ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kompozisyonun gelişme bölümünü girişten az yazmak
-
(bkz: giriş sıçış sonuç)
fikret forest
-
(bkz: yılmaz hit and get it)
eski sevgiliyi hatırlatan şeyler
-
*
küçük şeyleri özlersiniz aslında. zamanında önemsiz görünenleri. saçınızla oynamasını, tek kişilik yatakta yatmaya çalışmanızı, bakışlarını, aptal laflarını, dakikalarca zamanın nasıl geçtiğini bilmeden konuşmanızı, sarılmasını, telefon etmesini, ses tonunu, öpüşünü, göğsü üzerinde uyumaya çalışırken rahatsız eden kolunu, isminizi söylemesini, onunla beraber içmeyi, gülmesini, yemek yemesini, beraber film izlemeyi, mesajlarını, webcam açmasını, sarhoş olmasını ve bunun gibi birşeyler..
çok sonra anlarsınız ki, siz aslında onu değil sevilecek birini özlemişsinizdir, sevilmeyi özlemişsinizdir. ...
ludovico einaudi
-
ne bir klasik müzik uzmanıyım ne de farklı farklı piyanistlerin müziğinden tat alabilecek kadar kendimi bu konuda geliştirebilmiş biriyim, başta bunu belirtmek isterim. ancak bu adamın üzerimde bıraktığı etkiyi nasıl ifade edeceğimi bilmediğimden bir hatam olursa da kusuruma bakmamanızı rica edeceğim.
öncelikle, fly ve divenire adlı iki şarkısının daha dinler dinlemez içime işlediğini, bağımlılık yarattığını söyleyebilirim. hani insanın bam teline dokunan melodiler vardır, dinlerken notalarla düşünceler birbirine girmiştir, hissetme katsayınız artmış, duygu yoğunluğunuz tarif edilemez bir hal almıştır ya, bu adam öyle bir naiflikle başarıyor ki bunu, işte beni en çok etkileyen kısmı da bu oldu sanırım müziğinin. yıllar önce yann tiersen yapmıştı benzer etkiyi üzerimde. "divenire" albümü baştan sona kadar büyüleyici bir şaheser son tahlilde.
türkiye'ye geldi mi, gelecek mi, gelir mi orasını bilemem ama geldiğinde onu hayranlıkla izleyecek bir müzik sever daha olacak yüksek ihtimal, loş karanlığın içinde.
atatürk'ün yapay zekayla yapılmış güncel fotoğrafı
-
daha çok atanamamış ali koç gibi duruyor.
not: bir sebepten ilk entry silinirse falan fotoğraf linki.
protez tırnak terörü
-
göz kanatma yoluyla yapılan terör.
bu ne amk ya! protez saç, protez tırnak, protez kirpik, lens, ... kadının her yeri lego gibi çıkıyor lan!
ben eve gelince daha montu çıkarmaya üşeniyorum, bunlar sniper tüfeği gibi kendilerini söküyorlar iyi mi...
dünyanın en naif ve alçakgönüllü cümlesi
-
geçen hafta karton toplayan bir amcadan duyduğum cümledir.
gece saat 10 sıralarında halı saha maçından geliyorum. baktım yaşlıca bir amca sağda solda kalmış tek tük kartonları şişeleri topluyor. -arkasında kocaman karton arabalarıyla karton toplayan insanlara büyük saygı duyuyorum- tam eve girecekken döndüm ve "amca" dedim; "bizde bir koca poşet dolusu geri dönüştürülebilir atık var işine yarar mı, getireyim mi?" şöyle tebessümle bi baktı bana " zahmet olur oğlum yorulma!" dedi. "olur mu öyle şey amca, evim şurası hemen(5 metre ötesi) bir dakika sürmez hemen getiriyorum." dedim.
o poşeti amcaya uzatırken tarif edilemez duygular geçiyordu içimden. ona para uzatsam eminim almazdı. ona işini yapmasında, kendini işe yarar hissetmesinde yardımcı olmuştum.
zahmet olur oğlum, yorulma! deyişi de bu dünyanın kimlerin hatrına döndüğünü bir kez daha hatırlatmıştı bana.
türk kızlarının güzellik anlayışı
-
maalesef 50 liralık saç düzleştiricisini alamadığı için saçlarını ütülemek zorunda kalan kızlarımız var, hem de sayıları tahmin edemeyeceğiniz kadar çok. ne yapsınlar, imkanları el verdiği ölçüde güzel görünmeye çalışıyorlar.
ama yok, en cool biziz ya. saç mı ütülenirmiş, büyük kezbanlık. durumu var mı yok mu merak etmeyin hiç.
ege üniversitesi hastanesinde yılbaşı kutlaması
-
29.12.22, saat kaç? şayet öğle paydosunda yapılıyorsa kimseyi alakadar etmeyen eğlencedir.
edit: saat kaç diye bilerek yazdım. evet, tekrar soruyorum. saat kaç? arkadaşlar kapının önünde koskoca anabilim dalı yazıyor. orası ayaktan hasta bakan poliklinik değil. ayaktan tedavi hizmetinden bağımsız genelde prof.'ların özel ücreti mukabilinde randevulu hasta kabul ettiği bir yer. orası normal bir mesai saati içinde bile mahşer yeri gibi olur. kapının önü bomboş. evet, muayene ücreti olmasına rağmen kalabalık olur. hasta yakını önce kapı önünde yarım saattir bekliyoruz diyor, içeri girince zamanda sıçrama yaşayıp "bir saattir bekliyoruz. " diyor. hekim veya hoca olduğunu bilmediğimiz bir kişi de sizin neyiniz vardı diye sorduğunda "kayıt yaparsanız göreceksiniz. " diyor. gerçek anlamda orada mesai saatleri içinde bir saat bekleyen birinin verdiği yanıtlar bunlar olmaz. çatır çatır ne için beklediğini söyler ve çözüm sunulmasını talep eder. hasta mahremiyeti falan demeyin, ortodonti kliniğinde rektal tuşe için beklemiyor kimse. adamın şov yaptığı, sesinin titrek tınısından belli.
bir yakını arrest geçirdiğinde diş hekimi müdahale etse başka doktor mu yoktu diye ortalığı ateşe verecekler, ortodonti anabilim dalındaki öğle paydosu üzerinden kardiyak acilleri kıyaslamış. evet arkadaşlar, mavi kodlara da ortodontistler gidiyordu zaten. hatta yoğun bakımlarda da bütün sağlık personeli yemeden içmeden paydos vermeden hazır kıta çalışıyor.
ak-saray
-
muaviye: yeni sarayım nasıl olmuş ebû zer
ebû zer: kendi paranla yaptırdıysan israf, halkın parasıyla yaptırdıysan haram olmuş
isviçre'de ötanazi ile ölmeyi seçen adam
-
adamın hastalığı nedir bilmiyorum ama bunu seçtiğine göre kendisini daha kötü bir ölüm şekli bekliyordu herhalde.
bana işin ürkütücü gelen tarafı şu:düşünsenize akşam yatıyorsunuz ve yarın sabah öleceğinizi biliyorsunuz. o günün son gününüz olduğunu, yediğiniz yemeğin son yemeğiniz olduğu biliyorsunuz.sabah kalkıyorsunuz kalktığınız son sabah oluyor.
umarım kimse bunun gibi bir seçim yapmaya mecbur kalmaz.
edit:yazar arkadaşlar sağolsun bilgilendirdiler. abimiz motor nöron sinir bozukluğundan (sanırım als olarak geçiyor) muzdaripmiş.
lego
-
küçük çaplı bir lego tutkunu olarak bazı noktaları ben de anlatmak isterim.
öncelikle herkesin belirttiği gibi lego ismi leg godt yani iyi oyna anlamına gelmektedir.
6 tane aynı renkli 4x2 brick, 900 milyondan fazla kombinasyonla birleştirilebilir. yani yaratıcılıkta sınır yok. tabi özel parçalar olmadan kafanızdaki kadar özel dizaynlar yapamazsınız (örneğin slope lar. her şeyin köşeli olmasını istemiyorsanız mesela)
legonun bütün parçalarının üstünde lego yazar (bakacağınız yeri bilmeniz lazım, kiminde kabak gibi, kimindeyse karınca duası gibi). yani bir parça lego mu çakma mı anlayabilirsiniz.
her sette lego ekstra parçalar verir, genelde çabuk kaybolabilecek parçalardır ve sete göre 7-15 parça civarındadır.
lisanslı setler genelde daha pahalıdır. telif sebebi ile ama asıl kriter fiyat bölü parça sayısıdır. genelde ortalama 6-10 cent gibi kabul edilebilir.
genelde herkesin temaları olur yani friends, technic, modüler, vb. insanlar bunların koleksiyonlarını yapar. zaman sonra da uzmanlaşır. örneğin ben technic biriktiriyorum ve 45.000 parçam var. technic dizayn ya da moc (my own creation) yapabiliyorum ama bu demek değil ki modülerde de akarım. hayır her tema kendi dinamiğini, düşünme ve tasarım altyapısını kullanır. bu da aslında sizin tercihinize kalmıştır aslında ya da düşünme yapınıza.
şimdilik aklıma gelenler bu kadar, geldikçe editlerim.
freddie mercury'nin mi bemol majör sevdası
-
son derece açık, freddie'nin kompozisyon dehası sayesinde kulaklara bayram ettiren sevdadır.
yazdığı şarkıların genel tonu mi bemol majör olmasa dahi bir şekilde bu tona uğruyor bu adam (örneğin it's a hard life'ın si bemol majör olup soloda mi bemol majör'e dönmesi gibi). bunun istisnası az sayılabilir.
bohemian rhapsody, killer queen, good old fashioned lover boy, my melancholy blues genel tonu mi bemol majör olan şarkılarından bazıları.
bu yüzden kendisi büyük çoğunlukla değiştirici işaret olarak bemol alan tonaliteleri kullanıyor ki uyumsuz bir armoni yaratmadan mi bemol majör'e geçebilsin. do minör, si bemol majör, fa minör, la bemol majör, fa majör, re minör gibi.
elbette ki istisna şarkılar var diyezli tonalitede, fakat bunların aldığı değiştirici işaret de 3'ü geçmiyor, mi bemol majör'de olduğu gibi.(march of the black queen, dead on two legs, flick of the wrist örnek olarak, zaten march of the black queen tondan tona atlıyor)
fakat bu kurallar oturup piyanoda yazdığı şarkılar için geçerli. mesela crazy little thing called love'ı gitarda yazdığı için tonu re majör.
ek olarak, bunların geçerli olduğu dönem ''özellikle'' 73-80, queen ve freddie'nin kendini synth'e kaptırmadığı yıllar.
mi bemol majör genel anlamda klasik - romantik dönem bestecilerinin en sevdiği tonlardan biridir. ilgili minörünün do minör olması, do minör'e tapan besteciler için büyük avantajdır(do minöre de tapılır yani, o ne güzel tondur!!). ilgili minörüyle birlikte en sevilen ikili tonlardan biri. insanın içini açıyor. şüphesiz freddie de klasik müziğe olan hayranlığına denk olarak bu tona bayılıyor.
(bkz: tespit sıçtığı için mutlu olmak)