hesabın var mı? giriş yap

  • cem yılmaz merdiven altı yerlerde çıkarak, karikatür dergilerinde çizerek, tamamen yeteneğiyle bugüne geldi ve kendisini çıkarttı. başlık da, başkasının "yeni cem yılmazlar çıkarırız" demesi karşısında haklı olarak, öfkelenerek ettiği söz. bu kez olmaz, evet (bkz: cem yılmaz'ı yedirmeyiz)

  • tdk'ya göre eş anlamlıları olarak aydın ve münevver kelimelerinin önerildiği kelime. bana göreyse, entelektüel sadece bilgi düzeyi yüksek insan değildir. entelektüel bilgi üretebilen insandır ve vakıa bunun için yüksek bir bilgi düzeyine sahip olmak şarttır.

    entelektüelin türkçe ve arapçası olan aydın ve münevver çiftleri ise entelektüelin aksine kendini bir karşı taraf üzerinden tanımlar.

    münevver, aydınlanmış demektir tenvir kelimesiyle beraber arapçada ışık anlamına gelen nur kelimesinden türemiştir. ilginçtir ki doğunun batının gerisinde kalması sonucu aydın kendini hiyerarşik olarak üzerinde gördüğü ekseri karanlıktan sıyrılabilmiş olarak tanımlar.

    latince kökenli olan entelektüel ise anlayış gücü yüksek demek olan intellectus kelimesinden türemiştir. özellikle iç dinamikleriyle kendi rönesansını yaşayamamış toplumlarda aydın olarak tanımlanan entelektüel sıklıkla bilgi düzeyi yüksek olan her kişi için tanımlanır hale gelmiştir.

    halbuki, entelektüelden bilgi üretebilmesi beklenmelidir ve bilgi üretebilmek için yüksek bir bilgi birikiminin yanısıra yüksek bir idrak ve muhakeme yetisi de gerekmektedir. bilgili ve entelektüel arasındaki fark mehmet barlas'la ilber ortaylı arasındaki fark gibidir. her bilgili kişinin entelektüel sanılması durumu daha çok bize özgü bir yanılsama. bunda da, genel toplum seviyesinin rol oynadığı aşikar.

  • rütbeli bir subay, astegmeni yanına çağırır,

    - söyle bakalim astegmenim, sence benim eve gidip karımla birlikte olmam benim görevim midir yoksa bir angarya mıdır?
    astegmen biraz düsündükten sonra cevap verir:
    - gorevinizdir komutanım.
    - niye gorevimdir peki?
    - angarya olsa bana yaptirirdiniz komutanım.

  • bir anne-baba, çocuğunu 'acı çekmesin diye' öldürebilecek duruma gelmişse, bilin ki oğlunu kızını o kadar çok seviyor ki, artık acı çekmesine gönlü razı olamıyor demektir.

    yaşlı anam, kalp krizi geçirip ameliyat oldu ve yoğun bakımda uzun süre yattı. artık kapalı yerde kalmak nasıl bir acı verdiyse, yanına her girişimde, "oğlum beni bi 5 dakika dışarı çıkar etrafı göreyim, ne olur!" diye yalvarır oldu. doktorlara söyledim, 'olmaz' dediler, 'yapamayız, ölürse sorumluluk bizde olur', dediler. ben de mecburen boyun eğdim. annem, 1 hafta sonra öldü.

    şimdi düşünüyorum da, keşke son kez çıkartabilseydim, şöyle doya doya gökyüzünü seyrettirebilseydim, o gün de ölseydi. işte çaresizlik.

    'o duruma düşmeden anlaşılamayacak bir olay' kanımca.

    debe editi: ilk debe'mi, canım anneme armağan ediyorum. huzur içinde uyusun.

  • sitesi türk istilasına uğramış. forumdan bir diyalog:
    - why do you write turkish in the english subforum?
    it's rude and it's getting out of control
    +beğenmiyosan çık git lan terket ülkeyi

  • var böyle bir örgüt. sıcaktan yapış yapış terleseniz bile klimayı açtırmazlar. neymiş çarpıyormuş. genelde 35 yaş üstü insanlar bu örgüte dahil olurlar. adamı hayattan soğuturlar.