hesabın var mı? giriş yap

  • kultur farki nasil belli ediyor kendini dedigim bakis. aci ofke ve nefret var bu bakislarda hakli da. agit yok vatan millet sakarya yok. omzunda teskin edici el yok.

  • dilimledigimiz elmaları firinliyoruz, 10 dakika kadar sonra çıkarıp üzerine tarçın serpiyoruz. bunlar kendinden geçerken 1 top (tercihen vanilyalı ama bence aoc çikolatalı ) dondurmayı üstüne laaaaaps diye atıyoruz.

    o eriyor biz eriyoruz.*

  • 2015 ağustosunda yaptığımız paris çıkışlı limoge, toulouse, montpellier, aix-en-provence, antibes, cannes, nice, monaco, menton, san remo, lyon, paris turumuzun yol üstü duraklarından biri. yol üstü durağı dedimse gelip geçilecek bir yer değil kesinlikle. toulouse'dan montpellier'ye giderken bir arkadaşın tavsiyesi üzerine uğramaya karar vermiştik. hatta gps'e kanıp carcassonne geldiğimizde arabayı park edip önce çarşı içinde dolaştık. evet güzeldi hoştu şirindi ama beklediğim kadar etkilenmemiştim. sonra bir hediyelik eşya dükkanının önünde kartpostallara bakarken ortaçağ döneminden kalma kalesini görünce "amanın asıl görmemiz gereken yer burasıymış" diyerek haritadan takip edip kaleye gittik, yoksa cahil cahil görmeden gidecektik. insan bir araştırır eder değil mi? yine de şansımız yaver gitti işte. kaleyi gezerken tarihi açık hava tiyatrosu tabi bana rumelihisarı sahnesi'ni hatırlattı, şöyle bir aaah çektim. bir de şansımıza öğleden sonra şovalyelerin özel gösterisine denk geldik, o da hoş bir sürpriz oldu.
    konaklamaya gerek var mıdır bilmem, biz bir gece toulouse'da, bir gece de montpellier'de kalmayı seçtik.
    sonuç olarak etkileyici, fransa'nın önemli tarihi değerlerinden bir yer burası. o bölgede yapılacak gezi programına mutlaka dahil edilmeli.

  • bere takmasinin sebebi ne kel olmasıdır ne de şekil görünmek, geçirdiği bir kazadan dolayı kafasında yara izi vardır (lescott'a benzer bir iz); kendi deyimiyle amacı insanların korkmamasıdır. düğününde bile o bereyi çıkarmamıştır. medyadaki en zeki, kendini geliştirmiş kişilerdendir. bu zamana kadar iki kez buluşma fırsatım oldu ikisinde de kültürü ve zekası ile etkiledi.

  • fantasy lig'e davet ettiğim birkaç yazarın nasıl oynandığını bilmediğini ifade etmesi dolayısıyla bu entry'i yazmak istedim.

    öncelikle fantasy lig, basketbol bilgisi değil takibi gerektiren bir oyun. oyun aktif oyuncuların gerçek performanslarını baz alarak oynanıyor ve gerçek oyuncuların elde edeceği istatistikleri tahmin yeteneği fantasy lig oyuncularının başarılı olmasını sağlıyor.

    oyunda şut ve serbest atış yüzdesi, üçlük isabeti, sayı, rib., asist, blok, top çalma ve top kaybı kategorileri mevcut ve aynı ligde oynadığınız rakiplerinizden o hafta eşleştiğiniz rakipten bu 9 kategoride daha yüksek rakamlara ulaşmanız gerekir. örneğin kurduğunuz takım oyuncuları rakip takım oyuncularından +200 sayı, -1 blok iststistiklerine ulaşırsa bu iki kategori eşit olduğu için elde ettiğiniz devasa sayı farkı bir anlam ifade etmeyecektir, iki takım da birer puan alacaktır. bu yüzden takım kurarken veya takas gerçekleştirirken oyuncu kalitesi değil, ihtiyaçlar göz önünde bulundurulmalıdır.

    oyun bir draft ile başlar. çoğu lig 12 kişiliktir ve takımlar sırayla oyuncu seçer. 1. sıradan seçen oyuncu, ikinci turda sonda, 3. turda yeniden baştan sececek sekilde bir seçim sıralaması olur.(isteğe bağlı olarak salary cap uygulanabilir.) seçim sırasında iyi oyuncu değil, iyi rakamlara ulaşan oyuncular seçilmelidir. benim bakış açıma göre en iyi oyuncular listesinde ande drummond veya lonzo ball'un yeri ile fantasy basketbolda bu oyuncuları seçeceğim sıra arasında belki 50 kademe fark vardır. tam tersini p.j. tucker için diyebilirim.

    ( tercihe bağlı olarak )genelde 5 mevkiye birer oyuncu; birer adet gard, forvet, pivot ve iki adet sınırlama olmayan oyuncu ile 3 adet yedek oyuncu seçilir. günlük olarak sadece 10 oyuncunun istatistikleri baz alınacağı için seçimde mevki dağılımına dikkat etmek önemlidir. basitçe ifade etmek gerekirse oyunda 3 gurd, iki tane limitsiz oyuncu spotu var, bugün 6 tane gurdınızın maçı varsa birini değerlendirme dışı bırakmak zorunda kalırsınız.

    bir oyuncunuz sakatlanırsa onu sakat listesine alarak yerine bir serbest bir oyuncuyu takıma katabilirsiniz ama sakat oyuncunuz iyileşince kadronuzdan bir oyuncuyu serbest bırakmanız gerekir.

    (oyun kurulurken tercihe bağlı olarak) haftalık 4 tane oyuncu alma aktivitesi gerçeklestirebilirsiniz. (sakat oyuncu yerine oyuncu alma, oyuncu serbest bırakıp yerine oyuncu alma vs.) ama hakkınız kullandıktan sonra bir oyuncunuz sakatlanırsa yerine oyuncu alamazsınız. (bütün hakları hızlıca kullanmamak önemli) yine her oyuncunun serbest oyuncular üzerinde hak iddia ederken eşit bütçesi vardır ve bu bütçe, oyuncular takıma katmak istediğinde kullanılır. örneğin bu hafta üst düzey performans gösteren bir oyuncuyu birkaç takım kadroya katmak isterse hepsi hak iddia eder ve 100 dolar olan bütçenin bir kısmını vaat eder, en fazla vaadi gerçekleştiren oyuncuyu alır. (diğer takımların teklifini bilemezsiniz.)

    serbest oyuncuyu takıma katmak isterken kimse bütçe harcanmazsa en az oyuncu alma aktivitesi olan takım oyuncuyu alır.

    genelde draft'te seçilen son 1-2 oyuncu nispeten zayıf oyuncular olacaktır ve bu oyuncuları serbest oyuncularla değiştirmek faydalı olabilir. nba'de sürekli olarak çok değerli olmadığı halde rolü artan oyuncular olmaktadır. ( sakatliklar vs) bu tür oyuncuları takıma katabilme kazanma da etkili olan önemli bir faktördür.

    serbest oyuncuları takıma katarken değerli oyuncuları serbest bırakmak önemli bir risk veya tuzak olabilir. ( bütçelerden para tırtıklama) yine serbest piyasasından alınacak oyuncuların yapacağı maç sayısı, oyuncunun degeri kadar önemlidir. mesela haftanın kalanında iki maçı kalan oyuncunun bir maçı kalan oyuncuya göre cok daha fazla katkı potansiyeli vardır.

    hafta sonuna doğru haftalık sonuç büyük ölçüde netleşmis olabilir ve bu zamanda oyuncularınızın daha az maç yapması avantaj olabilir. mesela top kaybında rekabet sürüyor ama diğer kategorilerde sonuç aşağı yukarı belliyse harden gibi çok degerli bir oyuncuyu kenara çekmek, eksik maç yapmak daha isabetli olabilir.

    ilk defa girecekler için özetledim, genelde kavramaz 5 dk. almaz. ligimizde birkaç kişilik yer var, isteyenleri bekleriz.

  • öğrencilik döneminde yıllarca garsonluk yapmış biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki bir samimiyet, iyi niyet, insanlık göstergesidir.
    halen gittiğim her mekanda garsonlara yardım ederim.
    oturduğum masanın ağzına sıçmam.
    en az %10 bahşiş bırakırım.

    sadece garsonlar için değil, hizmet aldığım her alanda hizmeti verenin işini kolaylaştırmak için elimden geleni yaparım. sanıldığının aksine bu garsonun işini zorlaştırmaz aksine her şeyi daha pratik bir hale getirir. çok şık bir mekanda bile garsonun uzanması zor olan bölgedeki tabak çanağı masanın bir köşesine doğru yanaştırmak gerekebilir.

    verdikleri parayla insanları köleleştirdiğini düşünen bazı zevatlar, garsonun işini yapmaya çalışırkenki çırpınışlarını mağrur bir edayla izleye dursunlar, hayat yardımlaşan insanların sinerjisiyle daha mutlu geçmeye devam edecektir.

  • annem, babam uzun yıllar babaannemle yaşadılar. ben ilkokul 1'deyken dedemin sayesinde yapılan kendi evimize taşınmıştık. babam çok iyi bi işte çalışmadığı için mahalle bakkalına borcumuz baya birikmiş. babam bi gün işten geldi, banyo yapacak ama evde sabun kalmamış. evin en küçüğü olduğumdan bizimkiler beni bakkala yollayıp git bi kalıp hacı şakir al da gel dediler. neyse gittim bakkala, veresiye bi kalıp sabun alacağım dedim. bakkal da akrabamız, zaten mahallede herkes birbirinin bi şeyi, tipik karadeniz köyü işte. adam yok veresiye sabun mabun, önce borcunuzu ödeyin deyip yolladı beni. pislik herif. çocuk halimle nasıl utanıp bozardim. kafam yerde çıktım bakkaldan. ben içerideyken birisi sandalyede oturuyordu, ama o mahcubiyetle kimsenin yüzüne bakamadım tabi. meğer babamın amcasıymış. ben çıktıktan sonra kötü bakkala sormuş bu kimin kızı diye. babamın ismini duyunca bi kalıp sabunu kendisi alıp bi çocukla peşimden eve göndermişti.
    daha dün gibi, ama üstünden yıllar geçti. bayram için memlekete gittigimde onun da mezarını ziyaret edip yine bu olayı yad ederek rahmetle anmıştım kendisini. huzur içinde uyuyordur umarım. geride böyle güzel anılar bırakmak, kalp kırmadan, ah almadan yaşamak ne güzel olmalı.
    baki'nin de dediği gibi "baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş ", bizlere de hoş bir sada birakmak nasip olur umarım.

  • lise bilgisi demişsiniz, teknik adı söylenmediği için bilemedi demişsiniz, şıkları duymadığı için bilemedi demişsiniz.. sadece tek sorum var;
    vücutta sarımsak terimli bir bölge var mı?! varsa bilelim arkadaşlar.

    klinikte omurilik soğanı dersek gülerlermiş! bence şuan kaç milyon kişinin neye güldüğünü bir düşünün.