ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
başörtüsü referandumu
-
bu kılıçdaroğlu nun varya yatacak yeri yok!
deniz baykal 1, bu kılıçdaroğlu 2!
hiç gereği yokken, gündem ekonomi olmalıyken geçmişte kalmış bir durumu açtı al buyur işte!
istifa et,bırak artık şu chp yi, düş yakamızdan yahu!
almanya'dan 5 nehir ismi sayamayan sözlük yazarı
-
1) bavyeraünnehir
2) fıratfurt
3) kızılır'mark
4) yeşilır'mark
5) hessenkeyf
acemi askere yapılan eziyet
-
edit: görüntüleri kaldırıp elimden geldiğince sansürleyerek yükledim.
edit: hulusi akar'ın emriyle soruşturma/inceleme başlatılmış.
1f u c4n r34d th1s u r34lly n33d t0 g37 l41d
-
(bkz: 50zlügün 3b351n1 51km1$51n1z)
ssg'nin nişanlanması
pınar batum
ezel
-
ağız tadıyla bi reklam izlettirmediler ya ne çok ezel giriyo araya
zen
-
mahayana budizminin bu isimle adlandırılan yoludur.
zen olarak bilinen aydınlanmanın özü olan satori'yi aktarmayı hedefler.
bu öğretide kutsal metin incelemek, ayinler düzenlemek ya da iyilik yapmak gibi klasik yöntemler yerine, meditasyondan, fiziksel "şok" tedavisine kadar değişen teknikler kullanılır. fakat tüm zen okulları öğrenci ile usta arasındaki kişisel bağa değer verir.
zen (çince chan) sanskritçe'de meditasyon anlamına gelen dhyana'dan gelir. 10. yy'da çin'de doğdu fakat 12. yy'da japonya'da gelişti.
ayrıntılı mantığa yüz vermez, kendini kontrol ve içtenliği birbirine uydurmaya çalışır, hatta "tek elle alkış sesini hayal edin" gibi cümlelerle ifade bulan o ünlü sıradışı mizah anlayışı japonya'nın samuray savaşçılarına çok çekici gelmiştir.
zen'in göze batmama ve zerafet idealleri japon kaligrafi sanatının, no tiyatrosunun, kılıç kullanma tekniklerinin, bahçe tasarımının ve çay sunma törenin gelişmesinde etkili olmuş.
yer yarılsa da içine girsem denilen anlar
-
parfüm almak için girilen parfümeride, parfüm şişesinin yere düşüp kırılması ve akabinde arkadaş görünümlü iki yamyamın t-shirtlerini çıkarıp yerdeki parfüm ziyan olmasın diye üstüne bastırmaları.
buzdolabındaki yarım limonun günlüğü
-
tamamı yalan olan günlük. ben tuttuğum günlüğü buraya yazmıyorum.
izmir'de metro çalışanlarının 40k ücret istemesi
-
bu chp kadar komedi bir parti yok. bütün belediyelerinde asgariye normalden fazla zam yaptı sırf akpye laf sokmak için.
o belediyelerin hepsinde işçiler daha çok isteyip greve gitti. hizmet aksayınca hem oylar gitti hem de işçilere deli gibi asgari ücret verdikleriyle kaldılar.
yemin ederim chpyi rezil et desen bu kadar olmaz.
oecd
-
ülkemizin ve meksika'nın yayımladığı istatistiklerde son sıraları paylaşageldiği “zenginler kulübü” ya da “zengin ülkelerin düşünce kuruluşu”
ilave not: bir ülke neden oecd'ye üye olmak ister diye düşünürdüm hep. mali bir yönü yok bu kuruluşun. tam bir think tank gibi faaliyet gösteriyor. kolombiya'nın oecd üyelik sürecine ilişkin beklentilerini okuyunca bir ülke neden oecd üyesi olmak ister konusunda birkaç madde görünüyor ufukta: doğrudan yabancı yatırımlarda artış beklentisi, yatırımcıların gözünde daha istikrarlı bir ülke olma beklentisi gibi. meksika ve şili'nin üye olduktan sonraki performansları ise tam olarak bu beklentileri doğrulamıyor. o zaman, oecd üyeliği sadece bir prestij meselesi olarak ön plana çıkıyor kanaatimce.
ateist birisinin davasına bakan başörtülü hakim
-
çok enteresan, sanki başörtüyü takmayınca benimsediği düşünceleri de bir kenarda bırakacakmış gibi düşünülüyor herhalde.
başörtülü bir hakime başörtüsü takmadan da ayrımcılık yapacaksa eğer yapar, başörtüsü takmayınca tarafsız başörtüsü takınca yanlı olmayacak birdenbire. insanların kıyafetlerini engelleyerek zihinlerini değiştiremezsiniz bunu hala anlamadınız mı?
eğer bir korkunuz varsa yargının kişiselleştirilmesinin önüne nasıl geçilir, gittikçe çarpıklaşan adalet sistemi nasıl rayına oturur, kanunlar dindar, deist, ateist, zengin, fakir ayrımı olmadan nasıl herkesi birey olarak değerlendirip eşit ele alır bunlara kafa yorun. lütfen başörtüsüyle uğraşıp akp’nin ekmeğine yağ sürmeyin, başörtülü arkadaşlara tek çıkış kapıları akp imiş gibi hissettirmeyin.