hesabın var mı? giriş yap

  • çoğu gün en az 12 saat şantiyede çalışıp yorgunluktan ölerek otobüse binen bir genç olarak bir parçası olmadığım, olmak zorunda olduğumu düşünmediğim gençliktir. kusura bakmayın ama sevgi saygı iyilik böyle ezberlerle olmaz. ayakta duramayacak yaşlı, hamile, yorgun birini görürsem elbette yer veririm, ama her 40+ kişiye yer verme mecburiyetim olduğuna inanmıyorum. bunun kuralı olmaz. oturmasam da olur diyebildiğim noktada veririm, yoksa otururum, kimseye açıklama ya da özür borcum da olamaz.

    edit: imla

  • japonum demez belki ama eline silah alıp da fuji dağında da tsubakuro dagında da konaklamaz.

    debe editi : soklardayim sayin sozluk. su entrynin debe'ye girmesi beni gercekten sasirtti. yazarken bile ulan ne klise laf ettim falan demistim.
    ne bileyim cok daha tatlisko cok daha bilgi iceren entrylerim vardi. hatta iclerinde ulan ne komik yazmisim dediklerim bile vardi.

    neyse kisfmet bunaymis. ehehe sukela veren elleriniz bal tutsun, bal tutan parmaklarinizi yalayanlariniz da cok olsun ^^

  • troller artık ne kadar düşebilir dedikçe daha da düşen, kadın pedini utanç malzemesi olarak düşünmekten utanmayan bir de bunu ekşide paylaşan trolün söylediği şeydir.

    bu resmen trollüktür. feministlerin ak parti yaparsa da onaylayacakları, olması gereken eylemdir.

    kadın pedi bir hijyen malzemesidir. ahlaksız olan bu gibi trollerin beynidir.

  • sac kurutma makinasiyla saclar kurutulurken ev arkadasinin surunerek sizi korkutmasi. sac kurutma makinasinin tabanca formundan dolayi ev arkadasini kurutarak oldurmeye kalkismak.

  • 5 gün değil ama en azından 1 gün verilmesi gerçekten hak olan izindir. sadece karın ağrısıyla açıklanacak bir sıkıntı değil çünkü miden bulanıyor, başın ağrıyor tüm bağırsak sistemin çöküyor. işe giderken toplu taşıma falan da kullanıyorsan gerçek bir işkence. bunun az -çok tehlikeli iş grubuyla da alakası yok. ofis çalışanıyım yine olmuyor. ki acı eşiğim epey yüksektir. ayda 1 günden kimse batmaz bence. insanlık hakkı kadar doğal bir hak bu da.

  • erkin koray, bir yakınımızın yan komşusudur. annem ile arasında geçen konuşma:

    yakınımız olan abla: geçen sene aşure yapıp tüm apartmana dağıtmıştım. erkin bey'in kapısını da çaldım.. açtı. bir bana, bir de elimdeki tepsiye boş boş bakmaya başladı. sonra da "bu nedir acaba?" diye sordu.
    annem: a-aaa! görgüsüz!
    y: ben de "aşure bu" dedim. "ee napıcam bunu?" diye sordu.
    a: alıp kafana geçireceksin! deseydin?
    y: içimden dedim zaten. ama neyse ki sabır çekip "buyrun, yemeniz için getirdim" diyebildim. sonra "peki tabağı napıcam?" diye sordu. yine sabırla "daha sonra getirebilirsiniz. şu katta, şu numarada oturuyorum" dedim.
    a: ee sonra? getirdi mi tabağı?
    y: evet. kapıcıyla gönderdi ertesi gün.
    a: boş mu geldi tabak? (genelde bizim buralarda dolu gelen bir tabak, boş gönderilmez. gönderen, toplumdan dışlanır filan)
    y: evet!
    a: görgüsüz herif! insan içine bir cd'sini koyar en azından!.

    (bkz: mavi ekran)

  • filmde barinan en büyük mantik hatasi meger yilmaz erdogan´mis.
    yeni farkettim.

    behcet necatigil´i canlandiriyor bu adam; necatigil 1916 dogumlu, film 1941´de geciyor, yani sair 25 yasinda.
    yilmaz erdogan 50 yasinda bir adami canlandirir gibi. bir de genc sairler hocam diye hitap ettiklerinden kendisine, aralarinda cok büyük bir yas farki varmis gibi aktarilmis; fakat muzaffer tayyip uslu 1922, rüstü onur da 1920 dogumlu. yani üc sair neredeyse akran.

    46 yasindaki adam 25 yasindaki bir sairi canlandirirken, 30 yasindaki karisi da 17 yasindaki bir karakteri canlandiriyor.
    ailecek bir sorun var.

  • sözlük'e bilgi birikimini yansıtabilen ender yazarlardandı. sonraları, kendi iddiasına göre, karısıyla olan boşanma davasında kanzukun karşı tarafta olması sebebiyle, yani tamamen duygusal sebeplerden uçuruldu; dışarıya yüzlerce link veren varken, ufağını tefeğini topladığı kendi bloguna link veriyor diye örtbas edildi.

    şimdi, ahı tutmuş olacak ki, moderasyonun ve spesifik olarak o'nun faşizan tavırları yüzünden, sözlükten aralarında çokça bilgi olan 295.000 entry silindi.

    unutursak kalbimiz kurusun

  • “en iyisi doğmamaktır. olay biter. doğmamış olsaydım benimle röportaj yapmayacaktın mesela. rahat edecektim.”

    “fotoğrafın altın çağında deformasyon ve photoshop yoktu. fotoğraf görsel hakikate en yakın şeydi. fotoğraf bozuldu artık; yalan konuşuyor. oysa benim bildiğim fotoğraf yalan konuşmazdı, hakikati gösterirdi.”

    “sanatçı diye ortad...a gezenlerin bütün hepsi ibneler. şimdi ben kendime sanatçı diyeyim de ibne mi olayım? ben bunlarla uğraşamam. vaktim yok. benim işim gücüm var.”

    “gerçek sanatçılar hiçbir şeyi takmıyorlar. dünyanın içindeki metamorfozu keşfetmişler. onun üzerinde düşünüyorlar. gerisinin palavra olduğunu fark ettiler.”

    “yeteri kadar entelektüel değildir dünya. dünya insanları boşluk üzerinde düşünen aptallardan ibarettir.”

    “gidiyorum ‘100 numara nerede?’ diye soruyorum otelde. ‘abi burası 98, bundan sonraki binadır.’ diyorlar. herif 100 numarayı bilmiyor.”

    “sanatçı müziği yazandır. chopin’dir, beethoven’dır. müziği çalan ise kemancıdır. bunlar sanat eserini sergileyenlerdir. sanatçı ise sanatı yapan adamdır. icracıdan bana ne.”

    “bütün her şey felsefe için çalışır. filozof denen adama malzeme üretmek için. bütün insanlık, politikacılar, devletler, cumhurbaşkanları bir filozofun ne diyeceğini ayarlamak için vardır. din, felsefenin bir bacağıdır. dünyadaki en son lafı filozof söyler. gerisi de palavradır.”

    “toplum ne istediğini bilmez, hıyarlar cemiyetidir. dünyanın en cahil kitleleri toplumlardır. hiçbir şeye yaramazlar.”

    “en kolayı ölmemek. ben ölmeyeceğim çünkü. ben gene eserlerimde var kalacağım, size ‘merhaba.’ diyeceğim. shakespeare yaşıyor mu, ölüyor mu?”

    “yaşlandıkça küfretme özelliğim ön plana çıkıyor, ferahlatıyor beni. giderayak herkese küfredeyim diyorum.”

  • ya şunu bile medeniyet diye savunan embesiller var ya hakikaten çok şaşırıyorum. kore'lilerle çalıştığım bir projenin ofisinde aynı bu şekildeydi tuvaletler. kendi kadın çalışanları bile sırf burayı kullanmamak için bizim şirketin ofisine geliyorlardı tuvalete. ofiste ne zaman yabancı birini görsek diyorduk mesele tuvalettir diye. kısacası hiçbir işe yaramayacak boş bir uygulama. sırf odtü'lüler ''biz farklıyız'' hissi yaşasın diye yapılmış.