hesabın var mı? giriş yap

  • 50 sayfalık başlığın 20 sayfası "piyon" yazanlarla dolu. "benim satranca bakışım farklı üstadım"

    ahaha sizin farklı olma arzunuza çakayım kasaba entelleri sizi..

  • ön edit: burada onlarca benzer olayı yaşadığını söyleyen insanlar var, kimi entri girerek kimi mesaj atarak anlatıyor.
    belki bizim kontrol etmemiz gerekirdi, ama sürekli kaza olan bir kavşağa trafik ışığı konmaz mı yani. belliki bu sıkça olan, insanlara sıkıntı yaratan bir durum. bunu yine havaalanı yönetiminin kökten çözmesi gerektiğini düşünüyorum.
    en mantıklı ve kolay çözüm bence, eski kapıdaki monitöre bir not düşülmesi, bu uçağın biniş kapısı değişti artık şurası, şeklinde bir not, böyle bir problemi ortadan kaldıracaktır.
    -----------------

    3. havalimanı yada istanbul havalimanı dediğimiz yerdeki anons yapılmama rezaletine birde isim uydurmuşlar.

    sessiz havalimanı.

    bildiğin anons yok. bilgilendirme yok, sorduğunda da izahat yerine tehdit var.

    biz saat 4 deki uçak için saat 1 de vardık havalimanına. bileti aldık, üzerinde kapı numarası yazıyor. g2b.

    saat 3 gibi gittik ilgili kapıya, bir saat öncesinden bekliyoruz.

    zaman geçiyor buçuk oldu biniş saati geldi geçti, 45 geçti vs. hiç hareketlenme yok, eşime dedim heralde bizim uçak rotar falan yaptı, hiç hareketlenme yok.

    dedi bi bak bakıyım, uçak saatine 15 dakka var, biz kapıda bekliyoruz, 8 10 kişi de bizim gibi ne yapacağını bilmiyor.

    gittim baktım ekranların birine,
    biniş kapısı değişmiş,
    kırmızı kırmızı last call yazıyor

    lan amk, nasıl last call, biz mal gibi bekliyoruz orda, niye bize söylemediniz kapının değiştiğini?

    yeni biniş kapısı da g11 numaralı kapı, istanbul havaalanının en uzak kapısı, en dipte.
    çantaları topla koştur 10 kişi. genci var yaşlısı var turisti var.

    sonunda ulaştık biniş kapısına, oradaki görevlilere söyleniyoruz bu nasıl iş, neden bize haber vermiyorsunuz diye, diyolar ki - istanbul havaalanında anons yapılmıyor artık, siz takip edecektiniz.

    e amk ozaman bileti verirken öyle söyleyin, uyarın bizi deyin ki, anons yok, arada bakın şu zıkkıma.

    ben 3 saat önce gitmişim, biletimi almışım, biniş kapısına gitmişim daha ne diye ekranlara bakayım ki?

    madem sesli anons yok, böyle bir değişiklikte telefona mesaj at, ne bileyim mail at, bizim olduğumuz yere birini gönder duyur, bin türlü yolu var.

    bunların hiç birini yapma, milleti koştur.
    bu işte bi bokluk var demesek, 3 saat önceden gittiğimiz havaalanında uçağı kaçıracağız.

    demekki büyük güzel binalar yapınca iş burda bitmiyor,

    yaptığın binanın kullanışlı olması

    ve liyakat ile yönetilmesi gerekiyor.

    sizin de haberiniz olsun, gözünüz ekranlarda olsun. kapı değişir, uçak iptal olur, yarına ertelenir,
    kimse size bişey söylemez.

    mal gibi beklersiniz.

    edit: bir çok kişi destek verirken baya azımsanmayacak kadar kişi de kakdırıp kıçını baksaydın diyor.
    bazıları da anons kelimesine takılmış.

    ilk olarak ben bas bas bağırsınlar demiyorum, sessizliği ben de severim, ama bu uygulamadaki bir eksiklikten söz ediyorum.

    bilgilendirme

    anons bir bilgilendirme şeklidir, bunu yapmıyorsanız, yerine birşey koymanız gerekir, ben tek değildim, en az 10 kişi orada bekliyorduk, zaten garipliği de ben ve eşim farkettik, ve oradakilere söyledik. yoksa 10 kişi kaçıracaktık uçağı.

    en basiti bir ekşici yazmış. bizim orda gözümüz kulağımız, bineceğimizi sandığımız kapıda ve üstündeki monitörde. ama o monitör kapalıydı. en azından eski kapıdaki monitöre not düşülse, bu kapıdaki biniş şuradan olacaktır diye, tüm problem çözülecek.

    evet ben birçok kez havayolu kullandım ama böyle bir problemi ilk kez yaşadım.

    kaldı ki okuma yazma bilmeyen birisi de olabilirdim.

    belli bir saatten sonra kesilen biletlere yeni biniş kapısının numarasını yazmışlar, o yüzden biz orada 10 kişiydik.

  • bakın, lütfen kulak verin bana:

    ak parti'ye oy verdiğini bildiğiniz, emin olduğunuz insanlar ortalama 3 ay içerisinde ağlayıp sızlanmaya ve muhtemelen sizden para istemeye başlayacaklar.

    bu durumda ne yapacağınız önemli:

    benim tavsiyem sakın ola seçimlerini eleştirmeyin. siz de zor durumda olduğunuzu söyleyin, yardımcı olamayacağınızı ifade edin. daha iyi olacak inşallah deyin. ama dalga geçer gibi değil. gerçekten inanarak...

    bu insanların karşısında bir blok olmayın, birleşmesinler. yavaş yavaş kendilerini tüketsinler, birbirlerinden uzakkaşsınlar. kayıtsız kalın.

    hiçbir şekilde siyasi bir tartışmaya girmeyin, fikirlerinizi sorarlarsa "ben bu işlerden pek anlamıyorum." deyin geçin.

    doğru bildiğimizi söylemek işe yaramadı. artık bu insanlarla konuşmayalım, kulaklarımızı da tıkayalım.

  • writeaprisoner.com, amerikan hapishanelerinde yer alan suçlularla mektup arkadaşlığı yapabileceğiniz bir site.

    mahkumlar kendi profillerini oluşturarak özgeçmişleri, ilgi alanları ve ne aradıkları gibi düşüncelerini paylaşmakta. sizde online olarak bu profillere göz atabilir ve istediğiniz mahkumlarla ister mektup isterseniz uygulama yoluyla yazışabilirsiniz. bu web sitenin amacı; mahkumlara içeride kaldıkları süre boyunca dış dünyayla bağlantı, destek ve hatta bazen arkadaşlık veya partnerlik sağlamak, tabii bu sizin seçimizle alakalı. sadece arkadaşlık yapmak isterseniz, ona göre bir profil seçebilirsiniz. site üzerindeki pek çok mahkûm, cezaevinde kaldıkları süre boyunca bu arkadaşlığın ilişkilerini anlamlı ve destekleyici bulduğunu da belirtiyor, zaten hapishanede yapabilecek şeyler kısıtlı, dolayısıyla onlar için de ortada bir problem yok.

    bununla birlikte, pek çok kullanıcı olumlu deneyimler yaşarken, mahkûmlarla yazışmanın potansiyel risklerde barındırdığını ve iletişim kurarken dikkatli ve sağduyulu davranmanız gerektiğini de bilin, nitekim yazacağınız profilin hangi suçu işlediği açık ve net bir şekilde size gösteriliyor. bazı profiller bayağı büyük işler yapmışlar fakat profilleri okumaya başladığınızda ‘’herkes hata yapabilir’’, ‘’ hayatta ikinci bir şans gerek’’ temalı yazıları da görebilirsiniz… ne kadar pişman olup olmadıklarını bilemeyiz, kimseyi de yargılamamayız ama yazmaya karar vermeniz halinde dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

  • çok da fifi durumdur.

    birileri dünya sağlık örgütüne türkiye adlı bir ülkenin varlığını ve mevcut siyasi tablosunu hatırlatsın lütfen.

    işlenmiş et de neymiş? ülke komple uranyum gibi amk; hala niye ölmedik ona şaşıyorum.

  • dur hemen yok diyip kestirip atma zira var böyle bir şey sevgili sözlük. herhangi bir konu hakkında bir rakam vermemiz gerektiğinde hele de bu rakam doğruluğu hiç bir zaman kanıtlanamayacağı gibi yanlışlığı da kanıtlanamayacak olan muğlak bir değeri ifade edecekse direkt olarak 10,100,1000 gibi yuvarlak sayılar vermek yerine uyanıklık edip 52.6, 88.4, 45.007 gibi mümkün mertebe küsuratlı hatta ancak long integer'la ifade edilebilecek rakamlar vermek tamamen işkembeden salladığmız iddialarımıza hem bilimsel hem de ciddi bir hava katacaktır.bi deneyin siz de memnun kalacaksınız çevrenizde iddiaları itibar gören muteber bir insan olacaksınız, ha olmazsanız da gelin beni bulun ben inanıcam her söylediğinize.valla...

  • sebebini ilk kez burada açıklıyorum.

    uçak havalandıktan kısa bir süre sonra jetler takibe başladı. uçağın içindeki recep tayyip erdoğan'a bu söylenmedi ama dikiz aynalarından baktığında her şeyi kabak gibi görüyordu.

    tam jetler yüce başkanımızın (radiyallahu limen hamd) uçağına kilitlenmiş iken ezan vakti geldi ve jetin aporlöründen ezan okunmaya başladı. başkanımız pilota uçaüğı kıbleye çevirmesi talimatı verdi. jetler tam bombaları ateşlediğinde uçak aniden kıbleye döndüğünden bombalar ıska geçti.

    yüce başkanımız bir olaydan daha iman, nefs ve güzel ahlak sayesinde kurtulup ne kadar da allah'ın sevgili kulu olduğunu kanıtladı.

    bu olayı da mütevaziliğinden kimseye anlattırmadı ama ben doktorunun bir arkadaşının kuzenini tanıyorum. o dedi.

    edit: http://i.hizliresim.com/5v1v55.jpg facebook'ta paylaşın, bakalım yiyen olacak mı?

  • the weeknd'in tarihi vurgun yediği ödül töreni.

    yılın en popüler isimlerinden biriyken ve yılın en büyük hiti blinding lights'ı çıkarmışken resmen sıfır (0) çekti. daha önce vurgun yiyen şarkıcılar çok oldu. 2014'te justin timberlake çok başarılı bir yıl geçirmişti ama yılın albümüne aday olamamıştı. 2018'de the weeknd gibi yılın en büyük hitini çıkaran ed sheeran, genel dallardan olduğu gibi şutlanmıştı. 2019'da taylor swift'in reputation'ı başarısına rağmen sadece bir adaylık çıkarabilmişti. yine de son yıllarda grammy’de böyle bir vurgun görülmedi. büyük vurgun yiyen isimler bile en kötü şartlarda bir adaylık alabildiler. the weeknd ise karşınızda sıfır adaylıkla duruyor.

    adaylıklar açıklandığından beri fanlar birçok neden öne sürdüler. hatta the weeknd’in grammy'ye şarkı ve albüm göndermediğini, kendi isteğiyle geri çekildiğini düşündük ancak mantıklı değil. the weeknd, ağustos ayından bu yana çok yoğun bir tanıtım kampanyası yürütüyor. çıkabileceği her ödül törenine gitti, birçok yerde performans sergiledi. klipler çekti, düetler yaptı. birçok röportaj verdi, tanıtım için posterler yayımladı. çekileceği bir yarışma için bu kadar çalışmazdı. peki geriye ne kalıyor?

    ilki, aşırı tanıtımın ters tepmesi. grammy üyeleri onu ve şarkısını duymaktan o kadar bıktı ki, oylamak istemediler ya da "the weeknd ne de olsa çok popüler, herkes ona çoktan oy vermiştir. ben en iyisi diğerlerine oy vereyim" diye düşündüler. yani aşırı promo, avantajlı durumunu tersine çevirdi. ikincisi, the weeknd'in yaptığı hata sonucu böyle oldu. kendisi r&b ağırlıklı bir şarkıcı olmasına rağmen albümünü “pop dallarına” yollamayı seçmişti. üyeler onun yeterince pop şarkıcısı olmadığını düşünmüş ve pop dallarında onun için oy kullanmak istememiş olabilirler. bir diğer nokta, the weeknd bugüne kadar alternative ve r&b dallarında yarışan bir isimdi ve genellikle bu kesimin oylarını alıyordu. popa geçince r&b üyeleri onun için oy kullanmamış olabilir.

    sorun şu ki pop dalları komitesi olmayan bir alandır. the weeknd'in pop dallarından sıfır çekmesi 13.000 üyenin sorumluluğu. ancak genel dallarda çok ciddi komite müdahalesi var. after hours ve blinding lights'ın adaylık çıkaramaması komitenin tercihi muhtemelen. sebebi ne olursa olsun abel tesfaye son yıllarda örneği olmayan, eşi benzeri görülmemiş bir vurgun yedi. şarkıcılar ya komiteden ya üyelerden vurgun yerdi, the weeknd hem komiteden hem üyelerden vurgun yedi.

    diğer adaylara bakacak olursak, beyonce dokuz adaylıkla başı çekiyor. üstelik bu yıl albüm bile çıkarmadı. sadece yan projesi ve düetleriyle bu kadar adaylık aldı. bazı dallarda da iki adaylık birden çıkardı.

    onun ardından taylor swift, dua lipa ve roddy rich geliyor. 2016'dan bu yana aralıksız vurgun yiyen swift, son dört yılda çıkardığı adaylık sayısını tek bir gecede çıkardı. dördüncü kez yılın albümüne aday olan swift'in kazanması durumunda tarihte ilk kez bir kadın şarkıcı üçüncü kez yılın albümünü kazanmış olacak. işin komik tarafı grammy komitelerinin bunun önüne geçememesinin, bunu engelleyememesinin nedeni son dört yıldır swift'e alması gereken adaylıkları vermemeleri. swift’in iki başarılı albümünü tüm itirazlara rağmen görmezden geldiler. bunu üçüncü kez yapsalardı, ona karşı kasıtlı olarak cephe aldıkları izlenimi vereceklerdi. oysa geçen yıl lover'a adaylık verselerdi, swift büyük ihtimalle billie eilish'e kaybedecekti ve grammy de bu yıl folklore'un adaylığından kaçabilecekti. kendi tuzaklarına kendileri düşmüş oldular ve swift tıpkı tarihte ilk kez yılın albümünü iki kez kazanan ilk kadın olması gibi bir başka rekora çok yakın.

    swift gibi pop ve genel dallara damga vuran bir diğer isim dua lipa ki albümü avrupa'da çok popüler olmasına rağmen abd'de o kadar başarılı olamamıştı. listelerde bir numaraya bile çıkamadı. buna rağmen üyelerin dikkatini çekmeyi başarmış.

    the weeknd gibi yılın en popüler isimlerinden roddy ricch onun aksine vurgun yemese bile beklendiği gibi en iyi rap albüm dalına aday olamadı.

    yılın diğer vurgun yiyen isimleri ise post malone, luke combs, jason isbell, bob dylan ve the chicks. luke combs'un country dallarını domine etmesi bekleniyordu.

    genel olarak adaylıklar herkesi şaşırttı. en iyi tahmin yapan bile %55 tutturumadı. normalde yılın en popüler isimleri üzerine bahis oynanırdı. ancak fanlar son yıllarda grammy'nin sürpriz isimleri de aday ettiğini fark ederek tahminlerini genişlettiler ve aslında popüler olmayan ama eleştirmenlerden iyi puan alan albümleri de tahmin listelerine aday ettiler. grammy bu sefer de buna darbe indirerek "tahmin edilemeyenlerin de ötesinde" sürpriz isimlerle gelince hem herkes şok oldu hem tahminlerin tamamı çöpe gitti.

    yılın albümünde taylor swift, dua lipa ve post malone dışında isimlerin tamamı sürpriz. eski parlak günlerini geride bırakmış coldplay de bu şaşırtıcı isimlerin arasına dahil. 12 yıl sonra yılın albümüne aday oldular. bu dalda dikkat çeken bir diğer nokta uzun zaman sonra en az altı beyaz şarkıcının olması. grammy son yıllarda siyahi şarkıcıların dengeyi sağlamasına özen gösteriyordu. bu yıl da diğer dallarda dikkatli davranmalarına rağmen yılın albümünde bunu gevşetmişler. bir diğer nokta, son iki yıldır aday olan albümler grammy takvimi kapanmadan en geç sekiz ay önce yayınlanan albümleri aday etmişken bu yıl grammy takviminin bir yıl olduğunu hatırlamaları ve geçen yıldan kalan albümleri de aday etmeleri oldu. oldukça sorunlu bir konuydu, resmen bir yıl önce albümleri aday olma hakları olmasına rağmen görmezden geliyorlardı.

    yılın kaydı ve yılın şarkısı ise yılın albümünün aksine az çok tahmin edilen şarkılardan oluşuyor. son yıllarda üyelerden destek görmemesine rağmen komitenin ittirmesiyle her yıl adaylık almayı başaran h.e.r., bu yılı da es geçmedi ve yılın şarkısı dalına aday olmayı başardı. geçen yıl zaten beş ödül kazanmış olan billie eilish, sadece droplet olan şarkısı everything i wanted ile hem yılın şarkısı hem yılın kaydına aday olmayı başardı.

    en iyi pop solo performans, justin bieber'ın yummy şarkısı dışında beklenen isimlerdi zaten. yayınlandığı andan itibaren birçok kişi tarafından yılın en kötü şarkısı ilan edilen yummy'nin adaylığı dalın en büyük sürprizi. yine aynı şekilde hem genel dinleyici hem eleştirmenler tarafından beğenilmeyen changes albümü bir diğer sürpriz. sanki the weeknd'e gitmesi gereken adaylıklar justin bieber'a verilmiş gibi. bu noktada bieber'ın menajerinin yoğun lobicilik faaliyetleri yürütmüş olması oldukça yüksek.

    pop düet/grup performans dalında iki sürpriz var. ilki, adaylık çıkararak rekor kırmayı başarmış güney koreli bts grubu, diğer single bile olmamasına rağmen bu kadar kalabalık ve hitlerle dolu bir dala aday olmayı başarmış exile şarkısı. bu şarkı pop radyoya gönderilmedi, klibi bile yok.

    pop albümde iki büyük vurgun var. biri the weeknd, diğeri post malone. hadi the weeknd büyük vurgun yedi, post malone genel dallara dahi aday olabilmişken poptan vurgun yemesi geçen yılki durumun tersine döndüğünü gösterir. ilk albümü beerbongs & bentleys üyelerden destek görmüştü ama komite tarafından pek desteklenmemişti. bu sefer de komite kendisine destek vermiş ama üyelerden destek görmemiş. bunun bir başka anlamı ise en iyi pop vokal albüm dalına aday olan albümlerin yılın albümüne aday olma şansı varken komite tarafından önünün kesilmiş olma ihtimali. bir albüm yılın albümüne adaysa ve kendi alt dalında aday değilse, bu %99 komite müdahalesini işaret eder. zira mantıken yılın albümüne layık görülen albüm kendi dalını kazanmaya da layık görülür.

    en iyi rap albüm, ne kadar gerçek rap severler için iyiyse mainstream dinleyicileri için o kadar kötü. komite resmen popüler isimleri üç hayırla uğurlayarak kaliteli ama çok fazla satamamış albümleri aday yapmış. nas yedi yıl sonra en iyi rap albüm dalına aday olmayı başardı.

    en iyi rock performans dalı tarihte ilk defa tamamen kadınlardan oluşuyor. altı aday var, altısı da kadın. en iyi rock albüm, rap albüm gibi popülerden ziyade eleştirmenlerden yüksek puanlar alanlara gitmiş ki bahislerin neden bu kadar saptığını anlamak zor değil.

    en iyi müzik film dalının en büyük sürprizi herkesin adaylık almasını beklediği miss americana'nın aday olmaması. taylor swift'in bu yıl yediği iki vurgundan biri.

    prodüktör dalında ise the national'ın aaron dessner'ı aday olamamış ki en beklenen isimlerden biriydi.

    bunların dışında hayal kırıklığına uğrayan bir diğer isim fiona apple. yılın en yüksek eleştirmen puanını alan albümdü ama yılın albümü dalına aday olamadı.

    oylama aralık ayında başlayacak ve on üç bine yakın recording academy üyesi oy kullanacak. şu noktada o kazanır, bu kazanır demek pek bir şey ifade etmez ama bir şey kesin, bu ödül the weeknd'in yediği tarihi vurgunla hatırlanacak. ed sheeran bile böylesini görmemişti.

  • bıkmadınız şu ne olursa akp'nin yararına olurcular bıkmadınız mübarek. osursak aman dikkatli osuralım ki diğer tarafa yararı olmasın diyecekler nerdeyse. abartmayın arkadaşım şunları gereksiz tolerans göstermeyin tepkinizi koyun yahu, bu nedir her zaman her yerde defans. böyle yapa yapa adamlar 17 yıldır ağ kurdular beğenmedikleri seçimi iptal ettiriyorlar cılkını çıkarıyorlar.

  • gelir uzmanı olarak cevaplıyorum, bir kuyumcu dahi bir memur kadar vergi ödemiyor. esnafla konuştuğumda ödediği bağ-kuru bile vergiden sayıyor. bir sürü vergi ödediğini iddia ediyor. ancak yılda toplam 1500 tl'yi geçmiyor verdiği vergi. benim bir memur olarak yılda yaklaşık 10.000 tl civarı, beyaz yakalı eşimin de yaklaşık 15.000 tl civarı vergi verdiğini duyunca şok geçiriyorlar. siz vergi mi veriyorsunuz? diye soran bile var. adam sıfır matrah gösteriyor, 50 tl'lik damga vergisi veriyor diye vergi verdiğini falan zannediyor. sonra da bize gelip senin maaşını ben veriyorum diyor. ancak görünen o ki benim maaşımı diğer memur arkadaşlar veriyor gibi.

    edit: aldığım mesajlar ve yazılanlar sonucu ulaştığım sonuç şu ki esnaf ciddi ciddi vergi verdiğini zannediyor arkadaşlar. olay da şu kaynakta kesilen vergiler. şimdi kaynakta kesilen vergiye yapılacak pek bir şey yok. adam işçi çalıştırıyor. o işçinin devlete ödemesi gereken vergiyi sorumlu olarak kendisi veriyor diye onu vergi verdim zannediyor. ya da adam yüzde 18 kdv kesiyor. aldığı o kdv'yi devlete ödemek üzere alıyor. sonra gidiyor devlete ödüyor diyor ki ben vergi verdim. kardeş sen zaten o parayı tüketiciden aldın. millet araba falan diyor da ya arkadaşlar size yemin ediyorum sturbucks'da 10 liraya kahve içip hiç üşenmeyip onun fişini saklayıp 1 lira dahi etmeyen kdv'yi düşen var.