hesabın var mı? giriş yap

  • hocanın ilayda'nın başarısına çalışın, ordan sorucam demesine rağmen, şeyma'nın rüyasından sorup hepimizi sıçırttığı dersin kitabıdır.

  • youtube canlı yayın sohbeti türkler tarafından işgal edilmiş konserdir. sohbette ki bazı cümleler;

    kim kardashıan has a bıgger ass than all armenıan lands
    ccc enver paşa ccc
    ccc erivan ocakları ccc
    soykıran çıksın beyler kasıyor
    şarkının güzelliğinden gözlerimden yaşlar soykırıyor

  • sevgilisinin onu aldattığını, arkadaşının onunla konuşmak istemediğini, annesinin ise ölüyor olduğunu düşündüğü kimsedir.

  • sabah yazarı hilal kaplan'ın yaptığı alkışlanası savunmadır.

    kaplan, 5 yıl önce 15 temmuz'da gerçekleşen darbe girişimini hatırlatarak, bu nedenle erdoğan'a tam teşekküllü ve ultra lüks bir yazlık saray yapıldığını yazmış.

    işte bu kadının da yeteneği bu. kimsenin göremediği o küçük noktaya görebiliyor. mesela biz adam orada sefa sürecek, ejder meyveli smoothielerle ferahlayacak, torunlarıyla deve güreşi yapacak zannediyorduk. iyi ki hilal kaplan'ı okuyoruz da gerçekleri öğrenebiliyoruz.

    bu arada 15 temmuz da hakkikaten erdoğan'ın dediği gibi "allah'ın lütfu" imiş. kamu bütçesinden masalsı bir yazlık saray yapıyorsun, "15 temmuz'dan korunuyorum" diyorsun. kıyak iş.

  • yazı detayında çalışmak istemeyen gençlerin çalışmak istemediğini gösteren ifadeler şöyle:

    “… bana lojmanın resmini, mümkünse videosunu atar mısınız dedi. fotoğraf ve video attım. arkasından benden, personel menüsünü de göndermemi istedi. bir başkası, bana otel odası verip veremeyeceğimi sordu…”

    bak sen terbiyesiz gençlere, iş bulmuş bir de düzgün yemek yiyebilecek mi, köpek klübesinde bin kişiyle pislik içinde mi yaşayacak falan bunların hesabını yapıyor!

    yok kardeşim bu gençler adam olmaz, iş beğenmiyorlar, sen köle değil misin ne yapacaksın yemeği kalacağın yeri? ölmeyecek kadar yiyip hastalanmayacak kadar uyuyacak bir yatak neyine yetmiyor?

    tembel gençler, hep tembel bunlar. halbuki afgan gençleri öyle mi? yemek de sormaz yatak da. açın turizmci kodamanlarn önünü ltf.

  • hem ev hemde iş yerinde ki masamda birer tane beslediğim bitki türü.

    bakımının çok kolay olduğu doğrudur, ancak her canlı gibi onun da ihtiyaç duyacağı ısı, nem, toprak, su oksijen gibi sınırları vardır. ısı konusu önemli; kaktüs çöl bitkisi olduğu için unutulmamalıdır ki ısıya, sudan daha çok ihtiyaç duyar. ortalama 30-35 derecelik bir ortamda çok sağlıklı bir şekilde gelişimini sürdürüyor bu meret.

    neme karşı pek dayanıklı olduklarını düşünmüyorum, kapalı ortamda renkleri bile soluyor, bol oksijen alan odanız yoksa, günde bir kere de olsa camın balkonun önüne çıkarın ki, o gün ihtiyaç duyduğu oksijen alabilsin.

    saksıya koyacağınız toprak kesinlikle kuru olmalı. ayrıca saksının en üst kısmına deniz veyahut inşaat kumu koyabilirsiniz. * ayrıca saksıda kullanacağınız toprağı, ölü gömer gibi sıkı bir şekilde doldurmayın. neden derseniz; toprak sıkı olursa oksijen alamaz, ayrıca koyduğunuz su, saksının arasından geçip tabağa akamayacağı için kaktüs soğanında çürümeye neden olur. sonra buraya gelip kaktüsüm müteveffa oldu diye ağlarsınız.

    edit: eklemeyi unuttuğum bir husus var; yukarıda kaktüs ısıyı çok sever, 30-35 derecelik bir ısıya ihtiyaç duyar dedim diye, güzelim bitkiyi alıp yaz sıcağında güneşin önüne koymayın. direk güneş ışığına maruz kalırsa aşırı su kaybı yaşar. önemli olan sıcaklık seviyesini korumak.

  • türkçeye kabaca çevirisi zehir olan ingilizce kelime.

    ancak durun bir dakika zehir poison değil miydi yahu.

    biraz araştırınca şu sonuca ulaştım. poison, zehir kelimesinin genel karşılığı zehirli olan her şey için kullanılabilir.

    ancak venom, ecnebilerin bazı özel zehirler için ürettiği ayrı bir kelime. yani bu da zehir anlamına geliyor ancak öyle her zehir venom olmuyor belli başlı spesifik zehirler venom sınıfına giriyor.

    peki nedir bu spesifik zehirler?söyleniyor ki özellikle bir hayvanın savunma değil de saldırı mekanizması olarak kullandığı ve iğne, diş, diken vb. bir silah ile düşmanın vücuduna yara açıp direk kanına karıştırdığı genellikle protein bazlı (ama öyle olmak zorunda değil) zehirlere venom denir.
    örnek olarak yılan, akrep, arı zehri verebiliriz.

    bunun haricindeki tüm zehirler ise poison oluyor. kimyasal zehirlerin tümü poison mesela. ya da zehirli sarmaşık, at kestanesi, zehirli kurbağa da hep poisonous oluyor, çünkü bu arkadaşlar seni sokup da zehirleme yetisine sahip değil ancak sen mallık yapıp bunlara dokunursan, yersen, içersen zehirleniyorsun.

    ekstra bilgi: bir de venom olarak geçen protein bazlı zehirlerin bazılarının (örnek yılan zehri) kan dolaşımına karışmadığı sürece zehirlemeyeceği teorisi var. misal yılan zehrini içtiniz, ağzınızda midenizde herhangi bir yara bere yok ise bu zehir kana karışamayıp mide asidinde parçalanarak sizi zehirlemeden sindirilebiliyormuş. şu filmlerdeki klişe yılanın soktuğu yeri kesip ağızla zehir emcükleme sahnesi de bu teoriye dayanıyor.

    ancak ilk yardım derslerinde bu hareket kesinlikle yapılmamalı diye anlatılır. çünkü ağızda özellikle dişlerde ne kadar sağlıklı olursanız olun çürük ve mikron düzeyinde kanama olmadığına dair garanti veremezsiniz. verseniz dahi her sakallı dedeniz olmadığı gibi her zehir de protein bazlı değildir, bu nedenle bu sahne aklınızda film klişesi olarak kalsın.

    ekşi gereksiz bilgiler sundu.