim jenerasyonda çocukken akülü arabaya ağzının suyu akmayan çocuk pek yoktur herhalde. akülü arabası olan çocuk da pek yoktur.

    resmen resimli sözlükte ukte kelimesinin karşılığında akülü araba resmi var lan benim için.

  • çalıştığım yere dünya güzeli bir tekir geliyor. mama verdik, sevdik ettik derken, abarttık içeri aldık. ben zaten dış kapının yakınındayım. hayvancık her sabah beni bekliyor, benimle ofise girip bütün gün yanımda yatıyor. akşam da benimle çıkıp beni yolcu ediyor. iki gıdım mama verdim ama yüzüme öyle bir bakıyor, ellerime yüzünü öyle bir sürüyor ki, içimi acıtıyor. ofisin diğer bölgelerine gitmeyi bile denemiyor, sadece ben gidersem arkamdan geliyor. tuvalete gidiyorum peşimde, mutfağa gidiyorum peşimde, masaya döndüğümde gene kıvrılıp yanıma yatıyor. iki damla su, azıcık mama, arada uzanıp başını okşuyorum, bütün yaptığım bu, ama sevilmekten öleceğim.

    efenim resim isteyenler için buyurun şirin hanım:
    http://i.hizliresim.com/pbrm1q.jpg
    http://i.hizliresim.com/ml6872.jpg

    ayrıca;
    (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)

    not: havalar soğuk pisicikleri de unutmayın yardımlarınızda.

    büdüt: nazar değdi efendim, küçük patron kediyi istemediği için dışarı attık. sebep: çok dolaşıyormuş. başlarda sakin sakin yatıyordu alıştıkça her normal kedi gibi gezmeye başladı. neyse ne diyeyim ki? acı olan ise bana kediyi istemediğini açık açık söylemeyip hayvanı tutup paldır küldür sokağa atması oldu.

  • oyundan sıkılanlara şöyle bir tavsiyede bulunmak istediğim simülasyon.

    aracın ön konsolunda bulunan dahili navigasyonu kapatıyoruz. sol alt taraftaki harici navigasyonu da kapatıyoruz.

    yükümüzü aldıktan sonra haritaya bakıyoruz. varacağımız yere gidene kadar geçeceğimiz şehirleri bi kağıda not edip haritayı kapatıyoruz. sonra da yoldaki şehir tabelalarına bakıp varacağımız yere gitmeye çalışıyoruz :)

    edit: sağ alt taraftaki harici navigasyon olacaktı.

  • adamı pc başından kaldıramıyorum diye şikayet ediyordum, demin gördüm motorla pokemon avında. işin yoksa sokaklarda adam ara bundan sonra, en azından eskiden yerini biliyordum.

    az önce bankaya gittik, veznede iki tane bulmuş, ona seviniyor , 1700 liralık kredi taksidini de topladığı pokemonlar ödeyecek sanırım.

  • amazon'un depolarında kullandığı ürünleri sıralama ve depolama yöntemi bunlardan birisidir.

    "bozuk düzende sağlam çark olmaz."

    amazon, dünyanın en büyük e-ticaret sitelerinden birisidir. fakat yalnızca bununla sınırlı değil, dünya üzerinde 180 depoya sahip tarihte görülmüş en büyük ürün stokçusudur aynı zamanda.

    siz amazon'dan bir şey satın aldığınız zaman, satıcı amazonsa, o ürün amazon'un deposundan getirilir.

    günde yaklaşık 1.6 milyon paket amazon'un depolarından dünyada herhangi bir yere gönderilir.

    peki bu kadar karmaşanın ve kaosun bulunduğu ortamda, sizce amazon milyarlarca ürünü nasıl sıralıyor, depoluyor ve ihtiyaç halinde eliyle koymuş gibi buluyor dersiniz?

    13.37796 kilometrekarelik bir alanda depolanan kolilerden bahsediyoruz.

    isimlerine göre
    kategorilerine göre
    üretim yıllarına göre
    şekillerine göre
    ağırlıklarına göre

    pek çok parametre ile sıralanabilir. fakat o kadar ürünü öyle bir yöntem kullanarak sıralamak gerekiyor ki birbirine karışmasın, arandığı zaman bulunsun.

    ayrıca bu aranma hızlı olsun. amazon'un hızlı kargo ulaştırma gibi prensipleri var bildiğimiz gibi.

    herhangi bir şeye göre sıralamak kendi avantaj ve dezavantajlarını getiriyor. isimlerine göre sıralasak mesela aynı paketin içinde zebra perde ve askı alan kişinnin paketi hazırlanırken deponun başına ve sonuna gitmek zorunda kalıyoruz. (a ve z harfleri)

    kategorilere göre ürünleri dizelim diyelim, hangimiz tek kategoriden alışveriş yapıyoruz ki? genelde sepetimiz çorba oluyor. içeriğinde bilgisayar faresi, kitap, tıraş köpüğü olan bir paketi hazırlayan bir personel veya robot düşünelim (ikisi de depoların organizasyonunu yapıyor) her kategoriyi aramak, aralarında gezinmek biraz maliyetli olmaz mıydı?

    hem zaman maliyeti hem de uzay maliyeti ( koyacak yer) açısından saçma olurdu.

    şimdi durup düşünmenizi istiyorum. neye göre sıralarsak en verimli bir şekilde sıralamış olurdunuz?

    cevap: hiçbir şeye göre.

    dünyanın en büyük depolarında bütün ürünler rastgele sıralanır. depoyu yerleştirenler neresi boşsa oraya koyar ve işine devam eder. takip etmeleri gereken sadece bir kural vardır: bilgisayara kaydetmek.

    amazon, depoların organizasyonunda bilgisayarlardan ilham almış.

    bilgisayarların rastgele erişimli belleklerinde (ram) bilgiler karmaşık bir düzende tutulur ve bilgilerin nerede tutulduğu bilgisi ayrıca başka bir bölgede tutulur. buna rağmen yanlış bilgi getirme gibi durumlar normal şartlar altında hiç yaşanmaz ve biz de bilgisayarlarımızı olması gerektiği gibi kullanmaya devam ederiz.

    aynı durum, hacimleri fazla olan amazon deposundaki koliler için de geçerlidir. depo robotları veya çalışanları onları rastgele bir yere koyar ve ürünün bulunduğu yer sisteme kaydedilir.

    bu kaosun içinde aradığını bulmak zaman alır diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. diyelim ki diş fırçası arıyorsunuz. bu deponun sadece belli bir bölümünde olsa mı yakında olması daha olasıdır yoksa deponun her yerine dağılmış durumda olsa mı yakınınızda olması daha olasıdır?

    bir de bu olasılığı milyonlarca durumda kullandığınızı düşünün.

    ayrıca uzay maliyeti, diyelim ki diş fırçaları için 500 metre karelik bir alan ayırdınız. elinizdeki diş fırçalarının yarısı depodan uzaklaştırıldı. 250 metre karelik boş bir alan ortaya çıktı fakat orası diş fırçalarına ait olduğu için başka bir ürün yerleştiremiyorsunuz.

    ürünleri bulduğunuz yere koyabildiğiniz rastgele düzende ise böyle bir sorun yok.

    bazen düzen zannettiğimiz kadar verimli bir olgu olmayabilir. onun yerine bir şeylerin karman çorman kalması belki işlerimizi daha da kolaylaştırır.

    kaynak ve konuyla ilgili daha fazla bilgi için: qz.com